2. Dünya Savaşı üzerine yazdığım zincirlerden bulabildiklerimi aşağıda toplayacağım.
Daha detaylı okumalar için adresine bakabilirsiniz.
Teşekkürler...
Benim dedem tabip albaydı.
1930'larda Hitler'den kaçan Yahudi profesörlerden Almanca öğrenmişti.
"Nasılsın?" diye sorduğumda, "Im Westen nichts Neues" derdi.
"Batı Cephesi'nde Yeni Bir Şey Yok" demektir.
+
Dedem hayatta olsaydı, üç gün sonra 110 yaşına basacaktı.
Ben yaşadığım sürece, adı anılmaya devam edecek.
Okuduğunuz için teşekkürler…
Anneannem ve dedem (16.03.1914-07.12.2010),
Galata Köprüsü,
1942
Geçen gün bir Hollandalı tanıdıkla konuşuyorduk.
Kendisini ilerici, cumhuriyetçi (Hollanda krallıkla yönetiliyor malum), aydın kabul eden, burada sol partilere oy veren biri...
Haliyle, Erdoğan karşıtı...
TR'deki seçim sonuçlarına üzüldüğünü söyledikten sonra ekledi:
+
“Neden?” diye sorunca, “Ben gittiğimde beni orada ot yatakta yatırdılar.” diye yanıtladı.
“Sen ne zaman gittin ki İtalya’ya?”
“E işte birkaç yıl olmuştur başa geçeli.”
“Kim başa geçeli?”
“Mussolini.”
Çok yaşlı insanların, yıllar önce olmuş olayları sanki dün yaşanmış gibi anlatabildiklerini onda görmüştüm.
Örneğin bir gün interrail (Avrupa’daki şehirleri ucuz tren biletiyle dolaşmak) yapmayı düşündüğümü söylediğimde, İtalya’ya gitmememi tembih etmişti.
Dedemin o an yaşadığı şaşkınlığın, gözlerinde okuduğum ifadesini ömrüm boyunca unutmayacağım.
Gerçekten 2. Dünya Savaşı, aslında 2. Dünya Savaşı değil gençliği, bu kadar geride kalmış olabilir miydi?
Nihayet, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana, en azından bir köprünün tekrar yapılmasına yetecek kadar yılın geçmiş olduğunu kabul etmek zorunda hissetmiş olacak ki;
“Evet” dedi.
“Herhalde tamir etmişlerdir.”
Neden olmazmış?”
“Oradaki köprü yıkık, yüzecek mi bu çocuk?”
“Nasıl yıkık?”
“Amerikalılar bombaladı ya savaşta… Ben gittiğimde iskeleti duruyordu hala öyle…”
“E tamir etmişlerdir herhalde bugüne kadar Ali Bey…”
Anneannemi kaybettikten sonra 8 yıl tek başına yaşadı dedem.
Sonra kendi ifadesiyle, “baktım ki ölmüyorum, evleneyim bari.” dedi ve evlendi.
Evlendiği hanım, yıllarca İsviçre’de çalışmış, oradan emekli olmuştu.
Almanya ile İsviçre’nin komşu şehirleri hakkında fikrim yoktu.
“Bilmiyorum.” dedim.
Adını bile duymadığım bir yer ismi söyleyip, oradan geçmemi önerdi:
“O bölgenin manzarası çok güzeldir.”
Ama dedeme göre orası olmazdı.
Bu sefer kendi aralarında konuşmaya başladılar.
Benim için bir niyetten ziyade hayal olan interrail konusu (nitekim hiç gitmeyecektim), onun da muhabbete katılmasıyla bir anda detaya büründü.
“Almanya’dan İsviçre’ye nereden geçeceksin Berk?”
"Kemal onları gönderirse, buraya gelmeye çalışmayacaklar mı?"
İşte tam bu noktada,
@ifkoparan
ve
@KCanbolat
'ın yaptıklarını çok önemsiyorum.
Yıllardır, "Suriye'de savaş var, oradan gelenler savaştan kaçıyor." iddiası ileri sürüldü, karşı taraf da "Hayır, savaş bitti." dedi.
+
Bu yüzden, iktidar yanlılarının tehditlerine maruz kalıyorlar.
Hayatım boyunca solcu oldum ama "Kemal onları gönderirse, buraya gelmeye çalışmayacaklar mı?" diyen, ikiyüzlü Avrupa "solcu"larından değil...
İki yıldır Hollanda pasaportuna sahip olmam da, bu durumu değiştirmez.
+
Tabii, bizler gibi, az sayıda, belirli bir eğitim almış ve kırk elemeden geçmiş olanlara...
Yoksa, gece yarısı, Amsterdam'ın bir semtine park eden bir tırın kapakları açılıp içinden 120 tane kaçak, ne idüğü belirsiz göçmen gelme olasılığına karşı kendisinin yaklaşımı net:
+
Ama kimse (en azından benim bildiğim kimse), şu anda Fatih ve Kemal Beylerin yaptığı gibi, şehir şehir dolaşıp, Suriye'nin pek çok bölgesinin ne kadar güvenli bir hale geldiğini ve bizlere anlatılanların nasıl büyük bir tezgahın parçası olduğunu göstermedi.
+
"Kemal onları gönderirse, buraya gelmeye çalışmayacaklar mı?"
"Merak etme," dedim, "seçimi Erdoğan kazandı.
Artık Avrupa, istediği kadar mülteciyi Türkiye'de tutabilecek.
Parasıyla değil mi?"
Sesim yükselmiş olacak ki, çevredekiler de bize bakmaya başlayınca, konu değişti.
+
@ifkoparan
ve
@KCanbolat
ın yanlarında olduğumu belirtmek isterim.
Ülkenin geleceğini doğrudan ilgilendiren bu çok önemli konuda, gerçekleri göstermek için sergiledikleri emeğe sonsuz teşekkürler...
Ormanda gezmek insana keyif verir…
Ama hepsinde değil…
Rusların 1939 Eylül’ünde Polonya’yı işgal etmesinden sonra tutuklanan subayların, polis memurlarının, avukatların vb. akıbeti birkaç ay boyunca belirsiz kalmıştı. Nihayet Stalin, 1940 Mart’ında Rus toplama kamplarındaki
1990 yılında Türkiye'nin en yüksek puanla girilen Anadolu Lisesi olan İstanbul Erkek Lisesi'ne girdim, 1998'de de Boğaziçi Üniversitesi'ne...
İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, Hollandaca öğrendim.
Ama tabii ki bir tırdaki kaçaklar benden daha eğitimli olabilir, mümkün.
Bu tanıdığım (arkadaşım diyemem, hele bundan sonra hiç diyemem), Türklerin, Suriyelilerin, vb. Hollanda'ya uyum sağlamaları için ücretsiz dil dersi veriyor.
Yani göçmenlere karşı bir tavrı yok, tersine onlara insancıl yaklaşıyor.
+
Türkiye'de kaç milyon sığınmacı olduğunu, bunların kaçının hiçbir elemeye tabi tutulmadan sınırdan geçtiğini, ülkede nasıl bir güvenlik/sağlık sorunu doğurduklarını, diğer yandan iş gücü olarak nasıl sömürdüldüklerini, vs. bilip bilmediğini sordum.
+
@ifkoparan
@KCanbolat
Ekleme: Bazı yorumlardan, konuştuğum kişinin Türk asıllı Hollandalılardan, yani gurbetçilerden biri olduğunun zannedilebildiğini gördüm.
Belki tam ifade edememiş olabilirim, konuştuğum kişi bildiğimiz Hollandalı, yani Türklük'le ilişkisi yok, dolayısıyla TR için oy kullanmıyor.
Ayrıca, örnek verdiği Yunanistan'ın, ülkeye kaçak girmeye çalışan sığınmacıların botlarını batırırken, onları yine Türk Sahil Güvenlik Ekipleri'nin kurtardığını söyledim.
"Tabii bunlar kötü şeyler, vs." dedikten sonra ağzından baklayı çıkardı.
+
1-Dün dedemin anlattığı bir öyküyü paylaşmıştım. Kendisi 16 Mart 1914 doğumluydu. Benimle konuşurken „Ben o kadar yaşlıyım ki,“ derdi, „doğduğum zaman bu ülkenin başında Vahdettin bile değil, Reşat vardı.“
Neden şaşırdıklarını sorduğumda, "Türkiye, Avrupa Birliği'nden göçmenlere bakması için şu kadar para aldı." dedi ve örnek olarak AB ile Yunanistan arasındaki benzer bir anlaşmayı gösterdi.
+
"Ama Kemal'in ("Kılıçdaroğlu"na dili dönmediği için "Kemal" diyor) "Suriyelileri göndereceğiz." açıklamasına buradaki arkadaşlarla çok şaşırdık.
Biz (kendisi gibi "aydın", arkadaş çevresini kast ediyor) Kemal'i desteklerken onun böyle bir söylemde bulunması hiç doğru olmadı."
+
@HarpCografyasi
Kurtuluş Savaşı'nı bilmiyorsunuz işte Selim Bey, bunu kabul edin artık, daha fazla zorlamanın alemi yok, öyle muharebe meydanlarını incelemekle, her sene kitap falan yazmakla olmuyor bu işler, mevzu derin😂😂
Gün Gelir, Devran Döner…
Adolf Eichmann, 2. Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin trenlere bindirilip ölüm kamplarına gönderilmesinin “lojistiğinden” sorumluydu.
Bir kişi bir orduyu değiştirebilir mi?
Bir İngiliz askeri olan Liddell Hart, 2. Dünya Savaşı’ndan çok önce, geleceğin savaşlarının büyük zırhlı tümenler arasında geçeceğini, bu nedenle düşman hatlarının gerisine sarkabilecek motorlu, zırhlı tümenler kurulmasını önermişti.
Hitler Türkiye’ye Neden Saldırmadı?
İlkokuldaydım.
2. Dünya Savaşı’yla ilgilenen her Türk’ün neredeyse kaçınılmaz olarak aklına gelen soruyu dedeme sordum:
“Hitler Türkiye’ye neden saldırmadı?
Gerçekten bizden korkmuş muydu?”
Gaz odasının hava sızdırmayan kapıları tok bir sesle kapandığında içeriden en çok “Dinle İsrail” duası ile “anne”, “baba” çığlıkları yükselirdi.Bu sırada Almanlar gaz odasının duvarlarının üstlerindeki deliklerden Zyklon B zehrini aşağı dökmeye başlarlardı.
Zyklon B kristalleri
Boğaza takılan kılçık
Stalin Leningrad’ı korumak için Finlandiya’dan toprak istediğinde Finler bunu reddettiler. Bunun üzerine Kızıl Ordu 30 Kasım 1940’ta Finlandiya’ya saldırdı.
Karla kaplı ormanlarda, genelkurmay başkanlarının adıyla anılan Mannerheim Savunma Hattı’nı
Bilmiyorduk…
Alman halkının Almanya’nın savaş suçlarını “bilmeme” iddiası, yalnızca zorla Buchenwald Kampı’nı gezen Weimar kentinde yaşayanlara özel değildi.
Almanların ezici çoğunluğu savaş sonrasında aynı iddiayı dile getirmişlerdi.
Buchenwald’ı gezen Almanlar
Kimlerin kitaplarını okuyabilirim, kimlerin filmlerini izleyebilirim?
Bir takipçim, yazılarımda farklı alanlardan referanslar verdiğimi söyleyip, kendisine okuma tavsiyesinde bulunmamı istedi.
Özellikle gençlerin işine yarayabileceğini düşünerek şöyle bir liste hazırladım:
Geçmek İstemeyen Geçmiş
2. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın suçlarıyla ilgili olarak, gelmiş geçmiş en önemli tartışmaya göz atalım.
Bu tartışma Türkiye'de hemen hiç bilinmez.
Stalin’in bunalımı (?)
1941 Haziran’ında Nazi Almanyası’nın SSCB’ye saldırısı, ilk günlerde müthiş bir hızla ilerliyordu.
Bir gece Kremlin’den çıkıp kır evi Kuntsevo’ya doğru hareket ettiklerinde, Stalin ilk kez çökmüş bir halde göründü.
Şöyle diyordu:
Çocukluğunu 1. Dünya Savaşı’nda, gençliğini 2. Dünya Savaşı’nda geçirmiş bir veteriner hekim albayın, dedemin, bu iki savaşa ve sonrasına ilişkin, 1982’de yazdıkları…
Yazının bence en önemli cümlesi:
“Bunda hepimizin sorumluluğu vardır.”
Başlayalım…
Berlin’deki atmosfer
1945’te her yanı yıkıntı halindeki Berlin’de yaşayanlar Hitler’in iktidara gelmeden önce verdiği sözlerin bir tanesini tuttuğunu söylüyorlardı: “Bana on yıl verin, Almanya’yı tanıyamayacaksınız.”
Hitler’e büyük darbe: Rasputiça
Rusya’da yağmurların başladığı sonbahar ile karların eridiği ilkbaharda, ana yollar haricindeki toprak yollar, çamur deryasına döner.
Akıllı düşman aptal dosttan yeğdir
İtalya diktatörü Mussolini, müttefiki Hitler’in askeri başarılarını örnek alıp, Akdeniz çevresinde bir zamanların Roma İmparatorluğu’nu tekrar kurmak rüyasıyla, 28 Ekim 1940’ta Yunanistan’a saldırdı.
2. Dünya Savaşı Kitapları
Bugün epey uzun sürecek bir bilgisele başlıyoruz.
Bu bilgiselde, kütüphanemdeki 2. Dünya Savaşı kitaplarından söz edeceğim.
Bunu yaparken üç ana hedefi göz önünde bulundurmak istedim:
Laocoön ve Oğulları
Troya Savaşı sırasında Yunanlılar, içine askerlerini sakladıkları tahta atı şehrin surları önüne bırakır. Bir rahip olan Laocoön tuzaktan şüphelenip atın surların içine alınmamasını önerince, tanrıların gönderdiği yılanlar rahibi ve iki oğlunu öldürürler.
Pearl Harbor'ın üzerinden 1 ay geçmeden Roosevelt, vatandaşlarına ve Kongre üyelerine şöyle diyordu:
"Güçlü düşmanlarımızı üretimimizle ezmek zorundayız.
Sadece birkaç uçak, tank, top, gemi fazla yapmak yetmez.
O zaman düşmanlarımız da bizden birkaç tane fazla üretebilir.
+
sürdürdüler.
Hesap basit; bu yöntemle 7.000 kişiyi öldürmeyi başarmışlardı.
Ama haklarını yemeyelim, infazlara bir gece ara verildi: 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda… Sonuçta bu katliamı planlayan ve uygulayanlar, insanlık onurunun yüceliğine yürekten inanmış komünistlerdi.
Sorma utanırım,
Sorma söyleyemem
22 Haziran 1941’de Hitler’in SSCB’ye saldırısı başladığında Stalin, Kremlin’den on kilometre uzaktaki kır evinde uyuyordu.
Stalin’in kır evi, Kuntsevo. Diktatör, 1953’te son nefesini burada verecektir.
Hitler SSCB’ye Neden Saldırdı?
Twitter’a girdiğim günden beri 2. Dünya Savaşı ile ilgili olarak karşıma en sık çıkan sorulardan biri, Hitler’in Rusya’ya neden saldırdığı….
Bu konuyu aydınlatmaya çalışalım.
1941 yazında Alman ordusu Rusya içlerinde fırtına gibi ilerlerken, ordunun ele geçirdiği yerlerde “düzeni sağlamak” için dört adet özel operasyon birliği kuruldu: Einsatzgruppe A, B, C, D.
Stalin’in de imzası vardı.
Polonyalı esirlerin kurşuna dizilmesini öngören 5 Mart 1940 tarihli emir. Sağ üstteki altı çizili yerde “Tovariş Stalin” (Yoldaş Stalin) yazıyor.
Üstün bir ırk yaratmak için Alman yöntemi
1.DS’nın başladığı 1914 yılına gelindiğinde Alman doktorlar pek çok salgın hastalığın nedenini tespit etmiş ve bu hastalıkların engellenmesine yönelik olarak hijyenin önemine dikkat çekmişlerdi.
Alman Hijyen Müzesi, kuruluş 1912
Hava İndirme Tümeni’nde görevli Er Ivor Rowbery’nin Arnhem Muharebesi’nden önce, 1944 Eylül’ünde annesine yazdığı mektup, 1946 yılındaki bir yarışmada, 2. DS’de bir asker tarafından yazılmış en iyi mektup seçilmiştir.
Sanırım ilk kez aşağıda Türkçe’ye çevrildi.
“Hitler’in aklını başına getirmek için
kıçının altına bomba koymak gerekiyormuş”
1944’ün 20 Temmuz’unda Hitler’e düzenlenen başarısız suikast girişiminin, diktatörün üzerindeki etkisi iki yönlüydü.
Hitler’in pantolonu
1945'in ilk aylarında Kızıl Ordu askerlerinin ele geçirdikleri yerlerdeki yağma ve tecavüzleri yüzünden kendisinden önde giden kötü şöhreti, Berlinlilerin korkudan titremesine neden oluyordu. Rusların kente girmeleriyle birlikte tecavüze uğrayacakları neredeyse kesin olan genç
@hacertasoluk
Sıkıntı, TR'nin anlaşma yapması değil, bu Avrupalı "aydınların", işlerine geldiği zaman Erdoğan'ı diktatör olarak kötülemeleri, işlerine geldiği zaman bu diktatöre destek vermeleri/diktatörün politikalarını değiştirmeyi vaat eden politikacıları yermeleri...
“Derler ki; “Tanrı her zaman kalabalık ordudan yanadır”.”
Voltaire
Papanın, Katolik ve Protestan din adamlarının Hitler’in politikaları karşısındaki tutumuna ilişkin, 3 hafta sürecek twit dizisine yarın başlıyoruz.
Wilhelm Hoffman’ın günlüğü
Stalingrad cehennemini en iyi anlatan yazılardan biri, bu muharebede yer almış bir Alman askeri olan Wilhelm Hoffman’ın günlüğüdür. Rus direnişinin inatçılığı, Alman kayıpları, Katyuşa füzeleri, Rus keskin nişancıları, Manstein’ın yardım denemesi,
Atatürk’ü tarihten silip, yerine 2. Abdülhamit, Vahdettin, vb. korkakları, hainleri koyabileceklerini zanneden alçaklara karşı, Jukov’un hikayesini anlatan bir zincir…
Savunma nasıl yapılmalı?
1944 Yılı’nda müttefiklerin beklenen çıkarmasına karşı savunmanın nasıl yapılması gerektiğine dair, en iyi Alman komutanlarından ikisi anlaşmazlık içindeydi.
Auschwitz’ten Kaçış 1/6 – Her şey bir fikirle başlar
1942 yılında, 18 aydır Auschwitz’te politik mahkum olarak tutulan Polonyalı Kazimierz Piechowski, kamptan kaçış planının beyniydi.
Elbette tehlikenin ne kadar büyük olduğunun farkındaydı.
“Hasta olduğun için değil, doğduğun için öleceksin.”
Seneca
2. DS’deki Alman-Rus mücadelesini 6 bölümde değerlendirelim…
1. Bölüm: Sayıların Savaşı
En sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim:
2. DS ve bunun parçası olan Alman-Rus mücadelesi, sayıların savaşıdır.
Tahta sabandan atom bombasına
1920’lerin sonundan itibaren, Rusya’da müthiş bir sanayileşme süreci başlamıştı.
1928-1932 arasını kapsayan 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın sonuçları inanılmazdı; 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın sonuçları da çok etkileyici olacaktı.
(1) Bu bir şehit mezarı.
Bozkırın ortasında, Sakarya Meydan Muharebesi'nin binlerce kayıp şehidinden biri.
Türk çocuğu nefes alabilsin diye nefes almaktan vazgeçen binlerce Mehmet gibi...++
Alman Halkı Toplama Kampları Gerçeğiyle Tanışıyor (!)
Nisan 1945’te, Almanya’nın teslim olmasına bir ay kala, Amerikan ordusu toplama kamplarını tek tek ele geçirdikçe korkunç manzaralar gün yüzüne çıkıyordu.
2. DS’de Yunan sınırında üsteğmen-yüzbaşı olarak görev yapmış dedem yanıt verdi:
“Memlekette yol yoktu ki…
Edirne’den İstanbul’a gelseler bile, panzerler karşıya nasıl geçecek?
Hadi geçirdi diyelim, o zırhlılar Doğu’daki dağları aşabilir mi?
Bizi fakirliğimiz kurtardı.”
1945’in ilk aylarında Kızıl Ordu askerlerinin ele geçirdikleri yerlerdeki yağma ve tecavüzleri yüzünden kendilerinden önde giden kötü şöhreti, Berlinlilerin korkudan titremesine neden oluyordu.
Köln'de çeşitli ülkelerin bayraklarını yere çizip, "barış" yazıyorlar.
Bir gün "Türk bayrağı yerde olmaz." diye bu çizerleri dövmüşlerdi, o yüzden bir tek Türk bayrağı kenarda dalgalanıyor.
Kassandra Sendromu nedir?
Yunan mitolojisindeki tanrılardan Apollon, Kassandra adındaki çok güzel bir ölümlü kadını görür ve onunla birlikte olmak ister, ancak Kassandra kendisini reddeder.
Bunun üzerine Apollon kadını lanetler:
Umutsuz kahramanlar
1944 Temmuzu sonunda Polonya’nın başkenti Varşova’nın dibine kadar gelen Kızıl Ordu’dan cesaret alan Polonyalı direnişçiler, 1 Ağustos’ta Alman işgalcilere karşı isyan etti.
55 Yıllık Sır
1967 yılında bir erkek ve bir kadın birbirlerinden hoşlanmışlar.
O zaman erkek bir karar almış:
Kadının kendisine yazdığı mektupları saklayacak ve bir gün evlenip o güne kadar yaşarlarsa, 50. evlilik yıl dönümlerinde, bu mektupları kadına verecekmiş.
Bunlar 2. DS'de bu ülkeyi yönetseydi, şu anda 40 yaşın üzerinde olan herkes Rusça konuşurdu.
1943'te Almanya'nın yenilgisi ortadayken bu saçmalığı savunmak ahmaklıktır.
Savaş bittikten 75 yıl sonra, Almanya'nın yenildiği biliniyorken bunu savunmak için ahmak olmak da yetmez.
Almanlar 12 adayı bize vermek istiyor.
Zamanın Başbakanı Şükrü Saraçoğlu cumhurbaşkanlığına soruyor:
Adaları alıp İngilizlere verebilecek miyiz?
İnönü cevap veriyor:
Adaları almıyoruz...
Belgeler Osmanlıca değil.
Herkes okur...
Yorumsuz
Eğer bugün bir evladımızın karne hediyesi yarım kilo et ise bizlere uyku haram!
Sizler sarayınızda manda yoğurdu yiyip, ejder meyveli smoothie içerken bu asil millet açlıkla mücadele ediyor.
Bu karanlık günler geçecek, refah ve bolluk gelecek.
Tek Bir “5” Rakamı Ne Kadar Korkunç Olabilir?
2. Dünya Savaşı’ndaki imha kamplarında kaç kişinin öldüğüne ilişkin çalışmalar, savaştan sonra yıllarca devam etse de yaklaşık tahminlerden ileri gidememişti.
2000 yılında bir belgenin ortaya çıkmasına kadar…
Hitler SSCB’ye Neden Saldırdı?
Hitler’in neredeyse bütün Avrupa’yı ele geçirmişken, İngiltere’yi yenmeye odaklanmak yerine, Rusya’ya saldırıp korkunç bir cephe açması insanları şaşırtır.
Bu kararın arkasında yatan ana nedenleri şöyle sıralayabiliriz.
Scheltema (Okunuşu “Sheltema”) Amsterdam’ın en büyük kitapçısı…
2. Dünya Savaşı’na ilişkin internetten almadığım kitapları buradan alıyorum.
Dün Scheltema’ya gidip, 2. DS kitaplarının muhtemelen daha önce kimsenin çekmediği kadar detaylı fotoğraflarını çektim.
Hitler'in, örneğin Orta Doğu petrollerine ulaşmak için, neden Türkiye'ye saldırmadığına dair bir zincir yayınlamış mıydık?
Özelden birkaç kez gelmişti bu soru, az önce yine geldi.
Zincir yapmış mıydık, hatırlayamadım.
Faydalı olacaksa (neye faydası olur bilmem ya) yapalım...
Komutanları dinle(me)mek
Stalingrad’da verdiği büyük kayıplardan sonra bile, Rusya’daki Alman ordusu hala kuvvetliydi.
Almanlar Leningrad’ın hemen dışında, Baltık ülkelerinde, Donetsk havzasında, Ukrayna’da ve Kırım’da güçlü şekilde konumlanmışlardı.
Farelerin Savaşı
Stalingrad, kuzeyden güneye doğru akan Volga Nehri’nin Batı tarafına kurulmuştu.
Alman birlikleri 1942 Eylül’ünde Stalingrad’ın içinde epey ilerleyip Rusları kendileriyle Volga arasına sıkıştırdılar.
8-Orson Welles’in meşhur şarkısını hatırlamıştım: “Ben genç olmanın ne demek olduğunu biliyorum ama sen yaşlı olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun.“
96 yaşındaydı.
Ertesi yıl vefat etti.
Kurt İni’ndeki köstebek
1943 Temmuz’u başında Hitler Polonya’daki “Kurt İni” isimli karargahında, generallerine saldırı planını açıklarken, onları uyarmayı da ihmal etmiyordu:
Saldırının başarılı olması, düşmana yapılacak sürpriz unsurunun kaybedilmemesine bağlıydı.
1962’de asıldı, cesedi yakıldı ve külleri İsrail topraklarını ve sularını kirletmemesi için, İsrail karasularının dışında Akdeniz’e döküldü.
Eichmann İsrail’de ölüm cezasına çarptırılıp idam edilmiş son kişidir.
Okuduğunuz için teşekkürler…
İnsanlar Auschwitz’e trenle vardıklarında ilk yapılan şey, çalışmaya uygun olup olmadıklarının kamptaki doktorlar tarafından tespit edilmesiydi.
Buna “ayıklama” deniyordu.
Minsk düşüyor
Barbarossa Operasyonu’nun ilk günlerinde Almanlar öyle güçlü darbeler vurmuşlardı ki, Stalin bütün gururunu bir yana bırakarak, büyük toprak parçalarını verme karşılığında Hitler’le acilen barış yapmayı tasarladı.
Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan kurtulması bir seçimle olacak iş değil. AKP gitse bile, bu topraklar yeni AKP'lerin tohumunu barındırıyor.
Bunun çıkışı ancak aydınlanma ile, her alandaki fikirlerin sorgulanması ile mümkün...
Sadık Bey'in bu alandaki hizmeti paha biçilmez.
Hitler-Stalin Mücadelesi Sonucunda Ne Oldu?
Bu twit zinciri iki hafta sonu sürecek.
Başlayalım…
“Kırık çömlekler değil, cesetlerdi,
Tüm yolları kaplayan.
Surlar gediklerle,
Yollar ve geçitler,
Kaplanmış cesetlerle.
Churchill elinde Türk sigarasıyla göründüğünde, neden böyle mütevazi bir tütün tercih ettiğini soranlara şöyle söylemişti:
"Türklerden alabildiğim tek şey bu."
Halkının kanını akıtmamak için Churchill'e kafa tutan İnönü'den, RTE'nin destekçisi Oğlan'a Türk milliyetçiliği dersi.
Hitler SSCB'ye saldırdığında, Rus komutanlar Almanlara karşılık vermek için Stalin'den emir bekledi.
Normandiya Çıkarması'nda, bu sefer Alman panzerleri cepheye intikal etmedi çünkü Hitler'in emri bekleniyordu.
Diktatörlüklerde kimse inisiyatif almadığı için kayıplar artar.
İntihar Salgını
1945 yılında Kızıl Ordu Alman topraklarında ilerledikçe Almanlar artan bir biçimde intihar salgınına tutuldular.
Elbette bu durum daha çok, Nazi Partisi yöneticilerinde veya Nazilerle yakın ilişki içinde oldukları bilinenlerde gözleniyordu.
Doktorlar Varsın Gidiyorlarsa Gitsinler
Hitler, gençliğin ideolojik açıdan kazanılmasına verdiği önemi 1933 Kasım’ında yaptığı bir konuşmada şöyle ifade etmişti:
“Biri karşıma geçer ve bize katılmayacağını söylerse ona şöyle derim:
1-Savaşın son aylarında, Hitler savaşı neden kaybettiğinin muhasebesini yaparken, pek çok neden ortaya sürüyordu. Mussolini ile dostluğuna hayıflanıyor, “İtalyanlarla silah arkadaşlığından daha kötü bir şey olamaz.” diyordu. Mussolini’nin kendisini
@emrkongar
Kötü insanlar kötülük yapar
(dünden devam)
Alman felsefeci-psikolog Theodor Adorno, meslektaşlarıyla birlikte 1950 yılında yayınladığı “Otoriter Kişilik” kitabında, “potansiyel faşist birey”in portresini çiziyordu.
Buna göre, “otoriter kişilikte” görülen 9 eğilim şunlardı:
@sakaryasavasi
Değerli Selim Hoca’nın Bismarck gemisini anlatmam önerisi üzerine aşağıdaki zinciri hazırladım.
Epey uzun olduğu için, birkaç seferde paylaşacağım.
İlk bölüm şimdi, bir sonraki bölüm bugün 19:00’da.