Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun, öyle garip
Nerede olursan ol
İçerde, dışarda, derste, sırada
Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının
Dayan kitap ile
Dayan iş ile
Tırnak ile, diş ile
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni
Ahmed Arif
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgârda âsi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
Ahmed Arif
“Mağlup mu desem, mahcup mu?
Ama ikisi de değil,
Ben garip, sen güzel, dünya umutlu...
Öyle tuhafım bu akşamüstü.”
Hasretinden Prangalar Eskittim, Ahmed Arif
Oysa ben Doğuluydum. "Az gelişmiş" değil, sömürülmek için kasıtlı olarak geri bırakıl- mış bir ülkenin, aşiret töreleriyle yetişmiş bir çocuğuydum.
Ahmed Arif
Bugün Aşık Veysel'in gözlerinden baktım sana. Cemal Süreya tadında yaklaştım satırlara. Özdemir Asaf'ın şiirleri gibi baş ucumda tuttum seni. Ahmed Arif'in devrim kavgası gibi yüce bildim.
Ve,, Nazım'ın memleket hasreti gibi özledim...!
Ahmed Arif
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça..
Ve ellerim kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni..
Ahmed Arif
Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep...
Ahmed Arif
Oysa ben Doğuluydum.
Az gelişmiş değil,
sömürülmek için kasıtlı olarak geri bırakılmış bir ülkenin aşiret töreleriyle yetişmiş bir çocuğuydum.
Ahmed Arif
Oysa ben Doğuluydum. "Az gelişmiş" değil, sömürülmek için kasıtlı olarak geri bırakıl- mış bir ülkenin, aşiret töreleriyle yetişmiş bir çocuğuydum.
Ahmed Arif