Birinci sınıflarla iki derse girdim. Derste müzik ve maç dinleyenler, roman okuyanlar, hocayla alay edenler… İlk saatten beri uyuklayan uyuklayana… Milyonlarca üniversite öğrencisine gerek olduğunu sanmıyorum, gerçekten. Bunun hiç kimseye faydası yok.
Hadi 12 yıl eğitim zorunlu. Hatta onu bile yapmayana karışan görüşen yok. Üniversite şart mı? Sıkılıyorsan ara ver ya da daha çok sevdiğin başka bölüme git, kaldı ki okunması şart değil. Bölüm İngilizce Tarih, o puanla girilecek onca yer var, en alakasıza mı düştü bunca çocuk?
Türkiye’nin en özel gazeteci araştırmalarından biri, tam da bu konudaydı. Türkiye üniversitelerinin taşra(lı)laşmayanlarının sayısı 10’u geçer mi, bilmiyorum…
Öğrenciyi ne suçlayalım ne de suçsuz sayalım. Hakeza aynısı “hoca” için de geçerli. Kimse talebe veya hoca olmak zorunda değil.
Okullar, eğitimi alanı da vereni de pratik hayattan kaçırıyor.
Okulunu veya bölümünü sevmeyen öğrenciler ve öğretmenler orada olmamayı deneyebilir.
20 yıllık evliliğim bugün sona eriyor. 🥳
İlk ameliyatımda lasic operasyonla gözleri çizdirmeme bir saat kaldı. 20 yıllık gözlüklü Pırıl’a veda. Kaygı, heyecan, 3 gün karanlık.
Bu da çok kıymetli bir yorum. Eksiği var, fazlası yok; öğrenciler sütten çıkan ak kaşık sayılmaz. Fakat kabahatin çoğu bunca hinliğe alan açan sistemde…
bu kadar akademisyene de gerek yok. 4 sene fazladan okul okuyan başımıza alim kesiliyor. çoğunuz yalandan gündemler üzerine tez yazıp doktora alıyosunuz sonra gelip burada öğrenci bokluyorsunuz. dersin bu kadar dinlenmiyorsa emin ol problem öğrenci kaynaklı değildir 👍🏻
Sorun her zaman da öğrencide değil. Hoca slaytı okursa, salt bilgi kusarak etkileşimi teşvik etmezse, hikâye anlatıcılığı yapmazsa kim niye dinlesin ki dersi? Sadece bunlar da değil üstelik. Aynı içerikli farklı dersler, öğrencilerin ekonomik problemleri vs. hepsi birer etken.
Muhafazakar erkekler seküler kadınlarla gönül eğlendirip çocuklarını muhafazakar kadınlara “doğurtmaya” da teşne. Bence benim gibi seküler ve Cemile Hanım gibi muhafazakar kadınlar için çare, bu memleketin erkekleriyle selamlaşma ötesine geçmemekte olabilir. Denemeye değer.
Taha Kılınç bugünlerden bahsediyor ama 1969’da yazılan Huzur Sokağı’nda da dindar erkeklerin sevebileceği kadınlar Feyza gibi seküler kadınlardı, bugün Kızılcık Şerbeti’nde de gözleri Alev, Kıvılcım ve Doğa’da ve yaşananlar senaryo değil gerçekler.
Artık dindar kadınlar da dindar
Günün güzelliği.
Suraiya Hoca, Koç Üniversitesi Yayınları’nın ANAMED Pera kompleksi içindeki dükkanına bu kitabı imzalayıp bırakmış. O kitabı almak üzere dükkana girince imzalı kitaba denk gelmek bana düştü. 🧿
29 yaşındayım. İngilizce konuşabilmeye tahminlerden daha geç başladım. O vakte kadar öğrendiğim Fransızca, Latince ve Bulgarcayı ise şimdilik unuttum. Öte yandan şimdi Rusça, Ermenice, Osmanlıca, Farsça ve en mütevazı ölçüde Arapça öğreniyorum. Hiçbir şeye geciktiğimi sanmıyorum.
38 yaşındayım, kokartımda beş dil var, şu an iki dil daha (Yunanca ve Sırpça) öğreniyorum, on kitap yazdım, şu an iki kitap daha yazıyorum ve halen doktora yapıyorum. Yorulup pes eden karamsarlara bakmayın, hayat bitmedikçe durmak yoktur.
Tarih kazanan dostlara hayırlı olsun. Türkiye'de iyi tarih bölümü malumunuz 5-10'u geçmez. Her halükarda, neresi olursa olsun, derslerin dışında kendi yaptığınız okumalarınız kadar yol alırsınız. Mesela şimdiden 18 Brumaire'i bi' göz atın, iyi bir tarih metninin (ve...) örneğidir
Bu kitabı almak yerine hocanın YouTube’da kayıtlı konuşmalarını dinleyebilirsiniz. Kelime bile değiştirmeden onlardan derleme yapmışlar. Yaşar Hoca’nın okunacak tonla yazılı metni varken buna gerçekten lüzum yok. Keşke hiç basılmasaydı, dediğim bir kitap olmuş.
Ahmet Hoca sadece akademik kariyeriyle değil; genç tarihçilerin örnek alması gereken kişiliğiyle de Türk tarihçiliğinde bir zirvedir.
Allah Hocamıza uzun ömürler versin.
@feyza_ae
Paranoyayı aniden çıkan, geçmişi olmayan bir hastalıkmış ve kadına bağlı oluşmuş gibi anlatması iyice tuhaf… Kadına açıkça, “sinsi” demiş olması da cabası…
Dolmakalem kullanan insana rastlayamıyorum. Hatta herkeste sadece dandik kalemler var. Şık kalemler kullanmayı sadece ilkokul öğrencileri ve zengin yazarlar mı önemsiyor artık?
Birkaç ay başka türlü olsun diye uğraştım ama yok… Sayın arkadaşlarım okumayan, dinlemeyen, merak etmeyen, sormayan, yorumlamayan, detaylara dalmayan insanlar benim moralimi altüst ediyor.
@MOS6582
Gencecik insanların böyle bir hayali olması gerçekten enteresan. Çok sayıda çocuğa annelik etmek isteyen biri olmama rağmen bu hayal değil bir gün olursa ne güzel, dediğim bir şey. Kaldı ki yaşım 28, çocuk doğurabilecek en fazla 20 yıl kaldı önümde, gerçekleşecek ise 20x hayal.
@arasbsmcgl
Hâlâ bitmemiş olabilir :) 80’lerde karma evlilik, her veçhesiyle büyük cesaret gibi görünüyor bu arada… Yan yana iki evde bir evlilik ise bence delirmeden evli kalmanın tek yoluydu, işte ispat :)
Marifet buralarda okumak değil. Marifet buralara okumaya öğrenci göndermek bile değil; ki sağ olsun, İnalcık’ın etkisiyle mükemmel okul Chicago’ya giden pek çok insan olmuş. (Kaçı yoksuldu?)
Bence marifet, gittiğin her yerden Chicago yaratmaya çalışmak… Kutup, ona denir işte…
Bugün Akmar’da hep gittiğim kitapçının diğer şubesine gittim. Beni orada görünce sevindi güya personel. 5 kitap seçtim. Kasada YKY baskı Timurlenk kitabını çıkarttı. Benim için hepsinden daha önemli, dedim. Fiyat sordum. Nadir’de 750 size 800 dedi. Her şeyi bırakıp çıktım…
Atatürk birinin oğlu olmaktan var olmadı, kendi kendini var etti. Bu ülkede Atatürk’le ilgili en az vurgulanan, önemsenen şey bu. Oysa emperyal düzende istisnaydı. Ana babasının kuzusu bir halef başkan ile yetim büyümüş cumhuriyetçi lider aynı kefenin insanı olmuyor.
bazı insanlar aldıkları eğitimi hiçbir şeye çeviremeyince bunun havasını atmak, sırf bir şeyler öğrenmeyi lütfetti diye alkışlanmak istiyor. Bu twit, işte o twit. Alt tarafı bu konuda bir ders almış, on yıllardır alanda çalışır gibi konuşmuş hanımefendi...
Göç üzerine doktora dersi alıyorum. Ve göç nedenlerinden biri şu: "Yaşamını değiştirme gayesi"
Gayet doğru bir mantıkla, üstelik linç edilme riskini göze alan bir eleştiri cesaretiyle bir gayet sağlıklı bir çıkarımda bulunmuş Okan Bayülgen. Linç yemiş... Ama tamamen haklı.
Siz
Kürsüde kalp krizi geçiren milletvekilinin gözler önünde ölmesine, “Allahın gazabı” diyen Ak Partili kadın vekil = Meclis komisyonunda adalet arayan ebeveyne, “çocuğunu Ak Parti öldürdü” diyen TİPli kadın vekil
#ÖZELHABER
Başıboş sokak köpekleriyle ilgili kanun teklifinin görüşmelerine TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda başlandı.
Komisyon toplantısına, Antalya'da başıboş sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun altında kalıp hayatını kaybeden 10 yaşındaki Mahra Melin Pınar'ın
Elalemin antik dil öğrendiği yerde Osmanlıca matbu transkripsiyonunda zorlanmam sonucunda kuruyemişçi olma kararı aldım. Kajularda indirim var, gel ahali
@Ferrystarr
Şüphesiz gayet anlamlı. Öğrencileri derse dahil etmek, özelliklerinin iyileşmesine katkı sunmak her öğretmenin sorumluluğu; çoğu bunu reddetse de…
İnsan çocukluğunu öpüp sarıp sarmalamak istiyor herhalde. Bu anormal bir şey olmasa gerek. 19-20 yaşıma karşı hissim de artık böyle. İçtenlikle üzüldüm yapacağı çok şey varken yapamamış şu çocuğu görünce. Bu yüzden geçmişi değil daima geleceği seveceğim.
@professeurfle
Önemsizi de not etmeli aslında. Context anca öyle hatırlanır. Gazeteciliğin de öğrenciliğin de ideali odur. Olabildiğince fazla oranda yazdıkları kendi cümleleri olmalı üstelik.
Gezen tarihçiye güvenirim. Arşive girene de güvenirim. Arşivlere yüzde yüz güvenmeyene de güvenirim. Mekânı, zamanı, kalanı ve gideni önemseyen her sosyal bilim meraklısına güvenirim. Bu fotoğrafın bana düşündürdüğü budur.
Genç bir kadın olarak büyük hayalim, geçim derdi olmayan bağımsız tarihçilik. En çok ihtiyaç duyduğum şey, kıyak ve kaymak geçmişlerden gelmeyen araştırmacıların gözü yaşlı, gerçek ve bedelleri tükenmemiş hikayeleri.
Bu kitabı çıkar çıkmaz okumak niyetindeyim.
📚 YENİ
“Tarihçinin Yolculuğu” Türk tarihçiliğinin duayen ismi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak'ın kaleminden çok yakında...
Soğuk bir metodoloji kitabından ziyade usta bir tarihçinin kendi hayatı ve ilgi alanlarından yola çıkarak tecrübelerini aktardığı bir yol haritası👇
Türkan Şoray montum, topitop adlı lolipopum ve yeni uyanınca can havliyle toplanan saçlarımla Early Byzantine+Crusades derslerine… Klam dinleyerek metroya koşmak suretiyle.
Özür dilerim ama gençlerin, çocukların hangi sıkıntılardan geldiğini bilmeden böyle ezbere maval okumak tam da yaşlılara, huysuzlara ve zenginlere göre.
Yoksulluk ve kötü eğitim kurumlarıyla geçen 28 yılın sonunda istediğim işi, hakkımı alamadan yaptım, yaptım AMA DEĞMEZ.
"Bazen lise sondaki gençlere soruyorum "Hangi bölüme yazılacaksın?" diye. "Nereyi kazanırsam." diyorlar. Bu sözü söylediği zaman bir insanın ideali yok demektir. Bir insanın idealinin olması, yapacağı işi sevmesi lazım. İnsanın önce mesleği olarak sevdiği şeyi seçmesi lazım."
Adıyaman’da 47 yıl sonra gelen gelen zaferin sırrı ne? Abdurrahman Tutdere BirGün TV’ye anlattı!
@avtutdere
Tutdere, bu seçimin takdiri en çok hak eden siyasetçilerinden birisi. Sağ olsun.
Birkaç fizikçiye, mühendise, mimara bakınca biz sözelcileri beğenmiyorum. “Boş ve faydasız uğraşlarımız mı var? Maksadımız ve potansiyelimiz nedir?” diye düşünüp duruyorum.
Gurbet insanı bu kadar kötü ediyor işte.
Sevan Bey’i tanımaya ve anlamaya özenerek geçen yıllarımın sonunda bu örnekle gördüm ki tanımadığı bir insanın öldürülmesi hakkında yaptığı bu yorum, ergenliğin öngörüsüz cehaletinde bile merhamete yenilir, yapılamaz… O yapıyor.
Kadına insan değeri vermeyen erkeklerden ve erkeğe insan değeri vermeyen kadınlardan; kadınları damızlık ve hizmetçi sayan erkeklerden, erkekleri sponsor ve spermbank sayan kadınlardan uzak ve bulutlara yakın.
📢Klasik ve Modern Arapça eğitimi, İslami ilimler ve sosyal bilim seminerleri üzerine kurulu İSAR Temel Eğitim Programı başvuruları başlamıştır.
🗓️Son Başvuru Tarihi : 25 Ağustos
🔗Başvuru ve Detaylı Bilgi İçin;
Osmanlı tarihçiliğinde kaynak eksik dendikten sonra Osmanlıca dışında hangi dillerde kaynağa gidiliyor? Bu soruyu sorunca gelecek yanıt koca bir hüsran.
Oktay Özel Hoca’nın kitabını iki hocama, bir müşterime, bir de kendime alma niyetiyle kitapçıya gelmiştim. Kendime bulamadım. Diyenar’daki dördüncü nüshayı dün alan olmuş. Neyse ki Ahmet Yaşar Ocak Hoca’nın söyleşi metni vardı.
Üsküp’teki Ottomanist toplantıyı kaçırmanın acısını altı saat askeri müze gezmekle çıkarmaya çalıştım, olan yine tonton cüssemi taşıyan ayaklarıma oldu. Cidden hoş değil. Neyse ki ayslatte var. Bu Sipeniş’i üstelik. Evröpalısı.
Birbirimize kızarak siyaset tartıştıktan bir saat sonra siyasi görüşümü eleştiren kuzenine “Benim kızım okuduklarıyla kendisini belirledi. Onu onun gibi değilsen eleştiremezsin” demişti babam. Bunu demesinden bir gün sonra köyünde annesiyle aynı anda toprağa verdik kendisini.
Üsküdar belediyesi ve Nevçarşının karşısında Kevi simit fırını. Ürünleri güzel ve tazedir hemen yankısında yer alan Kırkambar sahafta da eşelenmeden olmaz. Can yayınlarının ikinci ellerini 20-30 liradan bulmak mümkün
Bordo pasaportla sınır komşusuna bile gitmek zor hatta imkansız malum. Sırf diğer pasaportlara kolay diye bu konu gerektiği kadar konuşulmuyor. Biz üzülüyoruz, hayat planlarımızı erteliyoruz, yeşil ve gri pasaportlular geziyor.
Ben bugün karar aldım Âsitane, TDV, Kırkambar, Bayezid Çarşı, 1727, D&R hariç kitapçılara gitmeyi düşünmüyorum. Söğüşe doydum. Mephisto’yu da önünde telefonumun çalındığı günün akşamı silmiştim defterden; daimi müşterileri olmama rağmen en dar zamanımda kaba davrandılar zira…