Ne çok oldu
Şöyle oturup içmeyeli.
Ama içmek derken;
Öyle tek başına değil.
Öyle yalnız.
Öyle kimsesiz değil....
Bir dostu olmalı.
Yanı başında insanın
Bir türküsü olmalı
Bir şiiri olmalı
Yürekten söylediği
Ve bir sevdiği olmalı
Yürekte sakladığı....
iradesini,düşüncesini,kişiliğini daha doğrusu halkının değer yargılarını kişisel çıkarları uğruna peşkeş çektiren kim olursa olsun bunun siyasi literatürdeki tek adı; fahişeliktir, erkeği kadını hiç farketmez...
Çocukken güneş olmak isterdim,
Sonra anladım ki en iyisi çocuk olmak.
Çünkü güneşten sıcaktı kalbim.
Büyüdüm derken, yaşam denen ayazda üşüdüm.
Soğudu buza döndü kalbim.
Ne güneş olabildim,
Ne çocuk kalabildim.
İnsan hayatında hiçbir şeyi çok istememeli, bir şeyi ne kadar çok istersen onun o kadar esiri olursun. İstediğin şeyi elde etsen de etmesen de sonuç değişmez. Hayal kırıklığı meselenin esasıdır ve kalıcıdır.
Yanlışı vardı sana çiçek aldığım sokak çiçekçisinin;
Çünkü büyük olan yüreğimdi içindeki sen değil,
Senden kaç tane parçalanmış var orda ama hiç biri
senin gibi değil...
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.