Bu kadar açlığın, ahlaksızlığın olduğu, insan canının bir hiç sayıldığı, hayatların karartıldığı, milyonlarca çocuğun çalıştığı ve eğitimden yararlanamadığı, emekçinin kıyıma uğradığı, insanca yaşamın ve adaletin rafa kalktığı yerde utanmandan utanmadan birileri işini yap diyor.

RT @sevdakaraca: Çelikaslan Tekstil şirketinde dün gece iş bırakan işçilere şirketin diğer fabrikasındaki işçiler de katıldı! Fabrika önü…

Halkın devleti olsa, emeğiyle geçinmeye çalışan insanların hakkını gasbeden patronun canına okur. Patronlara ait düzende nice hak gaspları ve emek sömürüsü normalleşiyor. Emekçiler hakkını alana kadar sesleri olmalıyız. Anlatılan alın teriyle geçinen tüm emekçilerin hikayesi.

İktidarın yarattığı yoksulluğa rıza üretme kurumu, iktidarın halkı açlığa ve yoksulluğa mahkûm ettiğini kabul etmiş. Memleketin neredeyse %60'ı açlık sınırı altında yaşıyor. İktidarlaşmış bir kurum yaşadığımız vahameti doğrudan afişe ediyor.

Kimsenin güvencesi yok bu ülkede. Kamu yararı kılıfı adı altında insanların yaşam alanları ve toprakları alınıyor. Kararname çıkarınca olmayan hukukla meşruiyet kazandırılıyor. Peki bu halk hakkını nasıl arayacak? Zor kullanmaya nasıl karşı çıkacak?

Sabah'ın yaptığı haberi haberleştirdi diye Birgün'den üç gazeteci gözaltında. Başsavcı'yı ziyaretinin görselini paylaşan yandaş gazeteci, haber yapan Sabah ama Birgün haberleştirince hedef göstermeden gözaltı yapılıyor. Gözaltı için herhangi bir tutarlılığa gerek görmüyorlar.

Karşında normal bir parti varmış gibi normalleşme adı altında iktidarın yaptıklarını meşrulaştırırsan bunlara şaşırmayacaksın. Hükümet ayrı devlet ayrı sözleriyle ancak kendinizi kandırırsınız. AKP'ye eleştiri getirmek bile kitlesi nezdinde devleti yıkmak istemekle eş değer!

Meclisin hükmü kalmamasına rağmen yurttaşların üzerinde ayrıcalıklı azınlık konumundalar. Mevcut milletvekilleri 200 bin TL'ye yakın maaş alıyor. Halkın hangi soruna çözüm ürettiler? Hangi acısını hakiki olarak hissettiler? Kendi sınıfsal çıkarlarından başka dertleri yok. Yakınlarından zaten bahsetmiyorum. Toplumsal itirazın yokluğu üzerinde ihya oluyorlar.

Doğrudan sorumluluğu ve yetkisi olan kurumlar halka tavsiye verebiliyor. Aslında olayın içeriğine ve konjonktüre göre ideolojik hegemonya kuruluyor. Kitle de olayın nedenselliğini sorgulamadan koşullandığı noktadan bunları meşrulaştıracak. "İçmeseymişler!"

Hatay'da arazi sahiplerinin aktardığına göre 70-80 yaşlarındaki zeytinleri onlara sormadan sökmeye başlamışlar. Kime gitsin bu insanlar? Nerede hakkını arasınlar? Yapayalnız bir halk. Hatay'ın asıl gerçekleri bunlar.

Medya bunun için en büyük katalizör. Düzenin sorumluluğundan sıyırmak için olayları şahsileştirerek manipüle ediyorlar. Biraz din ve devletin kutsallığı sosu her şeyin üstünü örtüyor. 78 canımızı kaybettik. Birkaç gün hassasiyet, kimsenin hesap vermemesi ve yeni facialara davetiye. Bu facialar düzene içkin. Sürdüğü sürece acılar bitmeyecek.

@okunduugibi Bu düzenden nemalanan hırsızların suçu büyük. Diğerlerinin dünyadan haberi yok. Geri bırakılmışlıkları üzerinde devletin gücü ve medya eliyle cam fanusta yaşıyorlar.

Latmos, İkizada Kaya Resimleri. Ne muazzam coğrafya. Böyle coğrafyaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Latmos bütünlüklü olarak koruma altında olmalı. O kadar kıymetli. İzleyin lütfen. Elden ele #latmosukoru video @latmosukoru

Millet ikinci gün enkaz altından çıkarılmaya beklerken, yakınları bir umut yardım bulma gayreti içerisindeyken anlattığına göre yıkılan yerlerde evleri yapma planı yapmışlar.

O kadar güçlüler ki her şeyden muaflar. Mahkeme kararına uymadıkları gibi devletin kurumu bile mahkeme kararını yok sayıyor. Toplumsal itirazın ezilmesi holdingleri kral yaptı.

İktidarın aleyhine gelişen hiçbir olayda hukuk işlemiyor. Deprem gecesi insanların yardım çığlıkları altında interneti kestiler. Hayattan koparılan canlarımızın hesabı sorulmadığı için aşağıdaki cevabı verilebiliyor. Neden yapıldığının cevabı açık ama kimse hesap vermedi.

Halk umurlarına bile değil.Halk sadece oy verecek, vergi ödeyecek, köle gibi çalışacak, sürekli onları destekleyecek ve itiraz etmeyecek.

Deprem jeolojik bir olay ama sonuçları itibariyle politiktir. İmar barışlarıyla çürük evlere tapu verilmesi, rant ekonomisi, adaletsizlik, kimsenin hesap vermemesi ve deprem sonrasındaki yaşananlarla kayıplarımız arttı. Halâ daha değişen bir şey yok. Adalet gelmediği için insanlar acılarıyla başbaşa kaldı, rant ekonomisi hızla devam ediyor, rezerv alanıyla insanlar mağdur edildi ve insanlar halâ daha kötü koşullarda yaşamaya devam ediyor. Sorumlular ise "birlik adı altında" propaganda peşinde. Kimse hesap vermediği sürece insan öğüten, rant ve acı doğuran düzen sürecek.

RT @Gulluk_Korfezi: ÇED olumlu kararı iptal edilmişti, Danıştay bu kararı bozarak tekrar hukuki girişim yolumuzu kapattı. Bu projenin ipt…