![Yıldıray ÇİÇEK Profile](https://pbs.twimg.com/profile_images/1664958284850184193/2Of8qDaw_x96.jpg)
Yıldıray ÇİÇEK
@Yildiraycicek9
Followers
108K
Following
73K
Statuses
67K
Türkgün Gazetesi Başyazarı & Kutlu Sesleniş Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü & MHP Genel Başkanı Basın Danışmanı
Ankara
Joined October 2010
11 PKK’lı LEŞ 👏 En iyi çözüm Türk’e kefen biçenleri sarı torbalara doldurmaktır 👏🇹🇷
Güçlüyüz, kararlıyız! 🇹🇷 Irak’ın kuzeyine 29 Ocak-7 Şubat 2025 tarihleri arasında düzenlenen hava harekâtları sonucunda Gara bölgesinde 7 ve Hakurk bölgesinde 4 olmak üzere toplam 11 PKK'lı teröristin etkisiz hâle getirildiği belirlendi. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, aziz vatanımız için terör örgütlerine yönelik önleyici ve yok edici tedbirler almaya devam ediyor. #MillîSavunmaBakanlığı
6
58
257
RT @benguturktv: 📢 Cumhurbaşkanı Erdoğan: 💢Cumhur İttifakı ortağımız MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye şahsım ve partim adına geçm…
0
72
0
RT @Yildiraycicek9: DUAMIZ ÖMRÜNE BEREKETTİR Yaratılmış her canlı- insan, hayvan, bitki- için sağlık ve hastalık denklemi vardır. Dünyada…
0
194
0
Kırşehir'in yetiştirdiği ve Türk milletinin gönül tellerine dokunan, sanatçılığıyla herkesin gönlünde taht kuran merhum Neşet Ertaş, bir eserinde o yanık sesiyle "Cahildim dünyanın rengine kandım. Hayale aldandım boşuna yandım." diyordu... Bugün kalemim; Türk milletinin milli ve manevi değer yargılarından kopuk, zaman zaman o değer yargılarını taşıdığı Prof. Dr. sıfatıyla aşağılayan, bilmediğinin cahili olan, “dünyanın rengine kanan” Celal Şengör'ün Neşet Ertaş'a yönelik patavatsızlığına değinecek... Prof. Dr. Celal Şengör bir programa katılmış, programda sunucu ona "Neşet Ertaş'ı da mı dinlemediniz?" sorusunu yöneltmiş, o da "Kendisini hiç tanımıyorum. Adını duymadım." demiş... Program sunucusu bayan, onun yaptığı patavatsızlığı fark ettiği için isimli kitaplarla iddialı bir şekilde cahillikle mü"Burası kesilmeli bence hocam, yoksa Neşet Ertaş'ı duymadınız diye çok eleştirirler sizi." demek zorunda kalmış... Prof. Dr. Celal Şengör, Neşet Ertaş'ı bilmediğinden, duymadığından değil, ona göre halkın sevdiği sanatçı avam geldiği için aklınca yok sayıyor. Çünkü o kitaplarında, konuşmalarında sürekli insanları aşağılayan birisi... Allah'a inanmadığını söyleyen Prof. Dr. Celal Şengör, kendince inançlı insanları hep küçük görüyor. "Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı Etkiliyor", "Cehaletten Kurtulma Sanatı", "Aptalı Tanımak"cadele ettiğini söyleyen, insanlarla dalga geçen birisinin Neşet Ertaş'ı tanımaması, onu hiç duymaması mümkün mü? Kitaplar yazan, konferanslar veren, dünyadaki ve Türkiye'deki her olayı değerlendiren birisinin Neşet Ertaş'ı televizyon ve gazetede hiç görmediğini iddia etmesi inandırıcı mı? Hadi diyelim gerçekten hiç duymadı ve tanımıyor. O halde bu durum bile kendisinin bir noktada cahilliğinin ispatı değil mi? Kendi dışkısını yemekle meşhur olmuş ve bunu da "Kendi Dışkımı Yedim, İnsan Dışkısı Acıydı" şeklinde tarif eden bu Prof. Dr., kendi dışkısının tadını merak ettiği kadar, milletin değer verdiği sanatçıları da merak etmek yahut bu konuda cahilliğini yansıtmamak zorundadır. Mevlana diyor ya: "Cahil ile sohbet etmek güçtür bilene; çünkü cahil ne gelirse söyler diline." Prof. Dr. Celal Şengör birçok konuda böyle davranıyor. Prof. Dr. Celal Şengör, eğer Neşet Ertaş'ın "Sanatçılığını, tarzını, sesini beğenmiyorum, o yüzden de hiç dinlemedim" deseydi daha samimi olurdu. Herkes aynı sanatçının eserlerini beğenerek dinleyecek diye bir dayatma zaten yok. Duygulara dokunan eserleriyle milyonlarca insanı sevda seli olarak peşinden sürükleyen Ferdi Tayfur hayatını kaybettiği gün, Tele1'de patavatsız bir program sunucusu çıkıp Ferdi Tayfur'un eserlerini, tarzını aşağılık bir şekilde yorumlamıştı. Prof. Dr. Celal Şengör'ün yaptığı da aslında "Tanımıyorum, hiç duymadım" diyerek Neşet Ertaş'ı küçük görme davranışıdır. Bak Celal Şengör (!) senin gibi herkesi küçük görene nasıl sesleniyor Neşet Ertaş: "Seni beni kim getirdi cihana /Her oğlu doğurmuştur bir ana /Senin fikrin bozuk dostluk bahane /Aslı bozuk deme gel şu insana ya dost" Prof. Dr. Celal Şengör, Neşet Ertaş'ı tanısa da tanımasa da onun eserleri Anadolu'nun her yerinde gönüllerde nağme olmayı sürdürecektir. Gün gelecek onun "Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca / Akar can özümde sel gizli gizli / Bir tenhada can cananı bulunca / Sinemi yaralar" eserinde, gün gelecek onun "Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm / Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? neredesin sen?" eserinde, gün gelecek onun "Mühür gözlüm seni elden / Sakınırım kıskanırım / Uçan kuştan esen yelden / (Yağan kardan esen yelden) Sakınırım kıskanırım / (Sakınırım kıskanırım)" eserinde, gün gelecek onun "Kesik çayır biçilir mi / Soğuk sular içilir mi / Bana yardan geçti derler / Seven yardan geçilir mi" eserinde, gün gelecek onun "Niye çattın kaşlarını / Bilmiyom yar suçlarımı / Ölürsem ben saçlarını / Yolma gayrı, yolma leyli, leyli" eserinde ve daha nice değerli eserleri içinde milyonlar duygularını, sevdalarını bulacaktır. Belki de Neşet Ertaş'ı tanımadığını, ismini ilk defa duyduğunu söyleyen Celal Şengör ise tarihte "Kendi dışkısını yiyen Prof. Dr." olarak anılacaktır. Bozlak ustası Neşet Ertaş, UNESCO tarafından "Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi" kapsamında 'Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri'ne alınarak "yaşayan insan hazinesi" kabul edilmiş birisidir. Böyle bir hazineyi bilmemek, bilmeyen Celal Şengör gibilerin cahilliğidir. Aldığın unvanın hakkını ver Celal Şengör! Gerçi tüm eğitimini yurtdışında tamamlamış birini sen getirip profesör olarak medya pazarına çıkarınca o da yabancı kültürün esaretinde böyle can çekişerek milleti aşağılayacak. Bazıları da alkışlayarak bu şahsiyete malum çanak tutacak neyse… Neşet Ertaş'ın da dediği gibi; Halden anlamayanı kendi haline bırak. Zaman ona halini anlatır…
14
43
223
KİMİNLE OLDUĞUNU UNUTMAK VE AYIPLI ÜSLUP! Öncelikli olarak şehidimiz Namık Ayhan Akbaba'yı rahmet ve minnetle anarak yazıma başlamak istiyorum. Daha önce de onun aziz ruhunun CHP’li annesi tarafından incitildiğini düşünerek kaleme aldığım yazılar olmuştu. Şehidimiz Namık Ayhan Akbaba'nın annesi Pakize Akbaba'nın; terör örgütü PKK'nın siyasi uzantılarıyla 2015 yılından itibaren gerçekleştirdiği ittifak ve iş birliğiyle bilinen CHP'ye fiziken ve ruhen yakınlığı ve bu halden zerre rahatsız olmadan CHP'ye katkı sağlamak için sürekli siyasi demeçlerde bulunması, bununla da yetinmeyip CHP'den 2011 ve 2015 yıllarında milletvekili aday adayı olması, 2019 yılında "HDP'lilerin başımın üzerinde yeri var. HDP'lilere layık olmaya çalışıyorum" dediği HDP ile ittifak yaparak, 2024 yılında da DEM ile Kent Uzlaşısı yaparak kazanan Ekrem İmamoğlu için "Ben kendimden şüphe ederim, İmamoğlu'ndan şüphe etmem" demiş olması, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de “Bir oy Yeşil Sol’a (HDP), bir oy Kemal Kılıçdaroğlu” sloganıyla PKK’lıların bulunduğu ittifakın içinde yer alması şehidimizin incitilmesine dair konu başlıklarıydı. Hatta geçmişte yazdığım yazılarda da onun için şunları ifade etmiştim: "Sizi CHP'ye götüren, milletvekili aday adayı olmanızı destekleyen, CHP'nin programında konuşmanızı sağlayan ve geçtiğimiz gün mahkemede beraat ettikten sonra yaptığınız konuşmada hemen sağınızda duran ve orada nutuklar atan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba kimdir? TSK tarafından daha üç gün önce Rasulayn'da öldürülen PYD'li terörist Özge Aydın (kod adı Ceren Güneş) ile TBMM'de beraber basın toplantısı yapan kişidir. 2014 yılında Ayn el-Arap'a (Kobani) gidip, sözde Kobani Kantonu Başbakanı Enver Müslim, sözde PYD Kobani Başkanı Asiye Abdullah isimli teröristlerle görüşen kişidir. Basın toplantısı yaparak HDP Eş başkanlarının ve milletvekilinin gözaltına alınmasına karşı çıkan kişidir. Terörist Selahattin Demirtaş'ı cezaevinde ziyaret eden ve 'Demirtaş'ın tutuklanması asla kabul edilemez' diyen kişidir. Kemal Kılıçdaroğlu 'YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum' dediğinde, 'YPG bize saldırmaz' dediğinde, PKK'nın kapatılan gazetesine, televizyonuna sahip çıktığında, 4600 teröristin öldürüldüğü Afrin Operasyonu'na karşı çıktığında, PKK'nın kapatılan televizyon kanalı IMC'de 'Anayasa'nın 2. ve 3. maddelerini gelin değiştirelim' dediğinde, HDP ile sözde Adalet Yürüyüşü'nde beraber yürüdüğünde, HDP ile yerel seçimler ittifakı yaptığında, HDP ve PKK'ya yakın isimleri CHP'den belediye başkan adayı yaptığında niçin Şehit Anaları Derneği Başkanı olmanın duruşunu göstermediniz? Şehit anası ve Şehit Anaları Derneği Başkanı olmanız, sadece AK Parti-MHP söz konusu olduğunda mı aklınıza geliyor? Niçin CHP'nin ihanetleri karşısında tek kelime edemiyorsunuz?" (8 Kasım 2019) *** Yıllardır cevabını bulamadığımız sorumuz da bu son cümlelerimize yansımıştı. Böyle bir CHP'ye toz kondurmayan ve CHP'ye hizmet etmek için MHP'ye ve AK Parti'ye karşı sürekli bir saldırganlık gösteren Pakize Akbaba şimdi CHP kapısından içeri alınmıyormuş! Neler yaşandı, neler oldu acaba? 2011 yılından itibaren CHP'de bu sicili biriktirerek şehit evladını mezarında inciten Pakize Akbaba'nın görüşme talebini Özgür Özel ret etmiş… Bunu da Pakize Akbaba, paylaştığı bir video ile kendisi dile getirmişti. CHP'nin bu tavrı sonrası boşluğa düşen Pakize Akbaba, son aylarda CHP'nin kadim ortağı Zafer Partisi'nin mitinglerinde kendini göstermeye başladı. Kendisini haber yaptıran da bu mitinglerde yapmış olduğu seviyeyi yerlere düşüren ve taşıdığı şehit anası sıfatının ağırlığına yakışmayan konuşmalardır. Onu dinlerken her şehit ailesini baş tacı eden bizler gerçekten çok utandık, çok üzüldük… Keşke hiç o üsluba şahit olmasaydık. Terör örgütü PKK'nın siyasi uzantılarıyla 2015 yılından itibaren ittifak ve iş birliği yapan CHP içinde yer alacaksın, çözüm sürecinde 2011 yılında "Çözüm Öcalan'la Görüşmekten Geçiyorsa, Akil Adamlar Görüşsün" diyen, 2012 yılında "4 parti uzlaşırsa Öcalan'a ev hapsi bizim için mesele olmaz" diyen, 2014 yılında "Çözüm için Öcalan ile görüşülebilir" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun dizinin dibinden ayrılmayacaksın ama CHP'nin kadim ortağı DEM'e "Teröre cephe alın. Türkiye partisi olun", teröristbaşı Öcalan'a da "Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykır" çağrısını yaptığı için ve her zaman şehit ailelerinin yanında olmuş MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'ye karşı dönüp dolaşıp kendini vuracak bir üslupla sesleneceksin… "Üslup en kanlı silahtır. Dikkat et kelamın seni vurmasın" şeklinde insanın kullandığı üslubun önemine işaret eden bir söz vardır. Şu acı hale bakar mısınız? Bir şehit anasına, kullandığı üslubun aşırı ayıplı hali yüzünden "terör örgütü PKK'nın siyasi uzantılarıyla yıllardır iş birliği ve ittifak yapan CHP'de ne işin vardı?" diye sormak zorunda kalıyoruz. Yani açıkça oğlunu şehit edenlerle "teröre cephe alın" demeksizin ve onların terör faaliyetlerine göz yumanlarla beraber olan şehit anasına “Şehit oğlunun katilleriyle ittifak yapan CHP'de ne geziyorsun?” diyoruz. Biz bu soruyu sorarken içimiz kan ağlıyor ama Pakize Akbaba terörle mücadelede tavizsiz duruşunu hiç bozmayan MHP'ye kalkmış ne hakaretler ediyor. Gerçekten ayıp, gerçekten utanç verici… Hem de kimin mitinginde yapıyor bunu? 2019 yerel seçimlerinde CHP ve HDP ile ittifak yapan İyi Parti'nin o dönemki Genel Başkan Yardımcısı olan, 4600 YPG’li teröristin öldürüldüğü “Zeytin Dalı Operasyonuna” çamur atmak için “Erdoğan Afrin’i almak için karşılığında ne verdin?” diyen ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de 3 bakanlık için "Bir oy Yeşil Sol'a (HDP), bir oy Kemal Kılıçdaroğlu'na" sloganını sineye çeken Ümit Özdağ'ın partisinin mitinginde… Gerçekten çok ayıp Pakize Akbaba çok… Şehidimizin ruhunu bugüne kadar terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla ittifak ve iş birliği yapan partilerin menfaati için çok incittin… Bari bugünden sonra yapma… Ne kimin yanında durduğunun farkındasın ne de kime karşı konuştuğunun… Mevlana "Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozunu almaktır." diyor ya… Yıllardır şehit evladının ruhunu inciten Pakize Akbaba'nın derdi de asla DEM yahut teröristbaşı Öcalan değildir. Zaten öyle bir derdi olsaydı, terör örgütü PKK konusunda böyle bir sicil sahibi olan CHP'ye söyleyecek sözleri olur, dünün HDP ortağı Ümit Özdağ’ın partisinin mitinginde kendini istismar edenleri mutlu etmek için o çirkin sözleri MHP’ye yöneltmezdi. CHP’li Pakize Akbaba’nın terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarının dünkü ortakları CHP-Zafer gibi partilerden esirgediği üslubu Türkiye’de terörle mücadele konusunda en tavizsiz ve kararlı duruşu olan MHP’ye yöneltmesi ayıp ötesi bir durumdur. CHP’nin 2015 yılında, 2019 yılında, 2023 yılında, 2024 yılında terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla iş birliği ve ittifak yapmasına zerre itirazı olmamış, bundan sonra da yapsa asla itirazı olmayacak CHP’li Pakize Akbaba’nın şehit evladının ruhunu incitme ve onu istismar etme sınırlarını gerçekten aşmıştır. Şehidimiz Namık Ayhan Akbaba vatanın bölünmez bütünlüğü için şehit olmuştur. “Vatan oğul, bayrak oğul, devlet oğul, can oğul” diye ardından seslendiğimiz şehidimiz Namık Ayhan Akbaba, Pakize Akbaba’nın “PKK(PYD) Suriye’de devlet kursun” diyen, her seçime PKK ortaklığında giren CHP’ye olan gönül ve fikir bağında istismar malzemesi olarak kullanılmak için şehit olmamıştır. Cemil Meriç “Üslubun kimliğindir” der��� Bir şehit anasının durduğu yer ve üslubu bu olamaz… Teröre her manada destek olanlara sahip çık, terörle mücadele eden, terörü boğmak için strateji geliştirenlere hakaret et… Ne diyelim bu durum karşısında… Gerçekten söz tükendi… Çünkü çok utandık… Son sözümüz şehidimiz Namık Ayhan Akbaba’ya ve tüm şehitlerimize olsun. Elinde silah olan (tamamı dahil) her PKK’lı terörist gömülüyor, gömülmeye devam edecek… Ruhunuz şad olsun…
1
36
164
Türkiye Cumhuriyeti'ni cephede kazandığı zaferlerle kuran ve sonrasında yüksek nitelikli vizyonuyla yücelten, Türklüğün sönmeyen güneşi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşadığı şu diyalog ve kullandığı ifadeler, bugün Atatürk'ün CHP konusundaki şüphesini haklı çıkarmamış mıdır? "CHP Genel Sekreteri Recep Peker'in, CHP ile ilgili bir vesikayı Atatürk'e imzalatmaya getirdiğinde, Atatürk vesika üzerine; -'Partim...' Sözünü yazınca, rahmetli Recep Peker: -'Paşam, niçin Cumhuriyet Halk Partisi yazmıyorsunuz?' diye sormuştu. Atatürk şu cevabı vermişti: 'Ne bileyim sonuna kadar Cumhuriyet Halk Partisi'nin benim partim olarak kalacağını?' (1935) Atatürk'ün aramızdan ayrılmasından sonra, CHP yavaş yavaş Atatürk'ün miras bıraktığı fikirlerden ve düşüncelerden sıyrılmıştır. 1980 öncesi sol terör örgütlerine yenik düşen CHP, 1990 sonrası da terör örgütü PKK'nın siyasi uzantılarının etkisi altına girmiştir. PKK'nın ilk siyasi uzantısı HEP, CHP (SHP) sayesinde meclise girmişti. Ondan sonra CHP bu illetten bir türlü kurtulamadı. Mustafa Kemal Atatürk, CHP'yi ve Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu ve kendinden sonraki nesillere miras bıraktı. Atat��rk'ün kurduğu CHP zamanla öyle dönüştürüldü ki, 1980 öncesi ve sonrası tamamen Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya çalışan ne kadar unsur varsa hepsi CHP içinde hücresel konuma geçti. Hele Kemal Kılıçdaroğlu'ndan sonra ve mevcutta Özgür Özel ile birlikte CHP'nin Atatürk ile ne uzaktan ne de yakından bir ilişkisi kalmadı. Atatürk'ün özüyle, sözüyle, miraslarıyla, mücadelesiyle hiçbir bağı kalmamış CHP'nin Atatürk ile yan yana anılması, Atatürk'e yapılacak çok büyük bir hakarettir. Hele CHP'yi yönetenlerin "Biz Atatürk'ün kurduğu bir partiyiz" diye günümüze dair böbürlenmesi, tüm bu yaşananlara baktığımızda ayrı bir trajikomik oluyor. CHP ne zaman sıkıştığı köşeden çıkmaya ya da ne zaman hareket alanını genişletme çalışsa sığındığı slogan "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" olmaktadır. Bak hele, askerlere bak! CHP şimdi de disiplinsiz davranışlardan dolayı TSK'dan ihraç edilen teğmenler üzerinden "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganıyla kendine siyasi vitamin ve oksijen sondajı vurmaya çalışıyor. "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganını istismar eden bu CHP, Türkiye'nin en büyük ili olan İstanbul'a "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" gibi bir sloganı doğru bulmuyorum. Militer bir dil olmasından öte, birey olmanın önüne geçen bir ifade." cümlelerini kullanmış Canan Kaftancıoğlu'nu il başkanı yapmış bir parti değil mi? Bir dönem neredeyse Kemal Kılıçdaroğlu'ndan sonra CHP'nin ikinci ismi olmuştu. Bu sloganı doğru bulmayan Canan Kaftancıoğlu'nun siyasi duruşuna, “En büyük Atatürkçü yazar(!)” Yılmaz Özdil bile "Şunu demiş, bunu demiş filan, geç bunları geç... Oylarımızın çalınmasını önleyen insandır Canan Kaftancıoğlu, yanındayız." diyerek destek olmuştu. Canan Kaftancıoğlu örneği, CHP'nin "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganını sadece maske olarak kullandığının en çarpıcı örneğidir. Ama CHP sadece böyle bir istismar örneğiyle yetinen bir parti değil. CHP adeta Atatürk'e düşmanlığın bir üssü haline gelmiş vaziyette. Türk askerinin Tunceli dağlarına yazdığı Atatürk'ün "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözü kendisine sorulduğunda "Ben olsaydım Tuncelililere sorardım, Atatürk'ün bir sürü sözü vardır. 'Hangisini istiyorsanız onu yazalım' diyebilirdim" diyerek karşı çıkan Kemal Kılıçdaroğlu… Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka'nın 2016 yılında Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi iken, CHP'li bir milletvekilinin TBMM odasından Atatürk resmini indirdiğini "Şunu bilmenizi isterim; Bu olay, ismimin Aylin Nazlıaka olduğu kadar gerçek…" diyerek duyurduğu partinin adıdır CHP… "Unutmadık, asla unutmayacağız! Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum. #DersimKatliamı" paylaşımı yaparak Atatürk'ü katliamcı gösteren Orhan Sarıbal'ı milletvekili yapan CHP… Teröristbaşı Fethullah Gülen'i öve öve bitiremeyen, "Kemalizm ırkçılıktır, dışlayıcıdır" diyen, terör örgütü PKK'yı savunan bildirilere imza atan, FETÖ'nün kapatılan yayın organı Taraf gazetesinde yazarlık yapan Yüksel Taşkın'ı İzmir 1. sıradan milletvekili yapan CHP… Terör örgütü PKK'nın yayın organı Medya Haber'e çıkarak Türk Ordusuna "Kimyasal silah kullanıyor" iftirası atan, sicilinde Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığına dair her şey bulunan eski TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya topyekün sahip çıkan CHP… Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bölücü isyan başlattığı için idam ettirdiği Seyit Rıza ve Şeyh Sait'e toz kondurmayan Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve CHP kadroları… Daha PKK'lılarla yaptıkları iş birliklerine, "Suriye'de PKK devlet kursun", "Barzani Irak'ta Kürdistan kursun" dediklerine, PKK'nın gazetesine, televizyonuna kapatıldığı için sahip çıktıklarına, PKK'lı teröristlere avukatlık yaptıklarına, PKK'nın yayın organlarına çıkıp propaganda yaptıklarına hiç değinmedim. CHP'nin özet bile sayılmayacak Atatürk sicili budur. Sadece başlıklardan bazılarını sundum. Yoksa CHP'nin Atatürk düşmanlığına dair sicili oldukça kabarıktır. O yüzden "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" sloganını CHP kullanıyorsa bilin ki, ikiyüzlülük yapmakta ve istismarını yaparak kendine siyasi alan açmaya çalışıyor. CHP'nin bu siyaset anlayışından dolayı onların ne Türk'ün askeri olması ne de Mustafa Kemal'in askeri olması mümkün değildir. Ama kimlere asker olacakları çok açıktır. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin "Türk askerinin arkasına saklanıp üç beş kendini bilmezin korsan metnini silah gibi kullanan CHP'sinden satılmış kimi medya organlarına, kiralık kalemlerden iç işgal cephesine tahkimat yapan alçaklara kadar 'Mustafa Kemal'in askeriyiz' sözünün cezalandırıldığını iddia etmeleri hem şeref mahrumu bir iftira hem de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin manevi ve tarihi dokusuna dış bağlantılı operasyondur." sözleriyle ifade edildiği gibi, ihraç edilen 5 teğmen D-İ-S-İ-P-L-İ-N-S-İ-Z-L-İ-K sebebiyle ihraç edilmiştir. Aksi olsaydı zaten o gün törende "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye slogan atan 100-150 teğmenin daha ihraç edilmesi gerekirdi. Bu konuyu en çok istismar edenlerin başında Atatürk düşmanlığında en büyük sicil sahibi olan CHP'nin gelmesi de ayrı bir tuhaflıktır. Bizim gözümüzde 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganına düşmanlık duyanlar kadar, bu sloganı istismar ederek her türlü Atatürk düşmanlığı yapanlar da aynı derecede kansız, soysuz ve şerefsizdir.
10
63
218
Bazıları var, “Dünya sadece benim etrafımda dönüyor” sanıyor... Bu modeller, dünyada milyarlarca insan varken, hayata hep “Ben ve diğerleri” penceresinden bakıyor. Sanki bu dünyada yaşayan tek canlı onlar ve sadece onların ihtiyaçları, zevkleri, hevesleri, duyguları, düşünceleri var... Başkasının bunları yaşamaya hakkı yok; hakkı olmayı bırak, onlara göre başkası yok... Gözlerinde sadece kendilerini görüyorlar... Kulakları sadece kendi seslerini işitiyor. O derece narsist, o derece egoistler yani... Tek tip bir hayata mahkûm olmuşlar, değişemeyen kalıplaşmış bir düşünceyle: Hep bana, hep bana, hep bana... Nefes almak sanki bu dünyada sadece onlara mahsus... “Gelin beraber nefes alalım” diye başkalarını davet ettiklerinde dahi, asıl olan hep kendi nefeslerinin genişliği olur. Çünkü başkalarının nefesleri, onların yanında nefes israfı… Onlara göre “Hava, su, toprak” ondan başkasına yar olmamalı... Sadece ve sadece “Hava sadece benim ciğerlerime oksijen olsun, su sadece benim susuzluğumu gidersin, toprağı da sadece ben ekeyim, ben biçeyim... Velhasıl tüm yaşamsal imkânlar sadece benim önümde olsun” diyorlar... En güzeli onların olsun, en mükemmeli onların olsun, her şey onların olsun... Adeta açgözlülük soluyorlar... Bu, onların yaşam felsefesi... Bu felsefeye sahip olanlar için, başkasının yaşam hakkı umurunda mı? Başkasının hiçbir derdinde olmazlar, hep kendi keyiflerinde olurlar... En ihtiyaç duyulan anda yanında durmazlar, hep uzaktan bakarlar... “Yanında duruyorum” rollerini oynarlarken dahi bakışları hep yabancıdır, davranışları hep bencillik kokan bir yabanilik barındırır. Hiç fedakârlık yapmayı düşünmezler, hep ruhundan, emeğinden, zamanından, gücünden tüketirler… Böyle böyle asıl kendilerini tükettiler. Gönülden düştüler ve yavaş yavaş gözden kayboldular. 5 Şubat 2025
12
120
347
13 PKK’lı LEŞ 👏👏👏 En iyi çözüm budur! Silahlarıyla gömmeye devam 🇹🇷
Geçit vermedik, vermeyeceğiz! 🇹🇷 Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye’nin kuzeyindeki Barış Pınarı bölgesinde tespit ettiği 13 PKK/YPG’li teröristi etkisiz hâle getirdi. Terörle mücadelemize bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı azim ve kararlılıkla, tavizsiz bir şekilde devam edeceğiz. #MillîSavunmaBakanlığı
19
89
405
TRUMP YİNE SİYONİZM DİLİNE DÖNDÜ Herhalde günümüz dünyasında ABD ve İsrail gibi iki ülke olmasa, dünyadaki insanların yaşam hakkı daha fazla olurdu. ABD ve İsrail'i yönetenler içinde insan olma özelliği olanlar yıllar geçtikçe tükeniyor. Bu tükenme hali de doğal olarak insanlığa çok büyük zarar veriyor. ABD/İsrail Ortadoğu Bölgesinde el ele vererek yıllardır "Vadedilmiş Topraklar, Büyük Kürdistan, BOP" hedefi için milyonlarca insanı katlettiler. Gazze'de ateşkes yapıldı gibi görülse de civarında yine bahanelerle katliamları sürdürüyorlar. Gazze'de 60 bin üzerinde masum insan öldürüldü. Bunun 20 bine yakını çocuktu. ABD ve İsrail'in kalbi zerre titremedi, bu ölümler karşısında gözlerini dahi kırpmadılar. "Ateşkes sağlandı" diye dünyadaki her vicdan, merhamet sahibi insan seviniyordu. Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmadan kısa bir süre önce "Bu epik ateşkes anlaşması, yalnızca kasım ayında kazandığımız tarihi zaferin bir sonucu olarak gerçekleşebilirdi" açıklamasını yaparak insanlığa dair dönüş işareti vermişti. Fakat koltuğa oturur oturmaz yine bir Siyonizm sevdasına düştü. Trump'ın bir buçuk milyon Filistinliyi Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi, "İsrail'in ihtiyaç duyduğu" yüksek tonajlı bombaları sağlama anlaşması, ateşkese gölge düşürmüş ve bölgede bu ikilinin yapacaklarına dair şüpheleri artırmıştır. Trump deliliğe, Netanyahu yaratıklığa vurarak bir yol tutturmuş yine insanlığa savaş açma planları yapıyor. ABD Başkanı Trump’ın koltuğa oturur oturmaz, ilk resmi ziyaretçisi Netanyahu oldu. Sırf bu durum bile insanlığa karşı bir düşmanlık mesajıdır. İnsan olan Netanyahu gibi birini davet etmeye, onunla görüşmeye utanır. Ama Trump gibi akıl sağlığı şüpheli birinin böyle bir değer yargısı olmadı. ABD Başkanı Trump, Netanyahu ile görüştükten sonra dili Siyonizme doğru iyice kaymıştır. Trump, Gazze'deki ateşkesin devam edip etmeyeceği ile ilgili soru üzerine, "Onun süreceğine ilişkin bir güvencem yok, bu anlaşmanın devam edeceğine ilişkin bir garantimiz yok." diyerek yine katliamlara açık kapı bırakmıştır. ABD Başkanı Trump bu açıklamayı yaptığı saatlerde virane evlerine dönmüş Gazze'deki mazlumlar, yıkık evleri içinde yaşam şartları oluşturmaya çalışıyordu. Trump'ın koltuğa oturur oturmaz Gazze konusundaki açıklamalarının, düşüncelerinin pek insani ve uluslararası hukuka uymadığı bir gerçek. Ama insanlık nerede, hukuk kimde? Trump'ın açıklamaları, Netanyahu'nun yaratık suratını niye kanlandırmış görünmektedir. Yaratık Netanyahu "Ancak Başkan Trump ile yakın çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde yeniden çizebileceğimize inanıyorum." diyerek hala Ortadoğu haritasını kendi lehlerine çevirmekten bahsetmektedir. Trump, yaratık Netanyahu'nun bu düşüncesine "Bu kalemi görüyor musunuz? Ortadoğu'nun boyutuna nazaran çok küçük, işte bu İsrail. Çok küçük bir ülke." karşılığını vererek yine işgal ve katliamlarla İsrail'in topraklarını genişletme mesajı vermiştir. Trump'ın bu çılgınlık ve delilik oranına baktığınızda bunlar için adım atması pek mümkün görünüyor. Fakat bu çılgınlık ve delilik oranı Netanyahu'ya "Artık ABD'ye ekonomik ve diplomatik olarak çok yük oluyorsun" deme durumu da dönebilir. Çünkü onda "Trump ne yapsa yeridir." hali vardır. ABD Başkanı Trump sadece Ortadoğu Bölgesi için mesajlar vermiyor. Çin, Kanada ve Meksika'nın yanı sıra Kolombiya, Panama ve başta Danimarka olmak üzere birçok AB ülkesi için ekonomik, askeri tehditlerde bulunuyor. Bu yaklaşım elbette dünya huzurunu bozar. ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'nın doğal kaynaklarının ABD'ye verilmesi karşılığında Ukrayna'ya yardımın devam edebileceğini söylemesi de ABD'nin dünyanın her yerindeki gelişmeye bu zihniyette bakacağını ve bu menfaat penceresinden her türlü savaş, kaos, istikrarsızlık içinde olabileceğini göstermektedir. ABD Başkanı Trump'ın bu son açıklamalarına baktığımızda dünyayı huzurlu günlerin beklemediğini söyleyebiliriz. ABD Başkanı Trump'ın ispatı için her çılgınlığa uygun yapısı vardır. ABD gücünü insanlığa değil, şeytanlığa hizmete verdiği sürece dünyaya huzur yok…
4
34
155
SİZLER HARBİ ADAM DEĞİLSİNİZ! Hey ezikler… Hey siyasi ve kişisel menfaatler için kılıktan kılığa girenler… Hey her menfaati tıkandığında, görünürdeki partisini ve sözde davasını anında satanlar… Hey 2015 seçimlerinden sonra CHP’nin kullanışlı aparatı olan ve onların önüne paspas gibi serilenler… Hey CHP-HDP(DEM) ile bugüne kadar her ittifaklarını, her türlü iş birliklerini büyük iştahla sürdürenler… Hey kurdukları partilerde her türlü para, taciz, vurgun işlerine girenler… Hey Türkiye’deki ve bölgemizdeki gelişmeler üzerinden Siyonistlere, Conilere kuyruk sallayanlar… MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, DEM'e "Teröre cephe alın. Türkiye partisi olun", teröristbaşı Öcalan'a da "Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykır" çağrısını yaptığı için atmadığınız iftira, söylemediğiniz yalan, ağzınızdan ishal olmadığınız an kalmadı. Sizi haftalardır ibretle izliyoruz. Ne yüzsüz ne pişkin ne arsız ne karaktersiz adamlarmışsınız! Adamın birisi hem annesini hem babasını öldürmüş. Mahkemeye çıkartılan anne ve baba katili evlat, hâkimin "söyleyeceğin bir şey var mı?" sorusuna ise "Hem yetim hem öksüzüm beraatımı istiyorum" diye cevap vermiş… Haliniz tam da böyle! “Önderimiz Apo” diyen partilerle 2019 yılından itibaren yerel seçimlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifak yapan siz değil misiniz? MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bir yandan terörle mücadelenin aralıksız sürdürülmesini isterken diğer yandan ortaklık yaptığınız DEM’e ve DEM’in “irademizi belirler” dediği teröristbaşı Öcalan’a çağrılarını da sürdürmüştür. Bu hal karşısında kudurmuş gibi davranan her kim varsa hepsini teker teker inceleyin hepsi de HDP ve DEM’in içinde olduğu ittifakları destekleyen, içinde yer alan şeref yoksunlarıdır. Bu HDP’li ittifaklar içinde 2019’da Mansur Yavaş’ın, Ekrem İmamoğlu��nun, Tunç Soyer’in, Vahap Seçer’in, Zeydan Karalar’ın peşinden koşan karaktersizler, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’li ittifaklar içinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun peşinden koşan menfaatperestler, 2024 yılında DEM ile “Kent Uzlaşısı” yapan CHP’li Belediye Başkanları peşinde koşan haysiyetsizler, o günlerde akıl edemedikleri “Önderimiz Apo” diyen HDP’yi, DEM’i şimdi akıl ediyorlar… Siyasi ve kişisel menfaatlerini beslediği için DEM ile ittifaka zerre söz söylemiyorlar ama DEM’e "Teröre cephe alın. Türkiye partisi olun" çağrısı yapınca kuduruyorlar. HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar CHP Genel Merkezi’nde canlı yayında “Öcalan ve PKK konusunda CHP ile aramızda hiçbir problem yok” dediğinde de her yeri gezmekten bitlenmiş kuyruğunuzu kıstırıp susmuştunuz. CHP’nin ABB Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan nemalanmak için, onun kendi HDP’li ittifakını meşrulaştırmak için söylediği “HDP de mecliste olup derdini anlatmak istiyordur, meşrudur. Demirtaş’ın bir açıklamasını gördüm, PKK silah bırakmalıdır diyor. Belki HDP bu şekilde meclise girip PKK’ya yeter artık silah bırakın diyecek” sözü karşısında üç maymun gibi “Duymadım, görmedim, bilmiyorum” rollerine giren, çamurda debelenen domuz pozisyonu alan yüzsüzler yani terörle mücadele eden tarafın çağrısından rahatsız olan bu yüzsüzlerin tek derdi var. O da DEM ile ittifaklarının bozulma ihtimalidir. Özgür Özel’in daha iki ay önce söylediği “DEM ile CHP göbekten birbirine bağlıdır” sözüne de susan bu haysiyet, şeref, karakter fukaralarıdır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Özgür Özel’in; HDP’li, DEM’li ittifaklarında figüranlık yapanlar, böyle adamların peşinden gidenler, ömrünü Türklük sevdasına adamış Devlet Bahçeli gibi bir liderin “Terörsüz Türkiye” çağrılarından rahatsız oluyorlar. Ulan! Siz harbi adam değilsiniz… Sizin siyasi ve kişisel menfaatleriniz için satmayacağınız bir değer var mı? Hepinizin sicilinde terörle mücadeleye karşı çıkan eylem ve söylemleriniz var. Hepinizin sicilinde terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla iş birliği ve ittifaklar var. Ezikliğinizde işte bu sicil sahibi olmaktan geliyor. Yıllardır bu yüzden ezik ezik gezerken, kendinize fırsat doğduğunu sanıyorsunuz… Ama daha düne kadar “Devlet Bahçeli, çok iyi de bir stratejik akla sahiptir. Satranç oyuncusudur, hep 5 hamle sonrasını görür. Bazı şeyleri göze alır, ama demokrasinin yanında durur. Partiye zarar getirecek bir şey Türkiye’ye faydalıysa, onu yapar. Rastgele konuşmaz.” ve “Devlet Bahçeli, çok uzun süre MHP genel başkanlığı yaptı. Derin bir bilgi ağı var şüphesiz. Siyasette taktik anlamda ciddi bir ustalığı var ve söylediği şey ciddiye alınmalı.” diyenler sizdiniz… MHP Lideri Devlet Bahçeli size fırsat vermez, ancak sizin tekrar tekrar rezil olmanızı sağlar… Bunları diyen kişilerin ve partilerin şimdi en çok saldıran olması bile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin nasıl bir strateji kurduğunu göstermeye yetmiyor mu? Düne kadar HDP ve DEM’in ittifak ortakları, bugün MHP’ye kudurmuş gibi saldırıyorsa, saldıranların niyetini anlamak gerekmiyor mu? Aklı başında olan, dünü-bugünü kıyaslayan herkes her şeyi anlıyor.
17
154
440
DUAMIZ ÖMRÜNE BEREKETTİR Yaratılmış her canlı- insan, hayvan, bitki- için sağlık ve hastalık denklemi vardır. Dünyada her insanın başına gelebilecek sağlık sorunlarına karşı "Bana hastalık asla uğramaz" diye imtiyaz sahibi olduğunu düşünen varsa, o da zaten akıl hastasıdır. Bebek, çocuk, genç, yaşlı; her yaşta insan hastalanabilir. Dolayısıyla, yaratılışın kanununda var olan bu durum karşısında kimsenin dalga geçmeye veya alaya almaya hakkı yoktur. Bir insanın başka birinin sağlık sorunlarıyla alay etmesi ya da geleceğe dair hesaplar yapması erdemsizliktir. Zira elbet gün gelir, o dalga geçenler veya hesap yapanlar kendileri sağlık problemleri yaşayabilir yahut en yakınları çeşitli hastalıklara maruz kalabilir. Bu sebeple, düşmanınız bile olsa onların hastalıkları ve sağlık problemleriyle dalga geçmeyin diye yapanları sürekli uyarıyoruz. Geçmişte de eski Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yaşadığı sağlık problemleriyle dalga geçenler, alay edenler ve siyasi hesaplar yapanlar hakkında birçok yazı yazdım. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde yeniden bir sağlık kontrollerinden ve operasyonlarından geçti. Aynı erdemsiz, ahlaksız ve hesaplı tayfa, sosyal medyada patlayan kanalizasyon boruları gibi ortaya çıkarak yine lağım kokan düşüncelerini ve temennilerini yansıttılar. Bunlara sürekli "İtin duası kabul olsa gökten kemik yağardı" sözünü hatırlattık, ancak it itliğinden vazgeçmiyor. MHP Lideri Sn. Devlet Bahçeli’nin Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker’in kamuoyuna duyurduğu gibi planlı ve programlı gerçekleşen hastane sürecini “Devlet Bahçeli hastaneye kaldırıldı” şeklinde duyuran Halk TV’nin haberi sonrası, sosyal medyada bazıları boncuk gibi dizilerek, Allah’ın verdiği ve sadece Allah’ın alacağı cana gün tayin etme alçaklığını ve sağlık sorunlarıyla dalga geçme şerefsizliğini gösterdiler. Leş gibi lağım kokuyorlardı. Bu sayfaları tek tek incelediğimizde, çoğunlukla CHP, Zafer, İyi Parti, PKK, FETÖ, DHKP-C paylaşımları yapanlardı. Aksini iddia eden, bu sayfaların paylaşımlarını tek tek kontrol etsin ve gerçeği görsün… Bunları bir anne doğurmuş olamaz. Başka bir tür üretim bunlar… Hele ki Allah inancı olan birinin bunu yapıyor olması asla düşünülemez. Sayın Devlet Bahçeli, her insan gibi sağlık problemleri yaşadı ve tedavisini oldu. Sağlık durumu şimdi çok şükür iyi. Türkgün ailesi olarak kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Allah acil şifalar versin, ömrüne bereket olsun.
28
194
664
RT @benguturktv: #SONDAKİKA MİT, PKK/KCK sözde Özel Kuvvetler mensubu Berhudan Harun kod Murat KELEŞ’i, Irak/Hakurk’ta etkisiz hale getird…
0
32
0
RT @TurkgunGazetesi: Gazetemizin 7 Şubat 2025 Cuma baskısını inceleyebilirsiniz... #Türkgün #turkgungazetesi
0
90
0