BA English Literature | MA Student in Philosophy
@METU_ODTU
|Political Philosophy, Right-Wing Populism, Citizenship, Identity and Politics
Founder
@KualiaDergi
Birikim'in Temmuz sayısı için post-liberalizmin bir örneği olarak Fransız Yeni Sağ'ını yazdım. Aşırı sağın liberal ve sol kimlik siyasetindeki argümanları kendi amaçları için nasıl araçsallaştırdığına odaklandım. Umarım beğenilir!
Bu adam benim dedem. Dün sabahın erken saatlerinde balıkçı motoruyla (Sinop/Türkeli) mezgit yakalamak için denize açıldı ve dönmesi gereken saatte evine dönmedi.
Dedem 4.5 saat akıntıyla mücadele ederek 3 deniz mili mesafeyi yüzerek eve dönmüştü. Bypass geçirmiş 68 yaşında bir adam akıntıyla 4.5 saat yüzerek karaya ulaşıyor ve kayalıkları çıplak ayakla yürüyerek eve ulaştı.
Bu olaylar yaşanırken canımızdan can gitti ama sonu güzel bitti.
Japonya'ya doktora sonrası araştırmacı olarak giden ve birçok yeterliliğe sahip olan birini sırf etnik ve dinsel kimliği üzerinden aşağılamak, Türkiye'deki seküler bağnazlığı bir kez daha gözler önüne sermiş.
Türkiyeli kavramını savunan bir Türk olarak asla Türklüğümden gocunmuyorum. Hatta kültürümü yaşamayı ve onun korunmaya değer olduğunu düşünüyorum. Ancak aynı ülkeyi paylaştığım Kürtlere kendi etnik kimliğimi dayatmak gibi bir kepazeliği savunamam. Vicdana ve insanlığa ters.
Mansur Yavaş:
💬"Artık Türkiyeli Anadolulu gibi uydurma kavramlar konuşulmaya başladı. Kimileri rahatsız olmasın, kimileri de memnun olsun diye Türklüklerinden gocunmaya başladılar"
Anadolu'da herhangi bir kahvehanede gerçekleşecek düzeyde bir argümantasyon kapasitesiyle böyle çıkışlar yapmak İlber Ortaylının bir aydın olmadığını, malumatfuruş bir tarihçi olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Savaştan kaçıp ülkemizde yeni bir hayat kurmak isteyen Suriyelilere atfettikleri bütün çirkin, bayağı ve medeniyetsiz özellikler aslında sadece ama sadece kendilerinde var. Orta sınıf seküler milliyetçilik hakikaten ne çirkin şey.
Arkadaşlar siz "woke" kültürden değil, size ait görmediğiniz ve hiçbir koşulda uzlaşmak istemediğiniz toplumsal gruplardan rahatsızsınız. Olimpiyatlar'daki açılışın çok küçük bir bölümündeki gösteriyi genelleştirerek içinizdeki öfkeyi kusma motivasyonu ile hareket ediyorsunuz.
Türk seküleri ne düzgün bir eğitim almıştır ne de dünyayı tanır. Çat pat İngilizceleri ve yarım yamalak bilgileriyle kendilerinin Orta Doğulu olmadıklarını ispat etmeye çalışmak için debelenip durur ve hırçınlaşırlar.
Babala Tv'de yayınlanan programda Ömer Faruk Gergerlioğlu'na seyircilerin yaptığı saygısızlıklar inanılmaz hakikaten.
Bu kadar vulgar, sekter, dogmatik ve kendi hezeyanlarının çukurunda debelenen bir milliyetçilik de ancak bu ülkeye nasip olurdu. Hiç utanma yok.
Ev yas evine dönüşmüş gibiydi. Başsağlığı mesajları taziye dilekleri ve teselliler içerisinde yakın akrabalar uzak yerlerden cenazeye gelmeye çalışırken birden mucize gibi bir haber ortalığı aydınlatıverdi.
Kendimle ilgili güzel bir gelişmeyi paylaşmak isterim: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümüne yaptığım yüksek lisans başvuru sonucum demin açıklandı.
Kabul almışım, mutluluğum tarifsiz.
Kadına çocuklarının yanında saldırmışlar, onunla da yetinmeyip "Türkçe konuşsana" diyerek ırkçı hezeyanlarını dışavurmuşlar. Sonra da utanmadan burada kadını suçluyorlar.
Milliyetçilik Türkiye'de toplumsal barışı dinamitlemek dışında başka hiçbir amaca hizmet etmiyor.
Bak bak dağdan gelmiş bağdakini kovuyor. “Bunların hepsi şerefsiz” diyip millete saldırıyor. Fazla merhametin vatana ihanet olduğunun çok güzel bir tablosu alın doyasıya seyredin.
Ben ve dedemin bqlıkçı arkadaşları kıyıdan üç mil uzakta tekneye ulaşsak da içinde kimse yoktu. Belli ki denize serinlemek için atlamış akıntıya kapılıp bir daha teknesine geri dönememişti. Telefonu ve kıyafetleri teknenin İçerisindeydi.
Karamollaoğlu’nun muhafazakar seçmenle masa arasında bir köprü görevi gördüğü çeşitli mecralarda sık sık zikrediliyor lakin Karamollaoğlu, Türkiye’de İslami hareketlere karşı “alerjik” olan seküler kitleleri de tesiri altına almış gibi görünüyor.
Teknenin etrafında, denizde sahil güvenlik ve sivil ekipler olarak uzun arayışlar sonucu ölmüş olduğuna hükmettiğimiz dedemizin cesedine ulaşamamıştık.
ODTÜ'de gerek muhafazakar gerek de seküler öğrenciler Gazze için eylemler yaptı ve hepimiz o eylemlere katıldık. Şimdi ise öğrenciler Bahar Şenliğinin Devrim Meydanında olmamasına karşı tepkilerini gösteriyorlar. Terbiyesizleşmenin alemi yok.
Türkiye'de yaşayan herkes Türk değil. Türkiye'de yaşayan etnik Türkler Türktür, geri kalan milletlerden insanlar ise kendi milletlerine aittirler. Hepimizi kapsayacak bir yurttaşlık kimliği olacaksa bu "Türklük" değil, "Türkiyelilik" yahut farklı bir alternatif olacaktır. Alışın.
Bu adama öyle bir gönül rahatlığı ve ahlaki duruş ile oy atacağım ki elim bile titremeyecek.
Küstahlığın ve insanların öz saygılarını parçalayan ahlaksız bir kibrin bu topraklardan ve siyasetten def olması için o oyu vereceğim.
Böylesi bir cehalet ve bu cehalete rağmen ortalığa saçılan kibir hakikaten çok şaşırtıcı.
Ne yani, gerçekten bu cehaletin Japonya'da post-doc yapmış ve akademik anlamda gayet yeterli müslüman bir akademisyeni mahkum edebileceğini mi sanıyorsunuz?
Komik...
Milliyetçilik Türkiye'nin toplumsal barışını tehdit etmeye devam eden yegane unsur olarak dimdik karşımızda dikiliyor.
Demokratik kesimler bu anlatının bir parçası olmak yerine kendi sanrılarını Türkiye gerçeği olarak pazarlayan bu milliyetçi hırçınlığı ifşa etmeli.
Ben de Türk'üm. Türk devleti içinde yaşıyor, kamu kurumlarında Türkçe hizmet alıyor, eğitimimi Türkçe görüyor ve kamusal alanda rahatça Türkçe konuşuyorum. Türk olmak bu ülkede ne zaman sakıncalı oldu? Şizoid episode falan mı yaşıyorsunuz?
Savaştan kaçan, evlerini ve yurtlarını terk etmeye itilmiş, ailelerini kaybetmiş, Arrendt'in tabiriyle "anadillerinin rahatlığını yitiren" insanlara yönelik geliştirilen nefret söyleminin bir parçası olmaya asla niyetim yok.
Barış Atay'a Babala Tv yayınında soru soran gençlerin üslubu, vizyonsuzluğu, kırılgan egoları ve milliyetçi dürtülerle içlerinden çıkan dil polisliği hakikaten insanı dumura uğratıyor.
Kimse kimsenin düşmanı değil, aynı toplumu paylaşan yurttaşlarız. Bu yabancılaşma çok üzücü.
Toplumda yurttaşlık temelli bir bağ ile dayanışmayı arttıran medeni bir vatandaşlık algısından uzak; toplumu bir çeşit kabile gibi yekpare gören bu hastalıklı anlatı, karşısında konumlanan bütün farklı pozisyonları yok etmeye programlanmış bir vaziyette.
Kimse cinsel yönelimini topluma dayatmıyor ama sizler bütün bir toplumsal ve kültürel yaşamı kendi ideolojik bağnazlığınızla şekillendirmek istiyorsunuz. Nasıl bir çarpık zihne sahipsiniz anlamadım ki.
Bu seçim, Kılıçdaroğlu'nun başlattığı helalleşme siyasetinin meyvelerini verdiği bir seçim. Kurumsal ittifaklar bitmiş olabilir ancak taban ittifak siyasetini özümsedi. Bu önemli ve takdire değer bir gelişme.
Neye katılıyorsun Mehmet Akif? Toplumdaki en kırılgan gruplara karşı ayrımcılığı teşvik etmeyi ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmelerine kamu kaynaklarını kullanmak suretiyle ket vurmayı destekliyorsun.
Rejimin makbul gazetecisisin zaten, böyle sinyallere gerek yok.
El kadar çocukların acılarını ve travmalarını sosyal medyada eğlence malzemesi haline getirmek suretiyle alaya alan bir ahlaki çürüme.
Kayıtsızlığın, sorumsuzluğun ve bütün insani değerlerin reddedilişinin sükse yaptığı bir toplum. Utanç verici, zavallıca.
Belki dikkatinizi çekmedi, belki de önemsemeye değer görmediniz ama Bursa'da merkez Yıldırım ilçesinde bir Suriyeli ailenin yaşadığı evde yangın çıktı ve 8'i çocuk bir kişi hayatını kaybetti. Bu çocuklar 3 ila 10 yaşları arasında.
Katilleri belli: savaş, yoksulluk, göç...
Demokrasi bir tür tahammül rejimidir. Hoşumuza gitmeyen ve parçası olmadığımız hayat tarzlarına/alt kültürlere maruz kalacağız ve bunları deneyimleyeceğiz. Modern toplum bunu gerektiriyor zira yoğun bir kültürel farklılık etrafında şekillenen bir kamusallık yaşıyoruz.
Güzel bir haber vereyim:
Will Kymlicka'nın "Liberalism, Community and Culture" isimli en önemli kitaplarından birini FOL Yayınları (
@folkitap
) için çevirmeye başladım.
Bu kitabı çevirmeyi hep çok istiyordum, umarım güzel bir çeviri sonucunda okurla buluşturabiliriz.
DEVA partisi genel başkanından kurucularına kadar Enes Kara meselesi ile ilgili açıklamalar yapmışken CHP ve İYİP'ten hala açıklama gelmedi.
DEVA'yı en küçük şeyde mahkum edip "mavi akp" diye niteleyen belli kesimler buna ses çıkarmayacak mı? Çıkarmayacak mısınız gerçekten?
Melek Mızrak Subaşı üzerinden şekillenen söylemler, Türkiye'de azımsanamayacak düzeyde belli bir grup insanın aşağılık kompleksini gösterir cinsten. Avrupa'ya gittiğinde Avrupalı sanılan Türklerin attığı sevinç çığlıklarında görülecek türden bir kompleks...
Kendi çocuğunuz, aile fertleriniz ve sevdikleriniz hipotermi riski ile karşı karşıya kalacak kadar soğuk olan bir bölgede enkaz altında olmayınca yabancı paronayası ile birleşen şizoid gündemleriniz oluyor. Hakikaten yazık...
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu 4.Derece Uluslararası alarm çağrısı yaptık açıklaması yaptı.Bu seviye asla bu derecenin üzerine çıkarılmamalı .Türk Milleti ve Devletimiz elele biz bu felaketin üstesinden geliriz.Yabancılar bölgeye yardım vs gerekçesiyle sokulmamalı.
Kültürel çeşitliliklere duyarlı bir sekülerizmin ve çokkültürcü politikaların faziletleri bu videoda: Dini gruplar kamusal hayat içerisinde sadece hoşgörü ile karşılaşmıyor, aynı zamanda değerli hissediyorlar. Bu "değer görme" hali, toplumsal uyumu ve kaynaşmayı arttırıyor.
VİDEO HABER | Londra’da Piccadily Caddesi’ne Ramazan mahyaları asıldı. Avrupa’da ilk kez bir metropole asılan mahyaları şehrin ilk Müslüman belediye başkanı Sadık Khan geri sayımla yaktı.
Ben bir Türk'üm. Kamu kurumlarında ve kamusal alanda dilim tanınıyor, eğitimimi Türkçe alıyor, yurt içi-dışı uçuş yapabiliyor ve de kültürel kimliğimi yaşayabiliyorum. Kürtlerle eşit bir yurttaş değilim zira bu nimetlerden onlar yararlanamıyor. İşte sana Kürt sorunu.
@haticeacar626
@sadiktanrikulu
Çok iyi bir cevap olmuş, normalde cevap vermeye bile değmez ama bazen gerekiyor. İnsan biraz had ve hudut bilmeli. Koskoca adamlar gencecik kadınların hayatlarını ağızlarına sakız yapmayı şiar edinmiş. Bu büyük bir zavallılık ve oldukça aşağılıkça.
Türklüğümün bu ülkenin farklı milletlerine mensup yurttaşlarıma dayatılmasını açık bir bağnazlık olarak görüyorum ve karşısında olacağım. Modası geçmiş beyhude bir üst kimlik anlatısından vazgeçmemiz gerekiyor.
Kültür değerlidir ve ahlaki açıdan bir önemi haizdir. Bu yüzden Türk Türktür, Kürt de Kürttür. Ama aynı ülkeyi paylaşan farklı kültürel gruplara mensup bireyler olarak, biz Türkleri ve Kürtleri kuşatacak bir kavram varsa o da "Türkiyelilik" yahut farklı bir alternatif olacaktır.
Etno-kültürel açıdan farklı milletten olan bir kişiyi asimile etmeye çalışmak ve bu insana "Ne Mutlu Türküm Diyene" gibi oldukça rahatsız edici bir sloganı dayatmak hakikaten korkunç.
Büyüyün.
Sinan Oğan’ın konuk olduğu Mevzular Açık Mikrofon'da bir provokatörün, “Ben Kürt’üm, ‘Ne mutlu Türk'üm diyene’ diyemem” açıklamasının ardından tansiyon yükseldi.
Sonrasında salon hep bir ağızdan “Ne mutlu Türk’üm diyene” diye bağırdı.
Bir olimpiyat açılışının çok küçük bir parçası üzerinden nefret kusmak ve belli bir toplumsal grubu hedef haline getirmek modern toplumun yapısını oyuyor, hayatı kabile tipi bir yapıya indirgiyor. Bir cemaat yahut kabile içinde değil, cemiyet içinde yaşıyoruz. Bunu unutmamalıyız.
@hzkoytak
Anlam kaygısı taşımadığını nereden çıkardınız geleneksel olmayan isimlerin? Kaldı ki meseleyi "bireyciliğe" bağlamak da ayrı bir tartışma konusu.
Oldukça özgüvenli olduğu gibi islami kimliği ve retoriğinden ödün vermeyen bir isim olan Temel bey, seküler kitlelerin önyargılarını parçalıyor ve ortaklaşmanın önünü açıyor.
Bu insanlar zaten oldukça kötü koşullarda yaşıyorken hayatlarını daha da zorlaştırmak için elinden geleni ardına koymayan bir siyaset dünyanın hiçbir yerinde ne demokratiktir ne de insanidir.
Akıl almaz ve vicdan tanımaz bu politikalar insanları topluma yabancılaştırıyor.
Seküler kitlelerin gözünde Saadet Partisi ve Milli Görüş kökenli seçmen, yeni bir Türkiye’nin inşasında bir müşterekte buluşabilecek, bazı hassasiyetleri garipsense dahi saygı içinde karşılanacak bir müttefik olarak görülmeye başlandı.
Uğur Dündar bundan 12 sene önce Cuma namazına giden öğrencileri Star Tv'deki haber kuşağında şeytanlaştırıyordu ve hedef haline getiriyordu. Kılıçdaroğlu tam olarak bu faşizan ulusalcılığı tasfiye etti. Başlattığı helalleşme süreci de bunun bir parçası olarak tarihi bir adımdı.
Geçmişe ve Geleceğe Not düşelim!
Sayın Uğur Dündar'a açık mektubumdur…
Sağdan soldan vatan evlatlarının idamlarıyla sonuçlanan 68 kuşağı fırtınasında gemisine dalga vurmamış Uğur Dündar, 1980 darbesinin "Bizim Uğur"u, TRT Genel Müdürü…
Bizim kuşağın onur abidelerinden
@atilladirim
@lsdomicim
Bu insanlarda vicdan olduğuna inanıyor musun Atilla abi? Farklı azınlık gruplarına mensup bireyler için (örneğin lgbti+'lar) bu ifadeleri kullansaydı yer yerinden oynardı. Biliyor Suriyelilere saldırmanın dayanılmaz hafifliğini. Utanmaz!
Teoman haklı. Yurt dışına gidip göçmen olarak yaşamak isteyenler ve hatta Almanya'daki soydaşlarının rahat bir biçimde dillerini konuşabilmelerini arzulayanlar, buradaki Suriyelilerin ne yaşamasını ne de dillerini konuşmasını istiyorlar. İki yüzlü ve pespaye bir milliyetçilik.
Teoman:
"Norveçli sarışın çocukları görseler harika olmuş diyeceklerdi. Suriyeli kara kuruları görünce mahvoluyorlar. 'Her yer Arap oldu' demek ırkçılıktır.
Suriyelilerden rahatsız olanların hepsi İngiltere'ye gitmek istiyor. Kendine hak gördüğünü başkasına görmüyor."
2000’li yıllara kadar büyüklüğü anlaşılmamış kitlevi bir muhafazakar nüfusun varlığını inkar eden bir siyasi elitten tüm farklılıklarıyla aynı memleketin paydaşları olduğumuz bilincini aşılayan değişimin mimarlarından biri Karamollaoğludur. Ö
"Türklük" ve "Türk olmak" değer yüksüz (nötral) konseptler değiller. Kültür yüklü konseptleri sivil-hukuki bir kimlikmiş ve kapsayıcı bir tasavvuru kendi içinde barındırıyormuş gibi sunma uyanıklığını bırakın. İnsanların aklıyla dalga geçmeyin.
Herkese merhaba, Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir ile editörlüğünü yaptığımız "Stanford Felsefe Ansiklopedisi Siyasi İdeolojiler" adlı kitabımız çok yakında satışta olacak.
Bu haberi vermekten dolayı oldukça mutluyum.
Stanford Siyasî İdeolojiler
Editörler: Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir & Hasan Ayer
Stanford Encyclopedia of Philosophy'den çevrilen ideolojilerden oluşan bu kitabımız çok yakında sizlerle. Bizi takipte kalın...
ÇEVİRİ | Judith Butler ile bir yemek:
“Benim yaşımda, dünyayı nasıl anladığım konusunda yaş cinsiyetten daha önemli. Her şey kimliğe indirgendiğinde endişeleniyorum. Kimlik tek başına bir politika değil.”
Çeviri:
@HasanAyer_
Göçmenleri nefret nesnesi haline getirmeden krizin faillerini saptamalı, hesap sormalı ve yük paylaşımı hususunda işbirliğine zorlamalıyız. Aksi takdirde kültürel ırkçılıkla beslenen ve sosyo-ekonomik koşulların yetersizliği ile ivmelenen bu korkunç dalga kötü yerlere gidecek.
Aradaki düşmanlık hisleri önce belli şaşkınlıklarla sarsıldı. Yabancı ve size düşman sandığınız birinin beklenmedik halleri, hayretle karışık bir takdire yol açtı.
Kilis'te okul çıkışından sonra eve dönmeyen 9 yaşındaki Suriyeli Gina Mercimek, komşularına ait evin su kuyusunda boynuna briket bağlı, hayatını kaybetmiş şekilde bulundu.
Kiliste insanlar sokağa küçük kız için döküldü ve tepki gösterdiler. Yalancılık yapmayın artık, yazık!
Sağlıklı bir toplum, farklı varoluş biçimlerine ve kültürel kimliklere duyarlı bir toplumdur. Kamusal alanı farklı grup kimliklerine mensup insanların paylaşması, toplumsal uyumu arttırıyor.
Öte yandan, Daily İslamist sayfası bu görüntüleri bir tür fetihçilik olarak okuyor.
Aynı zamanda Türkiye'nin bir göç üssü olarak kullanılmasını; Avrupa devletlerinin küresel krizde sorumluluk almayı reddedip göçmenlere duvarlar örmesini savunmaya da niyetim yok.
İnsanların canına kast edip ortalığı savaş alanına çeviriyorlar, dükkanları yakıyorlar, kamusal alanı alçakça terörize ediyorlar ve bütün bunları yaparken de "ne mutlu Türküm diyene" diyorlar. Gururlandığınız Türklük masumlara terör estirerek icra ediliyorsa utanmalısınız.
Farklılıklara saygılı olmak, çeşitli alt kültürleri (bunlar etnik, ulusal, dilsel, dinsel ve cinsel olabilir) hoş görmek ve çatışma anlarında barışı savunmak belki sıkıcı ve klişe gelebilir ancak tam da bu sıkıcı ve klişeleşmiş dil sayesinde asgari bir huzur ortamında yaşıyoruz.
Benim annem başörtülü bir psikolog ve bildiğim kadarıyla birçok seküler danışanı var. Sosyal medyanın ve geçmişin bağnaz fikirlerinin savunucularının düşündüğünün aksine sanıyorum toplum meslek erbaplarının hayat tarzlarına değil, profesyonelliklerine bakıyor.
Velhasıl, dengeli olmakta fayda var. Eleştirilerde ve yaklaşımlarda denge önemli. Hiçbir gruba yönelik şiddet teşvik edilemez, makul bir çoğulculuğa ters olan metaforlar ve komplocu yaklaşımlar (ki bunlar nefret söylemi taşıyor genelde) mahkum edilmeli. Bu noktada uzlaşma şart.
Sosyal medyada zaman zaman denk geldiğimiz yarı-ironik “Şeriat Dede” övgüleri, bu yumuşamanın ve karşılıklı birbirini tanıma tecrübesinin yansımalarından biri.
Sizlerin liberal, solcu ve demokrat naifliği olarak değerlendirdiği söylemler ne kadar klişe ve sıkıcı olursa olsun modern toplumdaki çatışma noktalarına merhem olabiliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan konsensüs tam anlamıyla parçalanırsa, sonuçları çok kötü olur.
Türkiye'de liberalizmi kent lokantalarından ve kamu harcamalarından duyulan hoşnutsuzluğa indirgeyen bağnaz bir "liberal" sosyal medya alt kültürü var. Liberal kuram sosyal adaletten uzak olmadığı gibi, eşitlikçi bir siyaset ile de radikal bir kopuş barındırmak zorunda değil.
Toplum Kılıçdaroğlunun seçimi kaybedeceğine dair bir endişe içindeyse bunun kaynağı İYİ Partili isimlerin yarattığı güvensizlik rüzgarı.
İttifak ahlakına uygun bir biçimde davranmayan İYİ Partili kurmaylar sürece çok büyük zarar veriyor, toplumu demoralize ediyor.
Teğmenlerin mezuniyetinde de görüleceği üzere Türkiye'deki risk hiçbir zaman şeriat ya da islamileşme olmadı. Bu ülkede en büyük risk her zaman ana-akımın koca bir Yozgat haline gelmesiydi. Cumhur ittifakı bir Yozgat rejimidir. İslamcılık ve ülkücülük sentezinden çıkan şey bu.
Bir yandan taşra milliyetçileri sokakları yangın yerine çeviriyor, insanların mallarını yağmalıyor ve hayatı göçmenlere zindan ediyor, bir yandan da kentli orta sınıf milliyetçiler bütün bu yamyamlığı meşrulaştırmaya çalışıyor. Milliyetçilik toplumsal barışımızı dinamitliyor.
Sosyalist arkadaşların anlamama hususunda direttikleri bir olgu var: çoğulcu demokrasilerde illiberal grupların da örgütlenme ve var olma hakları vardır. Kendi kültürel-dini pratiklerine göre yaşamak isteyen ve örgütlenen illiberal sivil birlikler var olabilme hakkına sahiptir.
Bizim liberallerin bir kismi neden bireyin bireylesmesini engelleyen, onun uzerinde baski kuran kolektivist mekanizmalari boylesine savunuyorlar? Birey olmadan ozgurluk olur mu? Bir genci aile, mahalle, cemaat baskisindan kurtarmadan ozgurluk olur mu?
Bu memleketi gerçekten seviyor ve Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesini istiyorsanız bu olaydan rahatsız olmazsınız. Anadili tanımak insanın benliğini ve öznelliğini tanımaktır. Benliği tanınan insan da ait olduğu topluma ve devlete karşı bağlılık geliştirir. Basit.
Kürtçü yayın organı Rudaw’in haberine göre;
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, okul öncesi çocuklara Kürtçe eğitim verecek olan “Zarokîstan” adlı 2 anaokulu açıldı.
Bence Wokeluk(?) siyasi spektrumun sadece liberal ve sol kanadında ortaya çıkan bir şey değil. Aksine, sağ içerisinde de bir wokeluk var: her an reaksiyon verme, her şeyi denetleme, farklılığa karşı "uyanık (woke)" olma hali.
Kamusal zorbalık aslında biraz da burada aranmalı.
Shakespeare oyununda karşımıza woke çıkıyor, bilgisayar oyunlarında woke volta atıyor, dizilerde, çizgi filmlerde woke kol geziyor, henüz cinsel bilinci oluşmamış çocuklar woke propagandasına maruz kalıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi woke olimpiyatlara da musallat oluyor. Tüm bu
Savaştan kaçan insanların canlarına kast etmek, mallarını yağmalamak, kundakcılığa tenezzül etmek, evlerini ve dükkanlarını yakmak tam anlamıyla zavallılıktır. Gücünün yettiği yere öfkeyi yönelten bu olağanüstü ucubeliği ve ezikliği tertipleyenlere en ağır ceza verilmeli.
@bahadirnec01
Tabii, eleştiriden azade olan az şey var hayatta ancak açık ve örtük nefret söylemleri ve komplocu New World Order tipi yaklaşımlar ve metaforik anlatılar birçok gruba yönelik şiddet sarmalini besleyen bir siyasi dil inşa ediyor. Bu detayları akılda tutmakta fayda var.
Memleket kemalistler ile İslamcıların sirkine döndü. Her iki taraf da kendi hassasiyetlerine göre şekillenmiş bir siyasi-hukuki sistem arzusu içinde. Kendinden görmediğine hınç ile yaklaşan, kırılgan ve toplumsal yaşamı tektipleştiren bir otoriter Türkiye tahayyülü. Delice.
@aliaktas7
@NOnurkuru
Ali bey acaba seküler yaşama müdahale eden bir iktidar olması için daha ne olması gerekiyor? Siz seküler yaşamadığınız için sizin hayatınızda bile olmayan birçok pratiği iktidar engelliyor ve yok etmeye çalışıyor.
Kendi ülkesinde hor görülen, aşağılanan ve dışlanan toplumsal kesimlerin üzerinde tepinenler şimdi çıkıp göçmenlerin insan haklarından bahsediyor, nefret söyleminden yakınıyor.
Zerre samimi değiller ve ciddiye alınmaya değmezler.
Hrant'ı katleden, 6-7 Eylül'ü organize eden, Madımak utancını bu ülkeye musallat eden aynı ucube şiddet yaşanıyor Kayseri'de. Ötekiyi yok etmek için programlı olan, çoğunluk olmanın verdiği güce sığınan bir şiddet tertibi. Çirkin, mide bulandırıcı ve korkutucu.
Türkiye'de Atatürkçü yahut neo-kemalist entelektüeller ve kitleler derin bir atalet içindeler. Yaşadıkları toplum içindeki belli gruplara, hatta akrabalarına derin bir oto-oryantalist çerçeveden bakmak gerçek bir yabancılaşma göstergesi.
Kimsenin bir özür borcu yok ve hiçbir şey ifşaladığınız yok. Üniversiteler özerk kurumlar olmalıdır ve açıkça nefret söylemi barındırmayan söylemlerin sahipleri de keyfi bir ayrımcılığa maruz kalmamalıdır. Bu kadar basit bir gerçeği kendi ideolojik alt-kültürünüze meze etmeyin.
Bu dayatmacı ve ergen milliyetçiliğinden gına geldi artık. Ben bir Türk olarak kültürel kimliğimi rahatça yaşayabiliyorsam, başka kimliklerden insanlar da bunu yapabilmeli. "Türklük" kimliğini etnik değil, hukuki-sivil bir kimlik(miş) gibi sunma bağnazlığı bıktırdı.
15. İTÜ Sosyal Medya Ödülleri’nde en iyi Youtube kanalı ödülünü aldık! Bir felsefe kanalının bu ödülü almış olması pek hoş, teşekkürler İTÜ❤️ Vedasının hemen akabinde dilozof taçlandı. :)
Türkiyenin neredeyse %60'ı bu referanduma "EVET" dedi. Sol demokratların da liberal demokratların da herhangi bir özür borcu yok.
Bugünkü rejimin müessibleri bu insanlar değil, ulusalcı-kemalist kesimlerdir.
Aileler yarım kaldı, dostluklar yarım kaldı, aşklar yarım kaldı, bütün potansiyeller yarım kaldı, geleceğe dair olasılıklar yarım kaldı, bir bütün olarak hayat yarım kaldı.
Biz bunu nasıl atlatacağız? Nasıl saracağız yaralarımızı? Bu faciaya inanamıyorum, idrak edemiyorum.
Ama burada tarihsel olarak Ermeni, Rum ve Yahudi olmak sakıncalıydı. Benzer şekilde Kürt olmak ve bugün geldiğimiz noktada da Arap olmak sakınca teşkil ediyor.
Türklük dışında herhangi bir etno-kültürel kimlik aidiyeti SAKINCA teşkil edebiliyor bu ülkede.
Seküler kesimlerin bir kısmı medeniyeti kılık kıyafete ve Avrupai bir fenotipe sahip olmaya indirgiyor. Zaten bu bakış açısının ta kendisi bir kısım zevatın medeniyet tasavvurlarının ne denli çarpık, bozuk ve "medeniyetsiz" olduğunu gösteriyor.