Bir çocuğun omuzlarında annesinin veya babasının yaşanmamış hayatından daha ağır bir yük yoktur, demiş Jung. Şunu ekleyebiliriz: bir ailede ne kadar çok kuşağın tarihi bir "yaşanmamış hayatlar silsilesi" olarak çocuğun hafızasına işlenirse, hepsinin yükü çocuğun omuzlarına biner.
Tanrılar bir insanı lanetlemek istediklerinde, ona yüksek yetenek ve düşük enerji verirler. Çok şey yapabilir, ama içine baktığında, bunların ancak pek azını yapmaya yetecek kadar özgüven, özsevgi, yaşam neşesi görür orada.
Sinoplu Eneas, Tanrıların Anlaşılmaz İşleri, vi, 13
Eğer yol arkadaşınız Batılıysa, bazen bireysellik krizi tutar: başka bir yolun kendisi için daha iyi olacağını düşünürse, sizi bırakıp o yola sapar. Eğer Doğuluysa, bazen mağduriyet krizine girer: yolla değil onunla ilgilenmek zorunda kalırsınız.
Vişnevski, Sergeyeviç'in Günlüğü
Tanrılar insanı iki türlü lanetler:
1) Yüksek yetenek-düşük enerji: çok şey yapabilir; ama yeterli özgüveni, yaşam neşesi yoktur.
2) Düşük yetenek-yüksek enerji: özgüveni, yaşam neşesi yüksektir; ama aklına yapacak bir şey gelmez.
Sinoplu Eneas, Tanrıların Anlaşılmaz İşleri
Son yılların en moda psikolojik terimi özgüven. Düşük özgüvenin büyük bir sorun olduğu söyleniyor. Oysa, asıl sorun "düşük özgüven" değil. Asıl sorun, yeterli eğitime, çalışmaya, bilgiye, beceriye, yeteneğe dayanmayan "gereksizce yüksek özgüven".
Tembellik gibi görünen bir çok durum, aslında kararsızlıktan doğan eylemsizliktir. Peki, kararsızlığa ne yol açar?
1) Mükemmeliyetçilik
2) Riskten kaçınma
3) Özgüven eksikliği; doğru seçimi yapabileceğine inanmama;
4) Çaresizlik duygusu; "ne yapsam, bir şey değişmeyecek" duygusu.
Tembellik gibi görünen bir çok durum, aslında kararsızlıktan doğan eylemsizliktir. Peki, kararsızlığa ne yol açar?
1) Mükemmeliyetçilik
2) Riskten kaçınma
3) Özgüven eksikliği; doğru seçimi yapabileceğine inanmama;
4) Çaresizlik duygusu; "ne yapsam, bir şey değişmeyecek" duygusu.
Mutlu aile yoktur. Her ailede bir patoloji vardır. Bir sır olarak saklanır bu patoloji, aile dışındakilerden. Çocukların kimlikleri de bu patolojinin içinde oluşur. Yaraları da ondandır, yetenekleri de; zayıflıkları da ondandır, güçleri de.
Victor Berger, Ateş ve Ayna
Almanya ve Güney Kore, Covid19'la mücadelede en başarılı ülkeler. Ortak özellikleri:
1. Siyaset: popülizm yok
2. Ekonomi: Sanayi ve yüksek teknolojiye dayanıyor
3. Toplum: Toplumsal güven çok yüksek
4. Eğitim: PISA sıralamasında en üstlerde
Akrabalar ve arkadaşlar, içlerinden birinin büyük bir başarı kazanmasını istemezler. Büyük başarı, herkesi küçük hissettirir; uyumu bozar. Küçük başarıları yüceltirken, büyük başarıları görmezden gelirler. Kişi, bu yüzden, kendi köyünden peygamber çıkmaz.
V. Berger, Ateş&Ayna
Değerli dostlar, sevgili arkadaşlar,
Ezginin Günlüğü efsanesini yarattığımız ilk albümlerden solo albümlerime
Söylediğim, bestelediğim, sözlerini yazdığım tüm güzel şarkılar Spotify'da.
Spotify kanalımı takip ettiğiniz için teşekkürler.
Hakan Yılmaz
Ahlakın iki temel ilkesinden söz edebiliriz. Birincisi,
"Kendini büyütürken, başkalarını küçültmeyeceksin". İkincisi, "Başkalarını büyütürken, kendini küçültmeyeceksin". İnsan, ya bencillik yaparak birinci ilkeyi ya da fedakarlık yaparak ikinci ilkeyi ihlal eder.
Victor Berger
Ezginin Günlüğü'nün kuruluşundan bugüne söylediğim tüm güzel şarkılar yüksek ses kalitesiyle Youtube, Spotify vd. dijital mecralarda.
Dinlediğiniz, paylaştığınız, yorumlarınızı bıraktığınız için teşekkürler.
Youtube:
Spotify:
Mutlu aile yoktur. Her ailede bir patoloji vardır. Bir sır olarak saklanır bu patoloji, aile dışındakilerden. Çocukların kimlikleri de bu patolojinin içinde oluşur. Yaraları da ondandır, yetenekleri de; zayıflıkları da ondandır, güçleri de.
Bir Japon sanatı var, Kintsugi: kırık bir çanağı, kırıldığı yerleri belli ederek onarmak. Böylece, kırıkların tarihini de nesnenin üzerinde göstermek
İnsan da kırılır. Ve kendisini onarırken, bir Kintsugi sanatçısı gibi, nereden kırıldığını belli ederek yapıştırmalı parçalarını
Filistinli şair Mahmud Derviş'in "Zar Oyuncusu" adlı muhteşem şiirine, Mısırlı animasyon sanatçısı Nissmah Roshdy aynı güzellikte bir animasyon yapmış. Le Trio Joubran topluluğunun "Le lanceur de dés" adlı parçası eşlik ediyor. Şiirin videoya alınan bölümlerini ben çevirdim.
Günümüz insanı felsefi dönüşüm değil yaşam koçluğu istiyor: bana hayatımı kolaylaştıracak pratik bilgileri ver, öz farkındalığımı arttır, kendimi iyi hissettir. Ama benim tabularıma dokunma, inançlarımı sarsma, beni değiştirmeye çalışma. Beni hiç rahatsız etmeden çok rahat ettir.
Ezginin Günlüğü'nün kuruluşundan bugüne söylediğim tüm güzel şarkılar yüksek ses kalitesiyle Youtube, Spotify vd. dijital mecralarda.
Dinlediğiniz, paylaştığınız, yorumlarınızı bıraktığınız için teşekkürler.
Spotify:
Bir konuda kaygılanıyorsan, sevgili Antonio, dedi Juan, ya kafana tak ve üstüne git; ya da kafana takma ve üstüne de gitme. Sen, en kötüsünü yapıyorsun: hem kafana takıyorsun hem de üstüne gitmiyorsun. Bu yüzden kaygının esaretinden kurtulamıyorsun.
Rey Soledad, Zaman Adaları
İnsanın hayatını ilerletebilmek için kazanılabileceği önemli becerilerden biri zor konuşmaları yapabilmektir. Zor konuşmaların en zoru, size açık bir haksızlık yapıldığında, öfkenizin dilinizi dolaştırmasına izin vermemek; nezaketinizi koruyarak kendinizi net ifade edebilmektir.
Birine derdini anlatabilmen, soylu Proteos, altı şarta bağlıdır:
1. Seni duyuyor mu?
2. Duysa da dinliyor mu?
3. Dinlese de anlamak istiyor mu?
4. Anlamak istese de anlayabiliyor mu?
5. Anlayabilse de doğru anlıyor mu?
6. Doğru anlasa da önemsiyor mu?
Eneas, Tanrıların İşleri
Kriz nedir? Kriz, tam olarak, eskinin ölmekte olduğu, ama yeninin doğamadığı durumdur.
Antonio Gramsci (22 Ocak 1891-27 Nisan 1937)
20. yüzyılın en büyük siyasi düşünürlerinden ve Marxizmin en özgün yorumcularından.
Bir çocuğun omuzlarında annesinin veya babasının yaşanmamış hayatından daha ağır bir yük yoktur, demiş Jung.
Şunu ekleyebiliriz: bir ailede ne kadar çok kuşağın tarihi bir "yaşanmamış hayatlar silsilesi" olarak çocuğun hafızasına işlenirse, hepsinin yükü çocuğun omuzlarına
Neden çok eğitimli değil de, az eğitimli insanların sözü toplumda daha etkilidir? Çünkü, sözün etkisi doğruluğuna değil, o sözü sahiplenen grubun gücüne bağlıdır. Çok eğitimliler bireycidir, gruplara girmezler. Az eğitimliler ise zayıf hissettiklerinden grup insanı olurlar.
Şu hayattaki en trajik kişiler kimlerdir? Farkındalığı yüksek; zekâsı, yetenekleri, donanımı ve eğitimi yerinde; nazik ve görgülü olan; buna karşılık, istediği gibi bir iş bulabilmek, gönlünce bir hayat kurabilmek için ihtiyaç duyduğu parayı ve desteği bulamayanlar.
Gerçek dost, kötü günde belli olur denir ama, her zaman öyle değildir. Bazı dostluklar iyi günde belli olur. Siz yükseliyorken haset etmeyen, güler yüzlü tuzaklar kurmayan, gizli çelmeler takmayan, tam tersine destek olan, gurur duyan, yükselten kişilerdir iyi gün dostları.
Ezginin Günlüğü'nü 1981 yılının yaz aylarında kurduk. Emin İgüs'ün önderliğini yaptığı beş kişiydik: Emin İgüs, Hakan Yılmaz, Vedat Verter, Şebnem Başar (Ünal), Tugay Başar.
Kurulduğumuzdan yaklaşık bir yıl sonra, 1982 yılının yazına doğru aramıza Nadir Göktürk de katıldı.
Ertelemeci diye suçlanan insanlar var. Bunların tembel, depresif vb. oldukları düşünülür. Belki de mesele daha derindir. Ertelemeci denilenlerin zaman algısı daha farklı olabilir mi? Zamanı, doğrusal bir akış yerine başka türlü, mesela bir düzlem gibi, algılıyor olabilirler mi?
Lise yeni bitmişti. Ezginin Günlüğü'nü kurmakla uğraşıyorduk. Puşkin'in Yüzbaşının Kızı romanını okuyordum, A. Behramoğlu çevirisiyle. Kitabın bir yerinde o dizelere rastladım. Aldım, Emin'e (İgüs) götürdüm. O da beğendi, besteledi. Ortaya bu şarkı çıktı.
Bu durumda çocuk şu tepkileri verebilir:
1) Bu yükü kaldıramaz; ezilir, çöker.
2) Bu yükü taşımamak için ailesinden uzaklaşır, kaçar.
3) Başta kendi anne-babası olmak üzere tüm geçmiş ailesini kurtarmaya, onların yaşamadıklarını yaşamaya, yapamadıklarını yapmaya çalışır.
Ertelemecilik
Ertelemeci, hep düşünüldüğü gibi işlerini tembel olduğu için değil kaygılı olduğu için erteler. Büyük bir tehlike kendisine doğru adım adım yaklaşıyordur: bir hastalık, bir kayıp, bir suçlama vb. Hayatta kalabilmek için bütün dikkatini bu tehlikeye vermek, her daim
Ailesinin yaşayamadıklarını yaşamaya çalışan bir çocuk, geçmiş kuşakların miadı dolmuş hedeflerine odaklanır. Ailesinin geçmişini onarmak amacı, bugün kendi hayatını kurma amacının önüne geçer. Geçmişe döndükçe bugünden, geçmiş kuşaklarla özdeşleştikçe kendisinden uzaklaşır.
İnsanın hayatını ilerletebilmek için kazanılabileceği önemli becerilerden biri zor konuşmaları yapabilmektir. Zor konuşmaların en zoru, size açık bir haksızlık yapıldığında, öfkenizin dilinizi dolaştırmasına izin vermemek; nezaketinizi koruyarak kendinizi net ifade edebilmektir.
Bırakma zamanı geldiğinde bırakmak: bir insanın edinebileceği en büyük hayat becerilerinden birisi budur. İster bir iş olsun, ister bir yatırım, ister bir ilişki, bırakma zamanı geldiğinde bırakılmazsa, hızla bozulur, bozar, büyük sorunlara yolaçar.
Victor Berger, Ateş&Ayna
"Post-Truth", yanlışa doğru, gerçekdışına gerçek demek değildir. Post-Truth'un esas ve vahim anlamı, doğruyu yanlıştan, gerçeği gerçekdışından ayırt edecek akılcılık ilkelerini, mantık kurallarını ve bilimsel yöntemleri "olsa da olur, olmasa da" şeklinde değersizleştirmektir.
Şu hayattaki en güzel insanlar, başkasını yıkmadan kendisini yapmaya, kurmaya, inşa etmeye, varetmeye çalışanlar... Bir tabusunu daha kıran, bir korkusundan daha kurtulan, içindeki potansiyelden bir parçasını daha gerçekleştiren soylu, masum insanlar...
Victor Berger, Ateş&Ayna
İnterneti yeterince eşeleyen herkes, kendi dünya görüşünü, zevklerini, yaşam tarzını onaylayan, hatta kutsayan bir dizi fikir, sanat eseri, felsefe bulabilir. Böylece, değişme ihtiyacı hissetmeden ömrünü geçiren bir dijital köylüler dünyası çıkıyor ortaya.
V. Berger, Ateş&Ayna
Akademik Meşguliyet Şovu
Özellikle genç sosyal bilim akademisyenleri arasında çok yaygındır. Her an bitirilmesi gereken bir makale, yapılması gereken bir sunum, katılınması gereken bir konferans vardır. Kimse boş görünme riskini göze alamadığından, herkes bu şova katılır.
Cehennem başkalarıdır, der JP Sartre. Öyledir. Ama cennet de başkalarıdır. Bu dünyada başımıza gelen iyi, kötü ne varsa başkalarıyla kurduğumuz ilişkilerin sonucudur. Kendimize sormamız gereken ilk soru "bana ne yaptılar?" ise, ikinci soru da şu olmalı: "ben onlara ne yaptım?".
Etiğin temel ilkesi şu iki cümlede saklıdır: (1) kendini büyütürken, başkalarını küçültmeyeceksin; (2) başkalarını büyütürken, kendini küçültmeyeceksin. İnsan, ya bencillik yaparak birinci ilkeyi, ya da fedakarlık yaparak ikinci ilkeyi ihlal eder.
Rey Soledad, Zaman Adaları
Sevgili Nadir Göktürk gönderdi bu fotoğrafı, "Hakan, arkamdan işler çeviriyormuşsun!" notuyla. Yer, Üsküdar, Çiçekçi'de, Nadir'in babası rahmetli Gündüz amcanın Ezginin Günlüğü'ne çalışmamız için verdiği boş dükkan. Provadayız. Yıllardan 1985 veya 1986 olmalı.
Kaygının üstesinden gelmeyi öğrenmek neden önemlidir? Nice zeki ve yetenekli insan, kaygılar içerisinde kıvrandığı için potansiyelinin çok azını hayata geçirebilir. Onlar kadar zeki ve yetenekli olmayan kaygısızlar ise, full potansiyel çalışarak onlardan çok daha ileri giderler.
Hoşgörülü olmak bir erdemdir. Ama aşırı hoşgörü bir hatadır. Aşırı hoşgörülü olduğunuzda karşı taraf sınırlarınızın nerede çizildiğini anlamaz. Sınırlarınız geçilir. Değerleriniz aşınır. Kimliğiniz zedelenir. Başkalarının gözündeki saygınlığınızı ve özsaygınızı kaybedersiniz.
Son yıllarda moda olan "kendin ol, kendini geliştir" sloganı, neoliberal ideolojik hegemonyanın taşıyıcı kolonlarından biridir. İnsanlardaki memnuniyetsizliği, bunun zorladığı değişim ihtiyacını kamusal alandan çıkarır kişisel alana indirir. Özünde politik olanı psikolojize eder.
Orta yaşlarıma geldim, sevgili Anton, ama kendimi hiç de büyümüş, güçlenmiş bulmuyorum. Oysa annem-babam benim şimdiki yaşımdayken nasıl da büyük ve güçlü görünürlerdi gözüme! Büyümek, bir çocukluk yanılsamasından başka bir şey değilmiş.
A. Vişnevski, S. Sergeyeviç'in Bir Günü
Hayata karşı alınacak en doğru tavır, ne iyimser olup en iyisini beklemektir, ne kötümser olup en kötüsünü, ne de sözde bir gerçekçilikle vasatı. En doğrusu, yapabileceğinin en iyisini yapıp, hiç bir şey beklememektir. O zaman, gelebileceğin en iyisi gelir.
Gerçek dost, kötü günde belli olur denir ama, her zaman öyle değildir. Bazı dostluklar, iyi günde belli olur. Siz yükseliyorken, haset etmeyen, güler yüzlü tuzaklar kurmayan, gizli çelmeler takmayan, tam tersine destek olan, gurur duyan, yükselten kişilerdir iyi gün dostları.
Hayatın bir anlamı yoktur. Ama insan, hayata bir anlam yüklemeden hayatını sürdüremez. Çoğu kişi kendi başına hayata bir anlam veremez. Bu yüzden "hayatın anlamı endüstrisi" devreye girer. Rahipler, filozoflar, sanatçılar çeşit çeşit anlamlar üretip insanlara sunarlar.
Soledad
Bir gün, hiçbir şeye aldırmamaya başladım; bir de baktım, bütün sorunlarım yokolup gitmişler. O gün gerçeğin büyük sırrını öğrendim. Geçen Kasım ayında öğrendim bu sırrı, Kasım'ın tam üçünde, ve o günden beri hiç aklımdan çıkarmadım.
Dostoyevski, Gülünç Bir Adamın Düşü
2000 civarında doğan kuşak halinden çok şikayetçi.
1900 civarında doğan kuşağın başına gelenlere bakalım:
Ergenlik: 1914-1918, 1. Dünya Savaşı ve izleyen savaşlar
İlk Gençlik: 1918-22, İspanyol Gribi
30'lu yaşlar: 1930'lar, Ekonomik Çöküş
40'lı yaşlar: 1939-45, 2. Dünya Savaşı
Uber-Entellektüalizm
Sürekli başka düşünürlerden, filozoflardan alıntılar yapmadan, başkalarına referans vermeden, bir şey yazamamak, konuşamamak hali. Alıntı ve referans şeklinde olmayan her sözü basit ve yavan bulma sendromu. Kendi sözüne uber-yabancılaşma durumu.
Akrabalar ve arkadaşlar, içlerinden birinin büyük bir başarı kazanmasını hazmedemezler. Büyük başarı, herkesi kendi gözünde küçültür; dengeyi bozar. Gruptakiler küçük başarıları yüceltirken, büyük başarıları görmezden gelirler. Bu yüzden, kimse kendi köyünden peygamber çıkmaz.
Son yılların en moda psikolojik terimi özgüven. Düşük özgüvenin büyük bir sorun olduğu söyleniyor. Oysa, asıl sorun "düşük özgüven" değil. Asıl sorun, yeterli eğitime, çalışmaya, bilgiye, beceriye, yeteneğe dayanmayan "gereksizce yüksek özgüven".
Ezginin Günlüğü ve Hakan Yılmaz’ın efsane albümü Doğu Türküleri 35. yıldönümünde yeniden yayınlandı.
Albümün remastered versiyonu orijinal kapağıyla dijital mecralarda ve plakçılarda.
@adamuzikyapim
#ezgining
ünlüğü
#ezginingunlugu
#do
ğutürküleri
Ezginin Günlüğü'nün ilk iki konseri, İstanbul Zincirlikuyu'da, rahmetli Levent Kırca'nın işlettiği Hodri Meydan Kültür Merkezi'nde yapılmıştı. 1. konser 28 Mart, 2.cisi ise 6 Nisan 1983'te. Belediye'den bilet için izin almak işi ise bana kalmıştı. İzin 11 Mart 1983'de çıkmış!
Değerli dostlar,
Ezginin Günlüğü'nün ilk konserinden bugüne ezgilerle hayatın günlüğünü tutan Hakan Yılmaz'ın bütün şarkıları Spotify'da. Dinlediğiniz ve takip ettiğiniz için teşekkürler.
İnsan kendi köyünden peygamber çıkmaz. İnsanın en tıfıl, en zayıf hallerine tanık olmuş büyüklerinin, abilerinin, ablalarının onu ciddiye almaları, kendileriyle eşit saymaları çok zordur. Bu yüzden serpilmek, büyümek, kendini göstermek için köyünden çıkmak, yuvadan uçmak şarttır.
Kim olduğunu öğrenmek mi istiyorsun?
O zaman, başkalarında görüp de, rahatsız olduğun şeylere bak.
Başkaları hakkında seni rahatsız eden her şey, senin kim olduğunu anlamaya götüren bir yoldur.
Carl Gustav Jung
Uzun yıllar başkalarının ihtiyaçlarına göre yaşadıktan sonra, sıra artık kendi ihtiyaçlarına göre yaşamaya gelince duraksar insan, eli ayağına dolanır, ne yapacağını bilemez. Üzülerek farkeder ki, kendi ihtiyaçları nedir, kendisi kimdir, bilmemektedir.
Victor Berger, Ateş&Ayna
Bunca yıllık hayatımda öğrendiğim şey şu: bir insan sizin ne dediğinizi unutur; ne yaptığınızı da unutur; ama, ona kendisini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmaz.
Maya Angelou (1928-2014)
Hayata karşı alınacak en doğru tavır, ne iyimser olup en iyisini beklemektir, ne kötümser olup en kötüsünü, ne de sözde bir gerçekçilikle vasatı. En doğrusu, yapabileceğinin en iyisini yapıp, hiç bir şey beklememektir. O zaman, gelebileceğin en iyisi gelir.
Zekâ ve bilgelik arasındaki farkı soruyorsun, değerli Proteos.
Zekânın hedefi, iradenin başka iradeleri kontrol altına almasıdır; zekâ, politiktir. Bilgeliğin hedefi ise iradenin kendi kendisini kontrol altına almasıdır; bilgelik, ahlâkidir.
Eneas, Tanrıların İşleri
İnsan, ancak, yaşam enerjisi yüksek olduğunda yaratıcı işler yapabilir. En hüzünlü hikâyeleri bile, hüznü hissedip ama artık etkilenmediğinde anlatabilir. Yaşam enerjisi manik bir halde olmak değildir. Neşeyi de, hüznü de hissetmek, bilmek, ama araya bir enerji kalkanı koymaktır.
Herkesin mutlu olma yolu farklı, dedi Manuela. Kimi mal-mülk ister, kimi aşk, kimi kariyer. Benim yolum şu: kendi varlığıma saygı duymak; kendimi çoğaltırken kimseyi azaltmamak; kimsenin de beni azaltmasına izin vermemek; yaşam neşemi yüksek tutmak.
Rey Soledad, Zaman Adaları
Kendisine okuması için çok kalın bir rapor sunulan Churchill demiş ki:
Bu rapor, şu devasa kalınlığıyla, kendisini okunma riskine karşı koruma altına almış...
Sevgili
@haluklevent
Ezginin Günlüğü grubunun eski solisti benim 🌺🌻😊
9 Eylül'de size, grup arkadaşlarınıza ve dinleyenlere harika bir konser diliyorum.
9 Eylül Kuruçeşme konserimin davetiye sorusudur.
Azerbeycan ve Anadolu türkülerini değişik bir düzenlemeyle bizlere sevdiren Ezginin günlüğü grubunun eski solisti kimdir?
Doğru yanıt veren ilk 10 kişi çift kişilik davetiye kazanıp ayrıca çorba faslına dahil olacaktır😊
Bir arkadaşınla konuştuktan sonra hemen psikolojik çözümlemelere dalma, dedi Manuela Pablo'ya. Önce bir dur, düşün: Aç mı, açıkta mı? Başı belâda mı? Sağlığı yerinde mi? İşleri nasıl gidiyor? Paraya mı ihtiyacı var? Peşinde düşmanları mı var? Her şeyi psikolojize etme!
Soledad
Yaşam enerjimizin önemli bir kısmı, sağlam bir etiği ve düzgün bir karakteri olmayan insanların yarattığı sorunlarla uğraşmaktan, sürtünme enerjisi halinde heba oluyor.
Victor Berger, Ateş&Ayna
Nobel ödüllü iktisatçı R. Thaler'e göre en zor seçimler, bedelini şimdi ödediğimiz, ama ödülünü gelecekte alacağımız seçimlerdir: egzersiz, diyet, çocuk yetiştirme, emeklilik fonu biriktirme gibi. "Kendine yatırım"ın getirisi, özdenetimimiz ne kadar güçlüyse, o kadar yüksek olur.
İnterneti yeterince eşeleyen herkes, kendi dünya görüşünü, zevklerini, yaşam tarzını onaylayan, hatta kutsayan bir dizi fikir, sanat eseri, felsefe bulabilir. Böylece, değişme ihtiyacı hissetmeden ömrünü geçiren bir dijital köylüler dünyası çıkar ortaya.
Mutluluk için, demiş Kant, şu üç şey gereklidir...
(Bu üçü yeterli midir, onu söylememiş üstad :))
1. Yapacak bir iş
2. Sevecek bir insan
3. Umutla beklenecek bir şey
Bir Bengal atasözüydü, galiba, şöyle diyordu: "Her insan, anne-babasını yeniden doğurmak ister; başarısızlığa mahkûm bu girişimden kendi çocukları doğar.”
Bazılarında müthiş bir kendini pazarlama yeteneği var: yedikleri yemeğin en iyi yemek, dinledikleri şarkının en güzel şarkı, yaptıkları tatilin en heyecanlı tatil, yaşadıkları aşkın en mükemmel aşk, çektikleri acının en büyük acı olduğuna kolayca inandırırlar herkesi.
Hayatın işleri mecburiyetler ve hürriyetler diye ikiye ayrılıyorsa, bir insanı sevmenin anlamı şudur: Onun mecburiyetlerini ne kadar paylaşıyor ve azaltıyor; hürriyetlerini yaşaması için ona ne kadar teşvik, fırsat, imkan sunuyorsanız, onu o kadar seviyorsunuz. Gerisi boş laftır.
Bana kötülük etmiş bir insandan alabileceğim en büyük intikam, sevgili Anton, onu kendimden mahrum bırakmaktır. Bunu umursamazsa, onunla bağımı kesme kararımın doğru olduğu ortaya çıkar. Umursarsa, o zaman küçük de olsa bir bedel ödemiş olur.
Vişnevski, S. Sergeyeviç'in Günlüğü
Bazı insanlara kendilerini kötü hissetme hakkı verilmez; onlardan her daim neşeli, enerjik, çalışkan ve verici olmaları beklenir. Bazıları ise kötü hissetmeyi, depresifliği, mızmızlanmayı tekellerine almışlardır; hiçbir şey yapmazlar, yine de tüm yardım ve ilgi onlara gider.
Kimlerle dost olunup, kimlerle olunmayacağını sormuşsun, değerli Proteos. Ruhu seninki kadar soylu olmayanlarla dost olamazsın. Senin her merhametini zayıflık, her yaklaşmanı itaat, her uzaklaşmanı ihanet olarak görürler.
Sinoplu Eneas, Tanrıların Anlaşılmaz İşleri
Herkes, kendi tabiatına uygun kişisel cennetini arar, demiş Endülüslü İbn Arabi. Herkesin cenneti kendine göredir. Bu yüzden, bir insanı, tabiatına uygun olmayan bir cennete sokmak, kendi cennetini zorla ona dayatmak, ona cehennem azabı yaşatabilir.
Rey Soledad, Zaman Adaları
Best of Hakan Yılmaz
Ezginin Günlüğü ve solo albümlerimde söylediğim en güzel şarkılar.
Best Hakan Yilmaz songs in Ezginin Günlüğü and his solo albums.
@ezginingunlugu
@adamuzikyapim
#m
üzik
Bir insanı en çok korkutan şey nedir?
Bir insanı en çok korkutan şey, kendisini olduğu gibi görmek, her şeyiyle, bütün aydınlığı ve bütün karanlığıyla, kabul etmektir.
C. G. Jung
Tanrılar bir insanı lanetlemek istediklerinde, ona yüksek yetenek ve düşük enerji verirler. Çok şey yapabilir, ama içine baktığında, bunların ancak pek azını yapmaya yetecek kadar özgüven, özsevgi, yaşam neşesi görür orada.
Sinoplu Eneas, Tanrıların Anlaşılmaz İşleri
Hepimizin üç hayatı vardır, demiş GG Marquez. Birincisi kamusal hayatımız, göz önünde yaşadığımız. İkincisi özel hayatımız, ailemiz ve dostlarımızla yaşadığımız. Üçüncüsü ise gizli hayatımız, bir-iki sırdaşımızla veya çoğu kez kendi başımıza yaşadığımız.
Şu hayatta en başarılı olanlar, dedi Juan, en akıllı olanlar değil. En ahlâklı olanlar değil. En eğitimli olanlar değil. En güzel, en çekici olanlar değil. Hep söylendiği gibi en cesaretli olanlar da değil. En başarılı olanlar, rezil olmaktan korkmayanlar.
Soledad
Bir insanın değişebilmesi için, Proteos, şu dört şarttan biri gerekir:
1)yeterince acı çektiğinde değişmek zorunda kalır;
2)yeterince iyi örnekler gördüğünde değişime motive olur;
3)yeterince öğrendiğinde değişmeyi ister;
4)yeterince destek aldığında değişimi başarabilir.
Eneas
Kiminle, nasıl bir ilişki kurarsanız kurun, ister yeni bir telefon kontratı olsun, ister yeni bir iş, ister bir kulübe üyelik, ilk soracağınız soru şu olmalıdır: Çıkış şartları nedir? İstediğim zaman çıkabilir miyim? Çıkarken nasıl bir bedel ödeyeceğim?
Victor Berger, Ateş&Ayna