“Otuzuma geldim, hâlâ kendimi bulamadım!” diye hayıflananlar; ergenlik fizyolojik olarak 25, sosyo kültürel olarak 30 yaşına kadar devam ediyor. İnsan prematüre doğan, dolayısıyla geç olgunlaşan bir canlı. Ve yirmili yaşlar, en verimli çağ değil en belalı çağdır. Ruh hastalıkları, kişilik bozuklukları yirmili yaşlarda kendini gösterir, depresyon, öz yıkım ve öz kıyım davranışları sık görülür. Aklın karışık, duyguların kırılgan, dış etkilere açık olunan kritik bir dönemdir. Kariyer, ilişkiler ve finansal durum ile ilgili güvensizlik, kaygı, şüphe ve hayal kırıklığı ile tanımlı çeyrek yaş krizini de düşünürsek birey aslında otuzlarının ortasında ancak kendine geliyor diyebiliriz. #şuleöncü #psikolog #psikoterapi #sinematerapi #otuzyaş #düşünce #QuarterLifeCrisis

ah şimdi daha iyi anladım, çok fazla şey istiyorsunuz ama :) Toplumsal fayda için yazıyorum ya. Hiç de kolay olmuyor full time çalışırken kitap yazmak. Ben içe dönük ve yaratıcı biriyim. Bana tanımlayıcı psikoloji uygun. Yapabildiğim bu. O söylediğiniz işler daha dışa dönük, organizasyonel ve operasyonel becerileri daha gelişkin terapistlere uygun.

@kaanbarbaross eh iyi ya, çok belli ediyorlarmış işte :)

Filme sosyolojik katmanda bakınca stratejik ve/veya ideolojik göndermeler bulunabilir evet. Ben karakterlerin gerçekliği ve süreçlerin iyi aktarılıp aktarılmadığına bakıyorum bir filmi izlerken ve önerirken. Bu bakımdan beni rahatsız etmedi. Yönetmenin tandansı sanatı ne kadar belirler? Bu biraz da yapıtı alımlayanın tarafsızlığına bağlı. "Olmam gerekenden" daha tarafsız görünüyorum muhtemelen. Ama Aslı gibi kırgın olduğu hayatla baş etmek adına katılaşmış, erilleşmiş, soğuk, mesafeli, biçimsel başarıya ve kibrine tutunmuş kadınlar var mı, var. Onlar da anne olduklarında acı çekiyorlar mı, çekiyorlar. Bunu anlatan da pek yok. Bu bakımdan izlenmeye değer buldum.

@SemhKara Beni yeterince idealist bulmadığınızı anlıyorum bu yazdıklarınızdan :) Ama olanı değil olması gerekeni savunmak bizim işimiz değil ki. Aktivistlerin, siyasetçilerin, hukukçuların işi.

Bu çarpıtma, çocukluktan kalma bir savunma. Küçük bir çocuk için kendisini ihmal, işgal, istismar eden ebeveynin zararlı ve tehlikeli olduğunu kabullenmek çok zordur. Kim her an kendisini ısırabilecek olan bir canlının kucağında olmakla baş edebilir? Çocuk, akıl sağlığını koruyabilmek ve kendini ebeveynin yanında bir nebze olsun güvende hissedebilmek için bu çarpıtmaları yapmak zorunda kalır. Büyüyünce de eski alışkanlıkla ihmal, işgal, istismar etme potansiyeli olan bireyleri aynı çarpıtılmış algıyla karşılar.

@NEFERTT01 evet ilk kez önerdim

@kzsanku @zeynefes Sağolun, izledim onu da, kitapla öncesinde bağ kurduğum için sanırım biraz gölgede kalmıştı

Orgazm sonrasında yaşanan boşluk, yalnızlık, depresif duygulanım ve/veya kaygı bütün erkekler (ya da kadınlar) için geçerli değildir. Genellikle olgunlaşmamış, cinsel rol ve kimliği yeterince gelişmemiş, yakınlık kuramayan bireyler için geçerlidir. Cinsel istek ve uyarımın duygular üzerindeki anestezik etkisi geçip cinsel gerilim sönümlendiğinde, yakınlığın alanına girilir. Yakınlık kurmakta zorluk çeken bireyin o alandaki içine kapanıklığı, yetersiz/çaresiz hissedişidir aslında yaşanan. Bu duruma birlikte olunan kişi de yol açıyor olabilir tabii. Partner kopuk, uzak, kayıtsız, ilgisiz, sevgisiz, şefkatsizse, orgazm ya da cinsel ilişki sonrasında boşluk, yalnızlık, çökkünlük ya da kaygı ortaya çıkabilir.

Umut ne zaman engel teşkil eder? Sosyal medyada gördüğüm bir videoda 4-5 yaşlarında bir kız çocuğu avaz avaz bağırarak ağlıyordu. Annesi ona sakince şöyle dedi: Buna izin vermemi bekleyemezsin. Çocuk bunu duyar duymaz aniden sustu ve iç rahatlığıyla “tamam” dedi. İstediği şeyi yapmasına izin verilmemişti muhtemelen ve belki de başlangıçta ne istediğini bile unutmuş halde ağlarken, bir umut, annesini fikrini değiştirmeye zorluyor ve sonucu bekliyordu. Bir noktadan sonra istediğini yapamamaktan ziyade, bu sınırı zorlama ve bekleyiş, yani umut etmenin kendisi acı vermeye başlamış, hayatının akışını aksatmıştı. Annenin “bekleyemezsin” demesiyle çocuk zamanda asılı kaldığı askıdan düştü ve hayat umuda kapılmadan önceki akışına kavuştu. Hayattan beklediklerimizi ve beklerken ödediğimiz bedelleri arada bir gözden geçirmekte fayda var.

Radikal bir önerim var: Kadınla erkek arasında giderek genişleyen uçurumu kapatmanın yolu ne olabilir? Kasten ya da tepkisel olarak yanlış anlayacaklara toplu yanıt: Çok eşli yaşamı önermiyorum, iki yetişkin bireyin girdikleri ilişkinin maddi koşullarını ve ritüellerini “özenilen herkese” göre değil, kendi yaşam koşullarına göre, akılcı bir şekilde, açık iletişimle belirlemelerinden söz ediyorum. Söyleşinin tamamı:

Hâlâ daha okumuş yazmış insanlar “Birinin yanında değersiz hissediyorsan o kişi narsisttir” diye paylaşımlar yapıyor. Lütfen şu narsist avını bırakalım artık. O kişi narsisttir ya da değildir, önemli olan, senin benlik algın neden onun yanında hemencecik sarsılıyor? Neden biri çok yer kapladı, çok sahne aldı, seni görmezden geldi, seni değersizleştirdi diye değersiz algılıyorsun kendini? Asıl mesele bu. Buna bakmak lazım. Kaldı ki büyüklenmeci narsistlerin yanında çabucak değersiz hissetmek ve/veya onun gibi olarak, ona yakın durarak, onun ilgisini, sevgisini kazanarak değer kazanacağına inanmak, sağlıklı narsisizmin yeterli olmadığının ya da örtük narsisizmin belirtilerinden biridir. (Sağlıklı narsisizm: Olumlu ve gerçekçi benlik değeri, benlik saygısı, yetişkin öz güveni ve öz yeterliliğinin toplamı). Biliyorum narsisizm konusundan ikrah ettiniz ama okuyun bu kitabı. İçgörüye giden yolda atılacak ilk adımlardan biri narsisizmi iyi anlamak. #HepimizNarsistiz #kitap

@saturnmy Tam da bu işte, küsünce kendini yerinden eder insan. Küsmek bir mesafe alma çabasıdır ama mesafe o kişiyle senin arana dağil, seninle senin arana girer. Kendinden uzaklaştırır

@ozg1ozge o taşın etrafından dolaşmak ve ona takılmamak da öğrenilebilir bir yeti

@Ufukkcandann Sitem de küsmekle aynı şekilde disfonksiyonel, dolaylı bir iletişim çabasıdır. Açık iletişimin ve gerçek diyaloğun önünde bir engeldir. Diyalog yoksa otantik ilişki de yoktur.

Uzun uzun, tekrar tekrar tanımladığım halde küsmeyi sınır ya da mesafe koymak zannediyor olabilirsiniz. Küsmenin olumlu bir işlevi yoktur. Açık iletişimin önünde bir engeldir. İmmatür (gelişmemiş/çocuksu) bir tepkidir. İstek ve itirazını açıkça dile getirme cesareti olmayan insanın reaksiyonudur

@Sadik0707 @romeo012345678 Ben de onu diyorum :) Yaşamı düşünmemiş olanı, ölüm hazırlıksız yakalıyor