thinking about resilient existences and memory in the levant.
going about phd at uc davis anthropology.
laughing about being a poli sci alum.
neurospicy.
1312.
İşgal Filistinli çocukları bilinçli sakatlıyor. Gazze’de hastanelerin, okulların, erişilebilir yerlerin özel hedef olmasının sebebi Hamas üssü olmaları değil; Gazzelilerin geleceğini temin eden yetkin nesil olasılığını yok etmek.Bu bir soykırımdır, aksini iddia eden sömürgecidir.
Palestinian families in Rafah, Gaza, flee Zionist bombings with amputated children, lacking proper medical care.
Trapped after Zionist invasion, fleeing one death to another.
Depreminden kurtulmuş 99'da çocuk, şimdi yetişkin olarak yazıyorum. her krizde olduğu gibi yaptığımız yanlışlar bir depremzede olarak nefes almamı zorlaştırıyor. 24 yıldır atlatamadığımız travma bu sefer daha insani atlatılsın diye birkaç şey söyleyeceğim, lütfen kulak verin.
I held it enough and I'm going to say this. I'm going through the pictures my cousin sent me of the donations made here in the US and folks, believe or not but EARTHQUAKE SURVIVORS IN TURKEY ARE NOT YOUR GARBAGE BIN. GET THIS INTO YOUR WESTERN SUPREMACIST AND ORIENTALIST HEADS.
anksiyetesi olan birinin bir şeyi yanlış yazınca/söyleyince doğrusunu anlayacağını bildiği, konuşurken kaygılanmadığı arkadaşları olması büyük nimet. bence sanıldığından daha nadir ve küçük detaylarda gizli.
Bunu yazmamın sebebi enkazdan çıkarılan insanların lafını kesen, gözlerinin içine flaş sokan, ağızlarına mikrofon dayayıp onlara içerik makinası muamelesi yapan muhabirler; videolarını arkada dramatik müzikle paylaşanlar, bölgeye bilinçsizce yığılıp destek yerine köstek olanlar.
Ben şanslı olanlardandım, başımda annem babam, sırtımda el vardı. Bu depremde binlerce çocuk ebeveynlerini kaybediyor, kaybedecek. Ne kadar rica edebilirim bilmiyorum yazarken zorlanıyorum: 2- ENKAZDAN ÇIKAN KİŞİ, ÖZELLİKLE ÇOCUK GÖRÜNTÜSÜ PAYLAŞMAYA, YAYGINLAŞTIRMAYA SON VERİN.
Biliyorum yerinizde duramıyorsunuz, bir şeyler yapmak istiyorsunuz, zamanla yarışıyoruz ama bu insanların ihtiyacı olan şey acıma değil. Yıllarca hatta bir ömür sürecek bir onarım bu, iki günlük mesele değil. Bu yüzden lütfen içerik rüzgarına ara verin ve yazdıklarımı okuyun.
Pınar Gültekin’in avukatı: “Katile haksız tahrik indirimiyle müebbet, işbirlikçi ailesine tüm delillere rağmen beraat kararı verildi.İşkenceyle katledilen kadınlar için neden hala emsal kararlar verilemiyor? Bunu burada bırakmayacağız. İstinaf Mahkemesi’ne, Yargıtay’a gideceğiz.”
Çekirdek ailemden kaybım olmadı, akrabalarımı ve arkadaşlarımı kaybettim. 3 ay çadırda yaşadım, çadırda okula gittim. Unicef'ten yardım aldım. Deprem bizim miladımız oldu. Hala her sözümüzde "depremden önce, depremden sonra" var. Şu anda tüm bunları bugün olmuş gibi yaşıyorum.
Ben şimdi 30 yaşındayım. Enkaz altından çıkarılan akranlarım, akrabalarım ve sonrasında bizim o çadırlarda insani yardım alırken fotoğraflarımız çekilse paylaşılsa ben bu yaşımda bunu atlatamam ve bu beni sürekli olarak travmatize eder. Bakın sürekli travma halinden bahsediyorum.
Annem 15 yıl boyunca bir anda bayılma sorunu yaşadı depremden sonra. Düşünsenize çocuksunuz, durup dururken evde anneniz bayılıyor. Ne yapacaksınız, kimi arayacaksınız?Karne günlerinde yıllarca sınıfça ağladık, velisi orada olmayan arkadaşlarımız için ve ölen arkadaşlarımız için.
1- Lütfen ama LÜTFEN hem şimdi hem de önümüzdeki aylarda depremzedelerin haysiyetinin, onurunun, geleceğinin olduğunu herkes hatırlasın. Biz "iç çamaşırınla uyuma, duş alırken kıyafetleri havlunun yanına as" laflarıyla büyüdük. Canımız kadar ayıplanmamak, acınmamak önemliydi.
Kendi deneyimimi kısaca söyleyeyim. Bu deneyimleri yazmak benim için zor ve birilerini tetikleyebilir, ama bu bizim toplumsal gerçekliğimiz. Acıma duygusuyla değil bilinçle hareket etmemiz için paylaşıyorum. Bunlar sadece kişisel deneyimler değil, politik ve toplumsal deneyimler.
Depremzedelere soru soruyorsanız CEVABINI DİNLEYİN. İNSANLARIN SÖZÜNÜ KESMEYİN. KONUŞMUYORLARSA ZORLAMAYIN. Ben bazı yakınlarımla hala deprem konuşamıyorum. Görüntümün sonra önüme düşmesini hayal edemiyorum ve şimdi maalesef yüzlerce insan bunu yaşayacak ama hala geç değil.
Ailem haftalarca enkazlarda çalıştı. Enkazda öyle uzun kaldılar ki, akrabalarımızın cesetlerinin kimlikleri zor tespit edildi. Kasabamız Değirmendere neredeyse yok oldu, hiçbirimiz eskisi gibi oraya ait hissetmiyoruz. Hafıza kayıpları var. Çocuk olarak bunları anlayamadım sandım.
Buz pateni yapmak istiyordum, sezon açıldığında başlayacaktım ama olmadı çünkü buz pateni kompleksini morga dönüştürdüler. Hastaneler doldu, morglar doldu, mezarlar doldu. İnsanları topluca kepçelerle gömdüler, çocuk ben patene üzüldüm. Daha doğrusu en çok ona üzülmek kolaydı.
Yazılı içeriklerin de haber değeri eşit, video paylaşınca daha inandırıcı olmuyor. Acı sömürüsünü lütfen bırakın. Paylaşmak elzemse LÜTFEN insanların yüzlerini buzlayın. Enkazdan çıkıp ailesini bulamayan çocukların fotoğraflarını güvenli ağlarda paylaşın. Bilgi için DM'm açık.
Aklımdan silemediğim anlık görüntüler var, bunları yazmayacağım. Büyükler bizi bundan ne kadar korumaya çalışsa da aklımızda çektiğimiz bazı fotoğraflar ömür boyu bizimle kalacak.Deprem anı bulanık oluyor ama artçılarla ilgili deneyimler akla kazınıyor, kaç yaşında olursanız olun
Çocuk olarak büyüklerin hareketlerindeki çaresizlikten, yaşadıkları sağlık sorunlarından anlam çıkarmaya çalışıyorsunuz; kavramsal ve fiziksel olarak pek çok şeyi anlamasanız da hissediyorsunuz. Elbette bu deneyimin evin içinde, dışarda, okulda farklı tezahürleri oluyor.
Depremzedelere yardım ederken lütfen bunu hatırlayın. Acımayın. Kötü bir olaydan sağ çıktılar ve onların yerinde kolaylıkla siz olabilirdiniz. Sağ çıkanlar ömürleri boyunca kendilerini suçlayacaklar. Asıl suçlular belli ama coğrafyamızda mağdur kendini suçlamaya programlıdır.
Artçılar olurken halihazırda hayatta kalma vaziyetindesiniz, çok yoğun hissediliyor. Teyakkuzdasınız, korku ve dehşet dolusunuz zaten. Artçı depremde koşarken ayağımdan kaydığı için hala plastik saba terlik giyemem ben mesela. Ne kadar rastgele ve önemsiz aslında değil mi?
Enkazdan çıkış anı ve sonra gelen yardımları kabul etme anı ömürlük bir travma.Onyıllar geçse de yatağa girerken üstünüze bakmanıza yol açar. Ben anksiyete krizi yaşadığımda aktif deprem olduğunu, sallandığımı zannediyorum.Bunu ancak kontrol altına alabilirim, tamamen kurtulamam.
Sesler, kokular, görüntüler ömür boyu damgalanıyor. Şimdi üstüne soğuk hava eklendi. Karşılaştırmak için değil ama önemli bulduğum için söylüyorum, biz hava soğuyana kadar ilk şoku atlatmıştık, bu sefer insanların öyle bir şansı yok ve hasar daha ağır. Uzun dönem etkisi de öyle.
Kimsenin adına konuşamayacağım için kendi adıma konuşuyorum ama tekrar ediyorum, bu yüzbinlerce insanın deneyimi. Enkazdan çıkan yakınlarımın hala yaşadığı sağlık sorunlarına girmiyorum bile. Çok şehri etkileyeni onbinlerce insanın öldüğü depremden 24 yılda ders çıkarmamız gerek.
Herkes ama herkes bunu kendine özgü bir şekilde atlatacak. Şimdi enkazdan çıkarılanların burnunun dibine kamera sokarak, herkes heyecanla ekran karşısındayken kriz anında bu elzem veya normal görülüyor ama değil. Bu enkazlardan herkes çıkarıldıktan sonra da geçerli.
Şimdi gelgelelim bugüne. Hala insanlar enkaz altında ve herkes bir şekilde o enkazlardan çıkacak. Bazısı cansız çıkacak, bazısı haftalarca hastanede kalacak, bazısı burnu kanamadan çıkacak. Bazısı anında depresyona girecek, bazısı "ben iyiyim siz diğerlerine yardım edin" diyecek.
"Bu yapacağım şey depremzedelere yardımcı olacak mı, bu hareket herhangi bir şekilde herhangi birini incitir mi" diye düşünün her seferinde. Hız ve nicelikten daha çok nitelik önemli çünkü görüyorsunuz bir sürü gönüllümüz var ama hala ihtiyaç sahiplerine yardım ulaşmıyor.
karsu'ya soru soran sunucular sürekli hollanda'ya ne kadar şükran duyduğunu dile getirmesini istiyor, duygularını nasıl yaşaması gerektiğini öğütlüyor, henüz yıkık halini görmediği köyünün görüntülerini gösteriyor ve "bakamayacağım" dediğinde utanmadan bunu sömürmeye devam ediyor
karsu şarkısını söylemeden hemen önce programda konuşurken birden ekrana karsu köyünün yıkık dökük halini veriyorlar, belli ki karsu daha önce görmemiş. kız üzüntüsünden ekrana bakamıyor bile. bir şey demek istiyorum ama doğru kelimelerim yok.
bu yazdıklarım eminim birçok kişiyi rahatsız edecek. bu rahatsızlık çok insani bir şey ama enkazdan çıkan çocuk fotoğrafının uyandırdığı yoğun üstünlük, acıma ve sorumluluk hissinin herkese destek değil köstek olmasından daha kötü olmasa gerek. kurtarıcı değil yoldaş olun.
Bununla ilgili söylenecek çok şey var ama enkazlar boşaltılırken ve sonrasında bunları aklımızda tutalım diye paylaşmak istedim. Bu yaşananları o insanlar ömürleri boyunca yaşayacak. Bu toplumsal bir travma ve hepimiz birincil, ikincil travmasını yaşayacağız bunun. Hep birlikte.
neredeyse iki yıldır benimle olan iki kardeş hayat arkadaşımı yarın abd’ye benimle yaşamaya götürüyorum. aylardır bunun için hazırlanıyorum, her şeyimiz tamam ama çok stresliyim. evden eve toplam 20 saatlik bir yolculuk olacak. her fav bir “iyi şanslar” olabilir mi 🥹🧿
Felaketler toplumdaki hastalıkları daha da ortaya çıkarır. Depremde çocuk kaçıranlar, insanların ölüsü soğumadan evine girip değerli eşyasını çalanlar oldu. Öyle ihtiyaç sahibi de değillerdi. Şimdi sosyal medya çağında yaşıyoruz, buna rağmen bu felaketle başa çıkamayışımız ortada
Halihazırda zamanla ve soğukla yarışmaya ek açgözlülükle, kendini bilmemezlikle, insanlıktan nasibini alamamışlıkla mücadele ediyoruz bu yüzden sağduyumuzu korumamız çok önemli. O yardım elinin iki tarafındaki de eşit insan. Ne eksik, ne fazla. Lütfen bunu hep hatırlayın.
Böylesine bir deprem sadece depremzedeleri değil tüm toplumu etkileyecek, 99 gibi. Mücadeledeki davranışlarımız insanlara zarar verirse yaptığımız şey yardım değil vicdan rahatlatmak olur. Bilgi akışını, hızlı etkin yardımı kimseyi incitmeden yapabiliriz bence ben hala umutluyum.
Bu genç kızın adı Rachel.
Diğer Amerikalılar gibi Filistin'e gasp için değil dayanışma için gelmişti.23 yaşındaydı.
2003 2. İntifada'da İsrail'in "teröristler sivillerin arkasına saklanıyor" bahanesiyle yıktığı evlerin ve Gazzeli ailelerin önüne siper olduğu buldozer onu ezdi.
Bu genç kızın ismi Eden.
Çevresindekilere ışık ve neşe saçardı.
Yüzü hep gülerdi ve sahiden de çok esprili bir kızdı.
Her çevreden bol bol arkadaşları vardı.
Hayat doluydu Eden yaşamayı severdi.
Günbatımılarını güneşi ve denizi seviyordu.
Doğayı seviyordu.
Müziği ve dans
Depremden farklı kimlikteki insanlar farklı etkilenirler. Kadınlar başka etkilenir; çocuklar başka etkilenir; yaşlılar başka etkilenir; LGBTİ+lar başka etkilenir; işçi sınıfı, azınlıklar, mülteciler, engelliler başka etkilenir. Şehirli başka, köylü başka etkilenir.
an itibarıyla haber dahi alamadığımız, kaç ölü olduğunu bile bilmediğimiz, soykırıma uğrayan filistin için düzenlenen mitingde insan hakkı ihlallerine veya filistin özgürlük mücadelesine dair tek bir sembol olmaması ve sadece tc bayrağı olması asıl derdin ne olduğunu gösteriyor.
bu adamı 21 yıldır çok iyi tanıdık artık, kazanmadığı seçimde billboard astıran, daha sandıkların yarısı açılmışken “kazandık” diyen adam %49 oyla “kazandık” diyemedi. kendimize gaslight yapmanın manası yok, biz kazandık sadece henüz bilmiyoruz.
"Kedi koltuğa dokunsa avizeye bakıyorum."
Rüzgarlı günlerde deprem TSSB'si yaşamak nedir kesin bilenler vardır aranızda. Bu zaten çok fazla, lütfen üstüne internette bir yerlerde insanın o görüntülerin önüne gelmesinin verdiği travmayı yeniden üretmeyin.
bir daha "hatay atamızın şahsi meselesi milletimizin meselesi" lafını duyarsam çığlık atıcam. şimdiye kadar umurunuzda değildi, daha orada hangi dilin konuşulduğunu bile bilmiyorsunuz arapça konuştu diye yerlisini dövdünüz ve mesele haline geldi?şu halde bile neyin derdindesiniz?
polisin şu tavrına, o sırıtmalara senelerdir alışkınız, yediğimiz gazdan gözlerimiz yaşlı “açın önümüzü” diye boğaz parçalamaya da alışkınız da şunu görmek ayrı koydu. şu durumda neye sırıtabilir bir insan? giydiği üniformaya mı güveniyor? bu yozlaşmadan biz nasıl kurtulacağız?
Gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim. Açıkçası paylaşmadan önce çok çekinmiştim, bu kadar kucaklayıcı bir tepki beklemiyordum beni mahçup ettiniz. Madem bu kadar yayıldı, çocuk koruma ile ilgili çok faydalı bilgileri de burada paylaşıyor olacağım.
yaşın sayıda ülkeyi sömürerek zengin olmuş, bu refah ve gelir eşitliği sayesinde ücretsiz okuyup dünyayı gezebilen, maddi kaygısı olmayan biri olduğun için ve ülkenin kültürel olarak hala sömürdüğü bu toplumda sosyoekonomik adaletsizlik hüküm sürdüğü için olabilir mi bu “kültür”?
hakkı gasp edilen kimse makul, usturuplu, ılımlı olmak zorunda değil.kadınlara, lubunyalara, kürtlere, filistinlilere depremzedelere; hakkı, yeri yurdu talan edilmişlere “böyle fevri olursanız benim gibi müttefikleri kaybedersiniz”diye direniş dersi veren kendine müttefik demesin
İlk kez yurt dışında oy veriyorum. Şurada oy kullanmak için az önce baktım, toplam 650 bin km yani 15 saatten fazla yol gitmişiz. Ve bu sıra, 1 oy için. Bu yolu gitmeye durumu olmayan binlerce kişi şartlarını zorlayıp oy kullandı. Bu yolu bize tekrar ettirmeyin
#ilkturdabitirelim
zimbabwe acaba dünyanın geri kalanı gibi hangi ülke tarafından sömürüldü, doğal kaynakları ve yaşam şartları yağmalandı da insanları göç edecek noktaya getirdi? hangi ülke, dilimin ucunda.
Zimbabwe mi? Hayır, burası Londra, İngiltere.
Tarihsel olarak ezici bir çoğunluğa sahip olan yerli Beyaz İngiliz nüfusu, iddiaya göre nüfusun sadece %36,8'ine düştü ve artık kendi başkentlerinde azınlık durumundalar.
Londra artık bir İngiliz şehri değil.
Bugün Londra’da
Bu çocuk istismarından başka hiçbir şey değil. Yanlış zamanda yanlış yerde olan iki çocuğun ismi savaş suçunun ve insan hakkı ihlallerinin meşrulaştırılması için kullanılıyor. Çocuklar öldükten sonra bile istismar ediliyor. Kokuşmuş bir toplumuz biz.
Irak ve Suriye'nin kuzeyine yönelik hava saldırılarında atılan bombaların üzerine Taksim saldırısında katledilen 9 yaşındaki Ecrin ile 15 yaşındaki Yağmur'un isimleri yazılmış.
arkadaşlar hiç kimse sizi düzenli yemek pişirmeye başladığınız, uyku düzeninizi oturtmaya çalıştığınız, kısacası temel ihtiyaçlarınızı karşılamaya başladığınız için suçlamıyor. sorun buna "normalleşme" denmesinde. güç toplamakla, rutine dönmekle normalleşmek aynı şey değil.
"Canım istemiyor."
Evlilikte hizmetçilik rolünü reddetmenin kısa ve öz ilanı. Sakin ve müdanasız. Kraliçe gönlüm bilir diyor Kezban. İşte budur. Kezban gibi olun!
ırkçılık yapmadan hak savunabiliriz
ırkçılık yapmadan hak savunabiliriz
ırkçılık yapmadan hak savunabiliriz
ırkçılık yapmadan hak savunabiliriz
ırkçılık yapmadan hak savunabiliriz
ırkçılık yapmadan hak savunabiliriz
ırkçılık yapmadan hak savunabiliriz
İstanbul Üniversitesi, 2023-2024 öğretim yılı boyunca Filistinli öğrencilerinden yemek ücreti almayacağını duyurdu.
Sibel Ünli, 2020 yılında “Yemekhane kartımda para kalmamış sadece bir liram var” paylaşımı yapıp hayatına son vermişti...
if 20 year olds volunteer to protect the ballots and get trained to do so even though they don't study something related to social sciences, particularly if they are doing that with a great passion and this is the reason why he's forced to go to runoff, he is a fucking dictator.
Filistin’le ilgili bayrak, kefiye, slogan gibi sembollerin yasaklandığı ve yüzlerce kişinin gözaltına alınıp darp edildiği Berlin’in sembolik iki binası Alman Federal Meclisi ve Brandenburg Kapısı’na Filistin bayrağı ve “Alman suçluluğundan özgür Filistin” yazısı yansıtıldı.
sinir harbi geçirdim izlerken. karsu ailesi, memleketi ve insanları için en önemli yardımın para olduğunun farkında ve buna göre hareket ediyor. ama bunu bulunduğu ülkede etkin bir şekilde yapabilmesi için beyaz avrupalıların oryantalist sömrüsüne rağmen yapmak zorunda.
Gazze’de olanları konuşurken “onları ölüme terk ettiler” dediğimi duyan komşu “Arapların hepsi ölebilir, benim açımdan sorun yok” dedi ve bu kişi ülkedeki muhalif görüşlü insanlar arasında çok ciddi bir oranı temsil ediyor.Komşularımız, arkadaşlarımız, ailemiz soykırıma seviniyor
bir şeyi söyledikten sonra salisesinde gelen “kesin yanlış bir şey söyledim. düzeltsem mi? ama düzeltirsem daha da batırabilirim. ama düzeltmezsem öylece kalacak” gibi 371628 kaygıdan azade olmanın nasıl bir his olduğunu bilenler… size sarılıyorum.
I only see a group of colonizers whitewashing their colonized actions on a colonized land by performing a colonized practice from another colonized land
sansürlemeden yazacağım: sandıktaki görevinden evine kardeşiyle yürüyen arkadaşıma arabada camdan çıkan üç akp'li erkek "aponun orospuları ananızı sikicez" diye bağırmışlar, ilerde akpli kadınlar rabia işareti yapmış. üstlerinde ideoloji belirten bir şey yok. kadıköy'de oluyor bu
“değiştirerek” dediği bu şehirlerin orijinal adları. bugün istanbul yunanca’da constantinopolis, new york ispanyolca’da nueva york, xhanti türkçe’de iskeçe, tel aviv arapça’da jaffa’dır, uzar gider. her şey türkçe ve türkiye ilgili değil, dünyanın merkezinde değil bu dil ve ülke.
Bizim tepkimiz şu:
İster seçmeli ders Kürtçe ' de ister zorunlu ders Türkçe 'de ; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin illerinin ismini değiştirerek öğrencilere öğretemezsiniz.
İngilizce konuşurken,ögretirken Diyarbakır 'a "AMED" demiyorsunuz ama bu çifte standart niye acaba?
filistinlilerin yağmur suyu biriktirmesi israil yasalarınca yasak. aynı zamanda filistinlilerin KENDİ BAHÇELERİNİ su için kazmaları da yasak. gazze'de de batı şeria'da da filistinlilerin siyonist kontrolü olmadan temiz suya erişimi yok. ayrıca işgal su kaynaklarına beton döküyor.
açıkçası şaşırmadım. haluk levent şiddete uğrayan genç kadınlara “kızlarımız seçimlerinde daha dikkatli olsunlar” diye abilik de yapmıştı. şu anda çok çalışıyor ve bir sürü insanın hayatına dokunuyor ama zihniyet ve söylemlerindeki sorunları da görmezden gelecek değiliz.
Haluk Levent şu an Fox’ta aynen şu cümleyi kurdu “Ben bu yardımları yapanlara çılgın Türkler diyorum..Yani biliyorsunuz etnik kimliği ne olursa olsun hepimiz Türküz sonuçta.Çılgın Türkleriz”
ilk soruşta onay vermeyen kişiyi cinsel ilişki amacıyla sarhoş etmek tecavüzdür. bu sadece bununla sınırlı değil. onay vermeyen bir kişiyi para, başarı, network vs vaatlerle “ikna etmek” de tecavüzdür ve buna onay inşası denir. dilimizde tüy bitti ama anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
bi kadını bilerek sarhoş edip sonrasında da onunla birlikte olmak tecavüzdür, bilinçdışı verilen rıza rıza değildir. bunu bilmeyenler var aramızda belli ki bi hatırlatma olsun
beyaz feminizmi anlamayanlara ders niteliğinde örnek. insanların aç susuz bırakılıp seri öldürüldüğü yerin dibinde rave yapmakla kadınların özgürlüğünün kısıtlanmasını kıyaslamak tam olarak beyaz feminizm tanımıdır: birinin tomorrowland'i ötekinin yaşam hakkından daha değerlidir.
Onun da orada ne işi varmış zihniyetinde bir cümle olması bir yana, siz tüm gençlerin coğrafyadaki gençler gibi siyasi olaylardan haberdar olduğunu falan sanıyorsunuz sanırım
Tamer Karadağlı'dan Merve Dizdar'ın Cannes'daki sözlerine tepki: "Kendisi Fransa'nın yıllarca işgal ettiği Cezayir için de aynı şeyleri düşünüyor mu? Cezayirli kız kardeşleri için de geçerli mi söyledikleri?"
İstiklal’de öldürülen çocuğun fotoğrafının paylaşılması da, patlamadan sorumlu olduğu düşünülen kadının darp almış kanlı yüzünün fotoğrafının paylaşılması ve bunlara gelen tepkiler de gösteriyor ki bizim toplum olarak krizle nasıl baş edeceğimize dair hiçbir fikrimiz yok.
Kemal Kılıçdaroğlu;"Alevi" ve "Kürt" başlıklı iki video paylaştı.
Çok merak ediyorum kendisi
"Türk" başlıklı bir video çeker mi?
Zira son zamanlarda Türklüğe yapılan sistematik saldırıların,hakaretlerin, haddi hesabı yok.
Sizce
@kilicdarogluk
"Türk" başlıklı bir video çeker mi?
kıyafetleri taciz-tecavüz-cinayet bahanesi olarak göstermekle başörtüyü siyasal islam savunucusu göstermek arasında hiçbir fark yok. kadınları üzerlerinde bulunan veya bulunmayan kumaşlar üstünden yargılamayı, sınıflandırmayı, ayrıştırmayı bırakacaksınız.
bunu söylemek için biraz geç ama olsun. filistin 10’u aşkın yıldır davam, 6 yıldır (yıkık da olsa) yuvam, kalbim, rehberimdir. içinizdeki orta doğuyu kabul edene, onunla yaşamayı öğrenene kadar sizi ve sizin gibileri rahatsız etmeye devam edeceğim
NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR FİLİSTİN
bu açık ara gördüğüm en utanç verici “normalleşme” içeriği oldu. paylaşıp sinirlerinizi bozmak istemiyorum ama ibret olsun da istiyorum. dior çanta ve paris sokaklarına “atlatmak hiçbir zaman zor olmayacak” açıklaması eşlik ediyor. aynı profilde deprem bağışı içeriği de mevcut.
ırkçılık, pedofili, kadına şiddet vb şeyleri patolojikleştirerek hem faillerin üstünden sorumluluğu & hesap verilebilirliği alıyorsunuz hem de bunun çözümünün yapısal ve toplumsal adımlardan geçtiği gerçeğinin üzerine gölge düşürüyorsunuz.hastalık rıza dışı olur, bunlar bilinçli.
yurdumun insanı da hayvanı da bitkisi de devamlı sömürülüyor. yurt dışından gelen köpeklerin koruyucu yelekleri, ayakkabıları, ekipmanları vardı. bizim insanımız çıplak eliyle karanlıkta enkaz kazar, köpeğimizin de patisine dikiş atılır. ah ki ne ah.
istediğiniz kadar “aman bizi araplar gibi sanmasınlar, biz moderniz” diye yırtının. yanıbaşınızda onbinlerce sivil ve çocuğun katline “oh” çektiğiniz sürece asla ama asla medeniyetin kıyısından dahi geçemeyeceksiniz. kolalı gömlekleriniz, açık teniniz barbarlığınızı gizlemeyecek.
uzvunu kaybeden binlerce kişiden biri olan ismail “ben şanslı olanlardanım” diyor. sağ kalanların bedensel ve zihinsel olarak kalıcı sağlık durumlarıyla ilgili onyıllar sürecek dayanışmaya ve adil sağlık sistemine ihtiyaç var, özellikle engelli hakları için toplu mücadele lazım.
başka bir çocuk istismarı vakası, bu sefer beyaz kurtarıcılık akp şubesi. kriz bölgelerindeki çocukların rızaları olmadan fotoğrafının paylaşılması istismardır. bu ve çocukları kucağına almamak, nesneleştirmemek evrensel çocuk koruma ilkesidir. ÇOCUKLARI RAHAT BIRAKIN.
kimliğinden ve ideolojisinden bağımsız her kadına karşı şiddetin, ve kimliğinden ve ideolojisinden bağımsız kadınlara saldıranların karşısında duracağıma and içerim.
filistin’i savunduğumuz kadar güvenliği tehdit edilen ve nefrete maruz kalan yahudileri de savunuruz, sapla samanı ayırmadan, eleştirdiğiniz şeye dönüşmeden hak savunamıyor musunuz siz?
elektriği kestiler bağlantıyı kestiler, kara harekatı başlattılar ve 2.3 milyon insan celladın kılıcını karanlık içinde bekliyor. 2023 yılında. biz de bununla ilgili twit atıyoruz. aklım almıyor artık 2 haftadır biz ne yaşıyoruz ve nasıl her geçen gün kötüleşiyor?
twiti sessize aldım çünkü vaktimi faşistlere ve feminizm konusunda mansplaining yapan erkeklere değil muhteşem kızkardeşlerimin muazzam pankartlarına hayran olmakla geçirmeyi tercih ediyorum, aşağıdakine ek dört tane daha bırakıyorum aşağıya. kızlar harikasınız ha ri ka 💜🧿🍉
hakkı gasp edilen kimse makul, usturuplu, ılımlı olmak zorunda değil.kadınlara, lubunyalara, kürtlere, filistinlilere depremzedelere; hakkı, yeri yurdu talan edilmişlere “böyle fevri olursanız benim gibi müttefikleri kaybedersiniz”diye direniş dersi veren kendine müttefik demesin
Yalan. Cinsiyet testi iddiasını atan IBA’nın (Uluslararası Boks Birliği), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) himayesindeki 70 olimpik federasyonun 69’u statüsünün düşürülmesi istedi. IOC, testlerin asılsız olduğunu ve öncesinde IBA yönetiminin yolsuzluğa karıştığını söyledi.
açıkça “kardeşim ben araplardan ve müslümanlardan nefret ediyorum, arapçaya alerjim var, hepsi gebersin” diyemiyorsunuz da kelime oyunlarıyla binbir şekle giriyorsunuz. ırkçısınız, emperyalistsiniz, faşistsiniz, soykırım aklayıcısısınız. kendinizi ele veriyorsunuz, komik oluyor.
2015-2016’da İstanbul’da bulunanlar olarak paylaştığımız duyguların ve korkuların bu kadar gerçek olmasına hiddet duyuyorum. Haberi aldığımdan beri boğazımda düğüm “nolur geri gelmesin o günler” diyorum ve bakıyorum ki herkes aynısını düşünüyor. Toplumda seçim korkusu yarattılar.
suriyeli arkadaşımı zor bela başka şehirdeki otele yerleştirdik, şubat sonu ne olacağı meçhul. her gün ağzından kerpetenle laf alıyorum nasılsın diye yoksa asla bir şey istemiyor, sormuyor “her şey yolunda sadece psikolojik olarak kötüyüm ama hallolur” diyor. allahınızdan bulun.
Yazının içinden “depremi her kimlik farklı yaşar” derken kullandığım LGBTİ+ sözüne, yokmuş gibi davranılan ama bizimle aynı şeyleri yaşayan Suriye ile ilgili paylaşımlarıma saldırıp zorbalık yapanlara sesleniyorum, sizinle de hesaplaşacağız. Siyaset yapıyormuşum. Yapıyorum evet.
Piro, oyum sana ama seçildikten sonra bu konu başta olmak üzere sergilediğin tutarsız söylem ve davranışlara yönelik çok sert muhalefetle karşılacaksın, şimdiden söyleyeyim. iklim ve göç krizlerini kendi gündemine göre manipüle ediyorsun. hele bir seçil de daha çok konuşacağız.
ya ben polisten depar atarak kaçarken akan makyajımı silen dostumdan zafer partisi müşahit kartıyla fotoğraf alıyorsam bu seçimi kazanmamız lazım artık ya
Bu çok ama çok elzem bir içerik depremde çocukların gözetilmesi için. Sevgili
@ekirimsoy
ve arkadaşlarımızın emeğiyle hazırlandı. Lütfen yaygınlaştırın.
Afet Bölgesinde Çocuklarla İletişim* 📌
Dikkat! Bu metin şu an afet bölgesinde, sahada çocuklarla “ilk” temas halinde olan veya olacak yetişkinler için hazırlanmıştır. (9 sf)👇
This is brilliant!
The French journalist asks
#ImaneKhelif
to speak in French, assuming that since France colonised Algeria, Imane must be Francophone. She told him in English that she will answer in Arabic!
This deserves another medal.
işyerimde ve okulda hayalet gibi suratımı görenler ya gözünü kaçırıyor ya da acıyarak bakıyor. ben ömrümün 24 yılı bunu yaşamışım, şimdi binlerce kilometre uzaktan yeniden yaşıyorum, bu depremden sağ kalanlar da yaşayacak. hiç susmayacağız, tekrar edeceğiz: ACIMAYIN. HESAP SORUN.
böyle söyleyerek nöroçeşitlileri zan altında bırakıyorsunuz. bunun doğru tanımı otizm sendromu ve bu bir rahatsızlık değil, otistikler gayet de insanları önemserler ve tacizci değildirler. tacizci tacizcidir, celal şengör gibi.
@ajans_muhbir
Celal Şengör'de Asperger Sendromu var. Kendi de açıklıyor, başka insanların duygularını önemsemiyor ve empati yapamıyor. Bu konuda rahatsızlığı olan birinin söylediklerini bu şekilde ifşa etmek ne kadar doğru?