![Muhammet Erdevir Profile](https://pbs.twimg.com/profile_images/1884915956700381184/248j7OUn_x96.jpg)
Muhammet Erdevir
@m_erdevir
Followers
2K
Following
19K
Statuses
8K
Edebiyat öğretmeni, öykücü
Gaziantep, Türkiye
Joined May 2019
Ateizm misyonerliğine maruz kalmak da bir imtihan. İsa Mesih gökten inip gelse inanacak sanki.
KAMERA İCAT EDİLDİKTEN SONRA - Tufan kopmadı - Ağaç yürümedi - Ölüler dirilmedi - Karınca konuşmadı - Asa yılana dönüşmedi - Kayadan deve çıkmadı - Bakire kadın doğurmadı - Deniz ve ay ikiye bölünmedi - Beşikteki bebek konuşmadı - Suyun üzerinde kimse yürümedi
1
0
4
Böyle bir işe kalkıştığınızda karşınızdakinin neler yapacağını bilemezsiniz. Silah da çekebilir, arabayla üstünden de geçebilir. Motorcular sinirlendikleri zaman ayna kırmayı hak olarak görüyorlar ama sonuç buradaki gibi hatta daha kötü de olabilir. Motora binmek trafikte her istediğinizi yapma hakkı vermiyor: Sağdan geçmek, şerit dışından gelip sollama yapmak, arabalar arasında zikzak çizerek trafiği tehlikeye atmak, yaya geçidinden geçmek, bisiklet yolunda yarış yapmak gibi...
Akıl alır gibi değil! Pendik'te bir sürücü, aracının aynasını kıran kuryeyi otomobiliyle ezdi. (Asayiş Berkemal)
0
0
2
Ben de hep aynı şeyi söylüyorum. Yeni nesil soru dedikleri şey tam bir garabet. Soru zor olsun diye anlatımı o kadar dolandırıyorlar ki çorba oluyor her şey.
Sanki NASA’ya mühendis yetiştiriyoruz! Öğrenciden 1.5 dakikada okumaları,anlamaları,çözmeleri ve cevap kartına doğru işaretlemeleri istenen bu soruları,hazırlayanlara sorsak sonuç ne olur? Sınav odaklı eğitimin artıları,eksileri ne zaman masaya yatırılacak?İşte gelinen son nokta:
0
0
1
@jeandpardaillan Hocam sizin cevaplarınızı okurken ben de aynısını düşündüm. Demek ki Twitter ahalisi dünyanın her yerinde aynı
0
0
0
“Antep” 1921’de “Gazi” ünvanını alarak Gaziantep oldu. 2008’de de hak ettiği şekilde İstiklâl Madalyası’na kavuştu. Bayrak şehitlerimiz Molla Mehmet Karayılan’a, Şehit Şahin Bey’e, Şehit Kamil’e ve önden giden diğer kahramanlara selam ediyoruz. Aziz ruhları şâd, mekânları cennet, makamları âli olsun.
0
1
17
“Hayat acı ya da tatlı, doğal güzelliklerle doludur. Bunlara toplumsal güzellikleri de ekleyebilirsiniz. Güzellik derken valslerin çalındığı bir balo salonu düşünmüyorum. Bir insanı tanımak, geçici bir süre için de olsa onu sevmek, sevilmek, hatta ihanete bile uğramak... Bir çocuğun elinden tutmak, yaşlı bir kadın yolda karşıdan karşıya geçerken ona yardım etmek... Gecenin geç bir saatinde sokağa fırlayıp dondurma ya da köfte yemek... Yağmurda ıslanmak, kar altında yürümek... İnsan bunları tatmak için yaşar. Hep bu tat alma anını bekler. Ama hiçbir zaman gerçekleştiremez.” Selçuk Baran, “Türkân Hanım’ın Ölümü”, Kış Yolculuğu, s.17
0
0
4
Oturduğumuz binayla çocukların okulu arasındaki mesafe 500 metre civarında. Büyük oğlum ikinci sınıftan beri okuluna kendi gider gelir. Seneye küçük de öyle yapacak. Ama komşulardan bazıları dördüncü sınıfa giden çocuğunu bile her sabah kendi bırakıp çıkışta yine kendi alıyor. Üstelik okula gidip gelirken çantayı da veli taşıyor. 500 metre mesafedeki okuluna gidemeyen, sırt çantasını annesinin taşıdığı bir çocuk STEM bilse ne olur BİLSEM'e gitse ne olur? Çocuklar kendi hayatıyla ilgili inisiyatif almayı adım adım öğrenmeli.
Çorumlu bir arkadaşım var. Çocukluk günlerinden bahsederken şunları anlattı: “Beşinci sınıfa giderken arkadaşlarla yanımıza 8-10 tane çuval alıp dereye inerdik. Önce çuvalları toprakla doldurup dereye set yapardık. Oluşan havuzun içindeki suyu kovayla boşaltıp biriken balıkları kolayca yakalayıp bir tenekeye doldururduk. Yaklaşık 3 kilometre uzakta, ay çiçek tarlalarının ortasında sulama için yapılmış bir havuz vardı. Oraya kadar yürüyüp havuzun kenarında bir ateş yakar ve balıkları dallara geçirip kızartırdık. Ziyafetten sonra da biraz havuzda yüzüp eve dönerdik.” Bu arkadaşın yaşadığı yıllarda müfredatta düşünme veya problem çözme becerilerine yönelik hiçbir şey yoktu. Kodlama, zekâ oyunları ve yaşam becerileri atölyesi de yoktu. Okulda STEM projeleri yapmıyorlar, kulüpten kulübe koşturmuyorlardı. Şimdi hepsi var mı? Evet. Peki Çorum’un köyündeki o çocuk, şu anda okullarda yıllara yayılan kazanımları bir günde yalayıp yutmuş mu? Evet. Peki bugün 4. sınıfa giden bir çocuğu tek başına pazara balık almaya gönderebiliyor muyuz? Hayır. Bırakın ateş yakıp balık pişirmeyi, ocakta çorba ısıtabiliyorlar mı? Yine hayır. “Bana balık verme, balık tutmayı öğret” atasözünü de geçtik. Balığı pişirip, kılçıklarını ayırıp, üstüne bir de Yotube videosu açmadan bir şey yemiyorlar. İşin kötüsü çocuğu kendi ayakları üzerinde durabilsin diye önlem alanlar ilgisizlikle suçlanıyor. Bir tanıdığım çocuğunu TYT sınavına tek başına göndermişti. Akrabaları falan acayip suçlamışlar adamı. “Bu önemli günde çocuk tek başına bırakılır mı?” diye topa tutmuşlar. O da bana anlatırken demişti ki; “18 yaşındaki bir çocuk sınava tek başına gidemiyorsa, Temel Yeterlilik Sınavından ful çekse ne yazar!” Bu lafın üzerine yorum yapılır mı? Hayır.
0
0
3
@kemankes2121 Uzaktan kumandalı model uçaklar var, jet motorlu olanları epey popüler bunların. Siz de görmüşsünüzdür. Onlardan birini alıp üstüne kendi kaportalarını oturtmuşlar bence.
1
0
0
Bir gün lokantada yemek yedikten sonra artan yemeklerin ne olduğunu merak edip sorar. Nimetin çöpe atılmasına gönlü razı gelmez. Öyle ya, açlıkla sınanmış bir nesildir onlar. Bir lokma ekmek görse öpüp başına koyanların nesli... Lokantaların kapanma saatine yakın artan yemekleri toplamaya, şehrin arka sokaklarındaki garibanların kapılarına bırakmaya başlar. Gecenin bir yarısında Gaziantep’in karanlık sokaklarında iyilikten başka derdi olmayan bir adam dolaşır senelerce. “Topla dağıt, dinsin ağıt” diyerek çıktığı bu yolda 60 yıldan fazla kapı kapı dolaşıp yemek dağıtır. Mehmet Tekerlek, namıdiğer Tekerlek Mamed bugün 99 yaşında vefat etti. Rabbim hayırlarını, emeklerini kabul ve makbul eylesin. Allah rahmet etsin.
8
18
116
İnsansızlaştırılıyoruz. 40-50 yıl önce anlatılsa komplo teorisi der gülüp geçerdik. Oysa bugün insanlar steril alanlara hapsediliyor. Sadece fiziksel olarak değil, davranış kalıpları olarak da böyle. Alışveriş eylemi ilk şehirlerden bugüne üç aşağı beş yukarı aynı şekilde, benzer çarşı pazarlarda yapıldı. Milenyum çağındaysa mahalle ve onun eşlikçisi çarşı kültürü modern dünyanın istemediği bir şey. Standartlaşma adına insanın insana temas ettiği her alanı kaybediyoruz. Esnaflık kültürünün ölmesiyle alışveriş alışkanlıklarının değişmesi kol kola yürüyor şu anda.
Şehrimizde otobüsler 27 TL olmuş. İnsanlar otobüse binecek de çarşıya inecek de gezip bir çay içip, bir pırasa, bir yoğurt alıp dönecek. Bir 27 TL daha verecek. Çarşılar ölüyor. Çarşı gezmek lüks oldu. İnsanlar, şehirlerin dışına yapılmış toplu konutlarından dış dünyayı hiç görmeyecekler yakında. Açık hava hapishanesine benzetmek de istemiyorum ama çok tuhaf bir değişiklik yaşıyoruz. Arabası olanın, parası olanın gidebildiği AVM'ler, benzinciler, cafeler, mağazalar dışında şehir içlerinde yakında bir şey kalmayacak mı diye korkuyorum.
0
0
6
RT @semihsamyurek: Malzemeden çalan müteahhitler.. "Dürüst davranmamız, hakka riayet etmemiz ihtimali karşımıza çıkınca aklımıza gelen ilk…
0
2
0
Depremle ilgili ajitasyon kokan cümleler kurmayacağım. Sağlam ve usulüne uygun inşa edilen binalar ayakta kaldı, bu binalar görevlerini yerine getirerek içinde yaşayanları korudu. Para hırsıyla, rant aşkıyla, bir şey olmaz diyerek tabut yapar gibi bina diken müteahhitlerin ve mal sahiplerinin yaptığı/yaptırdığı binalar yıkıldı. İçinde yaşayanlara mezar oldu o “ev”ler. Depremden sonra şu oldu bu olduya takılıyorsunuz hâlâ. Bina yıkıldıktan, katlar üst üste çöktükten sonra iş işten geçmiş oluyor. O binaları usulüne uygun yapmayanlar üç beş sene yatıp çıkacak. Toprağın koynuna verdiklerimizin hesabı ise ahirete kaldı. Hayatını kaybeden binlerce masuma Allah’tan rahmet diliyorum. Neyse ki onun hesabı kesin ve keskindir.
0
2
12
Dergiler bunun için var, o uzun yolu birlikte yürümek için
"Kirlenmiş Hikâyeler Üstüne" adlı öykümle Daima Edebiyat'tayım. Tanıdık, güzel, eski, huzurlu bir şey... Emeklerinize sağlık @m_erdevir hocam. 🌿🌿🌿 @DaimaEdebiyat
0
1
22