Yuksek lisans ya da doktora tezini yazan, akademik makale yazmayi ogrenmek isteyen ve yazi yazmayi gunluk aliskanlik haline getirmek isteyenler icin yararli olacagini dusundugum birkac kaynak paylasmak istiyorum:
Yıllarca bizi Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine inandırlar:hava su ve barınmanın ihtiyaçlarımızın en başında geldiğine.Oysa bu bilgiyi yanlışladı Matthew Lieberman gibi kişiler arası sinirbilim çalışanlar.En temel yaşamsal ihtiyacımız çevremizdekilerle yakın temasımız,bağlarımız
Bu filme ben de bayıldım, uzun süre etkisinden çıkamadım. Sıklıkla da terapi seanslarının konusu oldu, olmaya da devam edecektir. Ek olarak ben de The Affair dizisini önereyim
Bundan birkac ay once akademik yazi (tez ya da makale) yazma pratigini gunluk aliskanlik haline getirmek icin kendi tez surecimde denedigim stratejileri paylasmaya soz vermistim.Davranis degistirme uzerine calisan bir arastirmaci ve klinisyen olarak onerilerimi burada topluyorum:
Dunyanin bir cok ulkesinde yuksek lisans, doktora ve doktora sonrasi arastirma ilanlarinin yani sira is ilanlari da bulabileceginiz harika bir web sayfasi:
Sabancı Uni’de çalıştığım yıllarda MIT’de doktora yapan birine sormuştum,ders çalışmaya başlayamayan öğrencilere tavsiyen ne diye.Bana dedi ki “giysin ayakkabısını yürüyüşe çıksın yarım saat, bak gör” Bu altın tavsiye ne zaman üşensem üretken olamasam imdadıma yetişti.Deneyin!
“Ya depresyon aslında yas tutmanın bir biçimiyse - olması gerektiği gibi olmayan hayatlarımız için tutulan bir yas ise? Kaybetmekle birlikte hala ihtiyaç duyduğumuz bağlar için tuttuğumuz bir yas?”
Çok ama çok az kitabın yaptığı bir şeyi yapmıştı bende. (Bu aralar tekrar okuyorum) Sadece zihin dünyamda değil, yaşadığım ve yaşama potansiyelimin olduğu hayatın ta en merkezine dokundu.
Bazı kitaplar böyledir.
Ilk oneri Paul Silva'nin kitaplari:
Bu kitap, yayin cikarmaya veya tezini bitirmeye calisan doktora ogrencileri ya da diger sorumluluklari yuzunden yaziyi ihmal eden toy akademikler icin :) Doktoraya girer girmez bize ilk okutulan kitapti :)
Çok küçükken yuttuğumuz için kendimizin bir parçası sandığımız ama ne yaparsak yapalım bir türlü sindiremediğimiz ve etkisini bedenleyemediğimiz sesler. İç sesimiz sandığımız ama başkalarının (sıklıkla bağlanma figürümüz)zihnimizde kira vermeden yıllarca yaşaması
#YuvalRobichek
Yaklaşık 6 yıldır kilo yönetimi üzerine çalışan bir uzman olarak zayıflama diyetlerinin işe yaramadığı gibi sizdeki kronik utancı tetiklediği ve biyopsikososyal sağlığınızdaki diğer bir çok mekanizmayı olumsuz etkilediği için kilo alıp yiyeceklerle ilişkinizi bozduğunu söylesem?
Selam Twitter! Doktora tez savunmami bugün alnımın akiyla geçtim. Pasta,börek,sarma yoktu, birkaç donutla idare ettiler; revizyon bile almadım :)Medikal aile terapisi alanında doktora yapan ilk Türk olarak kendimce tarihe geçtim de denebilir. Şimdi onlar düşünsün :)
Tam da bu yüzden bir yerlerde olanı biteni yaşarken “survivor guilt (sağ kalma suçluluğu)” taşıyorsanız, lütfen bunları hatırlatın kendinize. Hepimiz hep beraber kollektif bir travmanın içinden geçiyoruz..Hepimizin hissettikleri, ihtiyaçları, korkuları, yaraları meşru ve insani.
Meraklısına ve benim gibi zorlandığında bilgiye, bilime, öğrenmeye, çalışmaya sığınanlar için o şahane ted konuşması Matthew Lieberman’ın. Bilim şahane bir şey!
Yakınlaşabilmek için risk alma cesareti gerekir; incinmenin, yaralanmanın, reddedilmenin, karşılık bulamamanın riski..Bu riski aldığımızda karşılaşabileceğimiz bitmemiş yaslarımızla göz göze gelme riski..
Yaklaşmak yakınlaşmak zor gelebilir, yine de denemeye devam!
Her şey geçiyor; bu da geçecek..Sonra yeni şeyler başına gelecek,onlar da geçecek, sonra yenisi…Zorlanmak,afallamak,düşmek,tükenmek ve o geçmez sandığın depresyon mavisi..Hepsi hayatımızın bir parçası hepsi…Sen, zorlanan haline, acıyan yanına nasıl davranıyorsun biz ona bakalım
“Ya depresyon aslında yas tutmanın bir biçimiyse - olması gerektiği gibi olmayan hayatlarımız için tutulan bir yas ise? Kaybetmekle birlikte hala ihtiyaç duyduğumuz bağlar için tuttuğumuz bir yas?”
Johann Hari - Kaybolan Bağlar
Paul Silva'nin diger kitabi
Bu kitap, lisansustu ogrenimde akademik yayin uzerine ders/formal bir egitim alma sansi olmamis veya almis ama mentorluk konusunda sanssiz olmus ogrenciler ya da akademide yeni yeni yer bulmaya calisanlar icin yararli olabilir.
Burada yaşadığımız travma görünenden aktarılandan çok daha fazla.2gündür uyuyamıyoruz,nefes alamıyoruz,üzerimize küller yağıyor,hayvanlar ağaçlar ve evleri yanan yakınlarımız için çok korkuyoruz.Çaresiz oturuyoruz,lütfen elinizden ne çeşit bir destek geliyorsa paylaşın!
#Manavgat
Psikoterapi masum ve iyi niyetli değildir, doğup kaynağını bulduğu, yeşerdiği zemin kapitalist düzendir;bu düzene uyamadığı için kendini suçlayan mağdurları düzene uydurma girişimidir.Terapiyi “anti-kültürel” yapabilecek tek kişi terapisttir;kendisi için bunu başarabilmişse tabi
Yine benzer icerikte,akademik uretkenlige yararlari uzerine arastirmalar yapilmis cok tavsiye edilen baska bir kitap
Yayin hazirlama surecini gunde 1 saat yada daha az calisarak nasil 12 haftaya yayabileceginizi ogretiyor.Gozunde buyutup erteleyenler icin
Gelelim takip ettigim bloglara. Ilki tabiki The professor is in: Sadece yazi konusunda degil akademiye dair ama akademide ogretilmeyen (orn., akademik is mulakatlari) pek cok konuda muthis bilgiler var. Akademik yazi icin yapilandirilmis kurslar da sunuyor
Anadili Ingilizce olmayan ve akademik makaleler yazan veya IELTS/TOEFL gibi sinavlara hazirlananlar icin Manchester Universitesi'nin hazirladigi "Academic Phrasebank"
#Akademiktwitter
Bugün değerli yazarımız, dostumuz, düşünür, biliminsanı, edebiyatçı, psikiyatr, psikoterapist, dünyaya sevgiyle ve anlayarak bakan, bizlere de anlatan Engin Geçtan’ın doğum günü. Kendisini sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
“Yetişkinler itaati büyümekle karıştırırlar; halbuki itaat, çocuğun en büyük ahlaksızlığıdır der Winnicott. böyle bir çocuk, kendisi düşünmeyi ve kendi cümlelerini kurmayı öğrenmek isterse, büyüdüğünde ekstradan çaba sarf etmesi gerekecek” Nihan Kaya
Evde olma halini çoğunlukla ötekiyle (yaşadığımız konutla,memleket hissiyle ve yakınlarımızla) ilişkilendiririz. Lakin dünyadaki tek evimizin kendi bedenimiz olduğunu idrak edince, “ev” öteki olmadan da evde gibi hissettiriyor ve üstelik ötekiyle “evde” hissetmek kolaylaşıyor
Vurgulamak istediğim başka bir şey var ki o da şu:evinde güvendeyken TV’den korkarak yangını izleyenin ihtiyaçları evi yanan insanların ihtiyaçları kadar elzem; bu ihtiyaçlar kesinlikle hiyerarşik değil.
Harvard’dan 64 ucretsiz online ders. Data science ve istatistik uzerine cok guzel dersler var. Ozellikle
#Rstats
ogrenmek isteyenlerin ilgisini cekebilir
Çocukluk travmalarının yetişkinlikte tezahür ettiği 8 ayrıştırıcı kategori (ICD kriterleri). Lindsay Braman linkteki makaleye dayanarak bu görseli hazırlamış. Hem makaleyi hem de bu bilgilendirici görseli çok faydalı buldum. Makaleye erişim ücretsiz:
Baska bir sahane blog, akademik twitter fenomeni sevgili
@raulpacheco
nun blogu ve tabiki twitter hesabi. Kendisi ornek verdigim kitaplar gibi pek cok kitabi okuyor,blogunda yorumluyor, kendi yazi yazma ve uretkenlik surecine dair ipuclari sunuyor. Ogrencileri cok sansli
Dunyanin bir cok ulkesinde yuksek lisans, doktora ve doktora sonrasi arastirma ilanlarinin yani sira is ilanlari da bulabileceginiz harika bir web sayfasi:
Uçakta otobüste yanınızda oturup sizinle ısrarla konuşmak isteyen kimselerle konuşmak istemiyorsanız ama kibarca reddedemediyseniz mesleğinizi sorduğunda “seks araştırmaları yapan bir ilişki terapistiyim” derseniz ortam buz kesiyor başka bir şey sormuyorlar, kesin bilgi 🤓 (N=1)
Psikoloji alanında üniversite okumak isteyen genç arkadaşlarıma: Mesleğimi çok seviyorum, dünyaya 5 kere gelsem yine aynı işi yapmak isterdim ama bugünkü farkındalıklarımla bakınca alanın elitist, sınıfçı ve sosyal adaletten uzak olduğunu düşünüyorum ve kendimi ait hissedemiyorum
Yaklasik 10 yildir farkli okullarda bircok arastirmacinin calismalarinda arastirma asistani olarak calisma firsati buldum ve tahmin edebileceginiz uzere bunun beni en cok heyecanlandiran kismi arastirmacilarin iyi-kotu aliskanliklarini gozlemleyebilmekti.Uretken arastirmacilar;
Çocuklar,
*Kardeşlerine bakıp onların bakımını üstlenmekten,
*Etrafındaki yetişkinlere ve en önemlisi EBEVEYNLERİNE duygusal destek sağlamaktan,
*Faturaları ödemek için para bulmaktan,
*Ana babasının kavgasını ayırmaktan SORUMLU DEĞİL!
Aşk ne güzel şey…
Hem psikoterapist hem de süpervizör olarak yetişmeme sonsuz katkıları olan bir hocam var. Sağlıklı olmanın tanımını şöyle yapar;
“Kendi ihtiyaçlarına duyarlı, (eşzamanlı olarak) ötekinin ihtiyaçlarına duyarlı”
Söylemesi ne kolay, erişmesi nasıl zor
Beni çok heyecanlandıran bir haberim var!
Tez veya makale yazı projelerini bitirmek için zaman ya da motivasyon bulmak konusunda zorlanan ve grup içinde daha iyi çalışanlar için 12+1 haftalık ÜCRETSİZ bir yazı yazma grubu kuruyorum.Katılmak ister misiniz?
#akademiktwitter
Erken gelişim süreçlerimiz boyunca bize nasıl bakım verildiyse, yetişkinlikte aynı paternlere benzer şekilde kendimize bakım vermeye ve ihtiyaçlarımızı görmeye devam ederiz (internal working models of attachment).
“Babama sırtımı dönerken, kendime ait bir parçaya da yüz çevirdim. Biz kadınların gücümüzü erkeklerin olmadığı, erkeklerle bağımızı inkar ettiğimiz bir dünyada bulacağımız kurgusu, yanlış bir feminizm kurgusudur.
Yakın ilişkiler, cinsellik ve travma gibi konulara kişiler arası nörobiyoloji, bağlanma ve travma odaklı ve sistemik bir perspektiften yaklaşan podcastleri birkaç sevdiğim bölümüyle paylaşayım istiyorum. Umarım hoşunuza gider :)
Yaraya en iyi gelen sey, bircogumuza paradoksal gelse de, onu en cok acidigi zamanlarda kabullenebilmek. Pema Chödrön son kitabinda soyle diyor “bize gucten dusmeyi yenilmeyi hakkiyla becermekten daha iyi gelecek hicbir sey yok hayatta”
Doktorayı bitireli tam 3 yıl oldu;rakamla yazıyla 3.Hala bazı cumartesi sabahları uyandığımda ilk aklıma gelen şey,tez hocam yeni düzeltmeler göndermiş mi diye emaillerime bakma fikri oluyor.Tuhaf bir kaygılı iç sesin cılız varlığı... Sonra bir kelebek sarılması..yatışıyorum
“Beni hala sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzanıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum.” Nohut Oda - Melisa Kesmez
Ingilizce'de terapistlerin cok sik kullandigi bir ifade var duygular icin "Name it to tame it" Bizi zorlayan duygularla bas etmenin ilk basamagi onlari tanimlamak yani duygunun adini koymak:
“İyi olmak zorunda değilim. İyi olmak zorunda değilsiniz. Hayat bir gül bahçesi, bir tatil köyü değil. Şıp diye iyileşmek zorunda değilsiniz. Lütfen acınıza, yasınıza, keder ve öfkenize kimsenin müdahale etmesine izin vermeyin. Ben öyle yapacağım.”
İstanbul Fatih'te 19 yaşındaki tahminen Madde Psikozu olan genç erkek; birini kafasını keserek iki 19 yaşındaki kadını öldürerek intihar etti.. Şimdi herkes konuşacak boş boş kendince.. Oysaki yıllardır Ruh Sağlığı Yasası ve her ile o ilin nüfusu oranında AMATEM'li Psikiyatri
Bir tane de benden: başınıza gelen her şey çocukluğunuzda yaşadığınız travmalarla ya da ebeveynlerinizin tutumlarıyla veya size nasıl davrandığıyla ilgili değil!
Şunlarda bir anlaşmamız lazım artık:
- Sevmediğiniz her kişi bir "narsist" değil.
- İnsanın başına gelen her tatsız olay "travma" değil.
- Karşıdakinin farklı görüş bildirmesi "gaslighting" değil.
- Her dikkat dağınıklığı ve unutkanlık "adhd/dehb" değil.
Stephen Porges der ki yakınlığın (bağın) ön koşulu güvende olmaktır. Size (sözel veya fiziksel, cinsel) şiddet uygulayan, tehlikede hissettiğiniz birine hissettikleriniz sevgi ve yakınlık değil; muhtemelen travma bağlanmasıdır
@samsalog
Manipülasyon gibi görünür ama travma tepkisidir aslında. Sadece performans gösterildinde sevilmiş bir kaçıngan bağlanan,doğal insani bir ihtiyaç olan yakınlığı bebeklerdeki süt alerjisi gibi yaşar.Birini sevmeye devam edebilmesi için onu hep bir kol mesafesinde tutmak zorunda
“Çalışamayacak kadar yorgun AMA dinlenemeyecek kadar yoğun, gergin ve kaygılı” Sanki savaş ve kaç tepkisi arasında sıkışıp kalmış gibi; savaşacak gücüm yok ama kaçmış olmak da kaygıma iyi gelmiyor. Çare? Belki kendimizi dışarıya atmak, bedeni güzelce yormak ve gelip dinlenmek..
İki gün önce yardım toplanan yere gittim, neye ihtiyacınız var ne getirebilirim diye sormak için. Birisi dedi ki “birine sarılıp saatlerce ağlamaya ihtiyacım var.”O an o birisi oldum. Birbirimize sarıla sarıla,şairin dediği gibi acımıza kardeş olarak iyileşeceğiz, başka yolu yok.
Türkiyede'ki en büyük sorun fakirlik ve etkileri ama tek bir uzmanın bile bunu sesli dile getirdiğine ve travmatik etkilerine değindiğine şahit olmadım.Alanımızın temel meseleleri el birliğiyle inkar edip üstünü örtmesi yeni bir şey değil ama bu denli bir inkarı nasıl açıklamalı?
Living in poverty is traumatic. Not knowing how to keep yourself safe is traumatic. Being typecast as thick and useless because you are poor is traumatic. Being spoken down to, ignored and belittled because you are poor is traumatic. Your teachers expecting literally nothing from
Erken çocukluk travmalarına dayalı kronik utancın kaynağı (ben değersizim,yetersizimvb) bazen kötü davranışlarımız değil,mizacımızdaki neş’edir.Çevremize göre fazla neşeli,fazla sevecen,fazla konuşkan olduğumuz için utandırıldıysak neşelenmek,eğlenmek dinlenmek,sevişmek utandırır
İlk doğduğu aylarda evlat edinilen bir bebeğin yeni annesinin bağlanma örüntüsüne uyumlanması için 1.5 ay yetiyormuş.Eğer bebek daha geç bir yaşta evlat edinilirse 2 yıl sürüyormuş. Aynı süre yetişkinler için 5 yılmış. Bağlanma travmalarının iyileşebilmesi için her daim ümit var!
Kendi alanımdaki literatürü takip edebilmek adına kullandığım ve sevdiğim bir ücretsiz uygulama:Researcher. Önce takip etmek istediğiniz dergileri seçiyorsunuz ve bu dergilerde yeni makaleler çıktıkça uygulama size çalışmaların özetlerinden bir seçki/feed sunuyor
#AkademikTwitter
Ebeveynliğin (ve romantik ilişkinin) aslında tam anlamıyla birlikte büyüme deneyimi olduğunu ne güzel tasvir etmişler. Buna terapi ilişkisini de dahil etmek mümkün bence
Görsel: Broken is not bad
Çok erteliyorsanız, iş bitiremiyorsanız, işle ilgili kaygı atakları ve odaklanamama gibi problemleriniz varsa dinlenme alışkanlıklarınızı mutlaka gözden geçirmenizi öneririm. Sorun çoğunlukla stres ve iş yükü değil iyileşememe döngüsünün tekrarı oluyor
Bir arkadaş ders çalışırken “beyin yorulmaz,sıkılır” demişti; uzun süre akademik işler yaptığım günlerde hemen bu söz aklıma gelir.İki liste yapıyorum,birinde daha derin dikkat gerektiren işler diğerinde her halükarda bitecek ama yoğun odaklanma gerektirmeyen nefes aldıranlar var
Nasıl bu kadar kesin ve keskin olabiliyor uzmanlar? Tıpta ve psikolojideki “güven aralığı” kavramını ne gün kaybettik hepimiz? Fikrimce bu da bir çeşit mağdur suçlayıcığı ve şiddetin otoritelerce(!) yeniden üretimi..
Sağ amigdala korku ve üzüntü gibi duyguları anlamlandırırken,sol amigdala hem negatif hem de pozitif duyguları anlamlandırıyormuş.Buna bağlı olarak olumsuz bir uyaranı anlamlandırmak saniyenin çeyreği kadar hızlı gerçekleşebilirken pozitif deneyimi işlemek 15-20 saniye sürüyormuş
Sevilmek, ilgilenilmek, şefkat görmek ve temas bazılarımızı güvenli alanından çıkarır, tolere edebildiğimiz duyguların dışına çıkınca sevgi ve yakınlık bile tekinsiz, yabancı ve ırak gelir.
*Bu karikatürü takip ettiğim bir “kaygılı kaçıngan” destek grubunda paylaşmışlar 🤓🤓
Kaygılı kaçınganla klasik kaçınganlar arasındaki olası benzerlik ve farklılıkları ayrıştıran bilgilendirici bir görsel.İkisi çok sık karışıyor ama kaygılı kaçınganlar;
☂️Duygusal yakınlık talep ederler(yakınlık tetiklese ve zaman zaman kaçınsalar bile)
☂️Kendilik değeri düşüktür+
"Yalnızca mutlu olmak istenirse, bu kolaydır ama biz öteki insanlardan daha mutlu olmak istiyoruz ki bu çok zordur, çünkü biz başkalarını olduklarından daha mutlu sanıyoruz."- Montesquieu
Kaygılı ve kaçınganın oturduğu evlilik denen salıncakta, yasın, iki kişilik yalnızlığın, ebeveynleşmenin, ayrılığın, terk edilme korkusunun, primal panic ve hayata dair bir sürü şeyin şahane anlatıldığı bir film hope gap
#hopegap
Terapistler izlesin :)
İyi ki sosyal medya var;bu sayede lisansta kitaplarını okuduğumuz parmakla gösterilen gıpta edilen pek çok kişinin bilime ve psikolojik sağlığa dair öğrendikleri çoğu şeyi zerre içselleştiremediğine tanık oluyoruz.Mesleğe yeni atmış arkadaşlarım sakın kimseyi gözünüzde büyütmeyin
Benim süpervizörüm de hep şunu hatırlatır; “hurt people hurt people” yani yaralı insanlar ötekileri yaralayan olur. Hem kendimiz için hem de başkalarını yaralayan olmamak adına iyileşmeye gönlümüz var mı?
Bir çocuğa öğretebileceğiniz en elzem beceri duygularını adlandırabilmek, duygusunun yaşattığı deneyimi tolere edebilmek ve regülasyon için ihtiyacı olan sağlıklı başa çıkma becerilerini geliştirmesine olanak sağlayabilmek.
Bunun için Bağlamsal Sistemik Terapi (Contextual Therapy)’nin babası Ivan Boszormenyi-Nagy’nin literature kazandırdığı bir terim var: destructive entitlement yani yıkıcı hak görme. Bizim kültürde yaygın olan pek çok ilişkilenme kalıbını açıklayabilen, hümanist bir yaklaşımdır
Şu kadarcık bir konuşmayla dahi bu toprakların anne-baba psikolojisini aktarmış hoca. Üstelik evlat-torun hikâyesini de. Hepsi gerçek, hepsi hayatta, hepsi yaşanıyor. Ve elbette kimse kendisinde olmayanı başkasına veremiyor...
“Ebeveynler, gönüllü ya da gönülsüz olarak göç edebilir ama çocuklar her zaman sürgün edilirler; ayrılma kararını veren onlar değildir ve istediklerinde geri dönme kararını da veremezler. Bu yüzden küçük çocuklar ve bebekler göçten daha çok etkilenirler.”Salman Akhtar
Kaygılı kaçıngan olmak: hem çok yakın olalım, hem de izin ver seni hep bir kol mesafesinde tutayım; yakınlığın sıklığını, boyutunu, adını, hızını…her bir parçasını ben ellerimde tutayım..Ama sen yine de gitme, beni sıkı sıkı tut, sar, kollarında tut, ama yine de çok sarılma, dur
Sadece imkanı olan belli bir sınıfa ait zümrenin kendini geliştirebileceği ve gatekeeperların bahşettiği etik ve bilimsel(!) standartlara uygun eğitim ve süpervizyon alabileceği ama bu sürede de alanda pişene kadar bedava çalıştırıldığı,parayla staj bulunan,suya sabuna dokunmayan
Meslek hayatımda beni en çok etkileyen süpervizörüm hep şöyle derdi:“when anxiety is up,options are down”;kaygımız arttıkça pek bir seçeneğimiz yok gibi düşünmeye,önümüzdeki seçeneğin ya öyle ya böyle olduğuna dair rijid bir tutum ve inanç geliştiririz.Bu çok hayati bir ihtiyaç+
@samsalog
Yani aslında manipülasyon değil tam tersi ilişkide kalabilmek için ihtiyaç duyduğu kontrollü/boğulmadığı alanı işle açıyordur kendine. Ne yazık ki bu travma tepkisinin faturasını bu kişiyle beraber olan öder..
İnsan çok kompleks.Birisi için “şöyle biri”diyebilmek zor;çünkü insan birden fazla şey.Dolayısıyla ötekinin nasıl biri olduğunu araştırıp bulmaya çalışmak yerine ben bu kişiyleyken nasıl biriyim?kendime nasıl davranıyorum,kendimle ilişkim nasıl,ben bunu araştırmayı önemserim
Birinin nasıl birisi olduğunu anlamak için sadece sizinle kurduğu ilişkiye bakmayın, yanılabilirsiniz. Diğer insanlar, arkadaşları, ailesi, doğa, hayvanlar hatta eşyalarla nasıl ilişki kuruyor, nasıl davranıyor, buna da bakın: Çünkü eninde sonunda size de öyle davranacaktır.