Her ne zaman kaderin işine teslim olsam;
Geyikten daha sakin aslandan daha cesurum.
Ve ne zaman tedbirli olsam;
Acı ardından acı gelir, zincir ardından zincir.
Mevlânâ
Biz yeni bir hayatın acemileriyiz
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
Şiirimiz,aşkımız yeniden
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeylebağış arasında
Cemal Süreya
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin
Su olsan kimse içmez
Yol olsan kimse geçmez
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına
Bir ağaç bulursun
Tellersin pullarsın gelin eylersin
Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
İşte, doğduğun eski evdesin birden,
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar
A.Muhip Dıranas, Olvido
Bir hastaya vardın ise,
Bir içim su verdin ise,
Yarın anda karşı gele,
Hak şarabın içmiş gibi
Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak libasın biçmiş gibi
Yunus Emre
Şimdi yalnız, şan saman kağıt kokulu günlerde
Türkçeye çeviriyorum ayrılık acısını
Beni bırakın
Ben meçhul oldum
Gizli özneyim
Vatansız cümlelerde
Ben yandım.
Kalbim kül oldu
Eski bir kütüphane yangınında.
Yılmaz, Ben Yandım
Bir gün Resulullah Efendimiz beraberindeki toplulukla otururken, dışarıdan gelen bir adam içeri girerek; “Hanginiz Muhammed?” diye sordu. O sırada Efendimiz orada bulunanlara su dağıtmakla meşguldü.
Ey imanın huzuruna kavuşmuş insan!
Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak rabbine dön.
Böylece has kullarımın arasına sen de katıl.
Cennetime gir!
Fecr Sûresi, 27.Ayet
Gücün bütün yollarından geçtim
Kalabalıkta bir yüz olmayı seçtim
Anladım ki benim için yaşamak budur
Bir işe yaradığını bilmek ve fotoğrafta görünmemek
Sezen
Kapıları ve pencereleri Allah’ın rahmetinin meltemine açık bırakın. Uyanık kalmanın tek yolu, pencereleri açmaktır.
Muhyiddin Şekur, Su Üstüne Yazı Yazmak
Kitapları da dostlarını seçer gibi seçmeli kişi, öyle değil mi? demişti Ferit Edgü, Hakkâri’de Bir Mevsim isimli eserinde. Bitlis’te kar altında geçen onca mevsim onu okurken hem dostlarımı hem de kitaplarımı daha iyi seçmeyi öğrendim. Bir dostla daha yollar ayrıldı. Rahmet olsun
Kendi başına kaldığında yalnız mısın? Hayır. Binlerce düşünce seni yalnız bırakmaz, nefs seninledir, öfken, gururun her şeyin. Yalnız olabilmek için çok çalışmak gerekecek. Sonradan elde edilir o. O zaman anlayacaksın ki sen artık kendinsin.
Ian Dallas, Gariplerin Kitabı
Duyulmuyor günlerin nasıl geçtiği
Bu temmuz, ağustos ayları böyledir
Dakikalar öyle süratli geçer ki
Daha sabah zannedersiniz, öğledir
Ahmet Kutsi Tecer, Şimâl Rüzgârı
Özdemir Asaf’ın;
“Sonra çekildim bir kenara,
Seyrettim bütün olup biteni.
Baktım kimde ben ne kadarım,
Kim bende ne kadar kalmış diye.”
şiirini terennüm ettiğim günlerden geçiyorum.
Bir de bulutları görürsün
Köpürmüş gelen bulutları
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
Şu dünyanın ıssızlığı
Tanrı kimsenin başına vermesin
Böyle bir yalnızlığı!
Yaşar Kemal, Yalnızlık Şiiri
Sonra aramıza şehirler girecek,
Hiç karşılaşmayacağız.
Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
Sonra da belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek.
Nâzım Hikmet
🗣️ İsmail Heniyye’nin oğlu Abdüsselam Heniyyeh:
“Babamın kanı, en küçük Filistinli bir çocuğun kanından daha değerli değil. Onunla gurur duyuyoruz ve başımız dik.”
sözlerimin anlamı beni ürkütüyor
böylesine hazırlıklı değilim daha.
bilmek. bu da ürkütüyor. gene de biliyorum:
kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.
İsmet