Türkiye dahil, artık, tüm dünyanın bir ‘Trump sorunu’ var. Kanada’yı, Grönland’ı, Panama kanalını, Ukrayna’daki maden kaynaklarını istiyor. Şimdilik son fantezisi, Gazze. Katil Netanyahu’yu cezalandıran Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yaptırım kararı alması, ayrı bir mevzu. Türkiye açısından, özellikle Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılanmasını koruma ihtimali ve Gazze’yi işgal planı, hayli baş ağrıtacak gibi gözüküyor. İçeride tartıştığımız bir dizi sorun ve konu, yarın olası Trump çılgınlığı karşısında çok masum kalabilir, tüm siyasi hesapları altüst edebilir, beka meselesi olabilir. Bu ihtimale karşı çok güçlü bir iç siyasi tahkimata ihtiyaç var. Zira, Trump tehlikesi hızla yaklaşıyor.

Uzunca süredir ekonomideki aksayan yönlere dair uyarılarımızı, Merkez Bankası teknik terimlerle teyit etti. 2025 yılı enflasyon hedefini ortalama yüzde 21’den 24’e çıkardı. Dünya devi Deutsche Bank da 3 gün önce 2025 yılı enflasyon hedefini yüzde 28 olarak açıklamıştı. Mevzu haklı çıkmak değil, yanlışı düzeltmek, eksiği tamamlamak, toplumsal maliyeti düşürmek. Elbette ekonomist değilim ama düşük emekli aylığı ve asgari ücretle geçinen sokaktaki en iyi ekonomistlerle içiceyim. Harcamalarını kısıp kazançlarını arttırmak için ek iş peşinde koşuyorlar. En ağır şartlarda denk bütçeyi sağlayandan daha büyük ekonomist var mı? Umarım, Merkez Bankasının uyarıları dikkate alınır, sadece ekonomi alanında değil hayatın her alanında güven verici yapısal reformlarla yola devam edilir.

RT @RTErdogan: Hepimizi derinden sarsan, yüreğimizde büyük yaralar açan, milletimizin hafızasında asla silinmeyecek izler bırakan 6 Şubat d…

RT @anadoluajansi: Deprem bölgesindeki konut ve iş yerleri yıl sonuna kadar teslim edilecek 🔹Yıl sonuna kadar toplam 452.983 konut ve iş…

Ocak ayı enflasyonun yüzde 5.03 çıkması, ekonomi yönetimine ciddi bir piyasa uyarısı. Defalarca ifade ettik. Enflasyon kaygısıyla çalışanların ve emeklilerin aylıklarındaki artışı düşük tutarken, kamunun ürettiği mal ve hizmetlerdeki yüksek değerleme oranıyla enflasyonun dizginlenemeyeceği malumun ilanıydı aslında. Bir de kamudaki tasarrufun yeterli ölçüde olmaması. Son dönem artan siyasi gerginliğin belirsizliği körüklediğini, haliyle piyasalara olumsuz yansıdığını eklemeliyim. Lafım ortaya, kim payına düşeni almak isterse…

AK Parti, askeri vesayeti/müesses nizamı çatışma siyasetiyle altetti. Doğru yaptı. Yıllarca iktidar olduğu halde muktedir değildi, kazandığı bu güç oyununda en büyük motivasyonu milletin güçlü iradesiydi. Bugün. Hem iktidar hem muktedir. Atatürk sonrası yılların en güçlü siyasi varlığı. Şartlar değişti. Artık, anti demokratik ortamdaki çatışma stratejisinin, milli iradenin egemen olduğu ortamda raf ömrünün dolduğu kanaatindeyim. Zira, başlangıçta doğru sonuç üreten strateji, yeni şartlarda aynı sonucu doğurmaz. Bu bağlamda toplumsal ve siyasi tansiyonun düşürülmesinde kanımca fayda vardır. Ayrıca, siyaset gündemindeki belirleyici rol, siyaset kurumuna ait olmalıdır. Başka kurumlar, devletin, toplumun ve siyasetin rotasını belirlerse, demokrasimiz büyük yara alır. Özetle. Sivil siyaset, gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen olmalıdır.

MHP Lideri Bahçeli, bugün tarihi bir konuşma yaptı. Güçlü mesajlar içeren ve çerçevesi iyi belirlenmiş, hukuki, vicdani, ahlaki sorumluluğu hatırlatan bir konuşma. Başta ilgili bakanlık olmak üzere sorumluluktan kaçan her kuruma ayar verdi. Tebrikler👏 Bizim vicdani ve yapıcı eleştirimiz karşısında, geçmişte azgın muhalifler, PKK ve FETÖ mensuplarının kullandığı bel altı argümanlarla ‘Şamil Tayyar CHP’ye geçiyor’ iftirasını atan, Reis maskeli provokatörler, ne yapacak şimdi. ‘Bahçeli CHP’ye geçiyor’ diye yazabilecekler mi? Hadi yazın da göreyim sizi.

Sözümona AK Parti’yi destekleyen bazı hesaplardan özetle şu tür paylaşımlar yapılıyor: ‘CHP suçlusunu koruyor ama AK Partililer gereksiz duyar kasıyor, bu davaya inanıyorsanız Turizm Bakanı suçlu bile olsa korumalısınız.’ Kuşkusuz, kötü emsal olmaz. Kaldı ki konuşmalarına ‘Allah’ kelamıyla başlayan, dindar geçinen, takva sahibi gibi gözüken bu arkadaşların, 79 can kaybettiğimiz bir hadisede, siyasi hesabını Allah korkusunun üzerine çıkarması, anlaşılır gibi değil. Hazreti Ömer adaleti diyeceksiniz ama turist Ömer gibi yaşayacaksınız. Hazreti Ali’nin ilminden söz edeceksiniz ama Cin Ali gibi davranacaksınız. Hadi başka kapıya…

Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, katıldığı TV yayınında telaşla tüm tuşlara basarak, turizm belgeli tesiste denetim yetkisi bakanlığında olduğu halde, bırakın Bolu Belediyesini, kendi dışında ilgili tüm kamu birimlerini suçladı neredeyse. Haliyle AK Parti iktidarında pek alışık olmadığımız bir süreç başladı. Bolu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, valilik emrindeki bir bürokrat olarak, Bakan Ersoy’u yalanladı. 2015’deki İl Özel İdaresi raporunun sadece adres değişikliğiyle ilgili olduğunu belirtip ekledi: ‘Denetim yetkisi Turizm Bakanlığında’ Tecrübeyle sabittir, bu bürokrat valinin bilgisi olmadan, vali de İçişleri Bakanının olurunu almadan bu açıklamayı yapmaz, yapamaz. Bir yalanlama da otel sahibi Halit Ergül’den geldi: ‘Turizm Bakanlığı 15 Aralık 2024’de oteli denetledi, kapılarla ilgili eksiklik buldular ama yangın önlemleriyle ilgili eksiklik bulmadılar.’ Turizm Bakanı, her bürokratının işlemini bilmeyebilir ama iğneyi başkasına batırmadan çuvaldızı kendine batırsaydı, masumiyetine inanırdım. Maalesef, 79 canımızı kaybettiğimiz elim hadisede hakikate ulaşmak yerine karartmayı tercih etti. Sözü uzatmadan söyleyelim, Turizm Bakanı artık AK Parti için taşınması ağır bir yüktür.

AK Parti, Kartalkaya faciasını meclise taşıdı. Bu bağlamda yapı ve yangın güvenliği başta olmak üzere tüm iddiaların araştırılması ve karanlıkta kalan tüm noktaların aydınlatılması için TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verildi. Önümüzdeki hafta meclis genel kurulunda görüşülecek önergeyle kurulması planlanan araştırma komisyonu, ayrıca benzer faciaların bir daha yaşanmaması için alınması gerekli tedbirleri görüşecek. AK Parti’nin geçmişteki birçok hadiseden farklı olarak sorunu bu kez meclis gündemine taşıması ve muhalefetle birlikte iddiaların üzerine gitmek istemesi, çok önemli. Cumhurbaşkanımızın ‘tüm iddialara her yönüyle bakılsın’ talimatıyla grubu harekete geçirmesini ayrıca önemsiyorum. Doğrusu budur. Aklın yolu birdir. Ucu kime ulaşırsa ulaşsın sorumlular hesabını versin. Sonunda ölüm de var.

76 canımızı kaybetmişiz. Tarifsiz acılar yaşıyoruz. Yastayız. İş, ihmalin sebebini, sorumluyu aramaya gelince, hemen acıları bastırıp siyasi saflaşmada yerimizi alıyoruz. Kimileri Turizm Bakanlığına kimileri Bolu Belediyesine kalkan olmuş vaziyette. İçişleri Bakanı @AliYerlikaya, en geç 10 gün içinde ihmal zincirinin çözüleceğini söyledi. Sonucu bekliyoruz. Sözüm net: Belediye/bakanlık hiç farketmez. Kim, kimler bu katliama sebebiyet vermişse günyüzü görmesin, iki yakası bir araya gelmesin🤲 Hesabını vermeden bu fani dünyadan göç etmesin🤲 Ve hiçbir siyasi hesap, insan hayatından daha önemli değildir.

RT @RTErdogan: Bolu Kartalkaya’da bulunan bir otelde meydana gelen yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyo…

Allah’a şükürler olsun. 471 gün sonra İsrail’in soykırımı durdu, Gazze’de çocuklar bu gece rahat uyuyacaklar. Öldürüldükçe çoğalan Filistinli yiğitleri selamlıyorum. Kan ve gözyaşına sessiz kalmayan, mazlumların sesi olan duyarlı kalabalıklara minnetimi arz ediyorum. Ateşkeste emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Ve Türkiye. Asil ve kararlı tutumuyla dengeleri değiştirdi👏 👇

Az sonra, 11.30. TV100’de Talat Atilla’nın konuğuyum. Görüşmek üzere.

RT @RTErdogan: Milletimin şunu çok iyi bilmesini istirham ediyorum: Attığımız her adımda şehitlerimizin aziz hatıralarını, şehit yakınları…

Trump’un Dışişleri Bakanı adayı Marco Rubio, Amerikan Senatosu’ndaki onay oturumunda YPG’ye destek vereceklerini söyledi. Yetmedi, Cumhurbaşkanımıza ‘ABD’deki iktidar değişikliğini mevcut anlaşmaları fırsat olarak görme’ deyip bu mesajının erken uyarı olduğunu anlattı. DEM eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ‘Kürt sorununun çözümü sadece Öcalan’ın omuzlarına yıkılamaz’ dedi. YPG yöneticisi Abdi Şahin, Mesud Barzani’yle bir araya geldi. YPG, yeni Suriye’ye entegrasyonu kabul etmedi, kanton sisteminde ısrarlı. Türkiye sınırını Amerikan ve Fransız askerlerinin korumasını istiyorlar. Kandil de tepkili. Oyalama taktikleri işe yaramış gözüküyor, vakit, Türkiye’nin aleyhine işliyor, elini çabuk tutmalı. Ayrıca… Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin kalbinde İsrail’e kullanışlı yapay komşu devlet üretmeyi planlayan ABD’nin aparatına dönüşmüş PKK/YPG, 26 yıldır İmralı’da ömür dolduran terörist elebaşının iradesiyle tasfiye edilemez. Edilemeyeceğini çözüm sürecinde gördük. Bugün, Cumhurbaşkanımız ve Fidan bakanın terörle mücadeledeki dirayetli tavrı, biraz da tecrübe edindikleri geçmişten besleniyor. Farklı düşünenler, ne yapıp etsinler, bir an önce tezlerini hayata geçirsinler, terör örgütü şartsız silah bırakıyorsa bıraksın. Aksi halde mevzu bir an önce kapansın.

Sonuçlar tartışılabilir. Asıl üzerinde durduğum nokta, biraz farklı. -Siyaset kurumu hızla irtifa kaybediyor. -Toplumsal gündemle siyaset ve medya gündemi arasında ciddi tenakuz var. Kamuoyu araştırmasında toplumun en önemli sorunu hayat pahalılığı, yüzde 65,5’le ilk sırada yer alıyor. Ankete katılanların yüzde 3,9’u mültecileri, yüzde 2’si terörü öncelikli sorun olarak görüyor. Bu sorunları hangi siyasi partinin çözeceği sorulduğunda ‘hiçbiri’ seçeneği yüzde 37,9’la birinci çıkıyor. Bu tercih, tüm siyasi partilere öfkeyi içinde barındırıyor ve toplum kendini çaresiz görüyor. Bu öfke, parti tercihine de yansıyor. Hangi partiye oy verecekleri sorulduğunda ‘hiçbiri’ yüzde 36,7’le tüm partilerin önünde çıkıyor. Son dönemin flaş tartışma konusu olan terörist elebaşının affına da toplumun yüzde 86,4’ü karşı çıkıyor, yüzde 10,5’i cevap vermiyor, sadece yüzde 3,1’i ‘çıkmalı’ diyor. Özetle… Tüm siyasi partiler, özellikle iktidar partisi ve iktidara talip olanlar, topluma umut verecek, beklenti ve hayallerini yönetecek güçlü projelere öncelik vermeli, durumunu gözden geçirmelidir.

RT @RTErdogan: Filistin Direniş Hareketi HAMAS ile İsrail arasındaki ateşkes görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlanmasını memnuniyetle karşılıy…

AK Parti’nin genel af hazırlığı olmadığını, terörist elebaşının İmralı’dan çıkmayacağını söylediğimde bizi süreci baltalamakla suçlayıp çemkirenlere çok güldüm bugün. Oysa, niyet beyanından öte durum tespiti yapmıştık sadece. Bakıyorum. Cumhurbaşkanımızın ‘af yok, ev hapsi yok’ açıklamasını, şimdi ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Mevzu haklı çıkmak değil, ilkeli olmak, doğrudan ayrılmamakla ilgili.

DEM’in oyalayıcı tutumu, süreci başlatan Bahçeli’yi dahi rahatsız etmiş gözüküyor. İkinci İmralı ziyaretinden sonra silah bırakma çağrısının şartsız olarak açıklanmasını istedi. Başka bir ifadeyle, ‘daha fazla oyalanmayın’ dedi. Fakat… DEM Eş Genel Başkanı Bakırhan ise saldırgan bir tavır ortaya koydu: -İktidar siyasi pusu kuruyor. -Rojava’da barışı baltalıyor. -Dışişleri bakanının dilini HTŞ bile kullanmıyor. -Tişrin operasyonu barışı azaltıyor. Ve ekliyor: -Adım atma sırası devlette. Suriye’de terör yapılanmasının korunmasını isteyeceksin, teröristlere yönelik operasyona tepki göstereceksin, hükümete hakaret edeceksin, daha silah bırakma çağrısı olmadan ‘adım at’ diyeceksin. Bu nasıl pişkinliktir, anlaşılır gibi değil. Gerçi bu dili ve üslubu eski çözüm sürecinden biliyoruz, hiç değişmemişler. İzleyelim bakalım, hikaye nasıl bitecek?