Ecem'in Şahsi Dergisi
@bosnalibir
Followers
38,136
Following
772
Media
36
Statuses
2,975
Bağımsız editör, yazar ve çevirmen. İşi gücü kültür-sanat
Joined January 2022
Don't wanna be here?
Send us removal request.
Explore trending content on Musk Viewer
Chicago
• 444108 Tweets
Flamengo
• 205634 Tweets
The Next Prince Q1
• 140351 Tweets
Allan
• 139622 Tweets
#ข้ามฟ้าเคียงเธอเปิดกล้อง
• 138740 Tweets
Mariana
• 123124 Tweets
Botafogo
• 121128 Tweets
Doritos
• 59084 Tweets
3DAYS LEFT WIMARNNAM ENGFA
• 56990 Tweets
#RakshaBandhan
• 46545 Tweets
休み明け
• 41626 Tweets
連休明け
• 38882 Tweets
#LaCasaDeLosFamososMexico
• 34541 Tweets
Rossi
• 26585 Tweets
ハイキューの日
• 24479 Tweets
Fuera Petro
• 24042 Tweets
Broncos
• 23024 Tweets
Saint Dr MSG
• 21993 Tweets
東海大相模
• 21243 Tweets
#रक्षाबंधन
• 20519 Tweets
戸愚呂弟のサングラス
• 18265 Tweets
Bruno Henrique
• 18040 Tweets
Packers
• 16560 Tweets
Sheetz
• 14852 Tweets
関東第一
• 13494 Tweets
#LaCasaDeLosFamosososMx
• 13056 Tweets
Angélica
• 12570 Tweets
Pro Win Chang Club
• 12453 Tweets
滋賀学園
• 11436 Tweets
青森山田
• 10843 Tweets
Bo Nix
• 10647 Tweets
Pinned Tweet
Açık Radyo'da İstanbul Ansiklopedisi podcastini dinlerken Reşad Ekrem Koçu'nun 29 yıl üzerine çalışıp tamamlamaya ömrü el vermeden aramızdan ayrılışıyla yarım kalan İstanbul Ansiklopedisi'nin akıbetini incelemek istedim. Keşke incelemeseydim, çünkü gerçekten üzüldüm. Pdf olarak
50
258
2K
İnce Memed'i okuduğumda böyle bir roman nasıl yazılabilir diye sormuştum kendime. Çok uzun süre yanıtını aradım bu sorunun. Otuzlu yaşların başında taze bir romancı için böylesine ayrıntı kurabilmenin gizini aradım durdum onun hayatının satır aralarında. Sonra bir gün, tüm o
225
2K
23K
Düşünsene 20 yaşında kendi halinde bir gençsin. Okumayı ve araştırmayı seviyorsun. Dil öğrenmeye çalışıyorsun. Bir şeyler okuyorsun ama çevrende, ailende okudukların üzerine konuşabilecek kimseyi bulamıyorsun. Ne yapacağım diye düşünüyorsun. İlgini çeken konularda yazılar
372
896
19K
Bir de bu durumu eleştirince sanki durum sadece eleştiren için garipmiş gibi yaklaşanlar var. Yarın pet şişe su 200 lira olsa, ‘’niye abartıyorsun internette bir sitede 110 liraya satılıyor’’ diyeceklerin sayısı hiç azımsanmayacak kadar çok. Mağdurların sistemle savaşı örneğini
175
721
19K
Sait Faik babası tarafından hiç sevilmedi. Eski Adapazarı Belediye Başkanı Mehmet Faik, statüye ve titre verdiği önem konumuna onu bir türlü yerleştiremediği için bir süre sonra yok saydı oğlunu. Annesi ise çok üzerine titredi. Fakat onun da gerçekten oğlunun üzerine mi yoksa
“Ailesi tarafından sevilen ve desteklenen kişiler, genellikle başarılı olmalarının yanı sıra hayatlarını doyasıya yaşayıp keyif alarak geçiriyorlar. Başarı gelmese bile, gerçekten mutlu oluyolarlar , gerçekten en güzel şeylerden biri de bu..”
198
2K
36K
183
911
13K
Dayım 1962 yılında Saraybosna'da doğdu. Belgrad Üniversitesi'nde tıp okudu. Bosna Savaşı sırasında genel cerrah olmuştu. Klasik aile yapımız içinde onun hepimizi uçarılığa ve sonsuz neşeye taşımaya çalışan farklı yapısını dokuz yaşındayken kavradım. O sanki bambaşka bir yerden
Vefatından sonra insanların seni ne kadar çabuk unutacağını bilseydin, bütün hayatını başkalarını memnun etmek için harcamazdın.
47
703
9K
115
429
13K
Babam anlatmıştı. 90'lı yılların başında bir Anadolu ilçesinin hakimiyken orta yaşlı biri gece bekçisi olarak çalıştığı restaurantta yaşamına son vermiş. Kimi kimsesi olmadığı için de otopsi ardından kimsesizler mezarlığına gömülmüş. Fakat rahat bırakmamışlar onu. Restaurantın
250
631
12K
Yıllar önce bianelde bir grup insan duvarın alt köşesine monteli paslanmış bir musluğun fotoğrafını çekiyordu. Musluğa bakıp not alanlar dahi vardı. Kalabalık arasından biri sanatçıyı sorduğunda görevli, ‘’musluk binaya ait, bianelle bir alakası yok’’ demişti. Bir anda herkes
Sanatçının tereyağına vurduğu "Benzersiz aidiyet" isimli çalışma, sanat camiasında büyük ilgi gördü.
1K
77
807
203
391
10K
2 hafta önce Sırbistan’dan Türkiye’ye dönerken havaalanında yaşlı Sırp karı kocayla tanıştım. Adam bastonla yürüyor, ağır hareket ediyordu. Onlar da benim gibi İstanbul uçağına binecekti. Sırpçayı nereden bildiğimi sordular. Bosna göçmeni olduğumu söyledim. Sonrasında adam bana,
"Öldüğünüzde, ölü olduğunuzu bilmezsiniz. Bu sadece başkaları için zordur. Aynı şey salak olduğunuzda da geçerlidir."
- Ronald David Laing
50
218
3K
59
586
9K
Biri öldüğünde ondan geriye kalan kitapları ve defterleri bazen yakınları bir koliye doldurur ve sahaflara bırakır. Sahaflar o kolilerdeki kitapları ayıklar, satılabilir durumda olanları raflara koyar. Satılamayacak olanları ise ya depoya gömer ya da kağıt toplayıcılara verir.
182
471
8K
Kuru Otlar Üstüne'nin başlangıcında bir Firdevs öğretmen var. Ucuza aldığı parfümün çakma olma ihtimali yüzüne vurulunca hemen onun orijinal olduğunu savunuyor. Çakma olma ihtimali asla kafasında bir soru işareti bile oluşturmuyor. Her şeyin en özeline ve en gerçeğine layık
118
390
8K
Ahmet Hamdi Tanpınar’ı yaşarken bir yazar ne kadar kırılabilirse o kadar kırdılar. Evvela aralarına almadılar onu. Belki eseri yoktu o dönem ama yazıları çoktu. İsmail Sevük’ün derleme kitabında kendine yer bulamadığı için kırgınlığını dile getirdi. Bu söylem kavgaya evrildi,
109
437
7K
Lise dönemimde pasaport başvurusunda bulunurken babamdan dolayı yeşil pasaport hakkım olduğunu öğrenmiştim. Pasaport araştırmasıyla uğraştığımı bildiği hâlde babam bana bu haktan faydalanabileceğimi hiç söylememişti. Bu durumu öğrendiğim andan itibaren de, ''neden bana
393
205
7K
Anneannem son zamanlarında kardeşleriyle konuşurken hep babasının ve annesinin günahlarını sorgulardı. Onların hayatına dair gözden kaçırdığı bir şey olduğuna öyle içten inancı vardı ki; ''işte şimdi oldu'' deyip her şeyi aklında yerli yerine oturtacağı bir bilgi duymak
Bir Twitter kullanıcısı, annesinin kitabının arasında bir not buldu.
282
586
14K
23
174
3K
Sartre, ilk romanı Bulantı yayımlandığında 33 yaşındaydı. Tüm detayıyla bireyi ele aldığı kitabın kapağını kaldıranlar Sartre'ın sözlerinden önce başka bir şeyle karşılaştılar, bir alıntıyla; ''Toplumsal önemi olmayan bir adam bu, sadece bir birey'' alıntısının altında
Ömrü boyunca yalnızlıktan bahseden J. P. Sartre'ın cenazesi.
46
228
3K
27
230
3K
''Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak… Haydi bunların hepsini yapayım. Fakat, onlar gibi nasıl düşünebilirim? Nasıl onlar gibi hissedebilirim?''
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yaban
1932
6
145
2K
Reddit’te bununla ilgili şöyle bir yorum okumuştum; ‘’Herkes koşmaya zorlanarak zehirleniyor. Kişisel gelişim guruları adeta birer kitle imha silahı görevi görüyorlar. Bu motivasyon büyülerine kapılan çoğu insan başarıya ulaşmak için durmadan çabaladıklarında hırslarının kibirle
38
152
2K
23 yaşında gencecik adam ''Dönemin Fransa'sasının Baudelaire Şiiri Üzerinde Etkisi'' adlı bol kaynakçalı enfes bir çalışma yapıyor ya da 19 yaşında bir genç kadın, ''Edgar Allan Poe'nun Katil Olma İhtimali''ni yine bol kaynakçalı olarak irdeliyor. Ve bu gençler piyasada bulunan
36
143
2K
“Ben babam öldüğünde 11 yaşındaydım. En yakınımız bile bizimle temas etmekten çekinirdi. Çok daha çarpıcı bir şey söyleyeceğim: annem ve ailenin yakınları, ‘mecbur olmadıkça babanın kim olduğunu kimseye söyleme’ derlerdi. Bir çocuğun, babasının kim olduğunu söylememesi çok
Sabahattin Ali’nin cesedi bir dere yatağında bulundu. Katili Ali Ertekin tutuklandıktan sonra ceza indirimi aldı. Aynı yıl çıkan af yasasıyla da serbest bırakıldı.
Cesedi eşi ve annesinin teşhis etmesine izin verilmedi. Daha sonra muayene edilmesi için defnedildiği yerden
1K
2K
20K
10
142
2K
Ne çok insanla aynı düşünüyormuşuz meğer. Yazdıkça var oluyoruz. Bu bizim gerçeğimiz. Bizi görmeyen herkese inat, avama göz açan herkese inat buradayız, yazıyoruz, yazacağız, düşüneceğiz ve üreteceğiz. Aynı düşünenler olarak bu toplulukta buluşalım:
9
48
2K
Fikret Ürgüp'ün, ''yemediğin yemeklerden miden mi bozuldu? / geçmediğin yollardan dizin tutulmuş'' dizeleri onun karanlık arayışını çok net hissettirmiştir bana.
1
58
2K
Oğuz Atay dönemin anlaşılmayan yazarı değildir. Aksine, o günün edebiyat gündemini belirleyen yazarlar tarafından çok net anlaşılmıştır. Onun edebiyatına dair hiç gelmeyen icazetin sebebi de ne yazık ki anlaşılmak olmuştur. Tutunamayanlar'ın basılmak üzere önlerine konan bazı
33
116
2K
Yorum olarak, ‘’birinin hayatını etkileyen sonuca kimse saygı göstermek zorunda değil’’, ‘’kendini düşünmeyeni ben düşünmek zorunda değilim’’, ‘’benim günümü gerçekten zorlaştırıyorsa hoşgörülü olmak zorunda değilim’’ ve türevi cümleler yazanlar üzerine birkaç saattir
77
27
2K
Piraye denildiğinde herkesin aklında bambaşka hikayeler canlanıyordur muhakkak. Ben ise Piraye'yi ne zaman duysam bambaşka bir Türkiye'yi düşünürüm hep.
Bu ülkede bir zamanlar Adam Yayınları diye bir yayınevi vardı. O dönem sosyal medya yok, dolayısıyla gösteri toplumuna uyum
36
125
1K
İstanbul'a geldiğimden beri hiç telefonum çalmadı. Birkaç banka ve belediyeden başka kimseden mesaj gelmedi. İnsanlarla tek iletişimim, ''sandalye boş mu?'' sorusuna verdiğim yanıtlar oldu. Eğlenen insanları uzaktan izledim. Vapurdan denizi ve telaşı izledim ama camdan yansıyan
35
33
1K
Bunu okuyunca kendimi çok tuhaf hissettim. Kendi kafamın içinde dedemin sesi canlandı da sanki o sesle okudum. O bölgede ufacık bir olay olduğu zaman Sırplar bir çılgınlık yapmaz umarım derdi. Hayal meyal de olsa bu cümleyi kurarkenki kısık gözlerini, titreyen ellerini
34
94
1K
@Lutfi_Polat_
Bazı durumlarda minnet hissinin yoğunluğu iki kelime arasına ya da kalıplar arasına sığmayabilir. Duyduğu yoğun minneti ifade etme arzusu ezberleyeceği teşekkür ederimden daha fazlasını içeriyor. Ben bunu anladım.
5
2
1K
4 gündür Makedonya’dayım. Burada 1.5 Hacettepe öğrenci nüfusu kadar Türkiye’den gelen öğrenci var. Bir ülkeye lisans eğitimi için dışarıdan gelen yabancı öğrenci sayısının zirvesidir muhtemelen. Çoğu orta halli denebilecek ailelerin çocukları. Sınavda 1.5-2 milyon bandında
Sadece birkaç haftada üç üniversite öğrencisi intihar etti, bir öğrenci pompalı tüfekle vuruldu, bir öğrenci asansörde katledildi. Kaliteli eğitim, sağlıklı koşullarda yemek yeme ve barınma artık hayal, en temel anlamda can güvenliği bile yok.
1
116
475
20
109
1K
Eğer burada olsaydı onunla 2019'daki büyük Zagreb konserine gitmek isterdim. O olmadığı için o kalabalıkta tek başımaydım. Bak, senin biricik insanlarının birbirleriyle meseleleri artık onlara da çocukça geliyor. Yedi bölgeden 25.000 insan buraya toplandı, tıpkı eskisi gibi demek
7
8
764
Öğrencilik yıllarımda kitapçıda çalışırken bir iş arkadaşım vardı. Haftanın bir günü tatil verilirdi fakat o hiç tatil yapmaz, hep işe gelirdi. Dünyanın en konuşkan insanlarından biriydi. Mesela aradan bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ daha onun kadar girişken ve güler yüzlü bir
25
37
762
Bu haberi okurken kendi hayatımı düşünüp gülmeye başladım. Kaç kitap düzenledim, kaç araştırma yaptım, kaç gölge araştırma metni yazdım ve çeviri yaptım hatırlamıyorum. Merak ve edebiyat para getirmez algısı öyle aşılması zor bir travma bırakmış ki zihnimde, utancımdan yaptığım
Bir TikTok kullanıcısına, Atatürk'e benziyor diye 1 saatte 500 bin TL attılar.
1K
155
5K
29
48
721
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban’ında geceyi okuyup yazarak geçiren Ahmet Celal’e, ‘’hadi yat uyu artık, seni bu saatte bir şeyler yazarken görenler büyü hazırladığını düşünür’’ denmesiyle içi kaplayan puslu ruh hali. Sonsuza kadar anlaşılmayacakmış hissi.
8
40
728
"Tutunamayanlar'ın yazarı Oğuz Atay'a, Solgun Ateş'ten ödünç aldığı biçim nedeniyle ağır eleştiriler getirildiği biliniyor. Bu eleştirilerin en eski tarihli dayanağı, Alman araştırmacı Tatjana Seyppel'in Oğuz Atay üzerine yazdığı ve 1989 yılında kitap olarak yayımlanan doktora
18
42
640
‘’Sait, ansızın öldü. Ölüm haberi bile vaktinde alınamadı. Cenazeyi evinin bulunduğu sokaktan geçirdiler. Bakmayın gazetelere, ağlayan tek kişi yoktu. Yalnız yaşlı bir kadın, o da her tabutun arkasından ağlayan cinsten. Şişli camiinde, yüz kişi kadardık. Nasıl bir yağmur! Revakın
6
47
621
Bugün babamın üniversiteden bir arkadaşıyla uzun zaman sonra görüşmelerine tanıklık ettim. Sanki kırk yılın ardından değil de, bir hafta sonu tatili sonrası bir araya gelmişler gibi bıraktıkları yerden devam ettiler muhabbetlerine. ''Nasıl gidiyor'', ''ne var ne yok'', ''neler
7
28
614
Yazdıklarımı soran güzel insanlar, blogum şu an aktif değil. Elimden geldiği kadar düşünce yazılarımı bu hesapta paylaşıyorum. En son yazdıklarımdan biri bu;
Piraye denildiğinde herkesin aklında bambaşka hikayeler canlanıyordur muhakkak. Ben ise Piraye'yi ne zaman duysam bambaşka bir Türkiye'yi düşünürüm hep.
Bu ülkede bir zamanlar Adam Yayınları diye bir yayınevi vardı. O dönem sosyal medya yok, dolayısıyla gösteri toplumuna uyum
36
125
1K
14
17
588
Yayınevleri topluca bana saldırabilir ama yine de fikrimi söyleyeceğim; pandemi döneminde bazı yazarlar kitaplarını pdf olarak kendi websitelerinden veya sosyal medya hesaplarından erişilebilir hale getirdiler. Bu hareket yazmanın ve yazının gücüne, marka arkasına sığınmaktan
8
15
579
Öyle travmalarla dolu bir üniversite hayatı geçirdim ki, benim için üniversiteden geriye güzel hiçbir şey kalmadı. Bir konuyu gerçekten merak etmek ve öğrenmek için araştırma girişiminde bulunmak günün sonunda o dersten kalmama sebep oldu mesela. Özellikle ikinci sınıftan
Üniversitede geçen ve sizi en çok etkileyen anınız nedir?
317
30
531
26
23
546
Franz Kafka'yı çok seviyorum. Onun iç dünyasını okumayı, hissetmeyi ve bunun üzerine düşünmeyi seviyorum. Fakat bugün Kafka herkese ulaşabiliyor ve bundan sonra da hiçbir zaman ulaşılma kaygısı yaşamayacak. Bunda hepimiz hemfikiriz diye düşünüyorum. Babamla bu konuda konuşurken
16
33
516
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum fakat derdimi ya da sıkıntımı anlattığım birinin, anlattıklarıma karşılık kendi dertlerinden ve sıkıntılarından örnekler vermesi ve meselenin öznesini bir anda kendisine dönüştürmesi beni gerçekten kırıyor. İletişimsizlik her zaman net görünen
40
13
520
Bir büyüğüm, ‘’hangi dili öğrenmeye çalışırsan çalış, o dilin konuşulduğu ülkenin kültürünü öğrenemezsen dili de biliyor sayılmazsın’’ demişti zamanında. Şimdi düşünüyorum da gerçekten çok haklıymış. Hırvatça bir çeviri okudum. Ana karakterimiz Sırp arkadaşını iki yanağından,
12
13
498
Celal Şengör, İş Bankası Yayınları'ndan çıkan söyleşi kitabında da, katıldığı çeşitli programlarda da aşkı tanımlarken sürekli Corelli'nin Mandolini filmini örnek olarak veriyor ve oradaki ''aşk, aşık olmak bittikten sonra geriye kalandır'' cümlesinin altını çiziyor. ''Müthiş!''
Dayı bas git taş toprak incele ya. şu yorumlara bak. Anna 'Katerina' okumuş da midesi bulanmış. "Elin orospusu, trenin altına yatana kadar subayın altına yatmasa"ymış bunlar olmazmış.
145
66
1K
10
16
504
Kitap zammı haberlerine yorum olarak ‘’bedava verseler okumam’’ diyenleri gördükçe gülüyorum. Gerçekten gülünecek haldesiniz. Okumayı reddedip de içine gömülmeyi seçtiğiniz suni gündemler, kendi deyiminizle ‘’ışıltılar, parıltılar’’ sönüp gidecek. Sizi de peşinden götürüp,
12
44
471
Bosna göçmeni annem ne zaman zor bir durumla karşılaştığını hissetse ''ben katliamın ortasından çıkmışım bunlar ne ki'' der. Hiçbir zorluk bir katliamın ortasında kalmaktan daha ağır gelmez ona. Bu yüzden güçlüdür. Ne zaman bir zorlukla karşılaşsam ben de annemleştiğimi
7
19
468
küçük İskender'in evi her şaire, yazara ve müzisyene açıktı. Albümü binlerce satan bir şarkıcıyla şiire gönül vermiş bir lise öğrencisinin aynı kanepede oturabilmesini bu ülkede sağlayabilen tek şairdi o. Özellikle Varlık'ın şiir editörlüğünü yaptığı dönemde genç edebiyatta
her şiir platformu bir tayfanınmış, hepsi birbirinden tiksiniyormuş, birinde şiir yayınlayan direkt onlardan sayılıp ilk fırsatta lanetleniyormuş. olm siz naptınız lan neye döndürdünüz şiiri, edebiyatı? meksikalı kartel misiniz, organ mafyaları mı? yaz şiirini yayınla geç.
1
8
130
13
39
452
Bir süredir YouTube kanalı açmayı düşünüyordum. Bugün açtım. Edebiyat dünyamıza dair bazı detayları elimden geldiğince çeşitli perspektiflerden anlatmaya çalışacağım video-makaleler oluşturacağım. Kanalı buraya bırakıyorum :)
20
24
459
Şu manzaranın ne 300 lirayla ne de ekonomiyle bir ilgisi var. Hatta konunun sosyolojik olarak üzerine gidilse ‘’mağaza sırası’’ örneği en sonlarda bir yerlerde kalır. Turgut Özal’ın ‘’benim memurum işini bilir’’ sloganının fiilen başlattığı bireycilik yarışı durumu neredeyse her
18
37
435
Hayatımda her şeyin yolunda gittiğini hissettiğim bir yaz akşamı evime bir kertenkele girmişti. İyi geçen günüm, duvardaki o ne yapacağını bilemeyen yabancıyla karşılaşmamla zihnimde buharlaşmıştı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. O duvarda, ben salonun ortasında hiç
16
23
438
Lise edebiyat müfredatımız Attila İlhan'ı alıyor ve Mavi Akımı diye tanımladıkları topluluğun içine sıkıştırıyor. Oysa temelde ne Mavi Dergisi'nin Attila İlhan'la bir alakası vardı, ne de Attila İlhan Mavi Dergisi'ni tanırdı. Mavi Dergisi'nin fikri Adalet Ağaoğlu'nun kardeşi
"hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
aysel git başımdan seni seviyorum."
Attila İlhan
71
554
13K
5
20
408
Bu bana dedikodunun nefis bir sanat olduğunu söyleyen Nurullah Ataç'ın ''Konuşmak'' adlı yazısını hatırlattı. ''Bir kimsenin münasebetsizliklerini, budalalıklarını, densizliklerini söylemeye kalktınız mı, söz sözü açar, karşımızdakiler de anlatacak şey bulurlar. Dostlarınızın,
5
22
388
7 ay önce hafif göğüs ağrısı ve sol kol uyuşması nedeniyle kardiyoloji uzmanına muayene olmuştum. Kan tahlili, ekg ve eko sonucu kalple ilgili herhangi bir sorunum olmadığını söyledi. Birkaç ay önce benzer şikayetle tekrar -farklı bir kardiyoloji uzmanına gittim. Fiziksel olarak
112
7
375
Dün aldığım bir mail ciddi anlamda canımı sıktı. Kasvet çöktü içime. Her olayın görünür tarafı olduğu gibi bir de satır araları vardır. Zeki Demirkubuz söyleşisinde duymuştum, ‘’bazen sabahlara kadar hayaller kuruyorsun ve sabah yine içine uyandığın çevreye uyum sağlamak
14
20
348
Gelenekler ya da ‘’gelenek kisvesi altındaki davranışlar’’ insanın yüzünde gelecek nesillerine de aktarabileceği bir tebessüm oluşturmuyorsa hiçbir anlamı yok. Balkanlarda eski bir gelenek vardır mesela. Doğan kız ya da erkek çocuk için ev yapımı bir şarap şişelenir ve toprağa
Tuzlu kahve geleneği yerini zehirli kahveye bırakıyor...
Damatlar eğer ölmezse evlenme hakkı kazanıyorlar (!)
Bu geleneğin abartılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
3K
113
2K
11
16
325
Bir konu hakkında ‘’bilgim yok’’ dediğinizde herkes şaşkınlıkla bakıyor yüzünüze. Herkesin fikrini belirttiği gündem konularda fikriniz sorulduğunda, ‘’fikir beyan edecek kadar araştırma yaptığımı düşünmüyorum’’ dediğinizde ukala olarak anılıyorsunuz. Bizi küçümsediği için mi
8
24
336
Her gün dakikalarca sohbet ettiğin biriyle artık bir daha görüşemeyeceğini idrak etmek çok zor. Sevdiği yemekler, altını çizdiği cümleler, az bulduğu emekli zammına söylenmesi, satranç oynarken uykuya dalması, bir gün mutlaka Hırvatistan’da deniz kenarında bir eve taşınmayı
14
13
335
34.479 kere teşekkür ederim. Kimileri için bu sayı belki bir şey ifade etmiyordur. Ancak bireyi ve onun benliğini göz önünde bulundurunca onun içinde yer aldığı sayılar yalnızca sayı olarak düşünülmüyor. Üniversitede bir bloğum vardı ve 10 kişi takip ediyordu. Her birinden ayrı
15
4
322
Anlaşılmama intikamı diye bir gerçeğin olduğuna inanıyorum. İnsan bazen içine ondan bağımsız gelip çöken umutla her şeyi deniyor. Meraklarının onu götürdüğü yolu, ilgi alanlarını ve keşiflerini anlatıyor, yazıyor. Sonra bir şey oluyor; bakıyor ki yolda yalnız. Bir kişi, sadece
26
26
310
7 kuşağı köyde tarla sürmüş, herhangi bir monarşide asla yüzüne bakılmayacak ve hatta insan yerine bile konulmayacak birisinin başarıyla eğitim alması, çalışması, araştırması, öğrenmesi, öğretmesi ve Nobel kazanabilmesi ihtimâlidir cumhuriyet.
Tıp fakültesine özgürce gidip,
7
55
296
Aldığım birkaç mesajla öğrendim ki Yaşar Kemal ile ilgili yazımı kaynakça göstermeden paylaşmış. Üstüne üstlük hiç tanımadığım, bilmediğim hâlde beni de engellemiş. Bu şekilde kimse bir yere varamadı, varamaz da. İçerik hırsızlığı kimseyi bir yere ulaştıramaz. Kimse böyle bir
25
14
290
Neden kimse yüksek sesle dile getirmiyor bilmiyorum ama Türkiye'de ciddi anlamda bir içerik hırsızlığı sorunu var. Görünürde üniversite mezunu olup, doktora yapmış insanlar dahi akıbetini düşünmeden gelişigüzel içerik çalabiliyorlar. Roman okurken dahi metni teyitte bulunmaya
16
16
288
Halit Refiğ, Metin Erksan'la birlikte tamamen kendi kültürüne yöneldi ve ilmek ilmek onun peşinden gitti. Hep onu anlatmak istedi. Adı yok edilmeye çalışılan Kemal Tahir'i bugün raflarda görebiliyorsak bunun sebebi biraz da Halit Refiğ'di. Onun unutulmaya terk edilen
Halit Refiğ yalnızlığın filmini çekmiş. Kaybolan tüm güzellikler için duyulan acının filmini, kafamda bin sorudan kaçmak için açtığım bu filmle binbirinci soru eklendi;
Bu hiç değişmeyecek mi Olcay Hanım,
ince düşünen hep incinecek mi?
8
25
348
3
27
291
Do Not Disturb bana şahitlik ettiğim bir olayı hatırlattı. 2014 yılında Beyoğlu'nda bir 'şiir gecesi' etkinliğine katılmıştım. Genç şairlerin ve yazarların şiirlerini/yazılarını okuduğu, birbirlerine seslerini duyurmak için bir araya geldikleri bir etkinlikti bu. Tuhaftır ki
18
18
285
Dışarıda bir kahve içeyim dedim zehir oldu. Önümdeki masada muhtemelen üniversite öğrencisi dört kişi vardı. Üç tanesi resmen anlaşmalı gibi el birliğiyle arkadaşlarını yerden yere vurdular. Gülerek ‘’sende niye hiç sakal çıkmıyor sülalede mi sorun var’’ demekten tut da, ‘’sen
17
5
275
İnsan derisinden kitap ciltlenmesi uygulamasının adı antropodermik bibliyopejidir. Kulağa çok uç geliyor biliyorum ve ilk duyduğumda irkilmeme neden olmuştu. Bundan dolayı bu korkunç adı hiçbir zaman unutmadım. Lawrence Sidney Thompson'ın 1946 yılında yazdığı bir makaleden bu
Parşömen hayvan derisidir. Hatta insan derisinden kitaplar da var
3
2
68
6
20
272
Nietzsche Fransa’da olduğu dönem bir kitapçıda dolaşırken karşısına çıkmıştı Yeraltından Notlar. Dostoyevski’yi bu şekilde, bu kitapla keşfetmişti. O andan sonraki neredeyse tüm düşünceleri ve mektupları Dostoyevski’den izler taşır. Hatta mektuplaştığı bazı kişiler, dolaylı
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski Yeraltından Notlar adlı eserini 1864 yılında yayımlamıştır. Bu eser çığır açıcı niteliğe sâhip kabul edilmektedir. Varoluşculuk ve modernizm akımlarının kapısını açan anahtar olduğu tarihe not düşülmüştür. Kitap taşkın bir anlatıcının ağzından
11
114
893
3
14
263
Çok haklı cümleler bunlar. Keşke bu cümlelerin toplum -özellikle de sistem nezdinde bir karşılığı olabilse. Toplum olarak insanları meraklarına ve ilgi alanlarına göre değerlendirmiyoruz. Daha geçen gün birileri tıp ve belli başlı mühendislik öğrencileri haricinde kimseye yurt
8
25
256
Çağın toksik figürleri ve onları kendine rol model alanların davranış biçimleri umurlarında olmadan gayet mutlu yaşayan insanlar var. Kadın ya da erkek fark etmeksizin azınlık olsalar da varlar. Bilgi ve sanat sayfalarını takip ederler, oralardan öğrendiklerini ya da
ya LÜTFEN kocanız dahi olsa kimseyi stalklamayın takipçilerine beğenilerine bakmayın yemin ederim ışığınızı söndürür iliğinizi sömürür tüm enerjinizi boş yere yollar kendinizden verir hayat kalitenizi düşürürsünüz zor ama imkansız değil YAPMAYIN
89
194
13K
12
27
245
Öyle bir dönem ki, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın dediği gibi: ''O yıllarda beni tartsalar; gözlerimi ayrı tartsalar, gözlerimin ağırlığı bin kat fazlaydı''
1
14
229
Zamanında okuduğum bir anekdotu hatırladım. Bilge Karasu, Hacettepe Felsefe'de birinci sınıflara bir ödev veriyor; kesmek ile yırtmak arasındaki farkı Türkçe bilmeyen birine nasıl anlatırsınız, en fazla üç satırda dile getirin diyor. Hazırlanan ödevleri okumayı çok isterdim.
11
4
229
Zihinsel çöküşünden sonra Nietzsche'yi Torino'dan Basel'e götürmeye bir türlü ikna edemediler. Ne söyledilerse olmadı, Torino'da kalmak istedi. Ancak sonra, Basel'de onun için bir etkinlik düzenleneceğini söylediklerinde kabul etti gitmeyi. Oysa ortada bir etkinlik yoktu.
Nietzsche ilginç biriydi: Her an küfredebilirmiş gibiydi ama asla küfretmez, kimseyi incitmezdi. İnce düşünürdü, zarifti. Öfkesi ona her şeyi yaptırabilirmiş gibiydi ama daima sakindi. Bir atın kırbaçlandığını görünce onunla acı duygudaşlığı kurup kriz geçirecek kadar empatikti.
18
53
789
3
14
225
2012 yılında genç bir yazarın romanı yayımlanmıştı. Benim o dönem kitaptan ve yazarından haberim yoktu. Birkaç kitap paylaşım sitesinde ve sözlükte karşıma çıkıp durdu. En sonunda nedir bu diye merak edip kitabı satın aldım. Kitabın hiçbir editoryal mekanizmadan geçmediği
Neden kadının çalışmaması gerektiğini düşünüyorum biraz anlatayım.
Ben her şeyden önce buna ekonomik sistem açısından karşıyım. Bugün inşaat ustasının maaşı 60 bin lira olmuşsa bunu kadınların inşaat ustası olmamasına borçluyuz. İşsizliğin olduğu bir ülkede ucuz işçi sayısını++
510
124
1K
9
14
224
Bizim edebiyatımızda düşünülen ile yazılan aynı değildi. Yazarlarımız aslında temelde derin düşünseler de yazarken kalıpların izin verdiği ölçüde o derinliği yansıtabiliyorlardı. Şairler içinse bu, kafiyeydi. Yoğun Batı etkisinin temeli de aslında biraz buydu. Halit Ziya çıtayı
7
18
209
Martin Heidegger'in iyi bir yayınevi etiketiyle basılmış tam külliyatının çevirisinin olmaması(bu isim listesi uzar gider), Louis-Ferdinand Celine gibi kült bir yazarın sadece ama sadece 3 kitabının çevrilmesi(antisemitist makaleleri dahil çevrilmedi) yayınevlerinin ayıbıdır.
2
14
205
@h_mumps
@SevilOzgenel
Yaşımın bir önemi yok. Ailemin beni sevdiğini hep hissettim. Son zerreye kadar o sevgiyi bana gösterdiler, gösteriyorlar da. Ben de onları sevdim, seviyorum. Kararlarımda, eğitimimde beni desteklediler. Yanımda oldular. İyi bir okulda okudum. Arkadaşlarımla aram hep iyi oldu.
14
1
208
Kimse bir şeyi keyif için yapabildiğimize ihtimâl vermiyormuş gibi geliyor bana bazen. Aslında nihai amacın uğraşının ta kendisi, lakin seni amacından başka bir yere, bir tür rekabet ortamına sürüklemeye çalışıyorlar. Ne yaparsan yap kendilerine kendilerini ispat etme zorunluluğu
8
32
210
Yazıldığı 70'li yıllar perspektifinden bakıldığında Zilif, bir intihar mektubu değil, bir dik duruş mektubudur. İçindeki ''insan'' olmaya dair vurgular aslında döneme karşı bir meydan okumadır. Benim tahminime göre her gün bir aydının öldürüldüğü bir dönemde, birkaç gün önce
Oruç Aruoba'nın İntihar Etmeye Karar Verdiğinde Kızına Yazdığı Mektup:
"Dünya ne ise oydu; ben de ne isem o oldum — uyuşamadık. Hepsi bu."
10
148
2K
3
13
188
Konuşmayı yapan kimdir ve konuşmanın teması nedir bilmiyorum. İlk aklıma gelen, ‘’madem bu çıkarıma varmak istediniz, en başından niye tuvalet aradınız?’’ sorusu oldu. Eğer o an tuvalete yetişebilseydi bu çıkarımla karşılaşmayacaktık muhtemelen. ‘’Neye göre, kime göre’’
22
5
189
Sekiz günde iki farklı roman dosyası okudum. Akış haritası çıkardım. Yazarlara tutarsız noktaları görebilmeleri için sorular hazırladım. Bunun üzerinden fikir teatileri yaptık. Lakin gelinen nokta bir şekilde dosyayı tekrar tekrar yazmayı denemek yerine, ''nasıl olsa ücretli
4
5
177
Uluslararası ilk ödüllü yönetmenimiz Metin Erksan, Sevmek Zamanı filmini o dönemde dağıtımcı bulamadığı için vizyona sokamadı. Avrupa'da epey alıcısı olan film, Türk seyirciden uzak kalmış oldu. Film Türkiye'de sadece tek bir yerde gösterildi: galanın yapıldığı Afyonkarahisar'ın
4
24
175
Hayatınızda nasıl bir kırılma noktası oldu da siz okumayı ve araştırmayı sevdiniz? O kırılma noktasını hatırlıyor musunuz?
70
3
172
Günümüz popüler dergilerinin 2000'li yıllardaki versiyonlarından birini karıştırırken, tıpkı şu an olduğu gibi tamamen ticari kaygıların getirisiyle Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşler'inde geçen ''şairliğimiz boşa değil, ömrümüzü mum gibi iki ucundan boşuna yakmadık'' cümlesini
3
10
167
Birkaç gündür zihnimde iz bırakan kitap cümlelerini düşünüyorum. Onlarca cümleyi anımsadım. Bir dolu kitabı elime alıp altını çizdiğim cümleleri tekrar okudum. Fakat onlarca cümlenin içinden bir tanesi sürekli aklımda dönüp durdu ve zihnimin içinde bir fener gibi parladı adeta.
6
9
173
Eğer YouTube Premium kullanmıyorsanız ve reklamlardan çok sıkıldıysanız herhangi bir ücretsiz vpn programında ülke olarak Sırbistan ya da Makedonya’yı seçin. Bu küçük ülkelerde YouTube reklam anlaşması 1-2 markadan ibaret olduğu için hiçbir reklamla karşılaşmayacaksınız
8
7
168
Cumhuriyet döneminin ilk kadın yazarlarından Muazzez Kaptanoğlu hakkında bir çalışma yapmıştım zamanında. Üslup ve tarz bakımından kimleri etkilediğini, ne boyutta bir düşünce farkındalığı yarattığını anlatmayı denemiştim. Fakat çalışmayı gören çoğu kişi, ‘’neden Oruç Aruoba’nın
2
8
162
Oğuz Atay hakkında yazılan tüm yazıların ve onunla yapılan röportajların derlendiği bu çok önemli çalışmanın hiçbir yerde satışı yok. Adeta basılmış ve sonrasında kaybolmuş. Nadir Kitap'ta dahi birkaç adet bulunuyor ve çok yüksek fiyattan satılıyor. Umarım bu sorun çözülebilir.
10
8
164
Bugün bir evrak almak için üniversiteye gittim. Sabah olmasına rağmen öğrenci işlerinde adım atacak yer yoktu. Sırada beklerken adeta sıkıştığımı hissettim. Alan epey genişti ama kapı önüne yığılma olmuştu. Dışarı çıkmak için kapıyı açan, daha çıkamadan içeri girmeye çalışanla
9
13
160
Bazı yazarlar ne kadar özelse, onların yıllar önce yazdığı kitapların günümüze kadar ulaşmasının hikayeleri de bir o kadar özel. Mesela ben ne zaman Nazım Hikmet okusam içimden Memet Fuat'a teşekkür ederim hep. O olmasaydı Nazım Hikmet'in çoğu kitabı kötü biçimde derlenmiş
6
19
156
Bosnalıların canının emanet edildiği Hollandalı general Thom Karremans, Ratko Mladiç'ten rüşvet aldıktan sonra kendilerine sığınmış sivillere, ''Sırpların katliam yapacağını düşünmeniz akıl alır gibi değil'' diye seslenmişti megafondan. Sonrasında o sivillerin hepsi Sırplara
Hele hele Saraybosna’da Filistin’e destek mitinginin vardığı nokta akıl alır gibi değil
3K
78
1K
7
21
148
1998 yılının Şubat'ı. Saraybosna'da artık barut kokusu yükselmiyor ancak başka bir koku, baruttan arta kalan insanlık silüetinin kokusu kaplıyor tüm şehri. O koku ki içinde ölüm kadar hayat ve tükenmişlik kadar umut barındırıyor. Her nefesle gelen o koku mutlaka bir hatıraya
0
17
151
Yazmak ve düşünmek üzerine beyin cimnastiği yapmak için gayet iyi kitaplar. Russellvari bir tavırla söylemek gerekirse yazmanın ne olduğuna dair aynı cevabı verecek iki iki farkı yazar yoktur. Herkesin kendini aradığı ve her seferinde kendisini yeniden var edip ardından yok
2
8
140
Bu yıl önceki yıllara göre çok daha değiştiğimi hissediyorum. Mesela eskiden de çok konuşan birisi değildim ama bu yıl sanki daha da sessizleştim. Anlatıcının kendisini karikatürize etmesinin bir tür insani zaaf ve her şeyi ele vermesinin aslında pek de elde olmayan bir durum
8
2
139
Keşke Türkçe çevirisi olsaydı dediğim kitaplardan biri daha. Jorge Carrion İspanyol bir yazar. 2017 yılında Bookshops adında bir kitap yayımlıyor. The New York Times yazarlarından Alan Riding'in bu kitabı şöyle açıklıyor; ''89 yıllık Katalonya Kitabevi bir iç savaşa, büyük bir
6
5
131
Bu tek başına yeter olsaydı bir yazar için, aynı Agota Kristof, ‘’ama hayat bir şey olmalıydı ve ben o şeyin olmasını bekliyordum, o şeyi arıyordum’’ diye bir cümle kurmazdı.
3
5
129
İnsan bireysel benliği içinde her şeyi affedebilme potansiyeline sahiptir. Çünkü nefretin ve hatta kinin bile ince boşlukları, gözle görünmeyen küçük erime noktaları vardır. Her insana nasip olmasa da, aslında her insanda bunu keşfedebileceği, kendi benliğinin içine doğru
🔴 Dilan Polat’ın sahibi olduğu Dilan Mücevherat’ın 6 ayda ödediği verginin sadece 15.000 TL olduğu ortaya çıktı.
▪️Dilan Polat iddialardan sonra hastaneye kaldırılıp Instagram hesabını kapattı.
2K
1K
17K
4
7
121
Her şeyden önce akademide bir öğrenci, ''şu duruşu gösterebileceği'' net bir sistem eleştirisinde bulunursa okulu birkaç yıl uzayabilir. Hatta mezun bile edilmeyebilir. Karın kışın ortasında arkasında bir kişi bile bulamadan sırf mezun olabilmek için yatay geçiş yollarını aramak
Akademi hakkındaki hangi fikirlerin seni şu pozisyona sokabilir?
59
11
96
3
6
121
Bugün de döndük dolaştık yine bir manşette aynı isimleri ve söylevlerini okuduk. Ben eminim ki hiçbir okur Nietzsche'yi, Dostoyevski'yi, Sartre'ı, Camus'yu ve Bakunin'i dergilerden keşfetmiyor. Bazı artık toplumsal zihne mal olması ''kabul görmüş'' cümlelerini de dergilerden
Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında;
“Yaratacak ne kalırdı geriye, tanrılar var olsaydı?” diye yazdı.
Dostoyevski Karamazov Kardeşler kitabında;
“Tanrı var olmasaydı, onu icat etmek gerekirdi.” diye yazdı.
Mihail Bakunin Tanrı ve Devlet kitabında;
“Voltaire’nin sözünü
42
213
2K
3
6
123
@AnCeSev
Filiz Ali'nin 9 Şubat 2010 tarihinde NTV'de katıldığı programdan alıntı.
Filiz Ali'yle yapılan şöyle değerli bir röportaj da bulunuyor:
0
8
125
Kitap dağıtım şirketleri neredeyse her gün dağıtım bedeline zam yapıyorlar. Raf bedeli kitabevinden kitabevine değişiyor ve talep edilen paralar iğrenç bir hâl almaya başladı. Sektör içinden bile kimse ne oluyor, ne yapıyorsunuz demiyor. Sanki tüm bu olup bitenler hipnoz aramolı
Yayınevlerine "Yeter artık biraz durun, hiç değilse bir müddet mola verin, merhametiniz yok mu sizin?" diye sitem edecek, bağıracak, üstünü başını dağıtacak binlerce okur bulabilirim.
9
11
283
3
10
120