KHKʼlı hakim Gülsüm Coşar, zulüm sürecinde yaşadıklarına daha fazla dayanamayarak 33 yaşında kalp krizi geçirerek 1 Eylül 2021ʼde Almanyaʼda vefat etti. Coşarʼdan geriye “Annemi neden o kutuya koydunuz?” diye soran 5 yaşındaki oğlu ve cezaevindeki eşi kalmıştı. #UnutmaUnutturma

Bu strateji kime ait? Kim, kimin sorusunu çaldı? “Gündem Hırsızlığı”na karşı ne yapabiliriz?   1.Şimdi size aktaracağım bilgilerin kaynağını bu mesajın sonunda vereceğim. Bunca ağır mağduriyetlere rağmen hala Cemaati ve Hizmet insanlarını gündemin “odağına” yerleştirme gayretini daha iyi anlamak için önce bir “strateji”den bahsetmek gerekiyor.   2. Ayetullah Humeyni İran’da bütün toplumsal dinamiklerin desteği ile iktidara geldi. İran’daki sol hareketler dahil. İran Ordusu bu süreçte tarafsız kaldı. Başka türlü Humeyni’nin İran Şah’ını devirmesi mümkün değildi. Humeyni; devrimden sonra artık desteklerine ihtiyaç duymadığı İran’ın solcularına “Avrupa ve Amerika’ya gidin.” diyordu.   3. İran’daki dini rejimin bütün ülkeyi hakimiyeti altına alması ikinci aşamadır. Bunun için tasfiye edilmesi gerekenler tek tek “damgalanmaya” başlandı. Mesela Iran Silahlı Kuvvetleri’ne “Şah’ın Ordusu” damgası vuruldu. İran ordusu devrik Şah’ın ordusuydu, Şah da Amerika’nın ajanıydı. İran Ordusu böyle tasfiye edildi. Böylece 125 bin kişilik “Dervrim Muhafızları” inşa edildi. Mao’nun Çin’de uyguladığı kültür devriminin benzerini İran’da uygulayan Humeyni, üniversiteleri iki yıl kapalı tutup müfredatlarını tamamen değiştirdi   4. Sivil kesimi tasfiye sureci de aşama aşama uygulandı. Kendisine itiraz eden İranlı üst düzey din adamlarına “Sarıklı Düzenbazlar” adını veren Humeyni şöyle devam ediyordu: “Bu mollaları imha etmek son görevim olacak…” Bu din adamları için özel bir mahkeme kuruldu, böylece İran’ın yüzlerce seçkin din adamı tutuklandı, unvanları geri alındı.   5. Ayetullah Muhammed Kazım Şeriatmedari, Humeyni tek adam rejimi kurunca ilk itiraz edenlerden olur. Humeyni, Şeriatmedari’yi tutuklatır, bu yaşlı din adamı işkenceye maruz kalır. Rejime muhalefetini sürdürmediğine dair bir açıklama yapmaya zorlanır. Bu açıklamadan sonra kansere yakalanır. Ama hastanede tedavisi engellenir. Cenazesi, yattığı hastanedeki tuvaletin yakınına gömülür. Oysa Şeriatmedari, devrimden önce Humeyni’yi tutuklamak isteyen İran Şahı’na itiraz ederek, Humeyni’yi kurtaranlardan biridir.   6. Humeyni’ye itiraz eden bir diğer din adamı Ayetullah Ali Hüseyin Muntazari’dir. Devrimde binlerce İranlının öldürülmesi yetmiyormuş gibi Humeyni, üç bin siyasi tutuklunun idam emrini verince Muntazari, sesini yükseltir. Oysa, kendisi Humeyni’nin halefidir ve Humeyni’den sonra İran’ın dini lideri olacaktır. “Humeyni ölene kadar sus.” diye tavsiye edenlere Ayetullah Muntazari şu cevabı verir: “İnsanların öldürüleceğini bile bile yatağa girince uyuyamıyorum...” Muntazari, Humeyni’nin devlet ideolojisine şöyle itiraz eder: “İslâm ve demokrasinin bağdaştığına inanıyorum, çünkü İslâm özgürlüğü destekler. Bugün uygulanan İslâm değil ve ben buna karşıyım.” Humeyni hemen Ayetullah Muntazari’yi haleflikten azleder ve tasfiye eder.   7. Humeyni’nin iktidarından hemen sonra 8 yıl sürecek Iran-Irak savaşı başlar. Bu savaş bir milyon insanın ölümüne ve 2 milyon insanın yaralanmasına sebebiyet verdi. Şah sonrası dünyaya açık, Sünni İslam dünyasına dost bir ülke haline gelebilecek Iran; iç dinamiklerini tüketmiş, dünyadan kopmuş Kuzey Kore gibi bir rejim haline geldi.   8. Tahran’da görüştüğü İran’ın dini lideri Ayetullah Hamaney’e “Rehber” ve İran’a “ikinci evim” diyen Erdoğan’ın Türkiye projesi siyaseten Humeyni projesinin kopyası gibidir. Kızını ve oğlunu Amerika’da okutan Erdoğan’ın, kendisine muhalefet eden Türkiye’nin solcularına “Gezici, darbeci, Batının ve Amerika’nın ajanları” demesi ne kadar Humeyni’yi hatırlatıyor. Erdoğan’ın da artık Türkiye’de solcuların desteğine ihtiyacı kalmadı. Çünkü iktidarını tam tahkim ettiğini düşünüyor. Bu metnin tamamı 16 madde; aşağıda hepsini okuyabilirsiniz.

Cennetasa Bir An! Adı Bahattin idi. Onu ilk 1994 yılında Cizre'de gördüm. Simsiyah ve gür saçları birçok insana yetebilecek yoğunlukta kaşları, tombul ama hareketli vücut yapısı, yoğun bir çiğ altında bulunduğu ortamdan sıcacık yuvasına gelmiş gibi hissettiren eşsiz gülümsemesi ile görenlerin üzerinde daha ilk anda pozitif bir etki bırakıyordu. Rabbim O'nu seviyordu ki, temas ettiği insanlara da sevdiriyordu.