Eski okulumda bir müstahdem abla vardı, akşam öğrenciler gittikten sonra yerleri paspaslama zamanına eşi kendi işinden çıkıp otobüsle yetişir yardım ederdi, beli ağrımasın diye.. Sevginin en çok şefkate dayanan yanını sevdim ve “ben aşkı evvela derin bir merhamet zannettim”
Annemi geçmiş olsuna arıyorlarmış, Zehrayla ilgili bir şeyler duyduk diye:) Anadolu irfanı boşanmayı evlenmek kadar normal bir durum olarak asla göremiyor, neye geçmiş olsun güzel teyzem:)
Tüm koltuk ve sandalyeler yıkandı, kılıflar amberle yıkandı, bergamotlu çay demleniyor, çok kavrulmuş kahve önden yapıldı. Bayılıyorum tertipli mis kokulu evlere, bir evi yuva yapmaya, yuvanın kuşu olmaya ve yaşama neşesi veren Allah’a:)
Dünyevi kaygılardan bilhassa gelecek ile ilgili olanları bıçak gibi kesen bir Ömer (ra) sözü. ‘Allah’ın istemediği şey sana isabet etmeyecek, emri ise seni ıskalamayacak.’ Debelenirken görebileceğimiz bir yerde hep durmalı.
Allah şu anda düzeni bozulmuş, kaygılı, dara düşmüş, nereden başlayacağını bilemeyen herkese kolaylık ve güç versin, hem afetler sebebiyle hem beklemediği bir olay yaşayarak zorda kalanlara. Öyle anları bilirsiniz, ötelerden yapılan dua da lazımdır.
Evliyken selam vermekten imtina eden adam, bugün makamını kastedip yayılarak diyor ki kahveye çaya da bekliyoruz hocam. İyi de benim medeni durumum değişti, seninki aynı?? Welcome to orta doğuda kadın algısı. Biz bu sosyolojinin okulunu da okuduk gerçeğini de yaşadık kardeşim.
Kızlar her akşam yüzünüzü güzel bi ürünle dairesel hareketlerle yıkayın, hafifçe kurulayıp önce gülsuyu sonra C vitamini serumu uygulayın, 3-4 dk sonra iyi bir nemlendirici ile boyun dahil dairesel hareketlere devam edin. Yemin içerim ışıl ışıl oluyorsunuz. Ama düzenli.
Yakın kız arkadaşlardan herhangi birinin sesi bir süre çıkmıyorsa bir hatasına engel olmayalım diye çıkmıyordur, hatadan sonra düzeltmek için dönüş sağlayacaktır endişelenmeyin.
Babam gittiği ve birkaç gün kalacağı yerlerde civardaki camileri keşfeder, her vakte başka birine gider, cemaati denk gelirse tanır sohbet eder. Eve gelip haritadan da inceler. Bununla birlikte tarihi yapılar varsa muhakkak gidip bakar, googledan bilgi edinir.+
Bir kızı bin kişi ister, yanına oturup hallarını dinleyen, ne istediğini bilen, varoluşunu anlamlandırabilmiş, ıssız adam sendromuna yakalanmamış olan alır.
Notlarıma kaydettiğim ve her gün açıp bir kez okuduğum hadisi paylaşmak istiyorum;
(Neden her gün okunduğu okuyunca anlaşılacaktır)
Üç şey günahları silen kefaret, üç şey insanın derecesini yükselten hasletler, üç şey kurtarıcı sebepler, üç şey de insanı helak eden sebeplerdir.
Aracı bakıma bıraktım ne gerekiyorsa yapın lütfen dedim, ben yine sizi arar sorarım bi değişim yapılacaksa diyor, arama abi balatayı da düşünmeyeyim yani şu hayatta, bana bitti de, yüksek meblağ söyle, kazıkla ama bana soru sorma zihnime sekme açma
Nefis öyle sinsi bir şey ki, yapılacak onlarca şeyden kendi yapabildiği bir başlığa güvenir, yapamayan herkesi yapmanın kibriyle gözden geçirir. Allah iyi yaptığımızı düşündüğümüz emirlere güvendirip nebinin kesmediği ahkamı kestirmesin.
Allah’ım. Biz insan olduğumuz için heves etmeye devam edeceğiz, evlada, eve, sevgiliye, bir bineğe ve başka birçok şeye. Sen heveslerimizi hayra çevir. Eriştiklerimizde de bizi müstefid kıl. Uğrunda canımızı yorduklarımız, canımızın alacaklısı olmasın. Hep hayra çevir, hep.
Fen lisesinde sınav haftası. Ders çalışalım diye izin istiyorlar derste. Verdim. Birbirlerine soru çözdürüyorlar, biraz gözlemleyeyim dedim, arkadaşına girizgahı şöyle yapıyor; bak şimdi gerizekalı.
Ekim bitti. Kasım 1, pazartesi. 2021. Bismillah. Hayırda eskit bizi. Sevdiğin işlerde. Duru bir kalple. Sağlıkla. Muhtaç olmadan. Sahibi olmadığımız arzı, imar etme niyetiyle her sabah. Kaçınılmaz incinmeyi hafifleterek.
İçerisinde merak olmayan hiçbir şey ilerlemez, iş, ilişki, hobi, dostluk. Merak cansuyudur, diğer kapıları aralayan ilk kapıdır. Öyle de bişeydir ki, gayri iradi, ilahidir. Karar vererek merak etmeyi durduramaz, ikna ederek merak ettiremezsin.
Duruşunu hiç bozmadığın için senden çok razıyım dedi, duruşunu bozacak çok şeye çok erken yaşlarda maruz kaldığın halde bozmadığın, dik durduğun için dedi, babam dün. Ömrümün o esnada uzadığına yemin edebilirim.
Bugüne dek dünyada tattığım lezzetlerin en güzeli ve her şeyden soyutlanabileni, gece olunca yan odada huzurla uyuyan mis kokulu bir evladın varlığı. Bu yüzden ne zaman buna sevinsem evlat isteyen, bekleyen, tedavi olan, evlenmek isteyip bunun hayalini kuran herkese bunu dilerim.
Bana göre medeni bir insan, fikir zemini ne olursa olsun, hemfikir olmadığı insana, cahil, yobaz, çomar, akılsız demez. Demekten öte öyle düşünmez. Saygı beklendiği kadar gösterilmeli de. Düşüncelerini/siyasi görüşünü özgürce ifade edebildiğin ölçüde muhatabın da ifade ettiğinde+
İnsan çok zor günlerini yalnız atlatınca, neşesini ve keyifli zamanlarını paylaşırken çok seçici olabiliyor. Layıkına mahrumiyet, müstehakına muhabbet..
Dün ilk kez sorulan bir soruya ‘bu konu beni biraz üzüyor, başka şeylerden konuşsak olur mu’ deme başarısını gösterdim. Nezaketi zihninde yanlış konumlandırıp cevap vermemeyi kırmak zanneden hassas kalpler bilirler, bazen bunu başarabilmek bir ömür sürer.
O gözlükle bakınca babamı anlıyorum, geçip giden şeylerin geçip gittiğini, bazı anların zamandan soyunmuşluğunu hissediyorum. Dünya zaten bizi orada öylece hep bekliyor, senin oradan çıkman gerekiyor, neyin içinde olduğunu görebilmen için…
İnşallah güzel bir hâl üzere iken ölürüz. Ne zalimken ne mazlum, hak üzere, gayret halindeyken, çaresizliğe düşmeden, amansız bir dert bizi yıpratmadan, her şey yarım kalacak ama en güzeli eksik bırakmadan.
Bazı şeyler başında bellidir. Bazen o kadar bellidir ki belliliğin şiddetinden gaflete gark olup kendinizden şüpheye düşer belli olan şeye fırsat verirsiniz, belliliği deneyimleyerek ayılırsınız. Olur yani öyle.
Alametleri iyi oku. Her şeyi iyiye yorma. İnsanlar nadiren değişir, değişim umma. Karamsara, bencile, gönlü dara yarenlik etme. Allah’ın arzı geniş, onu dar görenle/edenle aynı sofraya oturma.
Bizi rutinin nimetleriyle perverde eden Allah’a hamd olsun. Yürüyen ayaklarımıza, rızka vesile olan işe, sıcak yatağa ve kahveye, yerinde duran eve, zahmetli bulduğumuz günlük işlere, binbir emekle büyüyen evlada, sırtımızdaki hırkaya.
Hayatta yaptığımız en büyük hatanın ne olduğu sorulduğunda Buda şöyle yanıt verir: "En büyük hata, zamanın olduğunu düşünmendir."
Şimdi sev, şimdi affet, şimdi yardım et, şimdi tevbe et, şimdi paylaş, biriktirme, erteleme, üşenme, şimdi, şimdi..
Büyük matematik sınavına hazırlanıyor herkes. Kız “07 ucu olan var mı?” dedi, kızdan hoşlanan çocuk kendi kalemindeki ucu çıkardı sessizce, daha uzatamadan diğer çocuk uç kutusunu fırlattı kıza, çocuk farkına varılmadan tekrar kalemine taktı ucu. Bugünkü 11E gözlemim. Günaydın.
Temmuz 1, lütfunu yağdır, iyilikte sabit kıl kalplerimizi ve ayaklarımızı. Ömür yitiyor, tat ver, yavan kalmasın uğruna emek verdiklerimiz, hayrını gördür, bizi yarım bırakma.
Bir acıdan geçerek neşeli olmayı öğrenmiş biri ile bir büyük imtihana henüz tabi tutulmamış kişinin neşesi birbirinden o kadar farklı ki. Ne yazık ki bu ikisi arasındaki farkı tek bir taraf görebiliyor, hangisi olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Çok yaşam koçu söylemi gibi olacak ama yürekten söylüyorum, layık olmadığınıza inandığınız herhangi bir şeyden vazgeçmedikçe layık olduğunuzu kendinize çekemiyorsunuz.Bunu tasavvuftaki kalp tasfiyesi nefis tezkiyesi gibi düşünebilirsiniz, gönlü arındırmadan güzel gelip oturmuyor.
Günahları silen üç şey:
Zor şartlarda bile abdest almak,
bir namazdan sonra diğerini özlemek, cemaatlere adım atabilmek.
İnsanın derecesini yükselten üç şey: Açların karnını doyurmak,
selamı yaygınlaştırmak,
insanların uykuda oldukları gece saatlerinde kalkıp namaz kılabilmek.
Kurtarıcı üç şey:
Öfke halinde de sevgi halinde de âdil olmak,
varlıkta da yoklukta da îtidalli yaşamak,
gizlide de açıkta da Allah’tan korkmak.
Helak eden üç şey:
Teslim olunan bir ihtiras,
peşine düşülen arzular
ve kişinin sadece kendisini beğenmesi’
Sağlık bakanlığı ve MEBde şaka yapılamaz, özel hayatta acı çekilemez. Bir veli bir arkadaşımın nişanlısından ayrıldığı bilgisini edinip ‘öğretmenleriniz depresyonda’ diye kuruma şikayette bulunmuş mesela. Bir keresinde de yanlış aktarılan bir şaka için toplantı yapmıştık.
Bi eşik var, kişilere, olaylara, âna ya da olabilecek olanlara değil, yazgına ağlamak eşiği. Öyle melankolik veya derbeder bir ağlamak değil, her şeyi yaptım ama bana bu yazılmış ve ömrümce sükunetle bunu sînemde eritmeye çalışacağım basamağı bu.
Rahmetli babaannem “Anlayacağın zaman anlarsın” derdi.. Ne yaparsan yap anlamanın bir vakti oluşunu kastederek. Anladığını iddia edenin de anlayacağı zamanı bekleyerek.
Tez yazma ortamı hazırladım; temiz ev, yeni demlenmiş kahve kokusu, loş ışık, iyi çikolata, rahat eşofman, yumuş çorap, metinden bunaltı gelince birden keko şarkı dinleme listesi vs.. Sırf ortam hazırlama uzmanı olduğum için doktorayı da bitiricem galiba.
@usulsuzvusul
@ahmetvehbi
Çünkü boşanmak normal bir durum değil de ondan. İlahiyat okumuşsunuz, eğer sizin için de boşanmak normal bir durum ise artık insanlık son level’a geçmiş demektir.
Yasın süresi ne kadar kısa değil mi? Ne hızla normale döndü twitter postları, instagramlar, gülücüklü fotoğraflar, kutlamalar, yakın plan makarnalar. Kimsenin keyfinin kahyası değilim, ama hala kocaman bir cenaze evi bu ülke...
Vermediği an duran, itmediği zaman yıkılan tüm ilişkileri ani ve kat’i bir şekilde koparmayan hiç kimse salt huzurun ve hafifliğin tadını almayı beklemesin. Üstelik böyle bir sabrın Allah’ın rızasına eş tutulması tamamen kültürel kod. Eril kültürel kod.
O esnada kim ne yapıyor olursa olsun, ziyaret sebebi bir ticari kriz, ailevi bir mesele vs olsun hiç fark etmez babam bunları yapar ve kendisiyle/inancıyla/hayatı algılama biçimiyle ilişkisine hayran oluruz hepimiz.+
Yol üzerinde bir güzellikle karşılaşma ihtimali ancak yola çıkanlar içindir. ‘Tesadüf, yalnızca hazır zihinlere isabet eder’ ve ömür oturarak beklemek için çok kısa.
Tüm kararlarınızı bu hayatı sadece bir kez yaşayacağınızı ve yine aynı hayatın hızı hakkında düşünerek vermeyi unutmayın. Bir tümseğin başında oyalanmayın bir çukura düştünüz diye içinde kurtarılmayı beklemeyin, varlığının şiddetini hissedemediklerinizi geride bırakın yol uzun.
Rahmetli babaannem canınız istiyorken yiyin, canınız istiyorken giyinin derdi, canının herhangi bir dünya boyasına heves etmediği son demlerinde. Demek ki, hep bu tadı almayacağız. Hatırda tutmalı.
İlk atandığım lise bir meslek lisesiydi, günlük “canınızı sıkan varsa canını sıkalım hocam” yoklaması alınırdı, hayatımda böyle korunup kollandığım bir dönem bir daha olmadı.
İki şey insan ömrünü en verimsiz hale getirir. 1-şartların tamamıyla hazır olmasını beklemek/ummak 2-yapılacak işlerde orta iyiyi beğenmeyip mükemmeli düşlerken hiç yapmamak
Bir kez onca misafire rağmen mutfakta sessizce dövüldüğüne şahit olduğum (travma), sonrasında da sık sık şiddet gördüğünü işittiğim kadın, instagramda kocasının fotoğrafını Ceceli’nin iyi ki hayatımdasın şarkısıyla paylaşmış şimdi. Bu kadar.
Şimdi yeni taşındığım yerdeki ara sokaklardaki camilere kayıyor gözüm hep. Eve yakın olsam da durup iniyorum bazen. Bahçesinde oturuyorum. Dua edip çıkıyorum. Birileriyle selamlaşıyorum.+
İstediğin kadar gelişim psikolojisi, eğitim psikolojisi, İslam psikolojisi, modern psikoloji dersleri al, aa ile geç, makale yaz hatta yayınlansın. Çocuğun uyumayınca ve takat kalmayınca kaplan geliyor yum gözlerini annecim diyorsun. Oluyor yani gerçek hayatta.
Bilenler bilir ki, biraz edebiyat biraz da felsefeyle ilgilenmiş her muhafazakar Türk erkeğinde ikircik, biraz tutarsızlık, biraz da kasten ne dediğinin anlaşılmaması çabası vardır, adeta bu modeli anlatan bir kesit olmuş😁
tahammül gösterebilmelisin çünkü hoşgörü de saygı gibi karşılıklıdır. Geri kalan her görüşten her türlü taşkın tutum, çiğliktir, mahalle ağzıdır, hırstır ve dahi tahammülsüzlük, ayrıştırmacılık ve farklılığa düşmanlık aslî cehalettir.
Bazı ayetler yüz kızartır, utandırır:
"İnsan, sıkıntı veren bir zorluk yaşadığı zaman; yan yatarken, otururken, ayaktayken bizden yardım ister. Ama sıkıntısını giderdiğimizde, sanki kendisine dokunan o zorluk yüzünden bizden yardım istememişcesine çeker gider..." (Yunus, 12)
Ben bu pandemiye bir çocuk, bir boşanma, iki uluslararası eğitmenlik, yeni bir ev ve düzen, ayda bir şehirler arası uçuş, haftalık 30sa ders+5sa eğitim danışmanlığı sığdırmışım.
Ya rabbi, çorak bir sîneye bir filiz bahşetmek, o sîneyi ilk kez yaratmandan daha zor değil sana, bilirim. Hem sen de diyorsun ‘yaratan ve yaratmaktan yorulmayan, yaratan ve tekrar yaratan’
Canı sıkılmasın diye mentiona yazmadım ama ben seneler önce boşandım Şevket abi, insan her gün hazır bulduğunu nimet olarak görmez bu arada (temiz ev ve özenli yaşamak tivitime yazmış:)
Şimdi bu diyeceğime birtakım insanlar öff amma abarttınız, kutsadınız filan diyecek içinden ama bebeği büyüyüp konuşmaya başlayanlar dediğimi çok iyi hissedecek; bi tane yavrunuz var, geçen yıl bebekti şimdi konuşuyor, vallahi şaşkınlık ve sevinçten aklımı kaybedicem gibi oluyor.
8sene evvel okuttuğum öğrencim askere gideceğini haber verip dua istedi ve ekledi, canınıza sıkan olursa oradan da yeteriz, sövülecek bir şey olursa siz günaha girmeyin biz söveriz, tek haberimiz olsun hocam dedi. Bazı sevgi dilleri….
Oğlan (4y) bana kızınca “ben de Aselle evlenicem o zaman senle evlenmiycem” dedi. Şimdi iki sorum var, dediğin olmayınca başka kadını zönk diye gündem yapman varoluşsal mı (erkeksel), milli seciye mi (ben öğretmedim çünkü) birr. İki, seninle evlenmek isteyeceğimi nereden çıkardın
Bugün Suriyeli bir öğrenciyi kaydettik okula. Lazım olabilecek belgeleri müthiş bir ihtimamla dosyalamış, beyefendi, heyecanlı, saygılı ve okula geleceği için gömlek giyip kravat takmış. Böyle bir samimiyeti en son ne zaman canlı görmüştüm hatırlamıyorum.
Unutmayalım ki kulun yardımcısı yalnızca Allah’tır, kimse yokken de o vardır. Hacer İsmail’le çöle bırakıldığında, Yusuf kuyuya atıldığında, Yunus balığın karnına girdiğinde, Eyyüb’u yaralar kapladığında. Kimse yokken ve herkes varken, tek yardımcı odur.
Kederi paylaşacak insanı her türlü buluyorsun, oh olsun demese de insanı kendi hayatına şükrettiriyorsun o yüzden dinliyor filan ama sevincini paylaşacağın insan yok gibi bir şey, kendisinde henüz olmayan bir nimeti başkasından dinlemeyi her yürek kaldıramıyor.
Şu ana dek hissettiğim en güzel ve benzeri olmayan şey, ben rutinde bir işimle meşgulken mesela ders anlatırken bebeğin karnımda kıpırdaması ve muhtemelen ‘ben de buradayım’ tekmesi. Umut verdiği için hayata birkaç düğüm bağlanıyorum. Rabbim dileyene bunu yaşatsın, layık etsin.
Fen lisesinde sıradan bir günü şöyle anlatayım size, mezun öğrenci ziyarete gelmiş, soru çözdürmek için kapıda bekleyen öğrenciler içerideki hocalar meşgul diye bekleme sırasında mezun öğrenciyi yere çömeltmişler sırayla soru çözdürüyorlar.
İzlediğim her çocukta oğlumu görüyorum, oğluma her baktığımda tüm çocukları düşünüyorum. Biliyorum herkesin sahibi Allah ve evlatlar da bize ait değil, emanet ama çocukları annesiz bırakma rabbim, kalanları da şefkatle sen kolla, burukluğa şifa vesileleri yağdır.
Akşam tek başına bebesini yıkayan, öpüp koklayan, hikaye okuyarak ayağında sallayan, uyuyunca çamaşırları balkona asan, en son oturup bi kahve içen ve kimsenin canını yakmayan bir single moma Allah o kahve içme süresince de sevap yazıyordur bence, benim inandığım Allah böyle.
0-6 yaşta neyimizi eksik etmişler bundan bende de var, görevi benimsemiyorum göreve yapışıyorum, notlara yazıyorum, saatliyse alarm kuruyorum, yatmadan düşünüyorum, filmi durdurup bunu yapacaktım he tamam deyip devam ediyorum
Bahsi geçen sendrom; insan yerine koyunca sapıtan, gönül açınca elde ettim sanıp gevşeyen, sevilince değersizleştiren, doymayan, kaybedince zırlayan vs
Bu arada peygamber aleyhisselâtu vesselam da zekat memurluğuna cevval ve iş bitirici olanları tayin ederdi, hilkaten zayıf/naif yaratılışlı sahabi görev isteyince vermemişti. Acun’u izleyince aklıma geldi.
Kimi bir eşya almanın sevincini yaşarken görsem, içimden alınan niyete uygun olarak kullanılmasını dilerim, ne ümitlerle alınıp ne şartlarda kullanılan eşya gördük, sınanmamışlığın o neşesi hep böyle sürsün derim.
Birisini üzeceğiniz zaman yahut kendinizi hırsla bir şeyi arzular bulduğunuzda, mezarınızın üzerinde kuruyan dallara bile uzanıp temizleyemeyeceğiniz sıradan bir ikindi vaktini düşleyin.. Öyle etkili bir mürebbiye ki, kalp diriyse.
Bebeyi uyuttuktan sonra biraz çalışırım deyip uyuyunca masaya geçtiğinde de bi tur fotoğraflarına bakma arzusu 3 yaşta da geçmedi. 5e kadar yolu var artık.
Annelik..Sadece delilik.Bir çılgınlık.Peygamber sabrına eş bir sabır.İbrahimî bir güç.Yakubî bir özlem.Muhammedî bir şefkat.
Hadi kadın neyse de erkeğe küçük işler küçük hesaplar peşinde koşmak hiç yakışmıyor, gönül genişliği ile eril enerjisi doğru orantılı benim kodlarımda. Sinsi, cimri, dar kalpli adamlar bacımızdır. Toprak gibi yüreği olanlara bakıcaz.
Bir eğitimci olarak öfkeliyim en başta. İdarecilik yaptığım dönemde sevgi evlerinde kalan öğrencilerin durumuyla ilgili bir istişare yaparken kapı kapatıp alçak sesle konuşurduk,gönül incitebilecek tüm tedbirleri alarak.Bu kadar uzak olunamaz pedagojiye, sen bakansın,mümkün değil
“Kızgınken yavaşla. Canın yandığında yavaşla. Duygularınızın sizi ele geçirmesine izin verirseniz, kaba ve incitici şeyler söyleme olasılığınızın en yüksek olduğu zamanlar bunlardır. Bunları yapabilirseniz kendinizi birçok acıdan ve gönül yarasından kurtarırsınız”
O kadar çok güçlü kadın deniyor ki, zorunluluğun doğurduğu bir duruma/duruşa övgü niyetiyle söylense dahi nasıl sevineyim, güçlü dendikçe göz doluyor, güçlü durma kaygısı öyle bir anda ağlamana da müsaade etmiyor. Ve güç kelimesi sana artık küfür gibi geliyor.