Psikolojik danışman eğitimi alanında öğretim üyesi. Sosyal psikoloji ve kadın çalışmaları araştırmacısı. Sylvia Plath ve Küçük Prens tutkunu. Varoluşçu.
#MelanieKlein
#Nesne
İlişkileri (Haset ve Şükran ve Diğer Yazılar, 1946-1963)" (2024,
@Metiskitap
)
"En eksiksiz anlaşılma deneyiminin temeli, anneyle kurulan ilksel ilişkidir. Hayatın sonraki dönemlerinde kafa dengi biriyle duygu ve düşüncelerini paylaşmak ne kadar doyum sağlasa
"Göz kontağı amigdalayı dinginleştiren ve duygu düzenleme için merkezi bir önem taşıyan orbitofrontal korteksi aktive eder. Sevgi dolu bir göz kontağı bizi sakinleştirir, rahatlatır ve birbirimize doğru harekete geçirir. Bu nedenledir ki sevdiğimiz kişinin gözlerine bakmak ve
Our friendships are our family, which we create based on our own decisions. So, what kinds of changes and transformations do they bring about within us? What role do they play in our journey to become the best versions of ourselves? Is it true that "a stone thrown by a friend
@muratonderman
İçedönük ve "hayli duyarlı kişilik" (highly sensitive personality) bir arada olunca (benim gibi), üstüne bir de fazlaca ve derince uyaran işleme süreci devreye giriyor ki, birilerinin "uydu" kılma çabalarına direnç daha yüksek oluyor Murat Hocam. Bağ kurma kapasitesinin
“Ağaçlar hep en etkileyici vaizler olmuştur benim için. (…) Tepelerinde uğuldar dünya, kökleri sonsuzluğa uzanır ama sonsuzlukta kaybolup gitmez, var güçleriyle tek bir şey için, onlara özgü, onlarda içkin yasayı yerine getirmek, büyüyüp serpilmek, varlıklarını ortaya koymak
"Şiir acıyı dindirmez ama onu anlar."
diyor Patricia Smith ve tamamlarcasına devam ediyor bir başka şiirinde:
“Kabul edilmiş bir dua gibi kelimeler.
İhtiyaçlarımızın karşılanması gibi adeta dizeler.
Karanlığa haykırdıklarımıza bir cevap sanki şiirler.
Hiçbir ses, hiçbir
Değerli bilim insanı ve sanatkâr
@bilenisiktas
ın yaşadığımız coğrafyadaki müzik dünyasının erken dönemlerini, bilinmeyen ama keşfedilmesi heyecan uyandıran yönleriyle tanımamıza vesile olacak olan iki güzel kitabı okunmak üzere kütüphanemde yerlerini aldı! Müzik piyasasının
“Komorebi, ağaçların arasından süzülen gün ışığı” demekmiş…
O hâlde, komorebi hiç eksik olmasın hayatlarımızdan… Varlığımıza dolsun, ağaçlar sıklaşıp göğü görmekte, yola devam etmekte zorlandığımız zamanlarda… Göğü yeniden görme ümidimizi tazelesin…
Perfect Days sayesinde öğrendiğim Japonca bir kelime.
Komorebi.
Ağaçların arasından süzülen gün ışığı demekmiş.
Varoluşun geçici güzelliğini simgeleyen ışığın hileleri.
Filmi çok sevdim.
"Dünyanın içinde bir sürü dünya var."
Bir damla uyku girmiyor insanın gözüne… Kaç çocuk, kaç evde ya da kamusal alanın herhangi görünür ya da görünmez bir köşesinde asla bir parçası olmaması gereken çirkinliklerin içinde varolma mücadelesi veriyor/veremiyor; kendini korumak istiyor/koruyamıyor; kaçmak
“Varlığımızı devam ettirmek için grup öylesine hayati bir önem taşır ki, beyin faaliyetlerimizin büyük bir bölümü diğer insanların niyetlerini okumaya ve onlarla uyumlu olmanın, onlar tarafından kabul görmenin bir yolunu bulmaya ayrılır. Bu durum Daniel Siegel’i beyni “bedenin
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Sinema Günleri, bu dönemki son açık hava sineması etkinliğini Prof. Dr. Hakan Atalay’ın
@Hakan_Atalay2
#AsgharFarhadi
'nin yazıp yönettiği 2021 yapımı “
#Kahraman
” filmi okuması ile tamamladı…
@h_hatemi
Ne kadar etkileyici yorumlar... İki kıymetli üstadın yolu sanatta buluşunca yorum ve değerlendirmeler de şiir gibi oluyor demek ki böyle... Ömrünüzün şiir dolu olmaya devam etmesi dileklerimle Hocam... 🥰😊
Şairler/Ozanlar kelimelerin kimi hâlleri anlatamamaları konusunda nasıl da hemfikir… Belki de bazı tecrübeler mutasavvıfların dediği gibi yalnızca “hâl dili” ile sezilebiliyor, hissedilebiliyor…
#OrhanVeli
;
“Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerin kifayetsiz
Canşah:
"Ey yolcu, niçin yoluna giderken, durdun? Bırak gözyaşlarım, yalnızlığımda, ıstırabımın taşları üstüne aksın!" demiş.
Ama Belkiya ona:
"Ey bahtsız kardeş, bil ki benim seni dinlemeye hazır merhametli bir yüreğim var. Bundan dolayı korkmadan bana kederinin nedenini
“Hep böyle havalar besler fırtınaları
Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
Çığlık çığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
Gök mavisi bir türkü dolanmış
Paydaşlarımızla İAÜ PDR’nin yeni lisans programı üzerinde çalıştık. Harika bir program ortaya çıktı! 🥰🤗 Yeniden lisans okuyası geliyor insanın 😋🤗🧿🥰
@ragipozyurek
Münzevi ve mücadeleci ağaçlar üstüne; Hermann Hesse’den:
“Her ağacın tek başına yaşadığını, kendi özel biçimi, kendine özgü gölgesi olduğunu görüyordum. Münzevi ve mücadeleci yapılarıyla dağların yakın akrabalarıydı onlar, zira her biri, en azından dağların daha yukarılarında
Vicdan: “İnsanda iyiyi kötüyü ayırt eden, iyilikten huzur, kötülükten azap duymasına yol açan, davranışları hakkında âdil bir yargıya iten duygu.”
Vicdan “nasırlaşabilen” ya da “tamamen yok olabilen” ve hatta “hiç bahşedilmemiş olabilen” de bir şey belli ki… Bir gram “azap”
#California
’ya dair en çok özlediğim şeylerden biri, Pasifik Okyanusu’nun
#SantaCruz
kıyılarında temaşa etmeye doyamadığım, bana tam bir akış deneyimi yaşatan Walton Lighthouse… Bu fotoğrafı tam dönerken çekmiştim, bellek kayıtlarımdakinin aslı gibi olamasa da…
O hâlde
“Kız, kendi içinde kendisinden saklanmıştı, sır vermez bir gururu vardı; (…) kendi cevabını bilen bir bilmeceydi. (…) Nasıl ki ruhun serveti, dilin bağı çözülmedikçe muamma kalıyorsa, o da bir muammaydı.”
—Soren Kierkegaard
"Bir kitabı rafından indirmek", onun sayfaları arasında gezinmeye başlamak hem "onda saklı anlatılmayı bekleyen hikâyelerden oluşan bir hazineyi ortaya çıkarmak" hem de onu kendi hikâyene, kendi yaşamsal anlatına dahil etmektir... Onda büyük insanlığın izlerini sürmek ve o
Temellerini İstanbul Üniversitesi'nde attığım, Hacettepe'de yüksek lisans yaparken çoklu anlam katmanlarının derinlerine ve keyfine daha da vardığım, dahil olduğum araştırma çalışmalarıyla içerisinde coşku ve özenle dolaştığım sosyal psikoloji yolculuğunu, bu yıl, uzun zamandan
Simone de Beauvoir ve Jean Paul Sartre’ın Paris’in soğuk kış günlerinde varoluşçuluğa dair yazıp çizdikleri birçok şeye ev sahipliği ve tanıklık eder Cafe de Flore…
Simone de Beauvoir’den bir alıntı bırakalım anısına…
“Kapılar kapalı. Kapalı bir kapının ardında daima
#HannahArendt
ve
#MartinHeidegger
mektuplaşmalarında sırlı, yer yer metaforik bir dil vardır, okudukça, aşinalık kazandıkça, zamana yayıldıkça kavranılan, kapsanılan, içe alınan; tıpkı fenomenolojik tutumda bir fenomeni katman katman açarak alımlayabilişimiz, içinden doğru
Dün karşılaştık kendisiyle Yaprak Hanımın, renkleri solalı beri eski yaşama coşkusu yokmuş, yeniden renklerine kavuşmak istermiş; hiç yoksa rengarenk bir yamacın akışına kendini bırakabilmeyi dilermiş…
Antigone-Kreon diyaloğundan:
Kreon: Sen, başını eğip duran! Bu işi yaptığını itiraf mı yoksa inkâr mı ediyorsun?
Antigone: Ben yaptım, itiraf ediyorum, hiçbir şeyi inkâr etmiyorum.
Kreon: Bu işi yasak eden emrimi biliyor muydun?
Antigone: Biliyordum.
Kreon: Demek buna
Binbir Gece Masalları'nda Şehrazad'ın anlattığı "Yeraltı Sultanı Yemliha'nın Öyküsü"nde (Hasib Keramettin ve Şahmaran Hikayesi) bilge Danyal'ın oğlu Hasib'in, yılanların kraliçesi Yemliha'ya verdiği "asla hamama girmeme" sözünü, zorlu işkencelere rağmen tutmaya çabalaması ancak
Oğuz Atay’ın sesinden/dilinden tutunamayanlar:
“Onlar büyük hayaller kuran, ancak küçük hesapları, ürkeklikleri, tutuklukları ve endişeleri nedeniyle bu hayallere ulaşamayıp hayal kırıklığına uğrayanlardır. Kendileriyle sürekli hesaplaşma halindedirler. Ancak ‘kader kurbanıyım’
Bilinen tek röportajında Oğuz Atay'a Tutunamayanlar kimlerdir diye sormuşlar.Son zamanlarda izlediğim en güzel şey, yurduna kavuşmanın ferahlığı ve bir boşunalık deryasında yalnız olmamanın tesellisi gibi bir cevap.
Utanç duygusu suçluluk duygusuyla iç içe geçip granit bir yapı halini aldığında, ötekine duyulan şükran hissi ve bu hissi eyleme dökme çabası bile kişinin kendi ördüğü yalıtım duvarlarını tam manasıyla aşmasına yardımcı olamaz; kişi sahip olduğunu sandığı "lekeli/kirli varoluşu"
J. Butler: Mutlak bir ilke olarak şiddetsizlik!
"Bölgede gerçek eşitlik ve adaleti tahayyül etmenin, bu uğurda mücadele etmenin bir parçası olmak istiyorum. Bu umut çoğu kişiye safça, hatta imkânsız geliyor. Yine de nasıl örgütleneceğini bilen yabani budalalara ihtiyacımız var."
"Hayatımın kesinlikle başarılı olan bir yönü var: Sartre ile kurduğum ve hiç bozulmadan sürüp giden dostluk bağları. Otuz yıl boyunca birbirimizi merak etmeden, birbirimizi düşünmeden uyuduğumuz tek bir gece olmadı. Bu alabildiğine uzun süren yakınlık, birbirimize olan
Jean Paul Sartre "aydın" ile "sözde aydın"ı karıştırmamak gerektiğine önemle işaret eder Aydınlar Üzerine (2013) adlı eserinde. Sartre'a göre birer "pratik bilgi teknisyeni" olan sözde aydınlar "kendi yabancılaşmalarını kaale almadan" "aydınmış gibi davranırlar, tıpkı aydınlar
“Hangimiz daha sarı? Yaz güneşine dayanamayıp taçlandırdıkları ağaçları ardında bırakıp firar eden yapraklar mı ben mi? Yaz bitmeden bir karara varmalı…” der gibi bir bakış attı bana Ortaköy sokaklarında…
“Yaşlı mor kayın, o büyük bahçenin en çarpıcı güzelliğiydi (…) Türünün tek örneği olduğunu, kardeşsiz kaldığını da çoğu zaman biliyordu sanki… O vakit uzaktaki ağaçlara bakıyor, bir eksiklik ve özlem duyuyordu…”
#HermannHesse
#A
ğaçlar
@bubisanatcom
"Giden"deki "kalan", "kalan"daki "giden" yitmiştir biraz. Fakat yitmeyen bir parça daima kalır gidende de kalanda da varoluşa karışmışlığın içinden.
"... Kalbimde bir üzüntü kimsesiz, ürkek
Tatlı baş dönmelerine benzer bir gece
Sonra bir eski şarkı hatırlar gibi
Bir ses, yabancı ve güzel, uzaklardan.
Herkes kendi hürlüğünde ölmeli
Ölmek, ölmekse..."
#TurgutUyar
#ŞimdiBirÜrüzgarGeçer
Kişinin iç dünyası korku ve dehşet içindeyken, dış dünyaya bunu yansıtmaması; dış dünya korku ve dehşet doluyken bunun kişinin iç dünyasında yankısını bulmaması ne derece mümkün olabilir ki...
- Korku ve dehşetin; şükran ve sevgi duyguları ile bir araya getirilerek beraberlik
“Not Defterime Yansıyan Sylvia Plath”, bir çeşit dijital karalama defterine Sylvia Plath’ı anlama yolculuğunda düşülmüş kısa kısa notlardan oluşan bir yazı dizisi. Tutulan her not, görece ham, ancak Plath’ı anlama yolculuğunda üzerine düşünülesi alıntılar ve yorumlar içeriyor. Bu
“Kalbimin içinde bir gezginim...”
diyor
#tagore
***Küçük Prens de Pilot’un kalbinin içindeki gezgindi aslında… Kendi gözlerimize bakma cesareti gösterdiğimizde, hangimiz içimizdeki küçük gezgin dostumuzla yol almaz ki…
“O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan
Rene Magritte / The Tomb of the Wrestlers
Harry Torczyner, Magritte'ten "Beyaz bir odada, penceresi karla kaplı bir manzaraya bakan beyaz bir gül” resmetmesini ister." Magritte bu talebe devrimci bir ruhla meydan okur ve The Tomb of the Wrestlers'i yaratır. Ürettiği sanat
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi PDR Kulübü ev sahipliğinde 11 Mayıs’ta düzenlenecek olan “İlişkiler” temalı I. PDR Zirvesi’nde “Arkadaşlıkların perde arkası: Benlik ve güç dinamikleri” başlıklı bir konferans ile yer alacağım. Afişte gördüğünüz gibi çok dolu dolu ve renkli bir
"İnsanın başkalarına ihtimam göstermesini ve sorumluluk hissetmesini beraberinde getiren bakım etiği (ethic of care), hem sevgi ve demokratik vatandaşlık hem de ahlaki yaralanmaya karşı bir direniş etiğidir. Kişinin doğrunun peşinden gitmesini ve ona ihanet etmemesini olanaklı
Sigmund Freud'dan Spinoza'ya 25-26 Haziran 1937 tarihli mektuptan...
"Bu mektupla birlikte en sevdiğim kitabımı da yolluyorum: Otuz yıl boyunca defalarca elden geçirdiğim Rüyaların Yorumu.
@TugcePekerThera
Mevlana’da Mesnevi’de şöyle diyor:
“Buğday danesi gibi ortalıkta olursan seni yırtıcı kuşlar toplar.
Gonca gibi hoş olursan çoluk çocuklar yolar. Daneni gizle!
Gonca gibi değil duvar diplerinde bitmiş otlar gibi ol!
Bilinmekten ve kendini göstermekten sakın."
Hatalarımızla insanız. Farkında olarak ya da olmayarak, muhakeme eksikliği ya da çevremizdeki insanların yanılsamalı söylemlerinin etkisiyle görüşümüzün bulanıklaşmasına bağlı olarak irili ufaklı birçok hata yapabiliriz. Mühim olan bir hatanın farkına vardıktan sonra, onda
Ötekini yerinden etmekten kaçınma çabası, belki de hayatı hep bir göçebe ruhu içinden yaşıyor olma hâli ile yakından alakalı... Göçebenin, konaklamaya en ihtiyaç duyduğu anda bile, ulaştığı yerde konuşlanmaması, yerleşik olanın kendini mülkiyeti üzerinden tanımlama çabasına
Bugün Kasım ayının ilk Perşembesi… Siber Zorbalık da Dâhil Olmak Üzere Okulda Şiddet ve Zorbalığa Karşı Uluslararası Mücadele Günü...
#cumhuriyet
@senatufan_tr
@IAUKampus
Alternatif de varken, seçmeli dersime kayıt olan sevgili öğrencilerimin sayısının üç haneli olduğunu görmenin karmaşık duyguları 😲 Bol section lazım, yoksa konferans vermekten ne farkı kalır. Ben hala öğrencilerini isim isim tanıma sevdasında olanlardanım. Yaşla birlikte hafızam
Heyecanla beklediğimiz Psikodiyalektik Okulu,
@psk_diyalektik
@gezgin_ismail
ve Bilgin Saydam’ın konuşmalarıyla bugün başlıyor! 😊Her ders ayrı zenginlikte.
Kayıtlarımız ve hazırlıklarımızı tamamladık, ilk ders zilimiz bugün çalıyor!
Okulumuz derslerine yüz yüze katılacaklar İstanbul Şişli’de İBB Habitat Kütüphanesi Salonu’ndan, çevrimiçi katılımcılar ise Zoom’dan dersleri takip edebilecekler.
#FeritEdg
ü'yü kaybetmişiz, başımız sağolsun...
#Tezer
Özlü ile mektuplaşmalarından iki alıntıyı bırakıyorum buraya...
[Ferit Edgü / 20 Mart 1984]: "Bir intiharın izinde" müthiş bir kitap. Çok müthiş bir kitap. (Başka sözcük bulamıyorum.) Yıllar var ki böyle bir metin oku
Bastırılan, başkaları üzerinden yapılan yorumlarla, yansıtmalarla da geri döner; kişi kendisi fark etmese de… Freud’un da dediği gibi, kişi, “…sanki kendisiyle hiçbir alakası olmayan bir hikayeyi anlatır gibi ya da hiç mi hiç etkilenmemiş gibi davranır. (...) Kendisini onca
Güçlü bir umutsuzluk dalgası, varoluşun ezici ağırlığı karşısında hissedilen dehşet duygusu yalnızca 1910’daki Munch’un, o dönemin doğasının ve insanının içinden değil; yaşadığımız çağın yıkıcı yaşantıları, yakıcı tanıklıklarıyla bizim, şimdiki doğanın, insanın içinden de
Merhabalar,
Dünyanın farklı ülkelerinde uluslararası bir ekiple iş hayatındaki kadınların çalışma hayatı deneyimlerini araştırmak amacıyla yürüttüğümüz yaklaşık 20 dakikalık bir araştırmaya katılmayı düşünürseniz bana özelden yazabilir misiniz? 😊 Dili Türkçedir. Değerli
Yunanca "nostos" (geriye dönüş) kelimesinden türeyen nostalji duygusunun izlerini sürdüğümüz yerlerden biri Odysseia'nın yolculuğu... Odysseia'nın anavatanı Ithaka'ya olan bağlılığı ve oraya geri dönme konusunda hissettiği yakıcı arzu, özlem duygusunun edebiyat ve mitolojideki
"İnsan olmak koca bir muamma! Bir gün uyanır, kendimizi bu hayatın içinde bulur ve 'insan' olduğumuzu fark ederiz. Burada olmayı seçmemiş olarak yola çıkarız ve sonra da kendimizi, sürekli kendi seçimimiz olmayan koşullarla karşı karşıya buluruz. Ne nereden geldiğimizi seçme
Rüyalar üzerine, Freud'dan Spinoza'ya 1 Eylül 1937 tarihli mektuptan...
"... benim için önemli olan rüyanın içeriği değil, olayların cereyan etme biçimi, aralarındaki boşluklar, bariz kılık değiştirmeler, mantıksızlıklar vb. Yaşadığımız ya da hayal ettiğimiz (...) pek çok şey
Kütüphaneler de tapınak hissi verir bazan... Görkemli rafların arasında kim bilir hangi çağların ruhuyla bizi selamlayan kitapların ve yazarların arasında az konuşulur; sessiz konuşulur; saygı ile dolaşır gözlerimiz, ellerimiz ve zihnimiz raflar arasında; nezaket ve ihtimamla
“…sonra yeniden sessizliğe dönmüştük; bizim için bir tapınak olan sessizliğe. Bizimkilerde az konuşulur; yavaş konuşulur; sürekli bir ölçü, nezaket ve ağırbaşlılık kaygısıyla konuşulur. (…) Yüreklerimizde aynı yas var hâlâ.”
Amin Maalouf/ Yolların Başlangıcı
Pilotun ve küçük prensin adı yoktur, tam bir anonimlik hakimdir esere. Belki de pilotun kendine varma yolculuğunun bir parçası olan onca gezegende saklı yanlarıyla karşılaşabilmesini, o yanların gözlerinin içine cesaretle ve otantik bir merakla bakabilmesini, işleyebilmesini
Lazarus önemli bir imge ve metafordu Sylvia Plath için; güncesine şöyle yazmıştı:
“Lazarus gibi duyumsuyorum kendimi: bu öykü çok büyüleyici.”
(Sylvia Plath / Günceler / 1998 / s. 129)
Ve bir devrim niteliği taşıyan Ariel şiirleri arasında Lady Lazarus (1962) başlıklı bir şiir
Sylvia Plath'ın ebeveynleriyle ilişkisi ile akademik performansı arasında iç içe geçmiş bir ilişki vardı. Özellikle de annesiyle ilişkisi oldukça belirleyiciydi. Plath, annesi onu ve kardeşi Warren'ı tek başına, maddi sıkıntılar içinde büyüttüğü için yaşamını çok uzun yıllar
Bilindiği gibi, ismini Goethe'nin Genç Werther'in Acıları adlı eserinden alan Werther Etkisi, özkıyım paylaşımları arttıkça, o kişiyle empati kuranlarda taklit eylemlerin olduğuna işaret ediyor. Özellikle o kişinin son sözlerini paylaşmak söz konusu kişiyle kurulan duygusal bağı
#AzizNesin
’in ölüm yıldönümü anısına, bir şiir bırakalım güne…
“Bişey bekliyorum bilmediğim
Örneğin pembe bir ilkyaz dalı mavi üstünde
Radyoyu açınca bir ezgi sevdiğim
Masamdan uzanıversin bir çiğdem
Bir gelincik açıversin aynadan
Bir telgraf bir armağan bir ödül
Dünyalar
“Kuş susar ve sabırla bekler; o her şeyin kendi vaktinde olacağını bilir, daha doğrusu, buna kesinlikle inanır, kuş bu yüzden sabırla bekler; ama gününü ve saatini bilmenin üstüne vazife olmadığını da bilir, onun için susar. Uygun vakit gelince elbet olacaktır, der kuş. (…) Onun
Türk PDR-Der Psikolojik Danışma ve Rehberlik Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Birimimiz (PDR-EPDAB) başkanımız Prof. Dr. Ragıp ÖZYÜREK ve başkan yardımcımız Prof. Dr. Nursel TOPKAYA liderliğinde ve dernek yönetimimiz iştirakiyle akreditasyon bilgilendirme
Genel Başkan Vekilimiz Prof. Dr. Metin PİŞKİN, Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fulya CENKSEVEN ÖNDER ve Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mutlu Nisa ÜNALDI CORAL ile her iki üniversitenin PDR anabilim dalı öğretim üye ve elemanlarının
“Her insan kendi adasında yaşar
Takırdatarak dişlerini ya da terleyerek.
Her insan kendi dilinde konuşur
Ve hiç kimse anlamaz ne söylediğini
Kafasındakı ışığın.”
#BertoltBrecht
Direnç göstermek ve akışa bırakmak arasındaki o ince çizgide, birincisinde yalnızca kendi içimize yönelir, ötekilerle teması boykot eder, kısa devre yaparız… İkincisinde halka halka genişleyip dışa açılan, ötekine, doğaya, dünyaya ahenkli bir şekilde yönelen bir varoluş sürer,
Gerçekten de nefis oluyor… İnsanın kendini davet etmesi lazım bu tür gitmelere Ahmet Muhip Dranas’ın Dağlara adlı şiirindeki gibi:
“Gel! Seninle yüce dağlara çıkalım
O dağlar, hani her gün doğar ya güneş,
Orada. Orada eğemen o iklim.
Köroğlu gibi hür yaşarım orda ben.
Soyun,
"...bireyler, hiçbir zaman yalnız değildir. (...) toplumu kendileriyle birlikte taşırlar. Diğerlerinin gerçek veya hayali varlığı, daima bizimledir. (...) Bunu ilk görenlerden biri Freud (1921) olmuş ve Kalabalıkların Psikolojisi ve Benin Analizi kitabında psikolojinin sosyal
"Çimene bir gülüş düştü" diye yazar bir şiirinde Sylvia Plath, kendi çağının atom bombası ve soykırım eylemlerine tanıklıkları içinden... O gülüşü düştüğü yerden kaldırmak ne kadar da zor geçen yıllara rağmen bitmek bilmeyen yıkıcı şiddet edimleri devam ederken. Ve "hayatta kalan
"Sanki bir tesbih koptu, tane tane savrulduk
Köy köy, bucak bucak, memleket memleket
Ne kadar korkmuştuk, elimizden tutmadılar
Doğrudur kendi içimizde daraldığımız
Kim neyi savundu bilinmez, nereye kadar
Başka bir yalnızlıkta boğulduk, havasızlıktan
Ne solculuğumuz solculuktu, ne
İlkbaharın, yeniden doğuşun çanlarını çalarak gelişini şu sözleriyle kaleme alır Hermann Hesse “Ağaçlar”da:
“… oradaydı işte, fakat geldiğini görmedim, tohumun kabuğunu çatlattığını, ilk ince kaynağın ışıkta titreştiğini görmedim. Birdenbire çiçeklenir her yer, parlak
Bugün jüri üyesi olarak misafir gittiğim tez savunma komitesinde komite üyeleri beni tez savunması olacak yüksek lisans öğrencimiz sandığına göre hâlâ genç sayılır mıyım? 😁😂🙊🙈 Yoksa bunu yüksek lisans yaşının yükselmiş olmasına mı bağlamalıyım? 😋
Ağır
#utan
ç yaşantısı;
Varlığını perdeleme, sır olma, saklanma arzusu ile ötekiyle temastan kaçınma, bağı koparma, yalıtım ile sonuçlanır.
Yapıcı
#su
çluluk yaşantısı;
Onarma, özür dileme, telafi, kurtulma ve kurtarma düşlemleri ile kişiyi ötekiyle temasa davet eder. Bir mühür
Küçüklerin dünyasından büyüklere mesajlar - Saha notu:
Sen nasıl da cömert, nasıl da koca yüreklisin çocuk! Kağıttan yıldızına yalnızca kendi adını yazıp tek başına parlama hakkına/şansına sahipken, o yıldızı paylaştın benimle yüzündeki o mahcup, çekingen ve tatlı gülümseyişinle;
“Düş gücü, sonsuzluğu yaratan düşüncedir. (…) Ben’in düşünce olması gibi düş gücü de düşüncedir, ben’i üretir ve üretirken ben’in olabilirini de yaratır; ve yoğunluğa sahip ben’in yoğunluğunun olabiliridir. İnsanı sonsuzluğa taşıyan düş gücüdür ama hayal bunu, insanı kendinden
Saç kırıkları, kalp kırıklıklarına benziyor kimi zaman. Kırılan saçlar, kırılmadan önceki halleriyle ahenkle var olma potansiyeline sahipken, o saça uygun olmayan tarak seçimi ve hoyrat darbeler varolma haklarını sabote ediyor, deyim yerindeyse hareket etme/eylemde bulunma