Çoğunluk öykücü ve romancı metropol hikayeleri, bunalım öyküleri, bu ara trend olan güçlü kadın hikayeleri yazıyorlar. Sanki Maraş’ta, Malatya’dabhiç doğmamış gibi, anneleri babaları oralı değilmiş gibi. Yazmaya başlarken üzerlerindeki yöresel kokulardan arınıyorlar.
Ölülerin Uğrak Mahallesi kitabım bugün tam üç yaşına bastı. Kitabın içindeki karakterler ise herhangi bir yaşa basmadı. Ben gene de hepsinin doğum gününü kutluyorum.
@astronomystery
@elifvarlll
Verdiğiniz bursla öğrenci gezip tozacak zaten. Evden okula okuldan 101 markete bir hayat dögüsü ile devam edince mi hayır yaptığınızı hissedeceksiniz. İyilik olsun diye yardım yapıp sonra gözetlemek çingeneliktir ve görgü noksanlığına işarettir.
Kutsal metinlerde Tanrı kendisinden nasıl bir üslupla bahsediyorsa, kendiside kendinden o üslupla bahsediyor. "Ve Şule romanını yedi günde yazdı ardından yedi gün istirahat etti ve kendini mübarek kılıp o günü takdis etti"
Kırşehirden tekrar Antep'e dönelim Kendisiyle aynı topraklarda doğmakla gurur duyduğum Ülkü Tamer, tek öykü kitabında Allaben Mahallesi’ni anlatıyor; doğup büyüdüğü çevreyi. Ülkü Tamer Robert Koleji mezunu ve aklına hiç bunalım hikayesi yazmak gelmiyor.
Eski bir anım geldi aklıma. Bir yazar arkadaşım, yeni kitabına gelen menşınlar cevaplıyordu. Yorumların çoğu kapağın güzelliğiyle ilgiliydi. Bunlara nazikçe cevap verdikten sonra, bana dönüp "Kitap çıkalı üç hafta oldu, bu köylüler sadece kapağı beğeniyor, çıldıracağım!" demişti.
Mithat Enç'i ele alalım. Mithat Enç, İstanbul Erkek Lisesi'nden sonra Viyana’da eğitim alıyor, ardından Columbia Üniversitesi’nde öğrenimini tamamlıyor ve Antep’e dönüyor. Döndükten sonra Berber Hüseyin’i, Kör Hafız’ı, Arzuhalci Hacı’yı anlatıyor.
@mustafaenesoglu
Toplum teveccüh etmiş yüz binin üstünde insan gitmiş demekki toplumun değeri bu. Bir yerinizden bir toplum değerleri uydurmuşsunuz onu göremeyince çıldırıyorsunuz.
Büyük Ferhan Şensoy'un vefatının üçüncü yıl dönümünde bu fotoğrafı paylaşmak istedim. Ses Tiyatrosu'nun tadilatı sırasında çekilmiş. Evet, her işin bir başlangıcı ve bir sonu vardır. Bu minvalde Ferhan'da bir fanidir ama Ferhancılık bakidir. Aziz ruhu şad olsun ustanın.
Bizim mahallede merhametsiz bir ihtiyar vardı. Bastonuyla yavru bir kediyi öldürmüştü. Ölüm döşeğinde can çekişirken, 'Kedileri alın!' diye azap içinde bağırıyordu. Sonunuzun aynı olacağından hiç şüphem yok.
Hüseyin Kılıç'ın yeni kitabı hayırlı olsun ve çok satsın. "Küçük Bir İhtimal", kullandığı temalar ve yazarın işlek dili sayesinde monotonlaşmış ve tıkanmış öykücülüğümüze büyük katkı sunacaktır fikrindeyim.
Şimdi ise Kırşehir’de okumuş bir yazar düşünelim İstanbul'a geleli üç sene olmuş. Yazar olarak kabul edilmek için ilişki odaklı, kısa metraj entel bunalım hikayeleri yazıyor. O ara trend konular neyse onları. Politik doğrucu zırvalıklar oluyor ekseriyetle...
Erkan Şimşek çok yerinde bir tespit yapmış: "Attilâ İlhan, 20. yüzyıl romancısının sinemayla yarıştığını unutmaması gerektiğini söyler. Şimdi, 21. yüzyıl romancısı da YouTube ve Netflix ile yarışıyor. 21. yüzyıl romancısı için rekabet daha da sert. "
Bu millet; sağcısı, solcusu, ülkücüsü islamcısı, kürtçüsü, sosyal demokratı ve liberaliyle yavşaklıkta birbirine eş ve kardeştir. Çıkarları gereği isteseler ortak bir zemin bulurlar. Bizlik bir durum yok. Gündemin şehvetine kapılıp aralarındaki kavgaya dahil olmamak lazım.
Biri diyor ki “komserim bunu çöp torbasına koyalım”, öbürünün aklına hayvan taşıma aracı geliyor, kadın polislerden biri de “kadın memurlar götürsün amirim arabaya o şekilde” diyor. Reklam ajansı toplantısı gibi.
Garsondan açık ayran istedim yok dedi. Yemek bitti masalara baktım herkesin masasında açık ayran var. Garsona, "lan hani yoktu açık ayran dedim. "Ayranı şişelere goyduktan sonra ağzını gapakla gapıyok ya ondan yok dedim" diyor. Adam haklı.
Devlet artık adaleti sağlayacak yetisi olmadığı için mafya gibi racon kesiyor. Suçluyu çöp poşetine koyup Çakır gibi şovunu yapıyor. Bu racon kültürünü yayan bunu legal kılan Kurtlar Vadisi isimli pespaye dizidir.
Nazire:
Seni bir link gibi tıklıyorum sevgilim her tıkla kalbinde yepisyeni puanlar kırlangıç sekmeleri error veren akşamlar
banyoda öksüz kalmış şampuanlar
Ülvi Alacakaptan'ın yayınlarnı izliyorum. Entelektüel, yetenekli şehirli bir adam. Büyük tiyatrocu Muammer Karaca'nın yeğeni. Adamın solculukta kariyeri İsmet Özel'e tur attırır ama islamcılar tiyatro bilmediği için adamı unuttular. Şiir yazsaydı adı dağa taşa yazılmıştı.
"Anti-kahraman, kahramanın zıddı değil, yalnızca özel bir türüdür. Bunlar, toplum bakış açısından kötü biri olabilir ama seyirci temelde onunla duygudaştır. "
Christopher Vogler/ Yazarın Yolculuğu. Sayfa:78
Geleneksel anlatılarda kahramanın yolculuğu nasıl erişmeye, tamamlanmaya doğru yönelir, öyle sonuçlanırsa; anti-kahramanın yolculuğu da daha çok tükenişe ve yenilişe doğrudur. Çünkü dünya oyununda o, tutunamayan, dışarıda bırakılmış, oyun dışı figürdür. Kahraman değil kurbandır.
@yelkovansizsaat
@Huseyin_Safa_Ak
@EponaYayin
Ne çok sevindim bu yoruma. 💜Kendisi benim pek sevgili öğrencimdir ve sırada otururken gördüğüm günden beri onunla konuşmak da en az yazdıklarını okumak kadar keyiflidir, dilerim hak ettiği değeri görür...
Ulvi Alacakaptan Şahlarıda Vururlar zamanında Ferhan Şensoy'un tiyatro ile pek alakası olmayan yoksul insanlara maaş bağladığını hatta son zamanlarında bile sekiz kişiye baktığını söylüyor.
"Zâhidâ rind-i harâbâta inen ta’n itme Var ise zerre kadar sırr-ı kazadan haberün"
Kıyametin kopması için güneşin batıdan doğmasını, dabbetü'l arzı, Yecüc ve Mecüc'ü, büyük yeryüzü hareketlerini, İsa Peygamberin inişini bekleyenler, hâlâ bekliyorlar mı sahiden? Kıyametin içinde olunduğunun kimse farkında değil mi?
Nuri Bilge son filminde dördüncü duvarı yıkmak için karakteri Samet'i set arkasına tuvalete gönderiyordu. Bu görüntülerde Samet'ın set arkasına tuvalete gitmesi gibi dördüncü duvarı yıkmış.
Sabah CHP'yi tehdit eden Devlet Bahçeli'den Özgür Özel'e:"Birbirimizi kırmıyoruz inşallah, üzülme bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor."
Özgür Özel: Yok yok efendim.
Yeğenle böyle arkadaş gibi ilişki kurulmaz. Yeğene masaj yaptırırsın, bakkala gönderirsin, abuk sabuk konuşursa da ensesine şaplağı yapıştırıp çay demletirsin.
Öz yeğenim ilahiyatçıyım diye benimle konuşmuyor. 10 yılı geçti benimle iletişimi yok. Diğer bir yeğenimin düğününde karşılaştık, ne yanıma geldi, ne bir merhaba dedi.
Kendisi doktor. Eğitimini neden söylüyorum? Çünkü eğitim insanı tutuculuktan, dogmatiklikten kurtarmaz. Ben
"Ölülerin Uğrak Mahallesi" için güzel bir değerlendirme olmuş. Beğenilen ve beğenilmeyen kısımların belirtilmesi yoruma içtenlik katmış. Yeri gelmişken Olacak O Kadar mizahını severim. Levent Kırca'nın sarhoş taklidi her devirde geçerliliğini koruyacak bir kahkaha şölenidir.
Son zamanlarda okuduğum en güzel öyküydü. İyi bir öykünün yapısı nasıl olur öğrenmek adına mükerreren okumakta fayda var. Öykünün başında okura bir kanca atıyor yazar, sonuna kadar gittikçe artan bir gerilim ve sadelik içinde ihtişamlı bir son.
Kemal Tahir haksız yere 12 yıl hapis yattığı halde devletini hiç şikayet etmedi diye gururlanan Mustafa Kutlu bu hikayeyi hiçbir zaman görmeyecek, mesele etmeyecek mesela
"Ziverbey’de bir kadın tutuklu hep gözü kapalı işkence görür. Sonra onu bir odaya alırlar, gözünü açarlar, önüne de kocasının ölüm haberinin olduğu gazeteyi koyarlar. İlk gördüğü şey o olsun diye. Bir insan bundan daha vahim ne yaşayabilir?"
Tomris Giritlioğlu (1957 - 2024)
İsmet özel haketmediği bir özgüven veriyor okuruna eskiden bana da vermişti. Biri sahte nike eşofman vermiştir iki gün özgüvenle gezersin üçüncü gün sahte olduğunu anlıyınca hayıflanarak çıkarırsın. Ortalık sahte Nike eşofmanla göğsünü gere gere Nike mağazasında dolaşanlarla dolu
Linç edilmesi için bunun tam tersini söylemesi gerekiyor. Zülfü iyi bir yazardır deseydi edebiyat tayfa tarafından iyi bir linç yerdi. Zülfü'yü, yılda iki kitap okuyan anasınıfı öğretmenleri, hemşireler, vezneciler okur.
Linç edilme riskim yüksek ama yine de söyleyeyim, Zülfü Livaneli iyi bir edebiyatçı değil.
İyi bir müzik sanatçısı ama iyi bir yazar olduğunu düşünmüyorum.
Bu tip kararında övgüler ve muhtelif alıntıların en güzel tarafı sizi gereksiz masraftan kurtarması. İyi okur reklama aldanmayan ama aynı zamanda reklamına bakarak bir kitabın gereksiz olduğunu anlayabilendir.
"Bir intihara yeltenmeyecek kadar dünyaya hevesle bağlı ama dünya bende heves bırakmadığı için de bir intiharın iki dudağı arasında yaşıyordum." Ali Ayçil, Karşı Roman.
Bu röportajı yapmakla iftihar ediyorum. Sanatçının yapıtlarındaki kıvrak zeka, yüksek mizah duygusu derinliklik ve yüksek müktesebat sohbete de sirayet etmiş ve çok zevkli bir sohbet olmuştu.
Twitter'da sana özel kısmından takip ettiklerim kısmına gelince Esenyurt'tan Suadiye'ye Bebek'e geçmiş gibi oluyorum. Keşke bana özel olmasan "sana özel"
Suskunlar - İhsan Oktay Anar
Kovuk Palas'ın Esrarı- Osman Cemal Kaygılı
Kara Kitap- Orhan Pamuk
Çalıkuşu- Reşat Nuri Güntekin
Fındık Sekiz- Metin Kaçan
En sevdiğim 5 roman en iyi romanlar olmayabilir. Ben sadece sevmek açısından söyleyeceğim.
Güven-Vedat Türkali
Yarım Kalan Yürüyüş- Mehmet Eroğlu
Tol- Murat Uyurkulak
Tutunamayanlar-Oğuz Atay
Huzur -Tanpınar
yabancı bir yazardan örnek vereyim.Isaac Bashevis. Doğduğu yerdeki Yahudileri anlatır, onların kültürleri ve inanç dünyaları hakkında detaylı bilgi verir. Onun anlatılarındaki geleneksel ton, modernliğini zedelemez; aksine, modern bir yazar olarak ona daha geniş alanlar açar.
Tüm gayrimüslümlerin Donizetti Paşa gibi olduğuna dair yaygın bir yanılgı var. Hagop Baronyan'nın kitaplarına bakarsanız onlarında ne kadar doğulu ve kriminal insanlar olduğu görülür.
İnsanların geneli bir hayat görüşüne sahip değil, maalesef hıyar gibi yaşıyorlar. Genellikle o an kendilerini iyi hissettiren ve trend olan fikri duymak istiyor ve savunuyorlar ya da düşman oluyorlar. Karar mekanizması genellikle akıl ve sağduyu yerine güdülere dayanıyor.
Bebelere ders veriyorum. Kız öğrencilerim bana şiir yazmişlar. Bugünde bahçede etrafımda dönüp şarkı formunda okudular. Erkekler ise serserilik, haylazlık peşinde...
Bu insanlar emekçi ve meşgul insanlar olduğu için linç gibi şeylere vakitleri olmaz. Linç edilmek istiyorsanız, şairler, öykücüler editörler gibi boş beleş işsiz insanların hoşlanmayacağı şeyleri bulmanız gerekir.
İlginçlik olsun diye söylemiyorum ama sokaklarda köpekler yerine eşeklerin olmasını tercih ederim. Bir defa köpekten daha sevimliler iki kısa mesafede eşekler kullanılanılabilir. Taksiciler eşekleri kesip kasaplara satmaya çalışır ama devlet sert tedbirler alırsa sorun çözülür.
Ben de benzer durumdayım.
Bir çok seküler liberal bu durumda.
Yıllarca kemalizmi eleştirdim, yıllarca kemalizmin toplum mühendisliği, despotluğu..vb hakkında onlarca eleştirel yazı yazdım.
Seküler Türk milliyetçiliğini eleştirdim ve küçümsedim.
Ancak islamcılık bizi döve
Dinamit atmak deyince aklıma geldi. Poe'nin Dammit adlı bir karakteri vardır. Dammit ölünce transandantalistler cenaze faturasına itiraz eder. bunun üzerine arkadaşı faturayı ödeyebilmek için Dammit'in mezardan çıkarır ve etini köpek eti olarak satar
Dört yıl önce, salgın ortalığı kasıp kavururken Efruz Bey'i teslim etmiştim. Yayınlanması bugüne kısmetmiş. Açıklamalı orijinal metin olarak hazırlanan kitapta romanı tamamlayan 8 ek metin ve çizimler, fotoğraflar yer alıyor. Muhabbetle...
@ketebe
@aykutertugrul
@hacerselcuk_sh
Ayrıca her zaman olduğu gibi kimse savunduğu konuda tam olarak haklı değil. Herkes biraz haklı biraz da haksız. Bu yüzden sırf haklı çıkmanın getirdiği boş gururu yaşamak ve beğeni almak için efor sarf etmek ahmaklıkğın dik âlâsıdır.
Bu dizide devletin legal güçleri savcı, polis vs olabildiğince pasif ve hantal gösterildi. Türkiye'nin tüm sorunlarının illegal yollarla çözüleceği zihinlere işlendi.
Yeni kitap alarmı 🚨
Ubeydullah Öz’ün kitabı “İsmini Hak Etme Derdindeki Öykü” satışta!
Bu twiti RT yapan 3 kişiye kitap hediye 🎁 Sonuçlar Cumartesi akşam 🎁 Katılım Şartları:
@adamkarga_
olmamak ve RT yapmak
Emmanuel Emenike: “Bugün araba almak istedim. Satıcı yakıt performansından bahsederken şehir içi 13 litre şehirler arası 9 litre dedi. Araba şehir içinde olduğunu nasıl anlıyor da daha fazla yakıyor onu anlamadım. Muhtemelen bu bilgiyi navigasyondan alıyor.”
Bir harf değişikliği ile et döneri at döner yapıp devam etsinler. Şu şartlarda bir harf değişikliğine takılmaz millet. Yemeye olmasa da yimeye devam ederler. Hemde oynayı oynayı kız annem.
Bana göre, bir yazar entelektüel çevrelerde kabul görmek için yapay bunalım hikayeleri yazmak ve ilgiyi üzerine çekmek adına gündelik sıkıntılarından imal ettiği varoluş sancılarını süsleyip bunları boynuna asarak poz vermek yerine, adını andığım yazarların izinden gitmeli.
"Sağ, solu okumasın da ne okusun" ha?
Memleketin anlı şanlı "solcu" yayınevinden çıkan, yazarı da pek muteber bir roman. Varol, edebiyat ödülleri aldı, bir romanı filme çekildi falan filan. Halbuki adam kurgu nedir, üslup nedir, bunları bilmiyor. Bunları geçtim Türkçesi de yok.
Umut Sarıkaya'nın Dünya'nın en sikindirik kahramanı Fethi diye bir tiplemesi vardı.Kendini kahraman hissetmek için lüzumsuz işler yapyordu.Bunlar Fethi'nin sapkın hali, adam köpeği kendine denk bir düşman görüp ona vurunca kendimi kahraman gibi hissediyor
"Ser be ser zeyn olsa sadrum dag-ı mihrünle n'ola
Çün mesahibinle müzzeyyendür semâ-yı bi-kerân"
(Göğsüm baştan başa senin aşkının yaralarıyla süslenmişse bunda ne var?
Çünkü sonsuz gökyüzü, kandillerle süslüdür. )
Litvanya'ya dair çok güzel bir seyahat videosu hazırlamış
@ayyildiz_bulend
videonun başında bir melek heykeli sohbet ediyor sonra şık bir torbacı mağazasına giriyor, muhakkak seyredelim.
.
@asilkapak
Türkiye'ye, siyasete ve devlete dair hiciv dolu; aynı zamanda derin felsefi bir perspektife sahip polisiye bir roman yazmış. Bu açıdan kitap hem umuma hem hususa hitap edecek derinlikte.
Mustafa Kemal Paşa'nın 1918 Mayıs'ında yakın arkadaşı gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın'a gönderdiği mektup "Her şeye rağmen muhakkak bir nura yürümekteyiz, " satırlarıyla başliyor.
#19May
ısAtatürküAnmaGençlikveSporBayramı
@kamubasruyacisi
Aslında kastım taşra öyküleri yazmak değil. O da olur tabii. Asıl kastım. Yazarken doğduğun evrenin mitlerinin sende açığa çıkmasına izin vermek. Yazar güdülmeden güdümlenmeden yazmalı özgür olmalı.
Dün gece rüyamda burnunda pearcingle Osman Cavcıy�� gördüm. Yanında iki kız sahilde yürüyorlardı. Şaka olsun diye abi sen Osman Alyanak değil misin diye sordum.Hep birlikte güldük. Şakamı duyan kalabalık yanımıza koştu onlarda güldü. Bayadır kendimi bu kadar hafif hissetmemiştim.
.
@turksatkablo
beş gündür arıza bildirimi yapmama rağmen internet sorunumu çözmek için herhangi bir aksiyona geçmiyorsunuz. Sizin için utanç verici benim içinde usanç verici bir durum. Gerçi sizde utanma olduğunu düşünmüyorum. Bu kurumsal pişkinliğiniz mide bulandırıcı.
Resimdeki abiyi façacı diye aşağlamış millet. Aşığın bu gibi eylemlerinin literatürdeki adına "bürhan" deniliyor. Dervişler ve savaş meydanındaki askerler zaman zaman bunu yaparlar. Aşığın sevgili için tüm varlığından vazgeçmesi gerekir.
Twitter da ki profiller kaba taslak şunlar: Radikaller, malumatfuruşçu sağ duyu papazları, beyaz yaka orta sınıf aydınlatıcıları, istihbarat ajanları, ilişki gurmeleri, mizah üstadları...
Düz insanı öldürdük. 2012 yılında "Beşiktaş vapurundayım hava güzel " yazıyordu insanlar.
He-Man, Süpermen, Hulk gibi büyük anlatı kahramanlarının bu topraklara gelince hikayelerinin küçük insan hikayesine dönüştüğü şahane, komik ironik öykülerdi.
Bir yıl içinde kaç kitap okuduğunu beyan etmenin acul bir davranış olduğunu düşünüyorum. Kurdele bekleyen ilkokul öğrencisiyle beğeni sayısı bekleyen "okur" arasında olgunluk olarak bir fark görmüyorum.
Eşkiya filminde Kayahan Yıldızoğlu'nun oynadığı Artist Kemal filmde kendini asınca Cumali hislerini böyle dile getirmişti. Kayahan Yılıdızoğlu vefat edince bende hislerimi benzer şekilde dile getirdim. Merhuma Allah'tan rahmet yakınlarına sabır diliyorum.
Şule Gürbüz televizyona çıkınca edebiyatımızın görkemli AVM'sinde de bir heyecan oldu. Atayla mukayese edilen bir iki tivit görünce dedim ben de söze gireyim bari. Şimdi arkadaşlar Atay kıymetli, roman tarihimiz için ve hatta benim için de çok mühim bir isim. Ama Gürbüz başka.
@kyby04
Şöyle Ömer hocam biz niye bu kadar birbirine benzer metinleri okuyoruz. Renksiz bir durum var. Kendi köklerine dönmekten kastım aslında kendi rengini bulmak köy mahalle hikayesi anlatmak değil elbette.
Mitat Enç'in Uzun Çarşının Uluları'nı okuyun sonra da Ahmet Yüksel Özemre'nin "Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı"nı okuyun, kozmopolit yaşayışın ve şehir nezaketinin çok benzer olduğunu görürsünüz.