Hikayeler üzerine bir hikaye. Tilda Swinton'ın Idris Elba'nın oynadığı bir filmde Muhteşem Yüzyıl entrikaları izlemek, CGI da olsa Topkapı Sarayı görmek, Elba'dan Türkçe sözler duymak ilginç bir his. Erdil Yaşaroğlu'yla oyuncu olarak karşılaşmak da çok ilginç. Filmse gayet iyi
Bir belgesel nasıl olmalı derlerse böyle olmalı derim. Başladığı andan itibaren bu 2 saat 15 dakika bitmemeli diyorsun. Müzik, resim, heykel, video ve enstalasyon bu filmde birleşiyor. Bowie'nin sadece müzisyen değil, müthiş bir yazar, düşünce ve duygu insanı olduğunu anlıyorsun.
Polis akademisinden Anadolu Üniversitesi'ne atanan rektör, 20 yıldır düzenlenen Eskişehir Film Festivali için bu yıl da bütçe isteyen İletişim bilimleri fakültesindeki festival ekibine "Eğer biz (ben) yapmayacaksak festival olmaz" demiş ve sayesinde festival artık yok
Tweet'e çok güzel filmler geldi, hem keşfetmek hem de hatırlamak için bunlardan karışık sıralı bir liste yapayım dedim, yeni film geldikçe güncellerim
2016-2021 Bayıla Bayıla İzlenen Filmler
Kafa dağıtmalık parodi dizi diye başladım, sürükleyici bir hikaye, absürt ama ikna edici entrikalar ve sanki GoT bölümleriymişçesine sürprizlerle karşılaştım. Bir süredir takip ettiğim Giray Altınok hem oyunculuğu hem yazarlığıyla beklediğimiz dijital platform işine imza atmış
Roger Ebert “Cannes tarihindeki en kötü film” demiş bu 2003 filmine. Kolonoskopi ameliyatım daha ilginç demiş. :)
Yönetmen "Ebert şişko domuzun tekidir" diye yanıt vermiş. Roger ise durur mu, "Ben bir gün zayıflarım fakat Vincent Gallo hep The Brown Bunny'nin yönetmeni kalacak"
Sanki Zeki ağabeyin yıllardan beri bir filmi övesi varmış da buna denk gelmiş gibi. Uzun zaman film izlemeyip de sinemaya gidince bana da oluyor, "yuhh başyapıta bak" diye yerimde duramıyorum 🤫
80 küsur dakikası boyunca duygusuyla aldı götürdü beni. Bedenini arayan el, yolunu arayan adam, çatılarda igloya sığınıp kendi dünyasını yaratan zihinler... Gerilimi, kurgusu, "kamera kullanımıyla" harika bir animasyon: Bedenimi Kaybettim (J’ai perdu mon corps)
Theodoros Angelopoulos’un 1991 yapımı Leyleğin Geciken Adımı filminden bir sahne. Mekânsızlık, kimliksizlik, sis ağırlıklı sinematografi, ne yapacağını bilmeyen karakterler... “Sınırı geçtik ama hala buradayız. Evimize varabilmek için daha kaç sınırı geçmeliyiz” diyen mülteciler
Festivali 20 yıldır yapan ve bir fakültenin uzun metraj film festivali düzenlemesi bakımından ülkede tek olan Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi festival ekibinden bu konuda azıcık ses çıksa keşke
Abbas Kiyarüstemi filmlerini gündüz de izleyebilirim, gün ışığında film sevmememe rağmen. Ustanın eserleri hayatın tam içinden seslendiği için sanki pencereyi açık bırakmışız ve dışarıyı izliyormuşuz gibi bir etki uyandırır çünkü. Dünyadan kopmak için izlemezsin onun filmlerini.
Abbas Kiyarüstemi'nin "Köker Üçlemesi"ni başlatan bu naif, şiirsel öykü, bir çocuğun arkadaşı uğruna çıktığı yolculuğu, akşam vakti etrafı aniden ferahlatan bir esinti gibi usulca anlatıyor.
Aşk, Mark ve Ölüm'ün de gelmesiyle MUBI'de muhteşem bir üçlü oluştu. İlkinde Almanya'daki gurbetçilerin müziğe döktüğü dertlerini, ikincisinde Ankara'daki metalcilerin eğlenceli ve renkli öyküsünü, üçüncüsünde Yavuz Çetin ve grubuyla beraber 90'ların rock ortamını izleyebilirsin
Pelin Esmer'in amcasını anlattığı 2002 yapımı Koleksiyonu belgeselini izledim, 2015'te hayatını kaybeden "her şeyin koleksiyoncusu" Mithat Esmer'i tanıdığım için memnun oldum. 11'e 10 Kala'yı bir de bu gözle izlemek lazım, o da 15 gün sonra geliyormuş
@mubiturkiye
'ye
TikTok deyince aklımıza daha çok kalitesiz şeyler geliyor ama ben kendimce kaliteli, zekice, sanatsal gördüğüm hesapları ve örnekleri aklıma geldikçe paylaşayım burdan.
Şu
@enbiggen
isimli kullanıcı, şu şekilde müzikli, şirin mekanizmalar kuruyor
Amerikan filmleri pahalı olduğu için yabancı film olarak Türk filmleri oynatılırmış 70'ler Ürdün'ünde. Bizimkiler de yıldız isimlerini yabancılaştırmış, Cüneyt Arkın yerine George Arkin yazmak gibi. Zaten gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır olan adamı Orta Doğu'ya böyle tanıtmışlar
Bundan 100 sene önce 16.6 milyonun öldüğü bir savaş yeni bitmiş, en az 3 katı insan İspanyol Gribi denen bir şeyde ölmüş, Milli Mücadele varken Anadolu bir yandan da kıtlık yaratan çekirge istilalarıyla boğuşmuş. Ama Twitter kullanıcısına sorsan en şanssız nesil biziz bu ne ya öf
Ayla ve Müslüm'ün yapımcısından 'Çiçero' çok Ayla ve Müslüm'ün yapımcısından bir film olmuş. Bazı sahneler belirgin olarak Ayla ve Müslüm'ün yapımcısındanken bazı bölümlerde ise Ayla ve Müslüm'ün yapımcısından kısmı aksıyor
99 Depremi sonrasında, yaşadığım yerde çokça duymuş olduğum "Gerçek ölü sayısı bu değildir" ile başlayan hakikati arama yolculuğum "Gerçek oy sayıları bu değildir" "Gerçek vaka sayıları kesinlikle bu değil" "Depremin gerçek şiddeti de bu değil" ile devam ediyor
@cagdas_err
Gönüllü çocuksuzluk dünyadaki tüm sorunlarla iç içe, arkadaş çevrende de bunun çoğunluk olduğuna eminim. He video bunun hakkını veriyor mu emin değilim, kaldı ki 9 ay önce yayınlanıp 90 bin izlendi. Bence sorun yarıştırmadan da her şeyi konuşabilmek lazım, bir şey kaybetmeyiz :)
Nuri Bilge Ceylan'dan yıllardır beklediğim o duygudaki film Berkun Oya'dan gelmiş. Oyunculuklar bir dijital platformda izlediklerim arasında en iyisi. Senaryo matematiği ve 2 buçuk saat izleyeni yerine çivileyen kurgusu da muazzam. Olgun Şimşek'li sahneler ise vurup geçiyor
Hazır bir Reha Erdem filmi gündemdeyken 2000 sonrasında yapılmış yerli başyapıtları sıralayayım:
- Bir Zamanlar Anadolu'da
- Beş Vakit
- Korkuyorum Anne
- İşe Yarar Bir Şey
Sen de seninkileri yazmak istersen buyur
Hayatımda aldığım en güzel haberler arasında ilk 3'e kesinlikle girer bu. Çok prestijli bir yarışmada birinci olup böyle köklü bir dernekten ödül alma gururu... Mutluyum, şans fav'larınıza sağlık 😊
5 yıldır ikisine de katılmak istiyordum, bu yıla nasipmiş.
@fabisad
'ın fantastik öykü ve
@tbdmerkez
'in bilimkurgu öykü yarışmalarında şansımı deniyorum bu sene. Bi şans fav'ınızı alırım 😎
10 dk altı içeriklerle Netflix-Youtube arasında bir yere konumlanacak ve muhtemelen 2020'lerde çok konuşulacak Quibi platformundan yenilikçi bir izleme deneyimi. Telefonu dik duruma getirdiğimizde karakterin telefonuna geçiyor, onun ekranını görüyoruz
Oz Büyücüsü ile tüm David Lynch filmleri arasında bir bağ var diyor belgesel, David de inkar etmiyor. Farklı yönetmenler bunu ispatlıyor, hatta arada Lowery çıkıp A Ghost Story'de de E.T. esintileri vardır diyor. 100-150 tane film kesidiyle tam "Sinema çok güzel laan" deme filmi
1944 yapımı, 80 saniyelik bir kısa film. İçinde sadece iki üçgen, bir daire ve büyük bir dikdörtgen var. Nasıl oluyorsa buradan bir öykü çıkıyor. Çünkü bu bir davranış deneyi ve insanlar gördüğü her boka duygu atfetmeye çok yatkın:
2016-2020, Türkiye Bilişim Derneği Bilimkurgu Öykü Yarışması'ndaki dereceye giren öykülerden oluşan "Silsile" 6 Ekim'de çıkıyor. Naçizane benden de 2019 birincisi "Üstün Bey'in Yeni Tarzı" var içerisinde. 👀
Ve tabii ki bazılarıyla tanışma şansımın olduğu çok değerli yazarlar...
Yılın haber fotoğraflarından biri olarak derlenmiş. Yıllar önce Eurovision birincisi olan Fin hard rock grubu Lordi'nin solisti ikinci aşısını olurken...
İstanbul Turu: Dinlediğim en hoş söyleşi programlarından biri. Yazar Hakan Bıçakcı moderatörlük yapıyor, her bölümde farklı bir konu ve konuk ile İstanbul’u odakta ya da fonda tutarak edebiyattan müziğe, sinemadan mimariye birçok konuyu konuşuyorlar.
Film değil ayrı bir sanat eseri bu. Birkaç kere daha izlerim. İster hoşça vakit geçir istersen sanat, siyaset, edebiyat üzerine düşün diyor yönetmen. Wes Anderson aynı film içerisinde birçok çekim tekniği deniyor, yer yer deneysel filme varıyor.
Senenin de en iyilerinden...
Kurmaca filmlere göre üvey evlat muamelesi gören belgesel yapımlardan sevdiğim bazıları... Senin de önerilerin olursa toplar liste gibi bir şeyler yaparız ✌️
Evet dünyayı gezecek param yok ama ucuzdan birçok kültürü tanıyabileceğim sinema var. Bugün karlı kuzey coğrafyalarını, Türkiye denizlerini, Danimarka'da bir acil çağrı merkezini ve Peru dağlarını gezdim izlediğim filmlerle
Berkun Oya'nın Bir Başkadır'ından geliyorum. Bir matematik, bir algoritma gibi olmayan diziler iyi bir roman okumuşsun hissi yaratıyor, bunda da öyle oldu.
İlk 3 bölümde karakterlerin içine içine doğru güzel yolculuk ettik, hemen bitmesin diye kalanını hafta sonuna bıraktım
Hiç aklımda yokken "Her Şeyin Hikayesi" diye bir kitabım oldu. Son 10 yıla yayılan ve bir kısmı yayımlanmış yazılardan oluşan.
Uçuk fikirlerle sıkıcı hayat gerçeklerini birleştirmeye çalıştım kitapta. Umarım beğenilir, sonraki kitap için motivasyon olur:
Amerika'da kendini eğitip yapay zekâlar da düş görür mü, makinelerin anısı olur mu gibi soruların peşine düşen ultra zeki bir sanatçı ol, Türkiye'ye gelince Cennet Mahallesi Pembe'ye dönüşüp kocaman anten paylaş. Memleketin havasında suyunda bi şey var
"Ben bu filmi ne kadar zamandır ağzım açık izliyorum lan" dedirtecek bir film Annihilation. Gizem, gerilim, bilimkurgu... Beğendim/beğenmedim yorumlarından öte uzun uzun üzerine düşünüp yazılmayı hak ediyor