Emekli haber editörü. Olayların perde arkasıyla ilgilenir. Her görüşü ön yargısız dinler. Kültür ve sanat biricik dünyası, vazgeçilmez tutkusu. Müziksever. 🚴
#G
üzelŞeyler
Trabzon’da okul servisini her sabah annesinin kaldırıma serdiği örtünün üzerinde bekleyen yürüme engelli, down sendromlu 5 yaşındaki Eren Şener için özel durak yapıldı.
Kanser olduktan sonra, sadece yarım kâse çorba içebiliyordum. Son 2 haftadır kendimi zorlayarak ve çok az miktarda da olsa, bazı sebze yemeklerini yemeye başladım. Canınızın çektiği bir yemeği zorlanmadan ve iştahla yiyebiliyorsanız, bunun bir nimet olduğunu unutmayın.
Beklenmedik bir şekilde kanser olduğunu öğrenen bir kardeşiniz olarak size bir tavsiyede bulunayım. Sağlığınız yerinde olduğu müddetçe, en büyük sıkıntıları bile önünde sonunda halletme imķânına sahipsiniz. Sağlığınızı koruyun. Hiçbir üzüntüyü kronik bir derde dönüştürmeyin.
Kafir ilan edildiği için Türkiye’yi terk eden İlahiyatçı Mustafa Öztürk: Bu fikıh kitaplarının aralarından çıkardıkları o çürük fetvalarla kendilerine dayanak bulup, 6-7 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz etmelerinin önüne geçmenin yolu, bu kitaplarla hesaplaşmaktan geçiyor.
Patoloji raporum kötü çıktı. Midem alındıktan sonra kanserden kurtulacağımı umuyordum. Kemoterapi günleri yeniden başlayacak. Moralim epeyce bozuldu. Biliyorum, umudumu kaybetmemem ve kendimi toparlamam gerekiyor; ama doğrusu bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Karmaşık duygular...
Türkiye'de yaşamanın çok zor hâle geldiğini biliyorum; ama her şeye rağmen gönlünüzü hoş tutmaya çalışın. İşiniz ne olursa olsun, işiniz dışında sizi mutlu eden, size iyi gelen meşguliyetleriniz, özel zevkleriniz ve zor günlerinizde yanınızda olacak dostlarınız olsun.
Kemoterapinin 2. kürü için hastanedeyim. Doz artırılmış. Bu ilâçlar 5 saat boyunca vücudunuza akıyor. Bitince boynunuza bir ilaç şişesi asılıyor. O da hastaneden ayrıldıktan sonra 24 saat boyunca bir hortumla vücudunuza akıyor. Kemoterapi günlerini sevmiyorum... Şifa umuduyla...
Kanser tedavisi sürecinin bir parçası olarak, mide ameliyatı olmak üzere yarın (pazartesi günü) hastaneye yatacağım. Muhtemelen 2 gün sonra da ameliyat olacağım ve midemin tamamı alınacak. Dualarınızı esirgemeyiniz...
Kemoterapi sonrası yol haritasını öğrenmek için hastanedeyim. Önümüzde radyoterapi günleri var. Doğrusu, bugüne kadarki 8 aylık tedavi süreci yordu beni. Dilerim sona yaklaşmışımdır.
Kanser günlüğü: Bugün, tedavinin etkili olup olmadığını anlamak için kan tahlili yapıldı. Doktor, CA değerinin 300'den 22'ye düştüğünü ve bu sonucun "çok iyi" olduğunu söyledi. Bu, iyileşmekte olduğum anlamına geliyormuş. Yakında mide ameliyatı gözüküyor. Umutlarım çoğaldı. :)
Annemin evinde annemsiz bir akşam... Misafirler gidince, el ayak çekilince, bütün eşyalar yeniden annemleşiverdi... Ateşi kısılmış ocakta, bastırılmış bir hüznü demleyen çaydanlık... Mutfak dolaplarında, buzdolabı örtüsünde yeniden anneleşen pembe danteller... Buzdolabına
Ameliyat öncesi imzalamam gereken, riskleri kabul ettiğime dair evrakı getiren doktor, riskleri bir bir sıraladı. Hepsi hayli moral bozucu. Dilerim hiçbirisi gerçekleşmez ve tam başarılı bir ameliyat olur. Kanser mideye yayıldığı için tamamının alınması gerekiyormuş. Hayırlısı...
Kanser sebebiyle midemin tamamı alındıktan sonra, çok az ama sık öğünler hâlinde yemek yemem gerekiyor. Tam yemeğin tadını almaya başladığımda bırakmam gerekiyor. Çok değil 2 kaşık fazla yesem rahatsızlık başlıyor. Midenizin kıymetini bilin ve asla ona zarar vermeyin.
İlahiyatçı Prof. Mustafa Öztürk, hastalığına rağmen, kendini sorumlu hissedip kamera karşısına geçti ve montaj videolar, sahte afişlerle muhalefete iftiralar atan “İslâmcı” iktidara sordu: İslâm’da namertlik var mıdır? İslâm’da yok ama İslâmcılıkta varmış. Böyle bir namertlikle
Ülkeyi geri bırakanlar, dindarlar değil dincilerdir. Dindar, Allah'tan korkar, kuldan utanır. Nezihtir, ahlâk sahibidir, haysiyetlidir. Dinci ise, din alır din satar. İstismarcı, riyakâr, menfaatçi, cahil ve yobazdır. Haklının değil güçlünün yanındadır. İkisini birbirinden ayırın
Kanser sebebiyle midemin tamamının alınması, elbette birtakım sıkıntılara sebep oldu. Çok üzülmüştüm; ama olumlu tarafından da bakabiliyorum. Meselâ, ömür boyunca hiçbir zaman göbekli bir adam olmayacağım. 🙂Bir de iyileşir ve yeniden bisikletime atlarsam, değmeyin keyfime…
Kötü haber: Doktor, çok yüksek ihtimalle kanser olduğumu söyledi. Resmî sonuç 1-2 gün sonra belli olur. Kendimi bu ihtimale hazırlamıştım. Elbette etkilenmediğimi söyleyemem ama psikolojik olarak yıkılmış da değilim. Allah, hakkımızda hayırlı olanı versin. Dostlara selâm...
Pek çok ülkede tanınan meşhur Suriyeli minyatür / maket ustası Abdulrahman Eid, İstanbul’a yerleşeceğini, İstanbul’daki mimarî eserlerin minyatürlerini yapacağını ve minyatür kursları vereceğini duyurmuştu. Geldi mi? Bilen var mı?
7 saat süren zorlu bir ameliyat geçirmişim. Ameliyattan sonra da bazı aksilikler olmuş. Kan şekerim çok yükselmiş, tansiyonum düşmüş, bir süre nefes alamamışım. Doktorlar toplanmış. Hayli uğraşarak, değerlerimi normale döndürmeyi başarmışlar. Dinlenmem gerekiyor, sonra konuşuruz.
1- 8 ay önce bana kanser teşhisi konduğunda, benimle hiçbir akrabalık bağı olmayan, beni sadece Twitter’dan tanıyan yüzlerce insan, benim için dua ettiler. Sanmayın ki unuttum. Allah bilir ya, muhtemeldir ki ben o dualar sayesinde hâlâ hayattayım.
Kanser tedavisi gören televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan, “Bu hastalık, beter bir şeymiş!” diye yazmış. Onu çok iyi anlıyorum. Bunu ancak çekenler bilir. Hiç de dışarıdan gözüktüğü gibi bir süreç değil. Allah, bütün kanser hastalarına şifa versin. (Amin.)
Erbakan'ın Türk siyasetindeki en büyük etkisi, dindar kitleyi Amerika'nın yanından alıp karşısına dikmekti. Dindarlar, Amerika karşıtı olmuştu. Erdoğan ise bu kitleyi tekrar Amerika'nın yanına yerleştirdi. Üstelik bunu, Amerika ile mücadele ediyormuş gibi yaparak gerçekleştirdi.
Sinan Ateş suikastında motosikleti kullanan Doğukan Çep, 2018’de 35 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmış ancak firarda olduğu için yakalanamamış. 4 yıldır yakalanamayan (!) Çep, Sinan Ateş suikastı için Ankara’nın göbeğinde ortaya çıkmış! İçişleri Bakanından çıt çıkmıyor!
Kanser olduğumu öğrenince gerek bana moral vermek gerek tedavi sürecini takip etmek için gönüllü olarak seferber olan “TV5’in gençleri”ne gönülden teşekkür ediyorum. Benden yana hiçbir menfaatleri yok. Bana yardım etmek zorunda da değiller; ama ellerinden geleni yapıyorlar...❤️💐
7 ayın sonunda kemoterapinin son kürü için hastanedeyim. Beni körkütük sarhoş eden bu ağır ilâçlardan kurtulacağım için mutluyum. 10 gün sonra tomografi ya da pet çekilecek. Ardından radyoterapi tedavisi başlayacak. Hafta içi her gün, 35-40 gün. Sonra Hanya'yı Konya'yı göreceğiz.
Hazine arazisini iş adamlarına satılmış gibi gösterip 5,6 milyon dolar alan cumhurbaşkanı danışmanı, görevinden istifa edip kurtuluyor. Yolsuzluk yapmaktan yargılanmıyor.
Kemoterapi ilâçlarının pek çok yan etkisi oluyor. Hayatı zorlaştıran acayip acayip haller… Şu kanseri atlatırsam, herhalde yeniden doğmuş gibi olacağım. Yakında Hanya’yı Konya’yı göreceğim. Tomografi çekilecek. Ya herro ya merro… 🙂
Kanserde kemoterapinin en belirgin yan etkilerinden biri, gün boyu yaşanan mide bulantıları. Dün, kemoterapinin sonuncusunu aldım. Beni şaşırtan şu ki, midemin tamamı alındığı halde yine de mide bulantısı yaşıyorum. Mide bulantısı, sadece mide ile ilgili bir durum değilmiş.
Yarın, planlamaya göre son kemoterapi günü. Yarından sonra radyoterapi (ışın tedavisi) başlayacak. Kanseri atlattığım gün, bahar gelecek ve ben hasretle o güzel, o rengârenk; lavantaların, mimozaların, erguvanların, morsalkımların açtığı hayat dolu baharı bekliyorum… 🙂
Kendisini “Millî Görüşçü” olarak tanımlayıp da Saadet Partisi Genel Merkezi’ne ve Genel Başkan Temel Karamollaoğlu’na karşı “isyan bayrağı” açanların sonuncusu İlyas Tongüç’ün 33 tweetten oluşan mesajlarını okudum. Millî Görüş tabanı bu mesajları nasıl değerlendirdi, bilmiyorum;
Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan: AK Partili bir dostum, yüreği yandığı için bana bu bilgiyi iletti: Türkiye’den giden gemilerin İsrail’in Hayfa ve Aşdod limanlarına gittikleri ortaya çıkmasın diye, gemiler limandan çıktıktan sonra, evrakta sahtecilik yapıp,
Sevilmeyi hak ediyor...
Karamollaoğlu: Seçim sürecini “kazanan haklıdır” anlayışına indirgemek, çok büyük bir haksızlık olur. Bir hırsız, ömrünün sonuna kadar yakalanmayabilir; ama bu, o hırsızın başarılı bir insan olduğuna değil, olsa olsa başarılı bir hırsız olduğuna işaret
İslâmcılar, solcular, ideolojiler ve ahlâk… İslâmcı entelektüeller, sonradan bakan, müsteşar olan İslâmcı gençler, bakan olmuş başörtülü eylemciler... Felsefeci Yazar Dücane Cündioğlu’dan bir kesit…
1- Kanser olduktan sonra 4 aydan bu yana bu sayfaya yazdıklarımı kimileri yanlış anlıyor. Niyetim, hastalığımı ve geçirdiğim ameliyatı dramatize etmek değil. Yaşadıklarımı not ediyor ve pek çok insanın yapmadığını yaparak, duygularımı, düşüncelerimi dışa vuruyorum, o kadar.
Erdoğan’ın eski başdanışmanlarından Savaş Şafak Barkçin:
#Deprem
, bir āfet ama onu felâkete çeviren ahlâksızlığımızdır, bilinçsizliğimizdir, yönetemeyişimizdir. Ben, devlette 30 sene çalıştım. Kurumların röntgenini çektiğimizde şunu görürdük: Liyākatsizlik, koordinasyonsuzluk.
1- Kongreyi izlerken bir kere daha dikkatimi çekti. Sayın Karamollaoğlu'da, kendine özgü bir etkileyicilik var. İlerlemiş yaşına rağmen gençlerde sempati, yetişkinlerde takdir, her ikisinde de coşku uyandırabiliyor. Öfkesiyle de neşesiyle de...
Babasının kurduğu partinin genel merkez binasını haciz yoluyla ve polis nezaretinde partinin elinden alan adam, hâlâ nasıl da Millî Görüş nutukları atıyor! Genel başkan olamayışını bir türlü hazmedemedi. Soyadını hanedanlık zannetti.
Serdar Akinan’ın naklettiğine göre, Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, tetikçiden “swap izi” alınmadığını ve Emniyete giriş-çıkış tutanağı tutulmadığını, Olcay Kılavuz’a da suçüstü yapılmadığını belirterek,
#SinanAte
ş suikastının örtbas edileceğini söyledi.
Kansere yakalandıktan sonra içemez hâle geldiğim ve tadını alamadığım çayı, devam eden 8 aylık tedavi sürecinin son 2 ayında eskiden olduğu gibi tadını alarak içebiliyorum. Üstelik ameliyatla midem alınmış olmasına rağmen. Ey sevgili #çay, özlediğim çay, sen ne hoş bir şeysin.
1- Altı ay süren kemoterapi tedavisi ve geçen ay yapılan mide ameliyatının ardından bugün, onkoloji doktorumla görüşüp son patoloji raporunu gösterdim. "Hastalığın bizim kemoterapi öncesi görebildiğimizden daha ileri seviyedeymiş ama vücudun tedaviye olumlu karşılık vermiş" dedi.
Bütün dostlara, her şeye rağmen iyi insan olmaktan vazgeçmeyen herkese selâm... Ağaçlara, çiçeklere, uzun yollara, keyifli gündüzlere, efkârlı gecelere, şiirlere, şarkılara, akıp giden hayata selâm...
1- Mide kanseri sebebiyle, ameliyatla midemin tamamının alınacağını öğrendiğimde, 'buna nasıl alışacağım?' diye düşünmüş, çok üzülmüştüm. Yeni beslenme sistemine bir ayda alıştım. İnsan nelere alışıyor, hayret!
Verdiği oylarla korkunç bir mafya düzeninin devam etmesini sağlayan Anadolu insanı, "Anadolu irfânı" ile vatanı kurtardığını zannediyor. (Allah, belânızı vermiş de siz hâlâ farkında değilsiniz.)
Bu hafta içinde yapılacak olan ameliyat için sabah 9'da hastaneye yattım. Yine yağmurlu bir gün... Okullar açıldı. Öğrenciler, veliler ve öğretmenlerde bir heyecan, ilk yoğunluk... Trafik de öyle... Her türlü telâşı ve öfkeyi bir yana bırakın. Sağlıklıysanız, sizden iyisi yok...
Gazeteci Levent Gültekin: Dışişlerinden sağlam bir kaynaktan duyduğuma göre, İsrail’in Gazze’yi boşaltma politikası devam ederken, Türkiye’nin Kudüs konsolosluğu, her gün Filistinlilere vatandaşlık dağıtıyormuş. Dışişleri Bakanlığının bir açıklama yapması gerekir.
Saat 12’yi geçince Twitter hatırlattı; bugün benim doğum günümmüş. Hoş geldin 56 yaşım. Bilinir-bilinmez nice çilelerle gelsen de hoş geldin. Her gün yeni bir şey öğretiyor insana. Yaşın ilerledikçe, hayatı daha derinden keşfediyorsun. Yaşamak, “her şeye rağmen” güzel...
Kanser Günlüğü: Birkaç kaşık çorbadan başka hiçbir şey yiyemediğim günler geride kaldı. Tedavi sürecinin ikinci ayından itibaren, zeytinyağlı sebze yemekleri yemeye başladım. Üzerine limon sıkmak, yememi kolaylaştırıyor. Yeniden yemek yiyebilmek beni canlandırdı. Allah'a şükür.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kaya, MÇP ile IDP’nin Refah Partisi çatısı altında seçime girdiği 1991 seçimlerinde, seçim sisteminin gadrine uğrayıp milletvekili seçilemeyen Bahçeli ile Erdoğan’ın, bugün bir araya gelip seçim hilesi yapmaya çalıştıklarını söyledi.
Av. Mehmet Saral: Olcay Kılavuz, ne kadar
#Bah
çeli’yi eleştiren muhalif varsa tuzak kurdu, darp etti. Bunun üstüne bir de milletvekili oldu, ödül gibi. Olcay Kılavuz bu ülkede milletvekili olarak kaldıkça, ülkücü camiada kimsenin can güvenliği yok. O
#MHP
’yi sandığa gömeceğiz!
2- Yarından itibaren üç ay daha kemoterapi tedavisi göreceğim. Yemek yiyemediğim ve bu sebeple kilo kaybettiğim halsiz, bitkin, zor günler yeniden başlayacak. Kemoterapisiz günlerin rahatlığına alışmıştım ama yapacak bir şey yok. Her şey hayatta kalmak, yaşamak için...
Şu kemoterapi günleri bir bitse, şu kanseri bir atlatsam, yine bahar gelse ve ben İstanbul’u kucaklasam; caddelerinde, sokaklarında, sahillerinde, korularında, o eski ‘yerinde duramayan canlılığımla’ saatlerce yürüsem…
Annem vefat ettikten sonra, onun evinde bulunmak, onun evinde yaşayacak olmak, tarif edilmesi zor, karmaşık duygular uyandırıyor. İyi mi, kötü mü, ayırt edemiyorum. Gündüzler beni onu düşünmekten alıkoyuyor ama geceler annemden yana... Dün, annemin gündelik eşyalarını toplayıp
Ameliyat sonrası dördüncü gün. Artık midesi olmayan bir adam oldum. Ne garip! İnsan nelere alışıyor, neleri kabulleniyor! Bugün su, çay ve meyve suyu içmeme izin verildi. Yarından itibaren çorba içmeye de başlayacakmışım. Katı gıdaları yemeye başlamak ise biraz zaman alacak.
Kemoterapi ilâçlarının beni bu kadar bitkin düşürmesini beklemiyordum. Sanki, bütün kaslarıma ve damarlarıma yayılan bir uyuşturucu almış gibiyim. Eksilmeyen mide bulantıları da çok yorucu oluyor. Bu mecalsizlik hafiflemezse, kendi kendime yetmem çok zor olacak. Zor günler...
Yıllar önce bir gün, sabaha karşı (rahmetli) ağabeyimin iniltilerini duymuştum. Fena halde dişi ağrıyordu. Yapabileceğim tek şey,
#dua
etmekti, ettim. Haberi yoktu. Az sonra odamın kapısını açıp, “Sürur, dişimin ağrısı aniden durdu” dedi. O gün, duanın gerçekliğinden emin oldum.
Kılıçdaroğlu’nun yurt dışından danışman edinmesi hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İthal ekonomi komiserlerine bel bağlıyorlar” sözünü Gazeteci Deniz Zeyrek değerlendirdi: Biz baş ekonomist olduğunu iddia eden Sayın Cumhurbaşkanına bel bağladık, durumumuz ortada işte.
@SireneOznur
Milletimiz genel olarak ırkçı değildir. Osmanlı İmparatorluğu'nun çok kültürlü sosyal yapısını miras olarak devralmıştır. Türkiye'de yabancılara karşı gösterilen tepkinin tek sebebi ırkçılık değil. Hatta bu tepkilerin çok çok az bir kısmı ırkçılıktan kaynaklanıyor. Türkiye'ye
2- Kanseri atlatabilmem için bu sayfanın takipçilerinin bana verdikleri moral, bir tweet ile anlatılabilecek gibi değil. Hepinize minnettarım. Kâbe’de benim için dua edip videosunu gönderenler oldu. Gözyaşlarıma hâkim olamadım. İyilik, parayla değil. İyilik, çok başka bir şey…
Karamollaoğlu, Altılı Masa’da yer almasaydı, CB Erdoğan, Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nı “imanlılar ve imansızlar” şeklinde niteleyecek ve kutuplaştırmayı daha da keskinleştirecekti. Karamollaoğlu, kendi tabanındaki itirazlara rağmen masada kalınca, Erdoğan bunu yapamadı.
AK Parti / Erdoğan iktidarının dindarlara yaptığı en büyük kötülük, kendini İslâm’la özdeşleştirmesi oldu. Oysa yaptıklarının çoğu İslâm’a aykırı işlerdi. Bu sebeple iktidara duyulan nefret, İslâm’a ve dindarlara yöneldi. Dindarlar, adeta bir mengeneye sıkıştırılıp bırakıldı.
İlahiyatçı birinin Afetlere Müdahale Genel Müdürü olması eleştirilince, dindarlar yanlış anlıyorlar. Eleştirilen, İsmail Palakoğlu’nun ilahiyat fakültesi mezunu olması değil, uzmanlık alanının dışında görevlendirilmiş olması. İlahiyat fakültesinde âfete müdahale öğretilmiyor ki.
Ülker grubunun ürettiği Cola Turka, Coca Cola’ya rakip olunca, ABD Büyükelçiliği, Ülker grubunu bir mektupla Sanayi Bakanına şikâyet etmiş. Bakanlık da Ülker grubuna 35 trilyon lira ceza kesmiş.
Sakın dağılma Saadet! Başaracaksın…
Seçimden sonra muhalefet partilerindeki anlamsız çalkantıları hayretle ve ibretle seyrediyorum. “Hayretle ve ibretle” dememin sebebi şu: Bence, yenilmişlik duygusuyla hatalı değerlendirmeler yapıyorlar. Sonra tartışmalar, laf atmalar,
PROF. GÖRMEZ: HER İSLÂM ÜLKESİNİN BAŞINDA ESİR BİR CEM SULTAN VAR
İslâm Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Mehmet Görmez: Bu “antisemitizm” kavramı da çok enteresan bir kavram. Nasıl oluyorsa, Hz. İbrahim’in küçük oğlu olan İshak’ın torunlarına karşı çıkmak antisemitizm oluyor ama
Doktor, bugün son pet raporunu değerlendirdi. "Doğrusu daha kötü bir sonuç bekliyordum; umduğumdan iyi çıktı. Gözüktüğü kadarıyla kanser diğer organlara yayılmamış" dedi. Bu, kötü haberlerin içinde iyi bir haber. Daha da umutlandım. Tedavi süreci 6 ay sürecek.
Midemin tamamı alındığı halde, bu yeni duruma neredeyse tamamen alıştım. Az ama sık öğünler hâlinde yemek şartıyla, artık her yemeği yiyebiliyorum. Bir takipçimizin bu sayfaya yazdığı gibi, bazen midemin alındığını bile unutuyorum. Yeni ameliyat olanlar varsa, endişelenmesinler.
Sağlığım uzun zamandan beri hiç bu kadar bozulmamıştı. Kendimi tanıyamaz oldum. Hava almak için hastanenin önüne ancak tekerlekli sandalye ile inebildim. Fakat bugün hava çok güzel ve bulutlar harika! İyileşeceğim günlerin hayalini kurmak bana umut veriyor.
Sayın Karamollaoğlu, “Niye cami yaptırdınız?” demedi ki. “100 milyon Dolara mal olan 60 bin kişilik bir camiyi, neden o kadar nüfus yoğunluğu olmayan Çamlıca Tepesine yaptınız?” diye sordu. Bu, camiye yönelik bir eleştiri değil; bir şehircilik ve ekonomi yönetimi eleştirisi…
10 gün süreyle kullanmam gereken şu kemoterapi ilaçları var ya, inanın elim ilâç kutusuna uzanmıyor. Beni sarhoş etmelerinden çok rahatsız oluyorum. Zihnimin her zaman berrak, bilincimin hep açık olmasını istiyorum. Mecburen alacağım, ne yapayım? Öfff ! 🙂
Milli Görüş hareketinin asıl çizgisinden saptığı iddiasıyla Saadet Partisi’ni terk edenlerin, harekete sadık olanlar değil, tam tersine bu hareketin ideolojiler üstü konumunu kavrayamamış olanlar olduğunu düşünüyorum. Tipik sağcı tepkiler verdiler; oysa bu hareket sağcı değil.