iman nedir bilir miydik, teşrifin olmasaydı; aldığımız varlık kokusu bile, bahane değil mi teşrifine…

duanın sıhhat şartlarından ilki, dâî’nin (dua edenin) sıhhatidir. fasid insanın duası; hangi kavil, terkib, hizb ya da isim ile yapıldığı fark etmeksizin fasiddir. yani en iyi ihtimalle bile hükümsüzdür ve müessir değildir. insana dair sıhhat ise, taharetinden niyetine, mükellef ibadetlerden nevafil amellerine varıncaya kadar asgari ve azami geniş bir kapsamda aranır. insanın vaziyetine dair bu gibi durumlar gözetilmeksizin, sadece metnin azimeti dikkate alınarak büyük ve harika tecelliler husule gelebileceğini düşünmek, insan-alem ayrımının mutatlaştığı bir seküler refleksin ürünüdür. hakikatte ise hiçbir şey yoktur ki kendisini konu edinen insanın ahvalinden bağımsız serpilebilsin ve rahmet olsun. hiçbir ibare, metin, terkib, insanın gayrında, kendinde bir keramete haiz değildir. kurân dahi kendisine temiz olmayan kimselerin yaklaşması durumunda rahmet ve ikram değil, şer ve musibet kapısı olur. “insan olmak” şartı cümle hayrın ve bereketin husulüne tekaddüm eder. önce insan ol. insan olarak beklediğin tecelliyata berrak ve muvafık bir mahall ol. insan olmanın kendisi bütün ilimlerin ve bereketlerin kendisinden neşet ettiği bir ödevdir ve kerametlerin en büyüğüdür. ilmi avarıza bağlama. şayet böyle yaparsan, ilmi rabıtalandırdığın araz zeval bulduğunda cahil kalır, lâl olur, çaresiz düşersin. yani bizatihi kendin bir ilim ol. şeyhime bir gün ism-i azam’dan sorulduğunda dedi ki: “ism-i azam bir lafız değil; içerisinde acziyet, fakr, rıza, şükür ve safiyane niyet gibi çokça koşulu taşıyan müberra bir hal’dir. bu hal içerisindeyken insan ne okusa ism-i azam olur.” mesele açık.

@kasobavi eyvallah. sonuç olarak günah ve noksan kemalin levazımından.

@lugatbirisimver böyle bir şey söylemedim. bağlamı koruyarak iki satır okuyamıyorsun gelip fıkıh yapıyorsun burada.

şekîk-i belhî’ye şakâvet ehlinin alameti sorulduğunda, onların göz pınarları kurudur der. şekâvet; haydutluk, gâsıplık, sahtekarlık gibi anlamlara gelir. beyanı çoğaltıp tadı kaçırmayalım. iyi anla.

hiç tanımıyorsun çünkü çok iyi tanıdığını sanıyorsun. hatmettiğini düşündüğün kitab’ı yeniden okumaya cesaretin var mı?

oturduğum yerden dolaşabilirim.

@Durra965 parlak bir zekanız var

bu toplumun hocası da siyasetçisi kadardır. yani avamdır.

@ezanvaktipro_ boş bir telaffuz olarak kullanılır demek. gören, işiten, tanıyan ve bilen bir idrak yeri olarak kalp yeniden keşfedilmeden ona mahsus bir ilim olarak iman kavranamaz.

Cenâb-ı Hak âlemi insan ile ayakta tutar ve tanzim eder. Bu sistemi çözemediğin ve âlemi yer küre olarak şey’leştirdiğin her senaryoda edilgen ve hakikatsiz kalırsın; hangi kılığa girersen gir.

RT @ahmetturanesin: İçinde bulunduğu sosyal çevreden muzdarip kardeşim. Masanda oturanla anılırsın. Masanda şahsiyetsiz, kişiliksiz, kimliğ…

kusur ve zaaftan müstağni imajların içindeki cesedi gör. ve hakikatin insana en beklenmedik taraflarından yanaşma gibi bir huyu olduğunu bil. kendine de fazla güvenme. öteki de pençeleriyle tutunuyor kendi hülyalarına. isa değilsen hakikatin göbeğine doğmuyorsun.

kabir ziyareti basireti açar.