İskoçya'daki küçük bir sahil kasabasında geçen 83 yapımı
#LocalHero
adeta içinde yaşamak isteyeceğiniz, başka türlü bir yaşam da mümkün temalı filmlerden biri. Çok nahif ve çok güzel.
26 yıl önce bugün, 21 Ağustos 1998'de, Marvel fitilini ateşleyen ve çoğu Marvel filminin anca getir götürünü yapabileceği seviyede bir uyarlama "Blade" vizyona girdi. 🩸
Sevgili
@ugur_tasdemir
paylaşmış. İşte böyle böyle sansürleniyoruz. Hem seslendirme sanatçılarının, hem de çevirmenlerin yegane çilesi. Ahlakımız eminim düzelmiştir bu ince dokunuşlardan sonra.
Keyfinizi yerine getirecek ve müthiş eğleneceğiniz bir film arıyorsanız, Robert De Niro bunu
#MidnightRun
ile ziyadesiyle sağlayacaktır. Siz siz olun, benim kadar geç kalmayın ve hâlâ izlemediyseniz, sakın kaçırmayın.
Zamanında çok kötü diyerek beni yanıltan ve şimdiye kadar izlememiş olmama vesile olan tüm bireyler, size çok fena laflar hazırladım ama tenezzül dahi etmeyeceğim.
#MidnightMass
Arda Turan: "(Bankacı) Seçil Erzan ‘Bu fona kim ne kadar yatırdıysa ona göre kazanç sağlayacak, bu bir faiz değil' diyerek beni kandırdı.
13 milyon 900 bin doları elden verdim. Bütün birikimim bir anda gitti."
Teröristlerce kaçırılan bir uçağın Londra'ya yaptığı 7 saatlik uçuşuna odaklanan ve bölümleri gerçek zamanlı olarak ilerleyen
#Hijack
, ilk iki bölümü itibarıyla merak uyandırmayı başardı. Yeni kafa dağıtmalık dizimiz hayırlı olsun.
Herkes konuşmaya başlayınca bir bölüm bakayım neymiş bu diye başladığım mini dizi
#BayReindeer
'ın tüm bölümlerini arka arkaya soluksuz izledim. Her bölüm daha da siniriniz bozulurken, bir de bunun gerçekten yaşandığını düşünmek daha da can sıkıyor.
Yıllar önce izleyip de hayran kaldığım
#SixFeetUnder
'a yine bir vesileyle başlamış oldum. Bu yaşımda hissettirecekleri, hele de birini kaybettikten sonra dokunacağı noktalar bakalım nasıl olacak.
Karda kaza yapıp yaralanınca, bir kadın sağ olsun bana yardım etti, evine alıp yaralarımı sardı. Çok şeker birine benziyor, ben iyileşene kadar çok iyi anlaşacağız gibi duruyor.
1959'daki Dyatlov Geçidi Vakası'nı merkezine alan dizi
#PerevalDyatlova
, gerilimiyle, katmanlı hikâyesiyle, kaliteli çekimleriyle ve karanlık atmosferiyle gerçekten de üst düzey bir iş olmuş. Bu kadar iyi çıkacağını beklemiyordum. Tavsiye ederim.
Not:
#TrueDetective
'in ilk sezonunu tekrar izledim. Ne kadar muhteşem olduğu zaten aşikârdı ama bu kez her bir sahnesini, Rust Cohle'un monologlarını daha bir dikkatle izleyince bu sezonun üzerine neden asla çıkılamadığını çok daha iyi anladım. Hâlâ müthiş kere müthiş.
Yeni dizi arayanlara; Amerika'nın en ünlü seri katillerinden Jeffrey Dahmer'ın hikâyesini anlatan 10 bölümlük Netflix dizisi
#Dahmer
yayınlandı. Başrol Evan Peters'a emanet.
@ProfDemirtas
Hocam herkes dalga geçmiş sizinle daha yeni mi izliyorsunuz diye, oysa ki siz çok daha önemli konularla uğraştığınız için böyle şeylere zaman ayıramıyorsunuz geç kalıyorsunuz, biliyoruz, üzülmeyin söylenenlere.
Bu arada Lost diye bir dizi var, onu da ben önereyim.
Hiç aklımda yokken sevgili
@iapetos
'un tavsiyesiyle izlediğim
#OneFineMorning
yaşam, ölüm, sevgi, aşk ve geç kalınmışlıkların birbiriyle olan bağlantısını kendine has samimiyeti ve yalınlığıyla çok güzel yansıtmış. Léa Seydoux çok iyi.
Bugün annemin 2. doz aşı randevusu günüydü. Hastaneye gittiğimizde upuzun bir sıra, içeri almıyorlar. Sonra çıkıp açıklama yaptılar aşı yok diye. Şimdi ilk doz aşıyı olmanın ne faydası oldu? Hani milyonlarca aşı gelmişti? Madem aşı yok neden randevu veriyorsunuz? Yalancısınız.
Mini dizi arayanlara; 4 bölümden oluşan ve gerçek bir hikâyeden uyarlanan The Thief, His wife and the Canoe, bir hapishane memuru olan John Darwin'in, karısı Anne'le birlikte, iki oğlunun haberi olmadan sigorta şirketlerini dolandırmak için hazırladığı absürt planı anlatıyor.
Usul usul sinir bozan, farkında olmadan diş sıktıran, hiç fire vermeden ilerleyen hikâyesiyle bir an bile kendinden koparmayan
#TheBeasts
/
#AsBestas
harikaymış. Bayıldım.
La passion de Dodin Bouffant / The Taste of Things (2023)'i izlemek, adeta biraz durup soluklanmak gibi. Kısacık ve sıradan bir hikâyeyi o kadar nahif ve bir o kadar da lezzet katarak anlatıyor ki. Hiç kimse sevmese bile tek başıma sevmeye razıyım.
Romy Hausmann'ın aynı adlı romanından uyarlanan altı bölümlük Alman Netflix dizisi
#LiebesKind
/
#DearChild
gerçekten de denildiği kadar sürükleyici ve merak uyandırıcı. Öyle ki bitirmeden başından bir türlü kalkamıyorsunuz. Hakkında pek bir şey araştırmadan izlemenizi öneririm.
La ragazza nella nebbia / The Girl in the Fog (2017), süresi biraz fazla uzun olsa da, Oriol Paulo tarzı ters köşeli polisiye sevenler için iyi bir seçim olabilir.
#OutoftheFurnace
'ı tekrar izledim de, bu filmin bu kadar underrated kalması gerçekten de çok yazık. Hikâyesi çoğu kişiye sıradan, yavan ve hatta durağan gelebilir ama bana göre gerçekten de çok iyi bir intikam filmi.
İzlemediğim çok film olmasına rağmen naçizane 2010'lar listemi hazırladım. Listemde kimilerine göre en iyi filmler olmayabilir belki ama şu son 10 yılda beni en çok etkileyen, duygulandıran ve eğlendiren 100 filmi bir araya getirdim. İlk 20 de şu şekilde:
Ahlat Ağacı’nda yan karakterler ne zaman kötü niyetli hal alsa, bir karasinek giriyor. Araştırdım. 1400’lü yıllarda Trompe l'oeil akımı. Dini figürlerin çizildiği tabloların bir yerine karasinek çizerlermiş. Sinek faniliği, kötülüğü simgelermiş. NBC böyle düşünmüş olabilir.
Felaket senaryolu filmler hep fos çıktığından sıfır beklentiyle başladığım
#LeavetheWorldBehind
sırf Tesla sahnesiyle bile bana keyif vermeyi başardı. Finalinin bu şekilde olacağından adım gibi emin olmama rağmen kahkahamı esirgemedim.
@netflixturkiye
#BoneTomahawk
alışılmış Western tarzının dışında, korku-gerilim unsurlarını da işin içine katarak ilerleyen bir nevi yol filmi. Filmin ilk kısmı biraz durgunmuş hissiyatı verse de asla sıkmıyor ve ikinci yarısında rahatsız edici sahnelerin de yardımıyla çok daha akıcı hale
Yine eskilerden gitmeye devam. Pınar
@pinarbatum
hatırlatmasaydı, yine izlemeyi unuturdum herâlde. Michael Douglas'ın muhteşem oynadığı
#FallingDown
, baştan sona temposunu asla kaybetmeyen harika bir sistem eleştirisi.
Yıllar sonra tekrar
#TheDescent
izledim de, yemin ederim ne varsa eskilerde var. Geriliminden, tekinsizliğinden, soluksuz bırakmasından en ufak bir parça kaybetmemiş, mis gibi yıllanmış.
Netflix'in yeni dizisi
#Beef
saçma bir husumetten doğan öfkenin, aslında nasıl da sınıfsal çatışmalarla ve geçmişe bağlı travmalarla beslenerek bu noktalara geldiğini acı-tatlı bir şekilde anlatıyor. Bölüm sonları için seçilen parçalar ise çok çok iyi.
İş için o kadar çok kötü film izliyorum ki, arada böyle güzel ve özel filmlere denk geldiğimde hazine bulmuş gibi hissediyorum. "Özlediklerimiz kişiler mi, yoksa anılarımızda yaşattıklarımıza mı hasretiz?" sorusunu temel alan La Belle Époque (2019) çok ama çok keyifli.
Muhtemelen çocukken izlemiştim ama hiç hatırlamadığım için, hazır Netflix'te de varken Airplane! (1980)'i izleyeyim dedim. Ne kadar müthişmiş yahu, çok eğlendim. Zamansız komedi dediğin böyle olur, asla eskimez. Hâlâ izlemeyeniniz varsa kaçırmasın.
2023'te izleyip en çok sevdiğim 25 filmi de şuraya bırakayım. Kendi açımdan epey verimli bir yıldı, uzun zamandır izlemek isteyip de fırsat bulamadığım filmleri izleyebildim. Aralarda da tekrardan izlediğim başyapıtlar senemi güzelleştirdi.
Bakmak isteyen olursa listenin tamamı
Tam da şu zamanda, (belki de en doğru zaman) eğer hâlâ
#KurakG
ünler'i izlemediyseniz, mutlaka izleyin derim. Üstüne de sevgili
@arzuarda_d
'nun kaleme aldığı bu yazıyı okuyun.
@DahiliyeDoktoru
İkinci bir görüş almak ne zamandan beri sorun teşkil ediyor, anlayamadım, derin bilgilerinize dayanarak maddelerle açıklarsanız sevinirim.
Dramatik tarafı, komedisi kadar ağır basan, 80'lerin en keyifli işlerinden olan bu filmi geç izleyenlerdenim. Öyle güzel akıp gider, öyle iyi vakit geçirtir ki size, üzerinden bir süre geçtikten sonra iyi hissetmek istediğinizde uğrak noktanız olan başucu filmlerinizin arasına
Günün yarısı yolda geçti. Hatta geçiyor. Daha da geçecek gece yarısına kadar. Marmaray, metro, taksi, metrobüs, otomobil… Şu anda da köprü çıkışı kilit trafikte yayına yetişmeye çalışıyorum. Bu korkunç ulaşım kaosunda şu nefis film geldi aklıma:
Gerçek bir olaya dayanan
#ManjummelBoys
, baştan sona bir an bile sıkmayan, son ana kadar diken üstünde tutan bir hayatta kalma-kurtarma hikâyesi. Yönetmen çok iyi bir iş çıkarmış. Hele bir match cut var ki...
Yaşlılığı şahane anlatan bir film
#TheStraightStory
. Richard Farnsworth'un adeta gözlerinden anlamlar taşarak canlandırdığı Alvin, ağır aksak bir şekilde geçtiği yollarda gayesine adım adım yaklaşırken, sizi de bambaşka diyarlara götürüyor. Geç izledim ama çok sevdim.
Üst üste iyi filmler izlemek gibisi yok.
#SickofMyself
/
#SykPike
günümüzün temelsiz ve rekabete dayalı ilişkilerini, ilgi açlığını ve narsistik kişilik bozukluğunu kara mizahıyla o kadar güzel birleştiriyor ki, izlerken göz devirmekle utanmak arasında bolca git gel yaşatıyor.
Dark 1. sezonu zerre hatırlamadığımdan 2. sezona başlamak için 1'i baştan almam gerek. 3. sezon geldiğinde de her şeyi unutacağımdan 1 ve 2'yi yine izlemem gerekecek. Başlarım böyle işe diyerek 3. sezona kadar bekleyeceğim. Sanki Norveç'teyiz, derde bak. Tişikkirler İmamoğlu.
Senenin en samimi filmi hangisi deseler hiç düşünmeden
#TheHoldovers
derim sanırım. Farklı bir şey anlatmıyor belki ama o kadar sıcak ve içten ki, hiçbir şey düşünmeyip, sadece Alexander Payne'in yarattığı dünyada dolaşmak çok güzel hissettiriyor.
Mini polisiye dizi arayanlar için
#LineofDuty
'nin yapımcılarının elinden çıkma
#KarenPirie
, (aynı zamanda İskoç yazar Val McDermid'in The Distant Echo romanından uyarlama) hoş bir seçenek olabilir. Biraz ağır ilerliyor ancak yine de seyir zevkinden asla ödün vermiyor.
Bu sahneyi vizyona girdiği sene sinemada izleyen herkesin o 2-3 saniye içinde tüyleri diken diken olmuş, hatta ufak da olsa çığlığı duyulmuştur. Böyle deneyimler, filmler ve sahneler hayat boyu akılda kalıyor.
Dün tavsiye edilen filmlerin arasında gerçek bir olaya dayanan
#AnAmericanCrime
'ı görünce tekrar yazmadan geçemezdim. En sinir bozucu ve rahatsız edici filmler listesinde çok rahat tepelere oynar. İzleyecekseniz de bunu göz önünde bulundurarak başlayın derim.
Hikâyeye Alive (1993) filmiyle aşina olanlar, o dağlarda yaşananların ne denli travmatik ve sarsıcı olduğunu iyi bilirler.
#SocietyoftheSnow
/
#LaSociedaddelaNieve
aynı hikâyeyi hiç de eline yüzüne bulaştırmadan, tüm o sarsıcılığıyla yeniden bizlere sunuyor, yine bizi mahvediyor.
Hazır 2. sezon onayını da almışken, ekranın belki de en sıra dışı işlerinden biri olan
#TheRehearsal
'a bakmak isteyebilirsiniz. Modern bir hayat simülasyonu yaratan Nathan Fielder'a, saygılar.
Acının destanı yazılır, kederin yüzü çizilir mi… Bu adamlar yapmış. Biri yazmış, biri yönetmiş, biri çizmiş.
John Cheever, Frank Perry, Burt Lancaster.
Yılın bitmesine az zaman kalmışken, bu sene izlediğim filmlerin listesini burada paylaşayım. İzlenme sırasına göre bu sene izlediğim (kendimce) en iyi 15 film de şöyle. En iyisi ise hiç kuşkusuz
#TheBansheesofInisherin
2022'de İzlediğim Filmler:
Burada birden fazla kişi, hakkında tweet atınca izleyeyim dedim,
#NoWayOut
gerçekten de 80'lerin o eski usul ters köşe yapan müthiş gerilimlerinden çıktı. Tam o zamanlar sinemada izleyip de dumura uğramalık filmlerdenmiş.
Michael Rapaport'un efsane ayarını ben çevirdim, sevgili
@ugur_tasdemir
seslendirdi. Ben çevirirken dümdüz gittim tabii ama maalesef burada "olağan" sebeplerden dolayı sansürlüsü var. İçinizin biraz daha soğuması için aynı lafları başkasına da söylemiş gibi düşünebilirsiniz.
Seneler evvel izlediğim için hiçbir detayını hatırlamadığımdan
#TheSilenceoftheLambs
'ı fırsat bulunca tekrar izledim. İlk sahnesinden son sahnesine kadar gerçekten de kusursuz bir film olduğuna tekrar ikna oldum.
Paolo Cognetti'nin aynı adlı romanından uyarlanan
#Leottomontagne
/
#TheEightMountains
sanatsal yönü bir yana, hikâyesiyle ve hissettirdikleriyle beni çok etkiledi. Tam babamlık bir filmmiş. Filmi keşke birlikte izleyebilseydik diye diye bitirdim.
Bugün annemin doğum günüydü, zorla mum üfletip dilek tutmasını istedim. O gözlerini kapatıp dilek tutup mumları üflediğinde gözlerim öyle bir doldu ki, dur geliyorum diyip, toparlanmaya gittim. Çünkü tam o an yüzünde gördüğüm ifadeyle o çocuk olmuştu ben ebeveyn. Zaman geçiyor...
Yüzde 70'i tamanlanan havalimanını 29 Ekim'de bir açarız, yüzde 80'i tamamlanınca 23 Nisan'da bir kere daha açarız, yüzde 90 olunca şakk 19 Mayıs'ta bir kere daha, tamamen bitince de şaakk diye 30 Ağustos'ta bir daha açarız olur biter.